nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Yunus Emre Aruz Ölçüsü
Aruz Ölçüsü, Arapların icadıdır Onlardan Acemlere geçmiştir Acemler azur ölçüsünün bazı kalıplarını kendi dillerinin özel yapısına uydurmuşlar, bu nedenle bir Acem aruzu meydana getirmişlerdir sonradan, Acem edebiyatıyla sıkı ilişki kuran Türk şairleri de aruzu, Acemlerden aldılar Lakin Türk şairleri, aruzu Türk zevkine tarafından işlediler ve bu nedenle bir Türlü aruzu meydana getirdiler
Aruz, Türk edebiyatında o derece köklendi fakat, Yunus Emre, Âşık Acayip, Gevheri, Emrah, Acıklı ve Seyranı gibi çoğu meşhur halk müziği şairlerimiz bile bu Ölçüyle şiirler yazdılar
Araplar Faale sözcüğünden (kelimesinden) fâ'lün, feûliuı, failim, fâilâtün, müstefittin, mefâilün, müstef'ilâtüiî gibi birtakım kalıplar çıkarmışlardır Bu kalıpların herbirine tef'ile diyorlar Bu tefileler düzenine göre aruzda on dokuz bahr vardır Her bahr, her tarafta parçalara bölünerek evzanı fer'iye denen ölçüleri meydana getirir
Fâilâtiin kalıbıyla yapılan failâtiin fâilâtün fâilâtün fâifüıı veznine remel bahri denir Sadece bu bahrden yirmi iki ölçü çıkarılır
Görülüyor ancak aruzun kuramsal (nazarî) yönüyle uğraşmakta hiç bir fayda yoktur
Tüm Türk edebiyatında kullanılan aruz bahrlerinin sayısı ortalama olarak altıdır Daha fazlasını Şeyh Galip kullanmıştır ama o da dokuzu geçmemiştir Şairlerimizin asırlar boyunca kullandıkları bu Ölçülere canlı Ölçü diyoruz
Şu Anda, uygulamadaki aruz Ölçüsüne ait bilgilere geçiyoruz :
UYGULAMADA ARUZ :
Aruz ölçüsü (vezni), sözcüklerin hecelerindeki karakter farklılığından doğar
Aruza kadar, bütün sözcüklerdeki heceler önce iki kümeye ayrılırlar : Birinci kümedekilere açık hece, ikinci kümedekilere de kapalı hece denir
1 Açık Hece :
Açık hece, meşhur (sesli) yle biten hecedir Bu çeşit heceler ses tartısı bakımından iki bambaşka şart gösterirler:
a) Kısaaçık heceler :
Kısaaçık heceler ince ve hafif olabileceği gibi kalın ve ağır da olabilirler Örneğin benîm, elim, hemen şimdi, yemin gibi sözcüklerin birincil heceleri kısaaçık, hafif ve ince hecelerdir Fakat kapı, başım, kaşım gibi sözcüklerin ilk heceleri kısaaçık, kalın ve ağırdırlar
Açık hecelerin incelik ve kalınlıklarının aruz ölçüsünde o kadar önemi yoktur Burada bilinmesi gereken şey, kısaaçık hecelerin yarım ses sayılmalarıdır Çünkü böylesi hecelerde ses tamamlanmadığı için durulamaz Mesela yukarıda örnek olarak gösterilen sözcüklerin ilk hecelerinde durmak muhtemel değildir Bir sözcüğün ilk kısa hecesinden sonra gelen kısa hecede de durulamaz Bu çeşitlilik hecelerde ses tamlığını sağlayabilmek için, kendilerinden sonra kapalı bir hecenin gelmesi gerekir
Aruzda, sırt sırta üç agık heceli sözcük kullanılmaz Çünkü bu ölçüde üç açık heceli kalıp yoktur Örneğin devekuşu, yönetici vb gibi sözcükler aruz Ölçüsüne giremezler Bu da aruzun bir kusurudur
b) Uzunaçık heceler :
