yeter bunlar sana!!!

yeter bunlar sana!!! Bunca senedir gönlünce keyfince yaşadın Gününü gün et¬tin ve şu anda eli manâsız olarak, ömür sermayesi bitkin bir vaziyette ve hayatın yansını harcamış ve geçirmiş bir durumdasın Fakat hâlâ gönül eğlencesindesin Yeter artık Tekrar Tekrar, Ulu Âlemden Kulumövgü ve hitabıyla çağrıldın Senin bu türlü bir iltifata karşısında iki büklüm olmuş vücudun ve ruhunla nefsin hoşuna dışarı giden şeylerden istiğna ederek, tozu toprağı göze sürme diye çekeceğine sunardın ve bataklığa saplananlar gibi; lehviyyâta daldın ve hâlâ da balıklamasına dalma¬ya devam ediyorsun Boğulup kalmana fazla az kaldı Yeter artik Sana sokaki kübrâ gösterildi En dürüst yola iletildin O yolun erkânını öğretenlerle hayâlen sohbete kaç defa, lakin kaç kere mazhar kılındın O Kadar fakat, ara sıra kendinden geçiyordun Bir başka âlemle dudak dudağa, göz göze geldiğin, ses tonun¬dan da yüz çizgilerinden de belliydi O âlemle temasa geçince hâlin başka oluyordu Ciddî bir alçakgönüllü ve mahviyyet içinde kendinden geçiyordun Bazen o kadar ileri gidiyordun fakat, o sohbe¬tin verdiği lezzeti dilini çıkarıp dudaklarını yalamakla ifâde ediyordun Fakat ne oldu ise bir seneden beri oldu Kimin na¬zarı ya da bedduası isabet etti, bilmem Hayır hayır Ne nazar, ne de beddua isabeti Olur Ya en büyük düşmanın olan nefsine ve şeytanına tavız vermen, seni bu hâle getirdi Öyle ki, bundan böyle o sohbetten mahrumsun O âlemle temasa geçemiyorsun Ah keşke bununla kalsaydın Senin hem dünyanı, ayrıca de ukbânı berbat eden ve edecek olan şeytanî âlemin içine girdinŞâyet demin girdiğin bu fena âlemden en yakın bir zamanda şimşek süratiyla gerisin geriye çıkmayıp takva kalesine girmezsen; bu fena âlemin melun kapılan senin üstüne kapanıp mıhlanacak ve sen bir daha oradan çıkamayacaksın Dön geriye, hızla çık oradan; inad edip durma Yeter artık Ya bu hâle ne diyeceksin? Bu neyin nesidir?! Hayâline ge¬lir mi idi hiç, yirmi sene daha sonra perhizini bozacağın? Hani gözünün üstünde hiç mi hiç kaşın yoktu? Hani küçüklüğünde karşı cinsin, onlardan kaçınıyorsun diye seni kına¬mıştı Hani senelerce bir def acık olsun bakmadın da karşıdakini nerede ise sinirinden çatlatacaktın Hani bakmaz ve konuşmaz diye tanınıyordun Ve hani haram yemeziçmez, fuzulî gezmez, mâlâyâni konuşmaz diye ün salmıştın Derhal ise bak elin yazmaya bile varmıyor Amma akşama defterin dürülecek ve yarın da hesabın görülecek, merak etme Fakat derhal ise fırsat kolluyorsun misafir etme yerlerine gitmeye, kadınların ses¬lerini duymaya, cisim hatlarını görmeye, haramı tatmaya, haramı yemeye ve haramla doymaya Hayâlen onlarsız yasayamaz oldun Ve nerede ise hakkında alın yazısı kitabının sebkat edip eşkiyaların defterine kaydolmanla aleyhinde karşıyasın Gel vazgeç böyle nefsânî, şeytanî ve hayalî vesveselerden Vazgeç; hem ne zamana değin zâilâtı