iltasyazilim
FD Üye
Fakir Oduncu çocuk Hikayesi Özeti,Fakir Oduncu özet,Fakir Oduncu Hikayesinin konusu
Fakir bir oduncu, ıssız bir ormanın kıyısındaki ufak bir kulübede karısı ve üç kızıyla birlikte oturuyormuş
Bir sabah yeniden işine giderken karısına demiş fakat Bugün öğle yemeğimi büyük kızla ormana gönder
Çünkü öğleye değin işimi bitiremeyeceğim Kız yolunu şaşırmasın diye yanıma bir torba mısır alıp yollara serpeceğim
Güneş ormanın tepesine dek yükselince, kız bir tas çorbayla yola çıkmış Ama ormanlarda, kırlarda uçuşan serçeler,
otlak kuşları, ispinozlar, kara tavuklar, kanaryalar mısır tanelerini çoktan toplayıp yemişlermiş
Bu yüzden kız yolu bulamamış Gün batıncaya, gece oluncaya dek sağ ve esen dolaşıp durmuş
Gecenin karanlıkları içinde ağaçlar uğulduyor, baykuşlar ötüyormuş
Kızın içine bir nefret girmeye başlamış O sırada uzakta, ağaçların arasında parıldayan bir ışık görmüş
Orada ahali olsa lüzum Bunlar beni gece yanlarında davetli ederlerdiye düşünmüş; ışığa dürüst ilerlemiş
Çok geçmeden bir evin önüne varmış Pencerelerinde ışık görünüyormuş Kız kapıyı çalmış
İçeriden boğuk bir ses geldiye bağırmış Kız evin karanlık taşlığına girmiş Odanın kapısını vurmuş
Benzer ses girsene içeridemiş Kız kapıyı açtığı süre saçı sakalı bembeyaz bir adamın masanın başında oturduğunu görmüş
Adam yüzünü iki eliyle kapamışmış Ak sakalı masanın üzerinden yere değin uzanıyormuş Sobanın yanında üç hayvan uzanmış, yatıyormuş: ufak bir horoz, küçük bir tavuk, alaca tüylü bir inek
Kız başından geçenleri yaşlı adama anlatmış Geceyi devretmek için ondan bir yer istemiş
Adam hayvanlara seslenmiş hoş tavuk, hoş horoz, alacalı hoş inek! Ne dersiniz buna siz?
Hayvanlar hep bir ağızdan bizce uygundemişler Yaşlı adam kıza dönerek burada her şeyden bol bol var! Haydi ocağa git, bize akşam yemeği pişirdemiş
Kız mutfakta ne aradıysa bulmuş Hoş bir yemek pişirmiş, lakin hayvanları hiç düşünmemiş Doldurduğu tabakları sofraya getirip koymuş
ağarmış adamın yanında yerleşik, karnını tıka basa doyurduktan daha sonra o kadar yorgunum ancak demiş, uzanıp uyuyacağım yatak nerde?
Hayvanlar seslenmişler onunla yedin içtin bizleri düşünmedin Geceyi nerede geçirirsen geçir! Bunun üzerine yaşlı adam haydi merenden yukarı çık
Orada iki yataklı bir oda göreceksin O yatakları düzelt, beyaz keten çarşaflarını yay Birazcık daha sonra ben de gelip yatarımdemiş Kız yukarı çıkmış
Yatakları düzeltip çarşaflarını yaydıktan sonra, ihtiyar adamı beklemeden, bunlardan birinin içine girip uzanmış Bir süre sonradan ak saçlı adam gelmiş
Elindeki ışığı kızın yüzüne tutmuş Başını sallamış Kızın derin uykuda olduğunu görür görmez döşemedeki kapağı açmış Kızı, odanın altındaki mahzene indirmiş
Akşam üstü ortalık kararırken oduncu evine dönmüş Kendisini bütün gün aç bıraktığı için karısına çıkışmaya başlamış Bayan benim suçum yok Kız yemeği alarak çıkıp gitmişti Her Hâlükarda yolunu şaşırmış olacakSabahleyin dönüp kazançOduncu güneş doğmadan kalkmış
Tekrar ormana gidecekmiş Bugün de öğle yemeğini ortanca kızın getirmesini tembih etmiş: Yanıma bir torba mercimek alıyorum Taneleri darınınkinden iridir Kız bunları daha iyi görür, yolunu şaşırmaz!Öğle üzeri kız yemeği alıp yola çıkmış Fakat mercimekler besbelli yokmuş
Ormandaki kuşlar bunları da, geçen günkü gibi, yiyip bitirmişlermiş Kızcağız bütün gün ormanda dolaşıp durmuş Akşam olunca o da ihtiyar adamın evine varmış İçeri küskün
