Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Yetişkinlerde Yas Danışmanlığı

Yetişkinlerde Yas Danışmanlığı
0
126

makaleci

FD Üye
Katılım
Ocak 14, 2020
Mesajlar
87,772
Etkileşim
8
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
68


                                              Yetişkinlerde Yas Danışmanlığı

Yas Tutmak Bir Hastalık mıdır?

Bağ kurulan kişinin kaybının arkasından farklı derecelerde de olsa yas tuttuğu hakkında kanıtlar vardır. Yasın yansıtılma süreci kişinin içinde bulunduğu sosyal-kültürel ortama göre değişse de ciddi bir yaralanma ya da yanma fizyolojik olrak ne kadar travmatikse , sevilen birinin kaybı da psikolojik olarak aynı derecede travmatiktir. Tıpkı fiziksel yaralanmaların bedenin homeostatik dengesini sağlaması için iyileşme sürecinin sancılı ve zaman gerektiren bir süreç olduğu gibi , yas tutanın da denge durumuna dönmesi için belli bir sürece ihtiyacı vardır. Dolayısıyla yas süreci iyileşme sürecinin bir parçasıdır. Yara iyileşmesinde olduğu gibi tamamen bir iyileşme ya da yetersiz iz kalıcı bir iyileşme de olabilir.

Yas Tutmak Gerekli midir ?

Tıpkı fiziksel yaralanma durumunda kişinin yarasını görmezden gelmesi veya  kabullenememesinin ileride daha büyük bir fiziksel soruna dönüşmesine neden olduğu gibi, bağ kurulan ve sevilen birinin kaybı ile yaşanılacak yasın şiddetinden korkan kişinin duygularını bastırması ya da kaybı kabullenememesi daha şiddetli psikolojik strese neden olabilir. Bazı durumlarda kişi kaybı ile vedalaşamazken bazı kişiler en başta kaybı kabulenmez veya görmezden gelebilir. Kişinin herhangi bir kayıp yaşadığında denge durumuna (kayba uyum sağlama ) yeniden dönmesi için tamamlaması gereken belli yas aşamaları vardır. Bu aşamaların her zaman belirli bir sırayı izlemesi gerekmediği halde tanımlanırken sırayla verilmiştir. Tamamlanmayan yas aşamaları kişinin ruhsal gelişimini olumsuz etkiler ve tamamen iyileşmemiş bir yaraya benzer. Dolayısıyla “Evet “ yas tutmak gerekli bir süreçtir.

Yas Sürecinin Dört Görevi

Kayıp gerçeğini kabul etmek

Yas sürecinde tamamlanması gereken ilk aşama , o kişinin öldüğü , gittiği, ve bir daha geri dönmeyeceği gerçeği ile yüz yüze gelmektir. Bağlanma kuramının bahsettiği arama davranışı bu aşama ile ilgilidir. Kayıp yaşamış pek çok kişi kendini kaybedilen kişiyi çağırıyorken bulur veya etrafındaki kişileri kaybettikleri kişiye benzetirler. Her an tekrar kayıp kişi gelebilecekmiş hissedebilirler. Kayıp gerçeği kabul edilmediği zaman bir tür “inkar” yadsınır. Bazı kişiler ölümün gerçekliğine inanmaktan vazgeçip yas tutma sirecinin birinci aşamasına takılırlar. Kayıp gerçeğinin kabul edilmesi hafif bir çarpıtmadan sanrı düzeyine kadar farklı derecelerde görülebilir. Örneğin; ölen kişi geri döndüğünde eşyalarını bulsun diye eşyaları, odası korunur ve saklanır.

İnsanların kayıp gerçeğinden kendilerini korumalarının bir başka yolu ise kaybın önemini inkar etmektir. “İyi bir baba değildi”, “Aramız iyi değildi zaten” gibi ifadeler kullanabilir. Bazı durumlarda kayıbın gerçekliğini hatırlatacak ve onları kayıp ile yüzleştirecek her şey atılabilir.

Kaybı inkar etmenin bir başka yolu ise seçici unutmaktır. Genelde küçükken kayıp yaşayan kişiler büyüdüklerinde kayıp gerçeğini zihinden çıkarmak için kaybı unutmuş olabilir .Oysa kaybedilen kişi ile fiziksel bağ az olmuş olsa da kaybın rolünün de kaybolması kişi için bir kayıptır. Örneğin küçükken annesini kaybeden biri annesini unutarak kayıp gerçeğini zihninden çıkarabilir ya da “Hiç paylaşımımız olmadı ki neyi kaybetmiş olayım” diyebilir ancak bu durumda yine rol ve ilişki kaybı vardır. Anne rolü kaybı hayatında hep varolacaktır.