Uzunaçık heceler tam sesli hecelerdir Bu hecelerde ses tamamlandığı için elimizde olmadan duraklarız Mesela: hâkim, şair, bîkes, nebinin, enîsin, icra, Musa sözcüklerinde olduğu gibi Yalnız burada dikkat edilecek bir nokta var : Uzun söylenen açık heceler, sözcüğün yapısında üç şekilde yer alırlar Yani sözcüğün ya başına, ya ortasına, veya sonuna gelebilirler Böylesi heceler sözcüğün neresine gelirlerse gelsinler, tam sestirler Mesela örnekteki hâkim sözcüğünde uzunaçık hece başa, Nebinin sözcüğünde ortaya, icra sözcüğünde de sona gelmiştir
2 Kapalı hece :
Ünsüzler (sessizler) le biten hecelere kapalı hece diyoruz Geldîmdeki heceler gibi Kapalı heceler de kapalıuzun ve kapalıkısa elde etmek üzere ikiye ayrılırlar Bu hecelerin de kalını ve incesi vardır :
a) Kapahkısa hece :
Bu çeşitlilik heceler yalnızca ünsüzle biten lakin söylenirken uzatılmayan hecelerdir: Ben, sen, bel, gül, al, yap, yırt, sat, kat, kurt gibi
b) Kapalıımm hece :
Bu çeşit heceler ayrıca ünsüzlerle bittikleri için kapalıdırlar, keza de uzun söylenirler Mesela şîr, pır, şah, mâh, dost sözcükleri gibi Bu çeşit, yani keza kapalı, keza de uzun söylenen heceler, tek başlarına söylendiklerinde bütün seslidirler Fakat sonlarına üstelik yarım sesli hece gelirse, bir buçuk sese çıkarlar Bir buçuk ses aruzda ayn bir konu olan med için büyük Siklet taşır
işte şahsiyet bakımından birbirine benzeyen hece¬leri, tüm mısralarda alt alta getirme dizgesine (sistemine) (Aruz Ölçüsü) denir
Aruzla yazılı bir şiirin ölçüsünü bulmak için, mısradaki sözcüklerin hecelerini, nokta ve çizgi ile işaretleriz Açıkkısa heceler () ile; kapalıkısa, kapalıuzun ve açıkuzun heceler de (—) ile gösterilir
Dize sonuna gelen hece, açık da olsa, kapalı sayılır
Örnek :
Gün ler ce ne gör düm ne de bir kim se ye sor dum
Yâ rabî He le kalp ağ n la nm dur du di yor dum
Yahya Kemal BEYATLI
Görülüyor oysa kapalı heceler kapalılarla, açık heceler de açıklarla alt alta gelmişlerdir, işte aruzun dayandığı armoni budur Aruz hakkındaki öteki tüm bilgiler, bu düzenin tamamlayıcı ayrıntılarıdır
Aruzla yazılmış bir manzumenin Ölçüsünü bulmak için, mısraları meydana getiren sözcüklerdeki heceleri, yukarıdaki Örnekte görüldüğü gibi, nokta ve çizgiyle işaretlemeye ve kalıplara göre bölmeye takti denir
ARUZ KALIPLARI :
Aruz ölçüsünün farklı alanlara yönlendirilmiş kalıpları' vardır Bu kalıplardan en çok kullanılanları ve hatırda tutulması basit olanları tanıtmayı yerinde bulduk Aruz kalıbına eskiler cüz derlerdi
Türk edebiyatında kullanılan kalıplar şunlardır : MüstefJilim, mefâilün, mefâîliuı, feiîâtün, fâilâtün,, miifteilün, mütefâilün, müstef'ilâtim, feiliin, fâ'lün, feûlün, mefûlü, fâilâtü, mefâîlü
Bu kalıplar, biribirleriyle bağlanışları bakımından üç kümeye ayrılırlar Birinci kümede bulunanlara Tekdüzen (muttarit), ikinci kümede bulunanlara Benzeri karma (sözde muhtelit), üçüncü kümede bulunanlara da Karma (muhtelit) Ölçüler denir Derhal bunları sırasıyla görelim : 1 Tekdüzen ölçüler (muttarit vezinler):
