Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Yunan Mitolojisi Efsaneleri

Yunan Mitolojisi Efsaneleri
0
268

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
86
Puan
48
F-D Coin
0
Yunan Mitolojisi Hikayeleri
Yunan Mitolojisi ile ilgili efsaneler
yunan mitolojisi aşk hikayeleri

PARİS ’İN YARGISI


ZEUS, HERMES, HERA, ATHENA, APHRODİTE, PARİS

ZEUS – Şu elmayı al da, Hermes, Phrygia ’ya git, Priamos ’un oğlu sığırtmacı bul; İda dağlarının Gargaros tepesinde surusunu otlatır Ona dersin ki: “Sen guzel olduğun, sevda işinden de anladığın icin, Paris3, Zeus sana emrediyor, bu tanrıcalara bakıp hangisinin daha guzel olduğunu soyleyeceksin; kazanana da odul olarak bu elma verilecektir Ona boyle dersin Siz de, tanrıcalar, hakemin onune cıkmak sırası geldi artık Hanginizin daha guzel olduğunu ben kendim kesip atamam, cunku ben ucunuzu de bir severim, ucunuz birden kazansanız ben daha memnun olurum Hem guzellik odulunu icinizden birine veren, obur ikinizin mutlaka kinine uğrar Bunun icin hakemlik etmek bana gelmez; ama şimdi sizi gonderdiğim o genc Phrygia ’lı krallar soyundandır, bizim Ganymedes ile de akrabalığı var Zaten gonlu saf bir delikanlıdır, size bakmaya layık değildi, diyemezler

APHRODİTE – Sen beni, Zeus, Momos ’un4 karşısına cıkarsan, ben gene kendime guvenir, giderim Bende ne bulur da alay eder? Ama bakalım o dediğin adam bu hanımların da hoşuna gider mi?

HERA – Bizim bir şeyden cekindiğimiz yok, Aphrodite, hakem diye senin Ares ’i getirsinler, ondan da korkmayız O Paris kim olursa olsun, kabul ediyoruz biz

ZEUS – Ya sen, kızım, sen ne dersin? Başını ceviriyor, kızarıyorsun, değil mi? Siz kızlar oylesinizdir, boyle işlerde utanıp kızarırsınız Ama, belli, sen de kabul ediyorsun Haydi gidin artık; kazanamayanlar ad kızıp o delikanlıya bir kotuluk etmeyin sakın; ucunuz de bir derecede guzel olamazsınız!

HERMES – Biz şimdi doğru Phrygia ’ya: ben one duşeyim, siz peşim sıra gelirsiniz; hic tasanız olmasın Ben o Paris ’i tanırım, guzel delikanlıdır, sevda nedir, iyi bilir, bu gibi işlerde de iyi hakem olur Haksızlık edeyim demez o

APHRODİTE – Bu senin dediğin benim işime pek gelir; hakemin hak bilir bir adam olması bizim icin daha buyuk mutluluk! Ama o delikanlı bekar mı, yoksa bir kadın var mı yanında?

HERMES – Busbutun bekar değil, Aphrodite

APHRODİTE – O da ne demek?

HERMES – Oyle sanıyorum ki İda ’lı bir kadınla oturuyor5; guzelce bir şey ama pek koylu, bir dağ kadını; doğrusu Paris ’in de ona artık pek baktığı yok Ama sen bunları neden soruyorsun?

APHRODİTE – Hic, sormuştum oyle

ATHENA – Yo! Oyle ayrı konuşmak olmaz, Hermes, sen elcisin, elciliğini bil

HERMES – Ben kotu bir şeye kalkışmadım ki, Athena! Konuştuklarımızda sizlere karşı bir şey yoktur Aphrodite bana Paris evli midir diye sormuştu, işte o kadar

ATHENA – Onu neden merak etmiş?

HERMES – Bilmem; kendisi, aklıma oyle geldi de sordum, bir maksadım yoktu diyor

ATHENA – Peki, bekar mıymış?

HERMES – Değile benziyor

ATHENA – Ya savaşmayı, un salmayı sever mi? Yoksa sığırtmaclıktan başka bir şey bilmez mi?