fâniyeye ihtimam ve bâkiyâtı dâimeden tegâfül edeceksin, yeter bundan böyle Hâlâ vicdanın tefessüh etmemiş olacak ki, ettiğin haltların akabinde mahzun oluyor ve için için kan ağlıyorsun Biliyorum belki de günaha girmektense ölümü seçim ediyorsun Rabbim, günaha gireceksem beni ödür daha iyi diyorsun ve her günahın gerisinde, sende binlerce nedamet ofları ve yüzünde vicdan azabı çizgileri beliriyor Amma buna karşın yeniden fena âdetlerine devam ediyorsun Yarın bu pişmanlığı da yitirir ve kendini haklı görmeye ve uydurmaya başlarsın Ne yapıyorsun benî âdem, vazgeç bu sevdadan! Yeter artık! Mubah şeylerle yetinmelerini, haram şeylerden kaçın¬malarını şimdiye değin binlerce insana, ayrıca de çırpınarak duyurmaya çalıştın Ama bu anlattıkların nerede! Sen ne¬rede! Eynesserâ minessüreyyaSenin gibilerinin dudakları¬nın ateşten makaslarla kesileceğini daha bu sabah sen söylü¬yordun Hemen ise bu vaziyetin nedir? Nasıl dayanacaksın bu ateşe? Ve nasıl dayanacaksın seni dinleyen ve tanıyanların nef¬ret ve lanetlerine? Ne olursun gel aklını başına al! Şu anlat¬tıklarını başvuru formu et veya yapabildiklerini anlat Ve illâ yeter artık; Allah'dan utan da, hiç olmazsa dilini kes! Yahu her şey bir tarafa Değersiz bir iyilikte bulunduğun kimsenin sana karşı yaptığı en küçük saygısızlığını unutamıyor ve afvedemiyorsun Ya seni yoktan yaratan, sana ruh veren, seni îmân ve İslâm şerefiyle aziz kılan, sana yüce dostları sevdi¬ren, ruhunu ve bedenini en güzel cihazlarla donatan, keza de verdiklerinin birisinin bile olmayışında, yüzlerce noksanlık ve binlerce zarar meydana gelecek olan şu güzel sureti ve sîreti sana veren Ulu Yaratıcı'ya aleyhinde kulluğunu her halükârda ve en ağır şartlar aşağıda bile göstermen lüzumlu gelirken; farzlarını ihmal ve haramlarını irtikab ediyorsun Ulu Mevlâ'ya karşısında böylesine bir saygısızlık ayıp yok de nedir? Ne olursun, aklını başına al da, böylece düşün, inhiraflarda bocalayıp istikâmetten kaçtığın yeter bundan böyle! Ümid ederim; bu senin için bir ders olur Zaten tutunaca¬ğın ve bel bağlayacağın hiçbir amelin kalmadı Ya yoktu ya da olanı sen silip süpürdün ve sonuç olarak iflas ettin Artık dakikaların karşı işliyor Gel, Ramazanı Şerifin şu son gecelerini özellikle Kadir gecesini fırsat bilerek ve feyzinden istifâde ede¬rek kendine gelip bir silkiniver Kendini Yüce Rahman'ın rah¬met deryasına atıver Keza de oradan çıkmamacasına Orada Rahmetenlil âlemin olan Şerefli Elçi'yi (sav) ve yüce dostları bulacaksın Onlardan birisinin eteğine tutunuver Merak etme, mutlaka sâhili selâmete çıkar ve kurtulursun; keza de tertemiz olarak Ola Ki de hiçbir şey olmamış gibi Haydi gel; bu kadar direttiğin yeter bundan böyle! Dön Yüce Allah'a Dal rahmet deryasına Tutun O yüce sutana Ulaş kalbî itminana Ve er; ebedî rıdvâna Ve artık, YETER BUNLAR SANA Vehbi Yıldız, İrfan Ordusu