Bu Ölçüler, bir tek kalıbın arka arkaya sıralanmasıyla meydana gelirler
Örnek : Me fâ i lün rae fâ i lün me fâ i lün me fâ i lün Fa i lâ tün fâ i lâ tun f â i lâ tün f â i lün
2 Benzeri karma ölçüler (Yarı muhtelit vazinler) :
Bağlı karma ölçüler ayrı olarak iki kalıbın önce yanyana gelmeleri, daha sonra da o durumda her yerde edilmeleriyle meydana gelirler Ilk iki kalıbın bambaşka sözde olmalarından dolayı karma (muhtelit), bu durumlarıyla yinelenmeleri (tekrarlanmaları) yüzünden de muttarid karakter taşırlar Onun için bu çeşitlilik ölçülere Sanki karma Ölçü denmiştir
misal : Me fâ î lünfe û lün me fâ î lünfe û lün Mef û Iü me fâ î lün mef' ü lü me fâ î lün
3 Karma ölçüler (muhtelit vezinler) :
Bu kümedeki ölçülerin, bütün kalıpları değişiktir
Misal : Me fâ i Hin fe i !â tün nıe fâ i lün fe i lün Mef û lü me fâ i lün fe fi lün
Aruz kalıplarının meydana getirdikleri ölçülerin hepsini burada sayıp dökmek hem mümkün yok, keza de faydasızdır Ana maksat, aruz hakkında toplu bir fikire ulaşmaktır Hemen bu üç kümede gördüğümüz ölçülerle yazılı bazı şiirlerin taktilerini yaparak Ölçü çeşitlerini daha iyi tanımaya çalışalım
Tekdüzen Ölçülere (muttarit vezinlere)
Örnek :
BÜLBÜL ’den :
Eşin var, âşiyânın var, baharın var oysa beklerdin, Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin? O zümrüt tahta kondun, bir semavî saltanat kurdun, Cihanın yurdu defalarca çiğnense, çiğnenmez senin yurdun! Bugün bir yemyeşil vadi, yarın hir kıpkızıl gülsen, Gezersin hânümânm neşe saçan, için neşeli, kâinatın şen
Mehmet Akif ERSOY
Takti için bu şiirin ilk ve son mısralarını alaılm ve hecelerinin aralarını açarak her yerde yazalım :
E şin var â si yâ nın var ba hâ rın var ancak bek ler din
Ge zer sin hâ nü mâ nın şen i çin neşe saçan kâ i nâ tın neşeli
Me fâ î lün me fâ t lütı me 'fâ î lün me fâ î lün
Arada kalan mısralar da aynı şekildedir Görülüyor oysa bu şiir, Mefâîlün kalıbının sırt sırta dört kere bitmiş edilmesiyle meydana gelen Dört Mefâîlün ölçüsüyle yazılmıştır
Tabi karma Ölçülere (güya muhtelit vezinlere)
Misal:
Her kuşesinde tfehrin nâmı bekâni sârin Şâyestedir denilse kâinat senin mezarın
Kaldın cihanda bir ân, her ânın oldu bir devr, Mülki ezeldi güya tahtında hemeivârın
Abdülhak Hâmit TARHAN
Her kû şe sin de deh rin nâ mı be kâni sâ rın
Şâ yes te dir de nil se â lem se nin me zâ rın
Mefû lü fâ i la tün mef'û lü fâ i lâ tün
Karma ölçülere (muhtelit vezinlere) Misal :
nedir bilir misin oğlum ? Önünde harelenen
Şu mavi safhaya bak, derhal aniden seni ben Tutup da flrlatıversem onun derinliğine
Düşün bir lahza ne olur? Dehşet bilmesen de yine Dayanıklılık eyleyemez, cırpınırsm, ağlarsın; Zavallı kollarının hükmü değil oysa kurtarsın,
O mavi şey sesi yuttukça haykırır bağırır
Lakin halâs olamazsın; omuzlarından ağır, Demir, haşin iki el muttasıl itip zedeler,
Ve tedavi yok ineceksin Bu işte ömrî beşer!