HERMES – Doğrusu, orasını iyice soyleyemem, bilmiyorum ben ama genc olduğuna bakılırsa dovuşup şan kazanmayı sever elbette; savaşlarda birinci gelmeyi istemez mi hic?

APHRODİTE – Athena ile ayrı konuşuyorsun diye, bak ben kızmıyorum Boyle kucuk işler icin soz etmek, Aphrodite ’nin adeti değildir

HERMES – O da bana senin sorduğunu sormuştu; sana yanız verdiğim gibi ona da yanıt verdimse bunda senin kızacağın, sana zararı dokunur sanacağın ne olabilir ki? Bakın, konuşa konuşa yıldızlardan hayli uzaklaştık, Phrygia ’ya geldik bile Ben artık İda dağlarını, Gargaros ’u goruyorum; yanılmıyorsam şu da size hakemlik edecek olan Paris

HERA – Hani nerede? Ben gormuyorum

HERMES – İşte şurada; sola bak, ama ta tepeye değil, dağın yanına bak, hani bir in, bir de suru var, orada

HERA – Ben suru muru gormuyorum ki!

HERMES – Nasıl gormuyorsun? Hele parmağımla gosterdiğim yana bak, orada genc genc okuzler gormuyor musun? Bir de adam var koşarak kayadan iniyor; suru dağılmasın diye elinde bir değnek tutuyor

HERA – Şimdi gordum, ama bilmem o mu?

HERMES – Ta kendisi Ama madem ki bu kadar yaklaştık, beni dinlerseniz artık yere inelim de yuruyelim; birden bire gokten duştuğumuzu gorurse korkar sonra

HERA – Doğru soyluyorsun, oyle yapalım… İşte indik artık Aphrodite, sen hele one duş de bize yol goster; buraları sen elbette bilirsin, kac kez gelip Ankhises ’le buluşmuşsun

APHRODİTE – Senin bu alayların benim umurumda bile değil, Hera

HERMES – Size yolu ben gosteririm; İda ’da ben de oturdum Zeus ’un genc Phrygia ’lıya tutulduğu gunlerdeydi, cocuğu gozetleyeyim diye beni buralara gonderdi; kartal olduğu gun de yanındaydım, o guzel oğlanı onunla birlikte ben de tutuyordum Hatırımda iyi kaldıysa, onu işte şu kayadan alıp kacmıştı Cocuk, surusune kaval calıyordu Zeus tepesine coktu, tırnaklarıyla usulca sardı, başındaki tacı gagasıyla yakaladı, cocuğu yerden kaldırıverdi; oğlancağız boynunu bukmuş, ona oyle şaşkın şaşkın bakıyordu Korkusundan kavalını duşurmuştu, ben onu alıp… İşte sizin hakem; gidelim yanına

Bahtın acık olsun sığırtmac

PARİS – Senin de delikanlı, dilerim Zeus ’tan acık olsun bahtın Ama sen kimsin de boyle bizim yanımıza geliyorsun? Bu getirdiğin kadınlar da kim? Bu guzellikleriyle dağlarda ne işleri var onların

HERMES – Kadın değil ki onlar! Bu gorduklerinin biri Hera, biri Athena, biri de Aphrodite, Paris; beni soruyorsan, ben de Hermes ’im; beni sana Zeus gonderdi Ama sen nicin oyle titreyip sararıyorsun? Gonlunu ferah tut, korkma bir şeyden Zeus, bu tanrıcalardan hangisinin daha guzel olduğunu soylemeni istiyor Senin icin, kendisi de guzeldir, sevda işinin ehlidir, kararını versin dedi Hele şu elmanın uzerini oku, odulun ne olduğunu da anlarsın

PARİS – Ver bakalım, ne yazıyor “Elma en guzelin olsun demiş Peki, ama Hermes efendimiz, ben olumlu bir insanım, hem de bir koyluyum, bir cobanın gozleri bu kadar guzel şeylere alışık mıdır? Ben nasıl hakemlik ederim? Boyle işler olsa olsa kent uşaklarına yakışır Bana iki keciden hangisinin daha guzeldir, iki duveden hangisi daha guzeldir, onu sor, belki bilirim