Gıda bir şeyle, yatacak bir yer istemiş beyazlamış adam yeniden hayvanlara sormuş Hoş tavuk, güzel horoz, alacalı güzel inek! Ne dersiniz buna siz?Hayvanlar aynı yanıtı vermişler bizce uygundemişler
Bundan sonra her şey bir gün önceki gibi olmuş: Kız güzel yemekler pişirmiş Yaşlı adamla birlikte yemiş, içmiş; lakin hayvanları düşünmemiş Yatacağı yeri sorunca hayvanlar onunla yedin içtinBizleri düşünmedin Geceyi nerde geçirirsen geçir!Kız uykuya dalınca yaşlı adam gelmiş
Kafasını sallayarak kızı seyretmiş Onu da mahzene indirmiş
Üçüncü gün sabah oduncu karısına demiş ki bugün bana yemeği ufak kızla bayrak direği! Bu çocuk tekrar tekrar usludur, söz dinler
Herhalde dosdoğru yoluna gidecek, değişik haylaz kardeşleri gibi ormanda dolaşıp durmayacak!Ama annesi bu kızını da yollamak istemiyormuş En sevgili yavrumu da mı yitireyim?demiş
Adam da merak etme, kız yolunu şaşırmaz! Bu defa bezelye götüreceğim Yollara serpeceğim Bunlar mercimekten daha iridirler Ona yolu gösterirler
Lakin kız kolunda bir sepetle yola çıktığı zaman kuşlar bezelyeleri yiyip bitirmişlermiş Kızcağız nereye gideceğini şaşırmış Üzüntü içindeymiş
Babasının acıkacağını, gıda bir şey bulamayacağını, gecikirse anneciğinin merak edeceğini düşünüyormuş
Sonunda ortalık kararınca uzaktaki ışığı görmüş Ormandaki evin yanına varmış Geceyi orada geçirmesini güler yüzle rica etmiş Ak sakallı adam yine hayvanlara sormuş hoş tavuk; güzel horoz, benekli hoş inek!
Ne dersiniz buna siz?Onlar da bir ağızdan bizce uygundemişler! Bunun üzerine kız, önünde hayvanların yattığı sobaya dürüst gitmiş
Tavukla horozun aydınlık tüylerini okşamış Alaca ineğin alnını hafif hafif kaşımış Ihtiyar adamın isteği üstüne hoş bir çorba pişirmiş Tasa koymuş Sofraya getirmiş Sonradan ben karnımı doyururken bu hayvancıklara hiçbir şey değil mu? Dışarıya her şeyden bol bol var Önce onlara yiyecek getireyimdemiş Dışarı çıkmış; arpa getirerek tavukla horozun önüne serpmiş İneğe de bir kucak dolusu hoş kokulu saman vermiş: Afiyetle yiyin sevgili hayvanlar! Susadığınız vakit içersiniz diye size serin su da getireyimdemiş Bir kova su getirmiş Tavukla horoz derhal kovanın kıyısına sıçramışlar, gagalarını suya daldırmışlar; daha sonra kafalarını havaya kaldırmışlar Böylece su içmeye başlamışlar Alaca inek de bu sudan kana kana içmiş Hayvanlar yemlerini yiyince kız, ihtiyar adamın yanında giderek sofraya yerleşik Ondan çoğalan yemekleri yemiş Çok geçmeden tavukla horoz başlarını kanatları arasına sokmaya başlamışlar Alaca inek de gözlerini kapamış Bunun üzerine kız artık ben de dinlenmeliyimdemiş Kız merenlerden çıkmış, yatağı düzeltmiş, tertemiz örtüler örtmüş İşi bitince yaşlı adam gelmiş, yataklardan birine yatmış Ak sakalı ayaklarına kadar uzanıyormuş Kız ikinci yatağa girmiş, duasını etmiş, uykuya dalmış Küçük kız gece yarısına değin gizli bir uyku uyumuş Lakin ondan sonra evin içinde bir keşmekeş olmuş Evin köşe bucağından gıcırtılar, çıtırtılar duyuluyormuş Kapılar kendiliğinden açılıyor, duvarlar yumruklanıyormuş Tavanın kirişleri yerlerinden fırlayacaklarmış gibi büyük bir şamata olmuş Eksik sonra daha kuvvetli bir çatırtı duyulmuş Bu kez de evin damı çöker gibi olmuş Sonunda her yanı yine sessizlik kaplamış Keza hiçbir şey olmamış Yattığı yerden kımıldanmamış, yeniden uykuya kendini kaptırmış
Sabahleyin ortalık aydınlandıktan sonra uyandığı vakit bundan başka ne görsün?