Tevfik FÎRRET
Bu şiirin de birinci ve ikinci mısralarımn taktiini yapalım:
Ne dir bi lir mi si noğ lum ? Ö nün de hâ re le nen Şu mâ vi saf îıa ya bak şîm di lahza sı zın sen ni ben
Me fâ i lün fe i lâ tün me fâ i lün fe i lün
Sekti melih, aruz ölçüsünde her zaman kullanılan bir ölçü değildir Daha fazla mesnevi türünde arada sırada kullanılır Melih tatlı, cazibeli ve hoş anlamlarına gelir Sekt ise nefes almadan sesi kısma demektir Edebiyatta sekt, «harmoni kırıklığı» anlamında kullanılmaktadır
Mesnevi gibi uzun manzumelerde bir Ölçünün süreli olarak kullanılması usanç verir ara sıra sekti meîih gerçekleştirmek suretiyle ölçünün ahenginde bir kırma, bir değiştirme meydana getirme ihtiyacı duyulmuştur Fakat bu bir kaide olmadığı için her uzun nasımda başvurulması gereken zorunluk sayılmamıştır Sektî melih şu şekilde yapılır :
Mefî'ûlü mefâilün feuîün Ölçüsü, önce iki kalıba bölü¬nür Bu bölünmede Ölçü şu şekle girer : Mefû lü me fâ i lün fe û lün *
Aruz Ölçüsü, Arapların icadıdır Onlardan Acemlere geçmiştir Acemler azur ölçüsünün bazı kalıplarını kendi dillerinin özel yapısına uydurmuşlar, bu nedenle bir Acem aruzu meydana getirmişlerdir sonradan, Acem edebiyatıyla sıkı ilişki kuran Türk şairleri de aruzu, Acemlerden aldılar Lakin Türk şairleri, aruzu Türk zevkine tarafından işlediler ve bu nedenle bir Türlü aruzu meydana getirdiler
Aruz, Türk edebiyatında o derece köklendi fakat, Yunus Emre, Âşık Acayip, Gevheri, Emrah, Acıklı ve Seyranı gibi çoğu meşhur halk müziği şairlerimiz bile bu Ölçüyle şiirler yazdılar
Araplar Faale sözcüğünden (kelimesinden) fâ'lün, feûliuı, failim, fâilâtün, müstefittin, mefâilün, müstef'ilâtüiî gibi birtakım kalıplar çıkarmışlardır Bu kalıpların herbirine tef'ile diyorlar Bu tefileler düzenine göre aruzda on dokuz bahr vardır Her bahr, her tarafta parçalara bölünerek evzanı fer'iye denen ölçüleri meydana getirir
Fâilâtiin kalıbıyla yapılan failâtiin fâilâtün fâilâtün fâifüıı veznine remel bahri denir Sadece bu bahrden yirmi iki ölçü çıkarılır
Görülüyor ancak aruzun kuramsal (nazarî) yönüyle uğraşmakta hiç bir fayda yoktur
Tüm Türk edebiyatında kullanılan aruz bahrlerinin sayısı ortalama olarak altıdır Daha fazlasını Şeyh Galip kullanmıştır ama o da dokuzu geçmemiştir Şairlerimizin asırlar boyunca kullandıkları bu Ölçülere canlı Ölçü diyoruz
Şu Anda, uygulamadaki aruz Ölçüsüne ait bilgilere geçiyoruz :
UYGULAMADA ARUZ :
Aruz ölçüsü (vezni), sözcüklerin hecelerindeki karakter farklılığından doğar
Aruza kadar, bütün sözcüklerdeki heceler önce iki kümeye ayrılırlar : Birinci kümedekilere açık hece, ikinci kümedekilere de kapalı hece denir
1 Açık Hece :
