Bu yılın otekilerinden pekte faklı olmayacağı belliydi Daha ilkbahara gireli bir hafta bile olmadı, fakat ortalık şimdiden kavrulmaya başladı Evde otururken bile sıcaktan terliyoruz, ustelik bizim ev koyun en yuksek yamacında olmasına karşılık Bazen evimizin onune cıktığımda ruzgara rast geliyorum, belki serinletir beni diyorum, fakat ruzgarlar o kadar sıcak oluyorlar ki, evin icersi bana daha serin geliyor Ben kış mevsiminde dunyaya gelmişim 9 yaşımı kutlayalı iki hafta oluyor 4 sınıfa gitmeme rağmen oğretmenlerim bana cok zeki olduğumu ve gelecekte iyi bir yere geleceğimi soyluyorlar İyi bir yerden kasıtları guzel bir işim olacağı Biz aslında beş sene once koye yerleşmişiz O zamanları hatırlıyorum, ben daha dort yaşımdaydım İstanbul’un bir ilcesinde oturuyorduk Fakat ben oraya dair pek bir şey hatırlamıyorum Babam genelde havaları bahane eder beni pek dışarı cıkartmazdı, hasta olduğum zamanlar haric Benim icin hayat koyumden ibaret Koydeki en guzel evde bizimkisi Biz İstanbul’da otururken babaannemler kalırlardı burada, sonra onlar olduler ve bizde buraya taşındık Dune kadar neden İstanbul’dan koye taşındığımıza akıl erdiremiyordum, fakat şimdi her şeyi daha iyi anlıyorum
Evimizde buyuk bir televizyonumuz var Bende biraz meraklı olduğumdan genelde hep belgesel ve haber kanallarına bakıyorum Annemler bana bu yuzden şaşırıyorlar ama ben o tur kanalları izlemesini cok seviyorum Zaten dunyamızın başına gelenleri de bu sayede oğrendim
Ben doğmadan once dunya daha guzelmiş Her yer yemyeşil ağaclarla kaplıymış, insanlar piknik yapmaya giderlermiş oraya, yemekler yenir, oyunlar oynanırmış Ben hic piknik yapmaya gittiğimizi hatırlamıyorum Bazen televizyonda goruyorum bunları Anneme sorduğum zaman o da anlatıyor bana, eskiden dunyanın daha guzel olduğunu O cocukken pikniğe giderlermiş Şimdi ise pikniği sadece evimizin bahcesinde, toprağın uzerinde yapıyoruz
Koy denildiği zaman eskiden akla ne gelirdi acaba? Bana koy denildiği zaman, kocaman taş kayaların olduğu, her tarafı siyah toprak olan, kışları metrelerce kar yağmasına karşılık yağmurun neredeyse hic yağmadığı, yazın gun batana dek dışarıya cıkılmayan, ruzgarın daima sıcak estiği yer geliyor aklıma Sınıf oğretmenimize soruyorum da bazen eskiden nasılmış buralar diye anlatıyor:
“ Eskiden her tarafta ağaclar vardı İnsanlar yaz mevsimlerinde denizlere giderler, piknikler yaparlardı Yaz mevsiminde ortalık sıcak olurdu fakat şimdiki gibi insanlar dışarıya cıkmak icin guneşin batışını beklemezlerdi Yazın bile yağmur yağdığı olurdu Kışın ise metrelerce kar yağmazdı Cocuklar dışarıya cıkar, kardan adam yaparlardı Kızaklarla kayılırdı
“Peki bizim koyumuz nasıldı ? diye sorduğumda ise, başını onune eğip “ Annene ve ya babana sorarsan onlar soylerler diyor Fakat onlar bana hicbir şey anlatmıyorlar Bende televizyondan gorduklerimle mantık kurmaya calışıyorum
Eskiden yaz mevsimlerinde yangınlar cıkarmış Yangın denilen şey ağacların yanması olayı İnsanlar piknik yaptıktan sonra yaktıkları ateşleri sondurmeden giderlermiş ve ateşte ruzgar estiği zaman ağaclara sıcrar, ormandaki tum ağacları yakarmış Hatta cam şişe kırıklarından bile yangınlar cıkarmış Fakat her seferinde insanlar bildikleri halde, bunlara dikkat etmeyip yangınların cıkmasına neden olurlarmış Bazen televizyonda eski zamanlara ait goruntuler yayınlıyorlar Ortalık yemyeşil, upuzun ağaclarla kaplı, bir suru O uzun ağaclara kavak, yaprakları iğne gibi olana ise cam deniliyormuş Şimdiki derslerde bunları pek gostermiyorlar, eskiden coğrafya dersinde bunları oğretirlermiş Sanırım şimdi yetişkinler utandıkları icin bunları gostermiyorlar Nasıl soyleyebilirler ki ormanları yaktıklarını
Ben bazen o insanlara cok kızıyorum Şimdi koyumuzde biz bir ağac gorebilmek icin metrelerce yol yuruyoruz Karşı koyde bir orman var bizim, orman dediğim yerde saysan beş altı ağac ne var ne yok Oraya bile giderken biz o kadar dikkatli oluyoruz ki, yeşil olan tek tuk yerler var oralara bile basmıyoruz Fakat eskiden insanlar o kadar acımasızlarmış ki onlara karşı