Bu tanrıcaların biri guzellikte otekinden aşağı kalmıyor ki! İnsan nasıl birinden gozlerini ayırır da otekilere bakar, anlayamıyorum; gozler birinin bir yerine ilişti mi, ona hayran hayran bağlanıp oyle bakıyor Başka bir yere gecse, onu da guzel buluyor; hasılı nereye cevrilse, oranın buyusune kapılıp kalıyor Keşke ben de bir Argos olsaydım da her birine butun vucudumla bakabilseydim! Bence en doğrusu, elmayı ucune birden vermektir Zaten şunu da bir duşunmeli: Biri Zeus ’un hem kızkardeşi, hem de eşi; otekiler ise kızları… Hal boyle iken, kesip atmak kolay mıdır hic?

HERMES – Kolay mı değil mi, orasını ben bilmem; ama Zeus oyle buyurdu

PARİS – Bari, Hermes, sen tanrıcalara şunu soyle: ikisi odulunu alamayacaklar, ama bana kızmasınlar; bilsinler ki bu işte benim ancak gozlerim yanılır

HERMES – Kızmayacaklarına soz veriyorlar Ama sen de artık uzatma, ver vereceğin yargıyı

PARİS – Mademki kurtuluş caresi yok, bir deneyeyim, Ama sen bana once şunu soyle; onlara boyle oldukları gibi mi bakacağım, yoksa inceleme tam olsun diye soyacak mıyım?

HERMES – O senin bileceğin şey; hakem sensin, dilediğini emredersin

PARİS – Dilediğimi mi? Cıplak gormek isterim elbette

HERMES – Haydi tanrıcalar, soyunun Sen inceden inceye bakarsın, ben başımı ceviriyorum

HERA – Peki, Paris once ben soyunayım da gor; benim beyaz olan yalnız kollarım değildir, yalnız iri gozlerimle de goğsumu germem; her yanım guzeldir benim

PARİS – Aphrodite, sen de soyun

ATHENA – Aman, Paris, dikkat et, Aphrodite kemerini cıkarmadan soyunmasın, tılsımlıdır onun kemeri, seni de buyuler; hem buraya boyle aşifteler gibi surunup gelmesi hic de hoş değildi, guzelliğini olduğu gibi gostermeliydi

PARİS – Kemer icin dediği doğru; cıkarıver

APHRODİTE – Sen de, Athena, miğferini neden cıkartmıyorsun? Sorgucunu sallayıp durman da hakemi korkutmak icin mi? Yoksa tuyler urperten o miğferi cıkartırsan, tirşe gozlerin beğenilmez diye mi cekiniyorsun

ATHENA – Cıkardım işte miğferimi

APHRODİTE – Al, ben de cıkardım kemerimi

HERA – İşte, ucumuz de soyunduk

PARİS – Ey ulu Zeus! Nedir bu gorduklerim! Bu ne guzellik! Bu ne buyuk haz! Kız ne kadar guzel! Oteki de gercekten Zeus ’a layık gorkemli bir ece! Ya şunun tatlı bakışı, o ince insanı cıldırtan gulumsemesi! Şimdi ben bahtiyarlığın en yuksek derecesine erdim Ama, bir diyeceğiniz olmazsa, her birinizi bir de ayrı ayrı gormek isterim; cunku şimdi şaşırıp kaldım, hanginize bakacağımı bilemiyorum

APHRODİTE – Yapalım dediğini

PARİS – Hele siz ikiniz cekilin de burada yalnız Hera kalsın

HERA – Peki, kalayım; bana iyice baktıktan sonra bir de şunu duşun; senin odulune karşılık ben de sana bak ne armağanlar vereceğim; en guzel diye beni secersen, ben seni butun Asya ’nın efendisi ederim

PARİS – Oyle armağanlar benim vereceğim yargıyı değiştirmez Şimdi cekil, ben neyi doğru bulursam onu soylerim