Açık hece, meşhur (sesli) yle biten hecedir Bu çeşit heceler ses tartısı bakımından iki bambaşka şart gösterirler:
a) Kısaaçık heceler :
Kısaaçık heceler ince ve hafif olabileceği gibi kalın ve ağır da olabilirler Örneğin benîm, elim, hemen şimdi, yemin gibi sözcüklerin birincil heceleri kısaaçık, hafif ve ince hecelerdir Fakat kapı, başım, kaşım gibi sözcüklerin ilk heceleri kısaaçık, kalın ve ağırdırlar
Açık hecelerin incelik ve kalınlıklarının aruz ölçüsünde o kadar önemi yoktur Burada bilinmesi gereken şey, kısaaçık hecelerin yarım ses sayılmalarıdır Çünkü böylesi hecelerde ses tamamlanmadığı için durulamaz Mesela yukarıda örnek olarak gösterilen sözcüklerin ilk hecelerinde durmak muhtemel değildir Bir sözcüğün ilk kısa hecesinden sonra gelen kısa hecede de durulamaz Bu çeşitlilik hecelerde ses tamlığını sağlayabilmek için, kendilerinden sonra kapalı bir hecenin gelmesi gerekir
Aruzda, sırt sırta üç agık heceli sözcük kullanılmaz Çünkü bu ölçüde üç açık heceli kalıp yoktur Örneğin devekuşu, yönetici vb gibi sözcükler aruz Ölçüsüne giremezler Bu da aruzun bir kusurudur
b) Uzunaçık heceler :
Uzunaçık heceler tam sesli hecelerdir Bu hecelerde ses tamamlandığı için elimizde olmadan duraklarız Mesela: hâkim, şair, bîkes, nebinin, enîsin, icra, Musa sözcüklerinde olduğu gibi Yalnız burada dikkat edilecek bir nokta var : Uzun söylenen açık heceler, sözcüğün yapısında üç şekilde yer alırlar Yani sözcüğün ya başına, ya ortasına, veya sonuna gelebilirler Böylesi heceler sözcüğün neresine gelirlerse gelsinler, tam sestirler Mesela örnekteki hâkim sözcüğünde uzunaçık hece başa, Nebinin sözcüğünde ortaya, icra sözcüğünde de sona gelmiştir
2 Kapalı hece :
Ünsüzler (sessizler) le biten hecelere kapalı hece diyoruz Geldîmdeki heceler gibi Kapalı heceler de kapalıuzun ve kapalıkısa elde etmek üzere ikiye ayrılırlar Bu hecelerin de kalını ve incesi vardır :
a) Kapahkısa hece :
Bu çeşitlilik heceler yalnızca ünsüzle biten lakin söylenirken uzatılmayan hecelerdir: Ben, sen, bel, gül, al, yap, yırt, sat, kat, kurt gibi
b) Kapalıımm hece :
Bu çeşit heceler ayrıca ünsüzlerle bittikleri için kapalıdırlar, keza de uzun söylenirler Mesela şîr, pır, şah, mâh, dost sözcükleri gibi Bu çeşit, yani keza kapalı, keza de uzun söylenen heceler, tek başlarına söylendiklerinde bütün seslidirler Fakat sonlarına üstelik yarım sesli hece gelirse, bir buçuk sese çıkarlar Bir buçuk ses aruzda ayn bir konu olan med için büyük Siklet taşır
işte şahsiyet bakımından birbirine benzeyen hece¬leri, tüm mısralarda alt alta getirme dizgesine (sistemine) (Aruz Ölçüsü) denir