Kendisi büyük bir salonun ortasında yatıyormuş Kız sözde bir saraydaymış Duvarlarda yeşil ipekten fon üzerinde altından çiçekler fışkırıyormuş Yatak fil dişindenmiş
Üstündeki yorgan kırmızı kadifedenmiş Yanındaki bir sandalyenin üzerinde incilerle bitmiş bir çift terlik duruyormuş Kız bunları düşte gördüğünü sanmış Fakat içeriye çok şık giyinmiş üç uşak girmiş Ne gibi buyrukları olduğunu sormuşlar Kız gidin, acilen yataktan kalkacağım, yaşlı adama çorba pişireceğim Hoş tavukla güzel horoza, benekli hoş ineğe de yem vereceğimKız ihtiyar adamın kalktığını sanıyormuş Onun yatağına bakmış Fakat yatakta ihtiyar adamın yerine tanıdık olmayan bir erkek yatıyormuş Dikkatle bakınca bu adamın keza genç, keza de hoş olduğunu görmüş Adam uyanmış Yatakta doğrulmuş ben bir prensim demiş, fena bir cadı beni ağarmış, ak sakallı bir yaşlı kılığına sokarak ormanda yaşamaya zorlamıştıBir tavuk, bir horoz ve benekli bir inek kılığında üç uşaktan başka hiç kimse benim yanıma gelemiyordu Eski durumuma dönmem için sadece insanlara değil; hayvanlara da iyilik etmeyi seven, pak yürekli bir kızın yanıma gelmesi gerekti İşte bu kız sen oldun Cadının yaptığı tılsım, bu gece
yarısı senin yardımınla bozuldu Eski orman kulübesi her tarafta sarayıma dönüştü
Yataktan kalkınca prens üç uşağını kızın anababasına yollamış
Onları düğüne çağırmış Bu sırada kız ama benim öbür kız kardeşlerim nerede?diye sormuş Erkek Çocuk yanıt vermiş: Onları mahzene kilitledim Sabahtan ormana götürülecekler Fena huylarını düzeltinceye, zavallı hayvanları aç bırakmayıncaya kadar bir kömürcüye hizmetçilik edecekler! *
Fakir bir oduncu, ıssız bir ormanın kıyısındaki ufak bir kulübede karısı ve üç kızıyla birlikte oturuyormuş
Bir sabah yeniden işine giderken karısına demiş fakat Bugün öğle yemeğimi büyük kızla ormana gönder
Çünkü öğleye değin işimi bitiremeyeceğim Kız yolunu şaşırmasın diye yanıma bir torba mısır alıp yollara serpeceğim
Güneş ormanın tepesine dek yükselince, kız bir tas çorbayla yola çıkmış Ama ormanlarda, kırlarda uçuşan serçeler,
otlak kuşları, ispinozlar, kara tavuklar, kanaryalar mısır tanelerini çoktan toplayıp yemişlermiş
Bu yüzden kız yolu bulamamış Gün batıncaya, gece oluncaya dek sağ ve esen dolaşıp durmuş
Gecenin karanlıkları içinde ağaçlar uğulduyor, baykuşlar ötüyormuş
Kızın içine bir nefret girmeye başlamış O sırada uzakta, ağaçların arasında parıldayan bir ışık görmüş
Orada ahali olsa lüzum Bunlar beni gece yanlarında davetli ederlerdiye düşünmüş; ışığa dürüst ilerlemiş
Çok geçmeden bir evin önüne varmış Pencerelerinde ışık görünüyormuş Kız kapıyı çalmış
İçeriden boğuk bir ses geldiye bağırmış Kız evin karanlık taşlığına girmiş Odanın kapısını vurmuş
Benzer ses girsene içeridemiş Kız kapıyı açtığı süre saçı sakalı bembeyaz bir adamın masanın başında oturduğunu görmüş
Adam yüzünü iki eliyle kapamışmış Ak sakalı masanın üzerinden yere değin uzanıyormuş Sobanın yanında üç hayvan uzanmış, yatıyormuş: ufak bir horoz, küçük bir tavuk, alaca tüylü bir inek
Kız başından geçenleri yaşlı adama anlatmış Geceyi devretmek için ondan bir yer istemiş
Adam hayvanlara seslenmiş hoş tavuk, hoş horoz, alacalı hoş inek! Ne dersiniz buna siz?