Haydi, sen gel, Athena

ATHENA – Geldim işte En guzel diye beni gosterirsen, Paris, savaşlarda hic alt olmaz, hep sen yenersin; ben seni buyuk bir komutan eder, nice ulkeleri eline geciririm

PARİS – Benim savaşlarda, cenklerde gozum yok, Athena; goruyorsun ki, şimdilik Phrygia da, Lydia da barış icinde; babamın devletinin carpışılacak hicbir duşmanı yok Ama sen hic merak etme, ben armağan almıyorum diye sana haksızlık edeceğimi sanma Artık giyinip miğferini de takabilirsin: sana baktığım yeter, şimdi sıra Aphrodite ’nin

APHRODİTE – Yanındayım işte Vucudumun her yanına inceden inceye bak, bir yeri gozden kacırma Ama, guzel delikanlı, istersen şu diyeceklerimi de bir dinle Ne zamandır seni tanırım, gencsin, guzelsin, oyle ki, bilmem butun Phrygia ’da bir eşin daha var mı? Bu şirinlinle bahtiyarsın doğrusu ! Ama neden bu tepeleri, kayaları bırakıp da kente gitmezsin, guzelliğini bu yabani yerlerde soldurursun, bir turlu anlayamıyorum Ne beklersin dağlardan? Senin guzelliğinin okuzlerine ne yararı olabilir ki? Sen evlenmelisin, ama oyle İda ’lılar gibi kaba saba bir koylu kadın değil, Yunanistan ’ın guzellerinden birini almalısın: Argos ’lu mu olur, Korinthos ’lu ya da Lakonia ’lı mı olur, orasını sen bilirsin… Genc, guzel bir Helene var, benim kadar dilberdir o da; hem o sevsin diye yaratılmıştır Seni bir gorsun, hic şuphe etmem, her şeyini bırakır da senin ardına duşer, sana kendini verir de bir daha koynundan cıkmak istemez Onun sozunu duymuşsundur elbet

PARİS – Hayır, Aphrodite, hic duymadım; ama sen ne biliyorsan soyle, beni memnun edersin

APHRODİTE – Leda ’nın kızıdır; hani Zeus kuğu olup da bir guzel kadına gitmişti, işte onun kızı

PARİS – Yuzu nasıldır?

APHRODİTE – Bir kere beyazdır, elbette, babası kuğu olunca o da beyaz olacak; sonra bir yumurtada buyudu, onun icin pek de narindir Cok kere oyun yerlerinde calışıp vucudunu inceltir, gurbuzleştirir Bunun icin cok oldu peşine duşenler; uğruna savaş bile oldu Daha kucuk bir kızdı, Theseus onu alıp kacırdı Genclik cağına girince, Akhaia ’lı butun krallar onu almak icin sıraya girdiler; o, Pelops oğullarından Menelaos ’u secti İstersen, ben yolunu bulur, seni onunla evlendiririm

PARİS – Ne dedin? Sen beni kocalı bir kadınla mı evlendireceksin?

APHRODİTE – Sen, butun koyluler gibi saf bir delikanlısın; ama ben boyle işler nasıl becerilir bilirim

PARİS – Nasıl olur? Ben de bileyim bari

APHRODİTE – Sen, Yunanistan ’ı gezip goreceğim diyerek yurdundan cıkarsın Lakedaimon ’a varınca, Helene seni gorur; sana gonul verip ardına duşmesine gelince, orasını bana bırak

PARİS Benim de asıl orasına aklım ermiyor: kocasını bırakıp da kendi yurdundan olmayan bir insanın, bir yabanın ardına duşer mi hic?