Gecen yaz evimize upuzun siyah bir yılan girdi Annemin cığlıklarını tum koy duymuştur neredeyse Ben o kadar bağırmasına pek bir anlam getiremedim Okula giderken, ozellikle de ilkbaharda yollarda bir suru yılan olur, hatta bizim cocuklar kucuk olanlarını okula gotururler Buna oğretmenler cok kızıyorlar orası ayrı Yani yılan gormek koyde cok sıradan bir şeydir Fakat anlatılanlara gore eskiden yılanlar yeraltında yaşarlarmış, pek yeryuzune cıkmadıkları icin insanlar onları pek gormezlermiş Şimdi ise dunya ısındığı icin onlarda yeryuzune cıkmışlar Ben yine de annemin o kadar bağırmasını anlamadım ama neyse
Evimizde buyuk bir televizyonumuz var Bende biraz meraklı olduğumdan genelde hep belgesel ve haber kanallarına bakıyorum Annemler bana bu yuzden şaşırıyorlar ama ben o tur kanalları izlemesini cok seviyorum Zaten dunyamızın başına gelenleri de bu sayede oğrendim
Ben doğmadan once dunya daha guzelmiş Her yer yemyeşil ağaclarla kaplıymış, insanlar piknik yapmaya giderlermiş oraya, yemekler yenir, oyunlar oynanırmış Ben hic piknik yapmaya gittiğimizi hatırlamıyorum Bazen televizyonda goruyorum bunları Anneme sorduğum zaman o da anlatıyor bana, eskiden dunyanın daha guzel olduğunu O cocukken pikniğe giderlermiş Şimdi ise pikniği sadece evimizin bahcesinde, toprağın uzerinde yapıyoruz
Koy denildiği zaman eskiden akla ne gelirdi acaba? Bana koy denildiği zaman, kocaman taş kayaların olduğu, her tarafı siyah toprak olan, kışları metrelerce kar yağmasına karşılık yağmurun neredeyse hic yağmadığı, yazın gun batana dek dışarıya cıkılmayan, ruzgarın daima sıcak estiği yer geliyor aklıma Sınıf oğretmenimize soruyorum da bazen eskiden nasılmış buralar diye anlatıyor:
“ Eskiden her tarafta ağaclar vardı İnsanlar yaz mevsimlerinde denizlere giderler, piknikler yaparlardı Yaz mevsiminde ortalık sıcak olurdu fakat şimdiki gibi insanlar dışarıya cıkmak icin guneşin batışını beklemezlerdi Yazın bile yağmur yağdığı olurdu Kışın ise metrelerce kar yağmazdı Cocuklar dışarıya cıkar, kardan adam yaparlardı Kızaklarla kayılırdı
“Peki bizim koyumuz nasıldı ? diye sorduğumda ise, başını onune eğip “ Annene ve ya babana sorarsan onlar soylerler diyor Fakat onlar bana hicbir şey anlatmıyorlar Bende televizyondan gorduklerimle mantık kurmaya calışıyorum
Eskiden yaz mevsimlerinde yangınlar cıkarmış Yangın denilen şey ağacların yanması olayı İnsanlar piknik yaptıktan sonra yaktıkları ateşleri sondurmeden giderlermiş ve ateşte ruzgar estiği zaman ağaclara sıcrar, ormandaki tum ağacları yakarmış Hatta cam şişe kırıklarından bile yangınlar cıkarmış Fakat her seferinde insanlar bildikleri halde, bunlara dikkat etmeyip yangınların cıkmasına neden olurlarmış Bazen televizyonda eski zamanlara ait goruntuler yayınlıyorlar Ortalık yemyeşil, upuzun ağaclarla kaplı, bir suru O uzun ağaclara kavak, yaprakları iğne gibi olana ise cam deniliyormuş Şimdiki derslerde bunları pek gostermiyorlar, eskiden coğrafya dersinde bunları oğretirlermiş Sanırım şimdi yetişkinler utandıkları icin bunları gostermiyorlar Nasıl soyleyebilirler ki ormanları yaktıklarını
Ben bazen o insanlara cok kızıyorum Şimdi koyumuzde biz bir ağac gorebilmek icin metrelerce yol yuruyoruz Karşı koyde bir orman var bizim, orman dediğim yerde saysan beş altı ağac ne var ne yok Oraya bile giderken biz o kadar dikkatli oluyoruz ki, yeşil olan tek tuk yerler var oralara bile basmıyoruz Fakat eskiden insanlar o kadar acımasızlarmış ki onlara karşı
Gecen yaz evimize upuzun siyah bir yılan girdi Annemin cığlıklarını tum koy duymuştur neredeyse Ben o kadar bağırmasına pek bir anlam getiremedim Okula giderken, ozellikle de ilkbaharda yollarda bir suru yılan olur, hatta bizim cocuklar kucuk olanlarını okula gotururler Buna oğretmenler cok kızıyorlar orası ayrı Yani yılan gormek koyde cok sıradan bir şeydir Fakat anlatılanlara gore eskiden yılanlar yeraltında yaşarlarmış, pek yeryuzune cıkmadıkları icin insanlar onları pek gormezlermiş Şimdi ise dunya ısındığı icin onlarda yeryuzune cıkmışlar Ben yine de annemin o kadar bağırmasını anlamadım ama neyse