Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Yunus Emrenin hayatı ve bilinmeyenleri

Yunus Emrenin hayatı ve bilinmeyenleri
0
66

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
85
Puan
48
F-D Coin
0
Yunus Emrenin hayatı ve bilinmeyenleri yunus emrenin aile hayatı yunus emrenin resimleri devlete ait fotoğrafları emre 1548187917 1548187917 yunusemreninhayativebilinmeyenleri5c54365337d31yunusemreninhayativebilinmeyenleri5c54365337d31 yunusemreninhayativebilinmeyenleri5c54365337d31 Türk milletinin yetiştirdiği en büyük tasavvuf erlerinden ve Türk dili ve edebiyatı tarihinin en büyük şairlerinden biri olan Yunus Emre'nin hayatı ve kimliğine dair neredeyse hiçbir şey bilinmemektedir Yunus'un bazı mısralarından, 1273'de Konya'da ölen, tasavvuf edebiyatının büyük ustası Mevlana Celalettin Rumî ile karşılaştığı anlaşılmaktadır; buradan da Yunus'un 1240'larda veya daha geç bir tarihte doğduğu sonucu çıkarılabilir Aşina hususlar onun RisaletünNushiyye adlı eserini H707 (M1308) yılında yazmış olması ve H720 (1321) tarihinde ölüm etmesidirBöylece H638 (M12401241) yılında doğduğu görünen o ki Yunus Emre XIII yüzyılın ikinci yarısıyla XIV yüzyılın birincil yarısında yaşamıştırBu çağ,Selçukluların sonu ile Osman Gazi devrelerine rastlamaktadırYunus Emre'nin şiirlerinde bu tarihlerin içten olduğunu belirten ipuçları bulunmakta; şair, modern olarak Mevlana Celaleddin,Ahmet Fakıh,Geyikli Baba ve Seydi Balum'dan bahsetmektedir Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk'ün İslam'a bakışını Türk dilinin bütün sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır Takriben 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere laf olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır Bir Takım kaynaklarda Anadolu'ya gelen Türk boylarından birine tabi olup, 1238 dolaylarında doğduğu söylenti edilirse de bu belli değildir; tıpatıp 1320 dolaylarında Eskişehir'de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi Batı Anadolu'nun birkaç yöresinde Yunus Emreadını içeren ve onunla ilgili görüldüğünden makamadı verilen yer vardır Bir garip öldü diyeler Üç gün sonradan duyalar Soğuk su ile yuyalar Şöyle acayip bencileyin diyen Yunus, olur ya de doğduğu ve yaşadığı topraklardan fazla uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini açıklamak istemektedir Türkiye'nin öyle fazla yerinde Yunus Emre'nin mezarı olduğu bahis edilen pek çok mezar ve türbe vardır Bunlardan başlıcaları şöyle sıralanabilir: Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy; Karaman'da Yunus Emre Camii avlusu; Bursa; Kula ile Salihli aralarında Emre Sultan köyü; Erzurum, Duzcu köyü; Isparta'nın Keçiborlu ilçesi civarı; Aksaray; Afyon'un Sandıklı ilçesi; Ordu'nun Ünye ilçesi; Sivas yakınında bir yol üstü Görüldüğü gibi sayı ve iddia hayli kabarıktır Bazı belgeler, Yunus Emre'nin asıl mezarının Karaman veya Sarıköy'de olduğuna muhabere etmektedir Nitekim, 1970'li yılların başında Sarıköy'deki mezarın Yunus'a ait olduğuna kesin gözüyle bakılarak bu köye Yunus Emre adı verildi ve oradaki bir bahçe içine anıt dikildi 1980'li yıllarda ise, 1350'de yapılmış olan Karaman'daki Yunus Emre Camii'nin yandaki mezarın