Aruzla yazılı bir şiirin ölçüsünü bulmak için, mısradaki sözcüklerin hecelerini, nokta ve çizgi ile işaretleriz Açıkkısa heceler () ile; kapalıkısa, kapalıuzun ve açıkuzun heceler de (—) ile gösterilir
Dize sonuna gelen hece, açık da olsa, kapalı sayılır
Örnek :
Gün ler ce ne gör düm ne de bir kim se ye sor dum
Yâ rabî He le kalp ağ n la nm dur du di yor dum
Yahya Kemal BEYATLI
Görülüyor oysa kapalı heceler kapalılarla, açık heceler de açıklarla alt alta gelmişlerdir, işte aruzun dayandığı armoni budur Aruz hakkındaki öteki tüm bilgiler, bu düzenin tamamlayıcı ayrıntılarıdır
Aruzla yazılmış bir manzumenin Ölçüsünü bulmak için, mısraları meydana getiren sözcüklerdeki heceleri, yukarıdaki Örnekte görüldüğü gibi, nokta ve çizgiyle işaretlemeye ve kalıplara göre bölmeye takti denir
ARUZ KALIPLARI :
Aruz ölçüsünün farklı alanlara yönlendirilmiş kalıpları' vardır Bu kalıplardan en çok kullanılanları ve hatırda tutulması basit olanları tanıtmayı yerinde bulduk Aruz kalıbına eskiler cüz derlerdi
Türk edebiyatında kullanılan kalıplar şunlardır : MüstefJilim, mefâilün, mefâîliuı, feiîâtün, fâilâtün,, miifteilün, mütefâilün, müstef'ilâtim, feiliin, fâ'lün, feûlün, mefûlü, fâilâtü, mefâîlü
Bu kalıplar, biribirleriyle bağlanışları bakımından üç kümeye ayrılırlar Birinci kümede bulunanlara Tekdüzen (muttarit), ikinci kümede bulunanlara Benzeri karma (sözde muhtelit), üçüncü kümede bulunanlara da Karma (muhtelit) Ölçüler denir Derhal bunları sırasıyla görelim : 1 Tekdüzen ölçüler (muttarit vezinler):
Bu Ölçüler, bir tek kalıbın arka arkaya sıralanmasıyla meydana gelirler
Örnek : Me fâ i lün rae fâ i lün me fâ i lün me fâ i lün Fa i lâ tün fâ i lâ tun f â i lâ tün f â i lün
2 Benzeri karma ölçüler (Yarı muhtelit vazinler) :
Bağlı karma ölçüler ayrı olarak iki kalıbın önce yanyana gelmeleri, daha sonra da o durumda her yerde edilmeleriyle meydana gelirler Ilk iki kalıbın bambaşka sözde olmalarından dolayı karma (muhtelit), bu durumlarıyla yinelenmeleri (tekrarlanmaları) yüzünden de muttarid karakter taşırlar Onun için bu çeşitlilik ölçülere Sanki karma Ölçü denmiştir
misal : Me fâ î lünfe û lün me fâ î lünfe û lün Mef û Iü me fâ î lün mef' ü lü me fâ î lün
3 Karma ölçüler (muhtelit vezinler) :
Bu kümedeki ölçülerin, bütün kalıpları değişiktir
Misal : Me fâ i Hin fe i !â tün nıe fâ i lün fe i lün Mef û lü me fâ i lün fe fi lün
Aruz kalıplarının meydana getirdikleri ölçülerin hepsini burada sayıp dökmek hem mümkün yok, keza de faydasızdır Ana maksat, aruz hakkında toplu bir fikire ulaşmaktır Hemen bu üç kümede gördüğümüz ölçülerle yazılı bazı şiirlerin taktilerini yaparak Ölçü çeşitlerini daha iyi tanımaya çalışalım
Tekdüzen Ölçülere (muttarit vezinlere)