Ölümün gerçekliğini inkar için kullanılan bir diğer yol spritualizmdir. Ölen kişi ile yeniden birleşme umudu başlangıçta normal bir süreçtir ancak sürekli böyle bir umut içerisinde olmak kişi için sağlıklı değildir.

Kaybın gerçekliği karşısında duyulan öfkenin yitirilmiş bağ kurulan nesneye, kendisine , kaybın nedenlerine hatta baş sağlığı dileyen kişilere yönlendirilmesi olağandır. Cenaze, baş sağlığı, kültürümüzdeki mevlit okutma gibi dini ritüeller kaybın gerçekliğinin hatırlatılması anlamında pekiştiricidir. Bu açıdan ani ölümlerde veya ölen kişinin bedeninin ya da cenazesisinin görülmediği durumlarda kabullenme süreci daha zor olabilir.

Yasın Acısı Üzerine Çalışmak

Kişinin kaybın acısını fark etmesi, kabullenmesi ve üzerine çalışması gerekir. Herkes acıyı aynı yoğunlukta ve aynı tepkilerle yaşamayabilir ancak derinden bağlı olunan bir kişinin kaybı sonrası acı duymamak da imkansızdır. Çevre ve kişi arasındaki etkileşim yasın bu sürecini zorlaştıran bir etken olabilir. Bazı toplumlarda yasa izin vermek hastalıklı , moral bozucu olarak görülmektedir. Arkadaşlar ya da yakınların kişiyi acıdan uzak tutma çabası olabilir.

Bazen insanlar kaybın neden olduğu acıyı hissetmemek için düşünce durdurma yöntemleri,
hissizleşebilir. Ölen kişiyi idealize etmek, onu anımsatan şeylerden uzak durmak , alkol ya da ilaç kullanmak insanların ikinci aşamayı tamamlamasına engel olabilir. Örneğin; İntihar ile kaybedilen bir kaybın sonrasında “O şimdi daha iyi bir yerde ve acılarından kurtuldu “ diyerek acıyı azaltmaya çalışarak bırakılığ gidilmeye karşı hissedilen öfkeyi bastırmaya neden olabilir. Yas süreci temel ve gerçek duygunun yaşanılması ile sağlıklı tamamlanabilir.

Kaybedilen Kişinin Bulunmadığı Bir Ortama Uyum Sağlamak

Bu aşama kaybedilen kişi ile kurulan ilişkiye ve ölenin geride kalan kişinin hayatındaki rolüne göre farklı şeyler ifade edebilir. Genellikle kaybedilen kişinin rolü kayıptan belli bir zaman geçene kadar ortaya çıkmaz. Yas tutan kişi kaybın daha önce onun hayatında oynadığı rolün kaybına uyum sağlamalıdır. Bu uyum süreci kişinin kendi benlik algısında da değişimler getirebilir. Kişi daha yetersiz, çaresiz , yıkılmış ve çocuk gibi hissettiği yoğun bir regresyon yaşayabilir. Ayrıca ölümün neden olduğu kayıp kişinin yaşama ait değerlerini , yaşam felsefesini de değiştirebilir ve yaşamları üzerindeki kontrol duygusunu kaybetmiş hissettirebilir.

Bu aşamanın tamamlanmaması sonucu kayba uyum sağlayamayan kişiler kendi çaresizlikleri
üzerine konsantre olup , başa çıkma içi gerekli becerileri geliştirmeyebilirler.

Öleni Duygusal Olarak Yeni Bir Yere Yerleştirerek , Yaşama Devam Etme
Bu süreç duygusal enerjiyi ölenden geri çekmek ve bunu başka bir ilişkiye yatırma sürecidir.
Yaşayan ve geride kalan kişinin umutlarını ve anılarını ölüden ayırmasıdır (Freud,1913). Bu
açıklama kaybı unutmakla karıştırılabilir oysa yas danışmanlığının görevi geride kalan kişinin
kaybını , öleni unutmasına yardım etmek değil , duygusal dünyasında ölen kişiye uygun bir yer bulmasına dolayısıyla geriye kalan yaşamını etkin bir biçimde sürdürmesine yardım etmektir. Bu aşamanın tamamlanmasını engelleyen genellikler yeni bağlar kuramamak değil eski bağı bırakamamaktır. Bu süreç sonunda kişi “Sevebileceğim yeni kişiler var ancak bu kaybettiğim eşimi sevmediğim anlamına gelmez “ diyebilmelidir.