onun gerçek mezarı olduğu bahis edildi Gerçekte bu şart, Yunus Emre'nin Türkler kadar ne değin sevildiği ve benimsendiğinin çarpıcı bir örneğidir Gerçekten de halktan biri olan Yunus Emre, halkın layık, duygu ve düşüncelerini dile getirişi itibariyle tarihimizin en halkla barışık aydınlarından biri olma özelliğine sahiptir Türk tasavvufunun dilde ve şiirde kurucusu olan Yunus Emre'nin şiirlerinde ahlak, hikmet, din, aşk gibi konuların anında hepsi tasavvuftan çıkar ve tasavvuf görüşü çerçevesinde bir yere oturtulur Mısralarında didaktik ahlak telkinlerinde bulunan Yunus Emre, gönül kırmamakkonusuna öbür bir tartı verir ve üstün bir değerindeolarak şiirlerinde bu konuyu dikkatle işler bu arada Yunus Emre'yi öne çıkaran bir diğer önemli özelliği de, şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri bana kalırsa kendi hayatında uygulamasıdır Din tamamlanmış olunca doğar muhabbetdiyen Yunus, İslam'ın dayanma, kanaat, hoşgörürlük, büyüklük, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi tavsiye eder Yunus'un sanat anlayışı, dini ve milli değerleri bağdaştırdığı mısralarında kendini gösterir; millileşen tasavvufa, Türkçe'nin en güzel ve en kuvvetli özelliklerini kullanarak çevirmen olur Aslında de 11,12 ve 13 asırlarda Türkistan ve Anadolu Türkleri aralarında fazla yayılan tasavvufun Türk şairleri aralarında iki büyük sözcüsü vardır: Türkistan'da Ahmet Yesevi, Anadolu'da Yunus Emre Yunus Emre'nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur, aşktır; Allah katında kabul görmektir; nefsini alt etmek, iradeyi eritmektir; kavgaya, nifaka, gösterişe, hamlığa, riyaya, düşmanlığa, şekilciliğe karşısında çıkmaktır Yunus Emre aynı zamanda bütün insanlığa hitap eden büyük şairlerdendir Bu anlamda Mevlana'nın bir benzeridir O'nun Mevlana değin çok tanınmayışı ise, bir yanlamasına kullandığı dil olan Türkçe'nin Batı'da Farsça değin bilinmemesi, öte taraftan da Türk aydınlarının O'nu ihmal etmesindendir Yunus'taki insanlık sevgisi, hemen hemen kendisiyle özdeşleşmiş sevgi felsefesinin bir parçası ve hatta sonucudur Nitekim Yunus'un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı mısralarından birisi Yaradılanı hoş gör Yaradan'dan ötürüdür Yunus Emre'ye tarafından ahali, din, mezhep, ahali, ahali, renk, mevki, derslik farkı gözetilmeksizin sevilmeyi adalet etmektedirler oysa ki insanoğlu ruh yönüyle Allah'tan gelmektedir; öyleyse ırk hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar Yaşadığı çağın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda Yunus'un bir diğer manâlı tarafı ortaya çıkar: Yunus Emre, hükümetsizlik içinde çalkalanan ve Moğol istilaları ile mahvolan Anadolu topraklarında ortaya çıkan sapık batınî cereyanların hiçbirine kapılmadığı gibi, bu akımların Türklerin bütünlüğüne hasar vermesi tehlikesi karşısında da engelleyici bir rol üstlenmiştir Bu bakımdan bakıldığında Yunus Emre, ayrıca Türk şiirinin kurucusu, ayrıca de ulusal birliğin manâlı tutkallarından biridir Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla ulusal bir ressamdır Tıpkı, Nasrettin Hoca, Köroğlu, Dadaloğlu veya Karacaoğlan gibi Yunus Emre'nin şiirlerinde azami işlenmiş temalar; İlahi aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve faniliktir YUNUS?UN DÜŞÜNCE DÜNYASI: Yunus Emre sadece Tasavvufla, dinle ilgili konularda, genellikle coşkun, zaman zaman da eğitici şiirler yazmıştır Konuları bu çerçevenin dışına o kadar çıkmaz Fakat görünmeyen bir dünya kurarak yok de, yaşadığı maddesel dünyanın çağrışımlarıyla yazdığı için, şiirleri aydınlık, sıcak, daha önemlisi, çağımızın insanına, ahiret özlemiyle yanmayan, Tanrı?ya kavuşmak gibi bir sorunu bulunmayan modern insanlara da arkadaş canlısı gelen, şaşılacak bir gözlem gücüyle yüklü şiirlerdir Dinsel konularda yazıp böylesine yaşamın içinde kalabilen, parlak olabilen başka şair yoktur sanırız Bunda bağnazlığa karşı Tasavvufun getirdiği hoşgörünün, af, sevgi gücünün büyük etkisi bulunduğu bir gerçektir YAPITLARI: Yunus Emre?nin iki yapıtı vardır: 1 Risâletün Nushiyye (Öğütler Kitapçığı): Mesnevi biçiminde, aruz ölçüsüyle yazılı olan bu şiir beyittir Ilk Kez 13 beyitlik bir başlangıçtan sonradan, kısa bir düzyazı vardır Gerisinde destanlar gelir: Ruh ve Nefis, Kanaat, Boşu yani Gazab, Tahammül, haset, Cimrilik, Zihin Bu destanların aruz ölçüsüyle yazılmadığını, ?mefâilün mefâilün feûlün? ölçüsüne uyuyorsa da, her dizede birkaç uzatma gerçekleştirmek gerektiğini, hecenin 6+5 11 ölçüsüyle yazılı olmasının daha akla yakın göründüğünü söyleyenler de vardır Öğretici, öğüt verici bir yapıt oluşu, çağımızda geçerliği bulunmayan görüşleri savunması yüzünden uzmanlardan başkasının böylece ilgisini çekmemiş yer alan bu şiirin sonlarındaki ?Söze tarih yedi yüz yediydi? dizesinden hicrî 707?de, yani miladî 1307 veya 1308?de yazıldığı anlaşılıyor Abdülbâki Gölpınarlı bu şiiri, derlediği Yunus Emre Divanı?nın başına koymuştur 2 Divan : Yunus?un sağlığında düzenlenen anı bulunamamıştır Eldeki anlar farklı alanlara yönlendirilmiş yazmalardan şiirlerin derlenip bir araya getirilmesiyle düzenlenmiştir 1904?de birinci, 1924?de ikinci basımları yapılan Divanı Âşık Yunus Emre'den sonradan, 193334 yıllarında Burhan Toprak Yunus Emre Divanı?nı üç cilt olarak yayımladı, 1943?de iki cilt olarak ikinci basımını yaptırdı Yine 1943?de bilimsel bir çalışmaya dayanan birincil Yunus Emre Divanı?nı Abdülbâki Gölpınarlı yayımladı BU KİTAP: Memet Fuat burada, kitap hakkında açıklama yazısı yaptıktan sonra hangi derlemelerden yararlandığını ekliyor Uzmanlar halkımızın Yunus?un şiirlerini durmadan yaşamış dile dönüştürdüğünü, dil değiştikçe, ölçü veya kafiye zorlamasıyla değiştirilemeyenler dıştan, sözcüklerin daima günün hitabe diline uydurulduğunu söylüyorlar Tekkelerde de Yunus?un şiirleri yaşamış dille, günün konuşma diliyle okunurmuş XIII Yüzyıldaki Oğuz lehçesini bilimsel bir yanılmazlıkla atamak olanağı da zaten yok Bu bakımdan, uzmanlar, Yunus?un şiirlerini yazarken, ışk yerine aşk; degül (ya da değül) yerine yok; yatur yerine yatar; yürüyenin yerine yürüyeyim; benven yerine benim demekten çekinmiyorlar Yine, örnekse, Gölpınarlı Divan?da: İlâhi bir ışk vir bana, kandaluğım bilmeyeyin Yavı kılayın ben beni isteyüben bulmayayın Diye yazdığı bir beyiti, öğrenciler için derlediği seçmeler kitabına şöyle alabiliyor: İlâhi, bir aşk ver bana,nerdeyim hiç