APHRODİTE Onu sen hic duşunme Benim sevimli iki oğlum vardır: biri Arzu, biri de Aşk Yolculuğunda sana arkadaşlık etsinler, gideceğin yerleri gostersinler diye onları yanına katarım Aşk o kadının gonlune giriverir, ne yapıp eder de seni sevdirir; Arzu da senin her yerine yayılır, kendi gibi seni de dilberleştirir, sana bir cekicilik verir Ben de onların yanında bulunurum Bundan başka Kharis ’lere rica ederim, onlar da bizimle gelir, her birlik olur, Helene ’yi kandırırız

PARİS – Bunların sonu neye varır, bilmem, Aphrodite Ama ben Helene ’ye gonul verdim bile Şimdi bana oyle geliyor ki, ben onu goruyorum, gemiye binip Yunanistan yolunu tutmuşum, Sparte ’ye varmışım, orada oturuyorum, o kadını elde etmişim… Anlamıyorum nasıl oluyor, ama kendimi boyle goruyorum işte… Bunlar bir an once olmuyor diye de oyle uzuluyorum ki!

APHRODİTE – Sana oyle bir eş getirenin zahmetini oyunla odemeden hemen ateş alıverme, Paris Ben sizinle birlikte gelirim, ama başımda zafer tacı bulunmalı, hem sizin duğununuzu, hem de kendi başarımı kutlamalıyım Goruyorsun ya! Bu elma ile neler elde edebilirsin; aşk, guzellik, evlenme her şey senin olsun

PARİS – Ya yargıdan sonra sen bunları unutursan?

APHRODİTE – Verdiğim sozu yerine getireceğime, istersen bir de yemin edeyim

PARİS – Hayır; o sozleri bir daha tazele yeter

APHRODİTE – Sana soz veriyorum: Helene senin eşin olacak, senin ardına duşecek, seninle birlikte İlion ’a gelecek, Ben senin yanında olacağım, her işinde sana yardım edeceğim

PARİS – Aşk ’ı, Arzu ’yu, Kharis ’leri de getirecek misin?

APHRODİTE – Hic merak etme Dilek ile Duğun ’u de alır gelirim Bu koşullarda ver bana elmayı

PARİS – Madem ki oyledir, buyur, senin olsun
 

Similar threads

Yunan Mitolojisi ve Hikayeleri Yunan mitolojisi; Yunan tanrıları, tanrıcaları ve kahramanları hakkındaki hikayelerden oluşan sozlu edebiyatla yaratılmış ve yaygınlaşmış bir mitolojidir Babasını yenip Tanrıların kralı olarak başa gecerek cevresindekiler tarafından saygı goren Zeus zaman...
Cevaplar
0
Görüntüleme
177
Yunan mitolojisi ve Hermes Hermes hakkında bilgi Yunat mitolojisi hermes kimdir Hermes, Zeus ile Titanlar soyundan gelen Maia'nın oğludurBir başka adı Argiphontes'tir Doğduğu gunun akşamı kundağını cozup beşiğinden cıkar Mağaranın onundeki kaplumbağayı oldurup icini boşaltarak yedi...
Cevaplar
0
Görüntüleme
125
Yunan Mitolojisi Afrodit hikayesi Yunan Mitolojisi afrodit nedir Suriye kralı Theias’ın Myrra ya da Smyrna adında bir kızı vardı Aphrodite’in ofkesi, onda babasıyla ensest ilişki yapmak isteğini uyandırdı Smyrna, dadısı Hippolyte’nin yardımıyla Theias’ı kandırmayı başardı ve on iki gece...
Cevaplar
0
Görüntüleme
136
Yunan Mitolojisi Truva efsanesi Yunan Mitolojisi Truva efsanesi Troya Zamanımızdan takriben 3200 yıl once Canakkale Boğazı yakınlarında ''Troya'' isimli bir kent varmış B:u kentin , barışsever , fakat cesur insanları, kralları, Priamos'un idaresi altında uzun yıllar barış icinde cok mutlu...
Cevaplar
0
Görüntüleme
196
Yunan mitolojisi, Yunan tanrıları, tanrıcaları ve kahramanları hakkındaki hikayelerden oluşan sozlu edebiyatla yaratılmış ve yaygınlaşmış bir mitolojidir Gunumuzde bu mitoloji hakkındaki bilgilerimizi bu sozlu edebiyatın yazılı hallerinden alıyoruz Tarihciler, mitoloji hakkında daha ayrıntılı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
392
858,497Konular
981,918Mesajlar
29,937Kullanıcılar
yasj_136Son üye
Üst Alt