Örnek :
BÜLBÜL ’den :
Eşin var, âşiyânın var, baharın var oysa beklerdin, Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin? O zümrüt tahta kondun, bir semavî saltanat kurdun, Cihanın yurdu defalarca çiğnense, çiğnenmez senin yurdun! Bugün bir yemyeşil vadi, yarın hir kıpkızıl gülsen, Gezersin hânümânm neşe saçan, için neşeli, kâinatın şen
Mehmet Akif ERSOY
Takti için bu şiirin ilk ve son mısralarını alaılm ve hecelerinin aralarını açarak her yerde yazalım :
E şin var â si yâ nın var ba hâ rın var ancak bek ler din
Ge zer sin hâ nü mâ nın şen i çin neşe saçan kâ i nâ tın neşeli
Me fâ î lün me fâ t lütı me 'fâ î lün me fâ î lün
Arada kalan mısralar da aynı şekildedir Görülüyor oysa bu şiir, Mefâîlün kalıbının sırt sırta dört kere bitmiş edilmesiyle meydana gelen Dört Mefâîlün ölçüsüyle yazılmıştır
Tabi karma Ölçülere (güya muhtelit vezinlere)
Misal:
Her kuşesinde tfehrin nâmı bekâni sârin Şâyestedir denilse kâinat senin mezarın
Kaldın cihanda bir ân, her ânın oldu bir devr, Mülki ezeldi güya tahtında hemeivârın
Abdülhak Hâmit TARHAN
Her kû şe sin de deh rin nâ mı be kâni sâ rın
Şâ yes te dir de nil se â lem se nin me zâ rın
Mefû lü fâ i la tün mef'û lü fâ i lâ tün
Karma ölçülere (muhtelit vezinlere) Misal :
nedir bilir misin oğlum ? Önünde harelenen
Şu mavi safhaya bak, derhal aniden seni ben Tutup da flrlatıversem onun derinliğine
Düşün bir lahza ne olur? Dehşet bilmesen de yine Dayanıklılık eyleyemez, cırpınırsm, ağlarsın; Zavallı kollarının hükmü değil oysa kurtarsın,
O mavi şey sesi yuttukça haykırır bağırır
Lakin halâs olamazsın; omuzlarından ağır, Demir, haşin iki el muttasıl itip zedeler,
Ve tedavi yok ineceksin Bu işte ömrî beşer!
Tevfik FÎRRET
Bu şiirin de birinci ve ikinci mısralarımn taktiini yapalım:
Ne dir bi lir mi si noğ lum ? Ö nün de hâ re le nen Şu mâ vi saf îıa ya bak şîm di lahza sı zın sen ni ben
Me fâ i lün fe i lâ tün me fâ i lün fe i lün
Sekti melih, aruz ölçüsünde her zaman kullanılan bir ölçü değildir Daha fazla mesnevi türünde arada sırada kullanılır Melih tatlı, cazibeli ve hoş anlamlarına gelir Sekt ise nefes almadan sesi kısma demektir Edebiyatta sekt, «harmoni kırıklığı» anlamında kullanılmaktadır
Mesnevi gibi uzun manzumelerde bir Ölçünün süreli olarak kullanılması usanç verir ara sıra sekti meîih gerçekleştirmek suretiyle ölçünün ahenginde bir kırma, bir değiştirme meydana getirme ihtiyacı duyulmuştur Fakat bu bir kaide olmadığı için her uzun nasımda başvurulması gereken zorunluk sayılmamıştır Sektî melih şu şekilde yapılır :
Mefî'ûlü mefâilün feuîün Ölçüsü, önce iki kalıba bölü¬nür Bu bölünmede Ölçü şu şekle girer : Mefû lü me fâ i lün fe û lün *