iltasyazilim
FD Üye
Yunus Emre konulu kompozisyon, Yunus Emre hakkında kompozisyon
İnsan ve varlıklar;bir güce sığınma, ondan şefkatsevgi duyma ihtiyacı içersinde yaratılmıştır Her varlık, illa da ırk, biribirleriyle irtibatlı ilişkiler ağı içersinde hayatlarını sürdürürler Bu ilişkiler çoğu zaman karşılıklı menfaat unsurunu doğurur Bu menfaat daima maddesel olmayabilir İnsanda, bir fazla varlıkta ve Yunus Emrede olduğu gibi, soyut menfaat unsuru olan sevgi oluşur ve öne çıkar
Her şeyin geçici ve fani olduğunu anlamak insanı boşluğa düşürür Bu aylaklık duygusuna kapılan insan bir şeye, bir yere, olur ya ulu bir varlığa sığınmak ister İşte bu boşluk duygusunu taşıyan insana sunulacak biricik şey , sevgi olmalıdır İnsan ve varlığın bu başıboşluk duygusundan kurtulmasının diğer bir yolu da yoktur İnsan için sevgi bu denli birincil görünmeyen ihtiyaç olma gücündedir
İnsan, sığınma ihtiyacının yanı sıra, sevgiye de ihtiyaçlı doğar Kainatta düşey ve yatay tüm oluşumların ve seyreden devamlılığın harcında sevgi vardır
Sevginin karşıtı olan musibet ve ağız dalaşı, sevginin örülemediği, irtifa veremediği boşluğumuzda kendine yer bulur Tabiyatın boşluktan dehşet ettiği gerçeğini bundan daha hoş ne izah edebilir fakat?Ama biz, aklı erenler, insanoğlu, boşluğumuzu sevgiyle yüklemek borcundayız
Sevgi, varlığın özünde zaten vardır İlişkiler ağı varlığı ve insanı bir şeye ya da kimseye karşı ilgi ve sadakât göstermeye mecburi eder İşte bu ilgi ve sadakât önce duyguya ,sonradan eyleme dönüşürse sevgi gerçekleşir
Sevginin irtifa verip serpilmesi için, önce seven ve sevilenin de teşekkül etmesi lazımdır Büyük bir şefkat ve bağlılık, seven ve sevileni, yani sevgiliyi ortaya çıkardığı lahza mutluluk ve sevinç duyarız ki, sevginin biricik amacı da gerçekleşmiş olur
Sevgi devamlılığı sever, aralıksız ve titreyencanlı halde bulunmalı ancak varlık nedeni seziş edilşmiş olsun Sevginin devamlılığı sonuçta bizi aşk dediğimiz enerjik duyguya yöneltir Sevgi birçok ilişkilerde aşk haline dönüşmedikçe bir manâ açıklama etmez , yoksa kendisine fazla az muhatap bulur
Sevginin coşkulu hali olan aşka, bir zamazlar bir cinsi diğerine yönelten bedeni ya da ruhi güçlü duygu demişler Eski devir filozofları ise yalnızca bedeni bir istek olarak algılamışlar Sokrates, Platon, Aristo ve Stoacılar, en ince ve en yüce duygu olarak açıklamışlar Çağımız düşünürleri ise, insanı sırf madde ile sınırlar İnsanı bütün değer hükümlerinden soyarlar, sevgi ve aşk insan hayatından çıkartılır *
İnsan ve varlıklar;bir güce sığınma, ondan şefkatsevgi duyma ihtiyacı içersinde yaratılmıştır Her varlık, illa da ırk, biribirleriyle irtibatlı ilişkiler ağı içersinde hayatlarını sürdürürler Bu ilişkiler çoğu zaman karşılıklı menfaat unsurunu doğurur Bu menfaat daima maddesel olmayabilir İnsanda, bir fazla varlıkta ve Yunus Emrede olduğu gibi, soyut menfaat unsuru olan sevgi oluşur ve öne çıkar
Her şeyin geçici ve fani olduğunu anlamak insanı boşluğa düşürür Bu aylaklık duygusuna kapılan insan bir şeye, bir yere, olur ya ulu bir varlığa sığınmak ister İşte bu boşluk duygusunu taşıyan insana sunulacak biricik şey , sevgi olmalıdır İnsan ve varlığın bu başıboşluk duygusundan kurtulmasının diğer bir yolu da yoktur İnsan için sevgi bu denli birincil görünmeyen ihtiyaç olma gücündedir
İnsan, sığınma ihtiyacının yanı sıra, sevgiye de ihtiyaçlı doğar Kainatta düşey ve yatay tüm oluşumların ve seyreden devamlılığın harcında sevgi vardır
Sevginin karşıtı olan musibet ve ağız dalaşı, sevginin örülemediği, irtifa veremediği boşluğumuzda kendine yer bulur Tabiyatın boşluktan dehşet ettiği gerçeğini bundan daha hoş ne izah edebilir fakat?Ama biz, aklı erenler, insanoğlu, boşluğumuzu sevgiyle yüklemek borcundayız
Sevgi, varlığın özünde zaten vardır İlişkiler ağı varlığı ve insanı bir şeye ya da kimseye karşı ilgi ve sadakât göstermeye mecburi eder İşte bu ilgi ve sadakât önce duyguya ,sonradan eyleme dönüşürse sevgi gerçekleşir
Sevginin irtifa verip serpilmesi için, önce seven ve sevilenin de teşekkül etmesi lazımdır Büyük bir şefkat ve bağlılık, seven ve sevileni, yani sevgiliyi ortaya çıkardığı lahza mutluluk ve sevinç duyarız ki, sevginin biricik amacı da gerçekleşmiş olur
Sevgi devamlılığı sever, aralıksız ve titreyencanlı halde bulunmalı ancak varlık nedeni seziş edilşmiş olsun Sevginin devamlılığı sonuçta bizi aşk dediğimiz enerjik duyguya yöneltir Sevgi birçok ilişkilerde aşk haline dönüşmedikçe bir manâ açıklama etmez , yoksa kendisine fazla az muhatap bulur
Sevginin coşkulu hali olan aşka, bir zamazlar bir cinsi diğerine yönelten bedeni ya da ruhi güçlü duygu demişler Eski devir filozofları ise yalnızca bedeni bir istek olarak algılamışlar Sokrates, Platon, Aristo ve Stoacılar, en ince ve en yüce duygu olarak açıklamışlar Çağımız düşünürleri ise, insanı sırf madde ile sınırlar İnsanı bütün değer hükümlerinden soyarlar, sevgi ve aşk insan hayatından çıkartılır *