Yoksullukla cok erken tanıştım Uc kardeş bir yorganı boylamasına paylaşırdık eskiden Kendileri icin yorganın yakılmadığını goren pirelerimiz oldukca coktu İkna edemiyorduk, hepsi yastıktan aşağıya atlayarak intihara teşebbus ediyordu Rutubeti de bilirim, asılmanıza uc gun kala aşık olmak gibi bir şeydir, uyumanıza hep uc dakika vardır ve vucudunuzdaki tuylerin hepsi asi birer termometre olmuş ve cıvanız dibe vurmuştur O zamanlar bilseniz, alkolik Fahrenheitin krizleri sonucu termometrenin icindeki alkolu icip, karısının korkusundan o aleti cıva ile calıştırabildiğini, ne anası kalırdı, ne de bacısı onun Ama cok yoksullar şunu da bilirler, rutubetli evde bayat ekmek sorunu olmaz hic, kabarık sıvalar doğal bir duvar kağıdı goruntusu verirler Yoksulluk da boyle bir şeydir işte; kahvede hesap odememek icin kafanız catlar kağıtları, taşları saymaktan Kaleminiz bitmesin, kalemtıraşta striptize yeltenmesin diye tırnaklarınız uzatır, onlarla yazarsınız Hem sizi herkes gitar calıyor diye bilir Yoksulluk eğlencelidir, bungee jumping gibi, tek farkı vardır, sizi hayata bağlayan ip Salı pazarındadır genelde, guvenemezsiniz Ya da babanızın kazağı sokulmuş, aynı iple uc kardeş birer kazak orulmuştur Bu da fark etmez bu sefer de icten donarsınız babanızın arkasından bakıp Derken, gozlerinizin kızardığını fark eden anneniz hep soğandan ağlar, boylece siz mahsuscuktan yaşamayı oğreniverirsiniz