Hayvanlar hep bir ağızdan bizce uygundemişler Yaşlı adam kıza dönerek burada her şeyden bol bol var! Haydi ocağa git, bize akşam yemeği pişirdemiş
Kız mutfakta ne aradıysa bulmuş Hoş bir yemek pişirmiş, lakin hayvanları hiç düşünmemiş Doldurduğu tabakları sofraya getirip koymuş
ağarmış adamın yanında yerleşik, karnını tıka basa doyurduktan daha sonra o kadar yorgunum ancak demiş, uzanıp uyuyacağım yatak nerde?
Hayvanlar seslenmişler onunla yedin içtin bizleri düşünmedin Geceyi nerede geçirirsen geçir! Bunun üzerine yaşlı adam haydi merenden yukarı çık
Orada iki yataklı bir oda göreceksin O yatakları düzelt, beyaz keten çarşaflarını yay Birazcık daha sonra ben de gelip yatarımdemiş Kız yukarı çıkmış
Yatakları düzeltip çarşaflarını yaydıktan sonra, ihtiyar adamı beklemeden, bunlardan birinin içine girip uzanmış Bir süre sonradan ak saçlı adam gelmiş
Elindeki ışığı kızın yüzüne tutmuş Başını sallamış Kızın derin uykuda olduğunu görür görmez döşemedeki kapağı açmış Kızı, odanın altındaki mahzene indirmiş
Akşam üstü ortalık kararırken oduncu evine dönmüş Kendisini bütün gün aç bıraktığı için karısına çıkışmaya başlamış Bayan benim suçum yok Kız yemeği alarak çıkıp gitmişti Her Hâlükarda yolunu şaşırmış olacakSabahleyin dönüp kazançOduncu güneş doğmadan kalkmış
Tekrar ormana gidecekmiş Bugün de öğle yemeğini ortanca kızın getirmesini tembih etmiş: Yanıma bir torba mercimek alıyorum Taneleri darınınkinden iridir Kız bunları daha iyi görür, yolunu şaşırmaz!Öğle üzeri kız yemeği alıp yola çıkmış Fakat mercimekler besbelli yokmuş
Ormandaki kuşlar bunları da, geçen günkü gibi, yiyip bitirmişlermiş Kızcağız bütün gün ormanda dolaşıp durmuş Akşam olunca o da ihtiyar adamın evine varmış İçeri küskün
Gıda bir şeyle, yatacak bir yer istemiş beyazlamış adam yeniden hayvanlara sormuş Hoş tavuk, güzel horoz, alacalı güzel inek! Ne dersiniz buna siz?Hayvanlar aynı yanıtı vermişler bizce uygundemişler
Bundan sonra her şey bir gün önceki gibi olmuş: Kız güzel yemekler pişirmiş Yaşlı adamla birlikte yemiş, içmiş; lakin hayvanları düşünmemiş Yatacağı yeri sorunca hayvanlar onunla yedin içtinBizleri düşünmedin Geceyi nerde geçirirsen geçir!Kız uykuya dalınca yaşlı adam gelmiş
Kafasını sallayarak kızı seyretmiş Onu da mahzene indirmiş
Üçüncü gün sabah oduncu karısına demiş ki bugün bana yemeği ufak kızla bayrak direği! Bu çocuk tekrar tekrar usludur, söz dinler
Herhalde dosdoğru yoluna gidecek, değişik haylaz kardeşleri gibi ormanda dolaşıp durmayacak!Ama annesi bu kızını da yollamak istemiyormuş En sevgili yavrumu da mı yitireyim?demiş
Adam da merak etme, kız yolunu şaşırmaz! Bu defa bezelye götüreceğim Yollara serpeceğim Bunlar mercimekten daha iridirler Ona yolu gösterirler
Lakin kız kolunda bir sepetle yola çıktığı zaman kuşlar bezelyeleri yiyip bitirmişlermiş Kızcağız nereye gideceğini şaşırmış Üzüntü içindeymiş
Babasının acıkacağını, gıda bir şey bulamayacağını, gecikirse anneciğinin merak edeceğini düşünüyormuş
Sonunda ortalık kararınca uzaktaki ışığı görmüş Ormandaki evin yanına varmış Geceyi orada geçirmesini güler yüzle rica etmiş Ak sakallı adam yine hayvanlara sormuş hoş tavuk; güzel horoz, benekli hoş inek!