Yas Sürecindeki Duygular
Üzüntü: Her zaman ağlama ile birlikte görülmesi gerekmez ancak genellikle böyledir.
Öfke: İki kaynağı vardır: Ölümü önlemek için yapabilecek hiç bir şeyin olmadığının fark edilmesi sonucu yaşanılan engellenme ve kontrolsüzlük hissi ; Yakın birinin kaybı ardından yaşanan regresif yaşantı. Burada en tehlikeli durum öfkenin kişinin kendi benliğine yöneltilmesidir.
Suçluluk : Genellikle akla uygun değildir , tekrar değerlendirildiği zaman azalır.
Bunaltı: Güvensizlik duygusundan panik atağa kadar şiddetlenebilir.
Yalnızlık , Yorgunluk, Çaresizlik, Şok, Özlem, , Uyuşukluk
Bu duyguları ile baş edemeyen ve günlük hayatına dönemeyen, yaşanılmamış ya da yarıda
bırakılmış yasları olan kişilerin psikoterapi ile destek alması önerilmektedir. Bu süreçte danışana
 Geride kalan kişinin kaybın gerçek olduğunu anlaması
 Kişinin duygularını tanıması ve bunları ifade etmesine yardımcı olma
 Kişinin yaşama devam edebilmesine yardımcı olmak
 Yas için zaman sağlanması
 “Normal” davranışların yorumlanması
 Bireysel farklılıklara izin verilmesi
 Savunma ve baş etme yöntemlerinin incelenmesi
 Patolojilerin saptanması ve danışılması gibi alanlarda aralıksız destek verilmesi gerekebilir.

Öneri Filmler: Shrink (Terapist ) , Bir varmış bir yokmuş , Aşkın Gücü (What dreams may come)


 

Similar threads

Yas
Her bir birey yaşamın doğal gidişi içinde birçok kayıp ya da kayıp tehdidi ile karşılaşabilir. Sevilen birinin kaybı, yakın bir ilişkinin bitimi, organ kaybı, iş kaybı ve vatan/bağımsızlıklar/bir ideal gibi düşünsel/soyut bazı değerlerin kaybı örnek olarak verilebilir. Maalesef son birkaç aydır...
Cevaplar
0
Görüntüleme
102
“ Yitim yaşamanın bedelidir. Kaldığın sürece ödenmesi gereken olağanüstü kira.” A.Dillard Yas tutma nedir? Yas tutma, yalnızca ölüm gibi büyük kayıplara bir yanıt olarak düşünülür. Oysa yas tutma, herhangi bir yitim ya da değişikliğe verilen psikolojik yanıt, iç dünyamız ile dış gerçeklik...
Cevaplar
0
Görüntüleme
123
Kayıp ve yas süreci kişiyi kaçınılmaz bir kedere sürükler. Yaşanan her kayıp, geçmiş diğer kayıpları da canlandırır. Tam olarak yası tutulabilen bir kayıp ise aynı zamanda büyüme ve yenilenme için bir araçtır. Kişiye kattığı olumlu yanları da bulunur. Her bireyin yası bireysel ve kendine...
Cevaplar
0
Görüntüleme
120
Yas
Yas kişinin sevdiği veya yakın olduğu birisinin ölümü veya kaybı nedeniyle oluşan doğal bir tepkidir. Yas tutmayı yalnızca ölüm ya da boşanma gibi büyük kayıplara bir yanıt gibi düşünme eğilimimiz vardır. Oysa yas herhangi bir yitim ya da ayrılığa verilen psikolojik yanıttır. Yitirilen şey anısı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
115
Yas Çeşitleri Kayıplar, yaşamın doğal bir parçasıdır. Birey kaybın ardından biyopsikososyal bir değişim içine girer ve bu değişim Freud (1917) tarafından yas olarak tanımlanmıştır. Yas, kayıp yaşantısına verilen yeniden yapılanma tepkisi olarak tarif edilebilir. Bu tepkiyle, bireyin...
Cevaplar
0
Görüntüleme
137
858,497Konular
982,555Mesajlar
30,293Kullanıcılar
CyscoderSon üye
Üst Alt