Ne dersiniz buna siz?Onlar da bir ağızdan bizce uygundemişler! Bunun üzerine kız, önünde hayvanların yattığı sobaya dürüst gitmiş
Tavukla horozun aydınlık tüylerini okşamış Alaca ineğin alnını hafif hafif kaşımış Ihtiyar adamın isteği üstüne hoş bir çorba pişirmiş Tasa koymuş Sofraya getirmiş Sonradan ben karnımı doyururken bu hayvancıklara hiçbir şey değil mu? Dışarıya her şeyden bol bol var Önce onlara yiyecek getireyimdemiş Dışarı çıkmış; arpa getirerek tavukla horozun önüne serpmiş İneğe de bir kucak dolusu hoş kokulu saman vermiş: Afiyetle yiyin sevgili hayvanlar! Susadığınız vakit içersiniz diye size serin su da getireyimdemiş Bir kova su getirmiş Tavukla horoz derhal kovanın kıyısına sıçramışlar, gagalarını suya daldırmışlar; daha sonra kafalarını havaya kaldırmışlar Böylece su içmeye başlamışlar Alaca inek de bu sudan kana kana içmiş Hayvanlar yemlerini yiyince kız, ihtiyar adamın yanında giderek sofraya yerleşik Ondan çoğalan yemekleri yemiş Çok geçmeden tavukla horoz başlarını kanatları arasına sokmaya başlamışlar Alaca inek de gözlerini kapamış Bunun üzerine kız artık ben de dinlenmeliyimdemiş Kız merenlerden çıkmış, yatağı düzeltmiş, tertemiz örtüler örtmüş İşi bitince yaşlı adam gelmiş, yataklardan birine yatmış Ak sakalı ayaklarına kadar uzanıyormuş Kız ikinci yatağa girmiş, duasını etmiş, uykuya dalmış Küçük kız gece yarısına değin gizli bir uyku uyumuş Lakin ondan sonra evin içinde bir keşmekeş olmuş Evin köşe bucağından gıcırtılar, çıtırtılar duyuluyormuş Kapılar kendiliğinden açılıyor, duvarlar yumruklanıyormuş Tavanın kirişleri yerlerinden fırlayacaklarmış gibi büyük bir şamata olmuş Eksik sonra daha kuvvetli bir çatırtı duyulmuş Bu kez de evin damı çöker gibi olmuş Sonunda her yanı yine sessizlik kaplamış Keza hiçbir şey olmamış Yattığı yerden kımıldanmamış, yeniden uykuya kendini kaptırmış
Sabahleyin ortalık aydınlandıktan sonra uyandığı vakit bundan başka ne görsün?
Kendisi büyük bir salonun ortasında yatıyormuş Kız sözde bir saraydaymış Duvarlarda yeşil ipekten fon üzerinde altından çiçekler fışkırıyormuş Yatak fil dişindenmiş
Üstündeki yorgan kırmızı kadifedenmiş Yanındaki bir sandalyenin üzerinde incilerle bitmiş bir çift terlik duruyormuş Kız bunları düşte gördüğünü sanmış Fakat içeriye çok şık giyinmiş üç uşak girmiş Ne gibi buyrukları olduğunu sormuşlar Kız gidin, acilen yataktan kalkacağım, yaşlı adama çorba pişireceğim Hoş tavukla güzel horoza, benekli hoş ineğe de yem vereceğimKız ihtiyar adamın kalktığını sanıyormuş Onun yatağına bakmış Fakat yatakta ihtiyar adamın yerine tanıdık olmayan bir erkek yatıyormuş Dikkatle bakınca bu adamın keza genç, keza de hoş olduğunu görmüş Adam uyanmış Yatakta doğrulmuş ben bir prensim demiş, fena bir cadı beni ağarmış, ak sakallı bir yaşlı kılığına sokarak ormanda yaşamaya zorlamıştıBir tavuk, bir horoz ve benekli bir inek kılığında üç uşaktan başka hiç kimse benim yanıma gelemiyordu Eski durumuma dönmem için sadece insanlara değil; hayvanlara da iyilik etmeyi seven, pak yürekli bir kızın yanıma gelmesi gerekti İşte bu kız sen oldun Cadının yaptığı tılsım, bu gece
yarısı senin yardımınla bozuldu Eski orman kulübesi her tarafta sarayıma dönüştü
Yataktan kalkınca prens üç uşağını kızın anababasına yollamış
Onları düğüne çağırmış Bu sırada kız ama benim öbür kız kardeşlerim nerede?diye sormuş Erkek Çocuk yanıt vermiş: Onları mahzene kilitledim Sabahtan ormana götürülecekler Fena huylarını düzeltinceye, zavallı hayvanları aç bırakmayıncaya kadar bir kömürcüye hizmetçilik edecekler! *