bilmeyeyim Kaybedeyim de ben beni, istesem de bulmayayım Bu Nedenle Yunus Emre?nin kullandığı lehçeye daha yakın kalınmaya çalışıldı Noktalama işaretleri de kullanılmadı, çünkü günümüzün okuru şiirde noktalama işareti arayan bir okur yok kanısındayız Keza, Yunus?un şiirleri, yaşadığı çağda kullanılmayan bu noktalama işaretleri olmadan da rahatça anlaşılıyor Çoğu şiirlerde mısra biçimi seçmemiz ise uzmanlar arasındaki tartışmada bağlı tuttuğumuzdan, bir savımız olduğundan sanılmasın Sadece, ?Halk şairi değildir, fakat halkın şairidir? denilen Yunus?un böyle daha parlak, daha sıcak, daha halka yakın görüldüğüne inanıyoruz ŞOL CENNETİN IRMAKLARI ? Yunus EMRE, İslam tarihinin en büyük bilgelerinden olup yaşadığı ve yaşattığı inanç sistemi; Kuran?ın özüne ulaşarak, Tek olan gerçeğin (Allah) sırlarını keşfetme ilmi olan tasavvuf ve Vahdeti Vücud tur Bu inanç sisteminde tek varlık Allah?dır Allah tüm tanıdık ve bilinmeyen alemleri kapsamıştır, tektir, önsüz sonsuzdur, yaratıcıdır Eşi, benzeri ve zıddı yokturAşina ve bilinmeyen bütün âlem ve alemler onun zatından sıfatlarına tecellisidirAlemlerdeki tüm oluşlar ise onun isimlerinin tecellisidir Her bir hareket,meslek,oluş(fiil) onun hoş isimlerinden birinin belirişidir Adalet cihana doludur, kimseler Hakkı bilmez * Baştan ayağa değin, Haktır oysa seni tutmuş Haktan ayrı ne vardır, Kalma guman içinde Dolayısıyla evrende var saydığımız tüm varlıklar onun varlığının öbür suretlerde tecellileri olup kendi başlarına varlıkları yoktur Bu çokluğu, ayrı ayrı varlıklar var zannetmenin sebebi ise beş duyudur Beş duyunun tabiatında olan eksik, kısıtlı sezgi kapasitesi, bizi yanıltır ve çoklukta yaşadığımızı var sandırır Farklı ayrıymış gibi algılanan bu nesnelerin, ve herşeyin kaynağı Allah?ın esmasının (isimlerinin) manalarıdır Manaların yoğunlaşmasıyla bu ?Efal Alemi? dediğimiz çokluk oluşmuştur Bir adı da ?Şehadet Alemi? olan, ayrı ayrı varlıkların var sanıldığı; sahiden ise Allah isimlerinin manalarının müşahede edildiği alemdeki çokluk Tek?in yansıması,belirişidir Bu izaha tasavvufta Vahdeti vücud (Varlıkların birliği,tekliği) denir Cenabı hak varlığını zuhura çıkarmadan evvel sıcacık bir varlıktıBilinmeyen bu varlığa, Gaybı Mutlak (Mutlak Görünmezlik),La taayyün (Belirmemişlik),Itlak (Serbestlik),Yalnız vücud, Ümmül Kitap (Kitabın Anası),Mutlak Açıklama ve Lahut (Uluhiyet) Alemi de denir Çarhı kader yoğidi canlarımız var iken Biz ol vaktin dost idik, Azrâil ağyar iken Çalap aşkı candaydı, bu bilişlik andaydı, Âdem, Havva kandaydı, biz onunla yâr iken Ne gök varıdı ne yer, ne zeber vardı ne zir Konşuyuduk cümlemiz, nûr dağın yaylar iken? ?Aklın ererse sor bana, ben evvelde kandayıdım Dilerisen deyüverem, ezelî vatandayıdım Kâlû belâ söylenmeden, düzenuyum eylenmeden Hakk?dan ayrı yok idim, ol yüce dîvândayıdım? ?Bu cihana gelmeden sultanı cihandayıdım Sözü hakiki, hükmi revan ol hükmi sultandayıdım? * ADEM yaratılmadan can kalıba girmeden Şeytan lanet olmadan arş idi seyran bana Daha Sonra Allah bilinmekliğini istemiş ve varlığını üç isimle belirlemiş taayyün ve tecelli ettirmiştir 1Ceberut (İlahi Kudret) Alemi: Birinci taayyün,Birinci tecelli,Ilk cevher ve Realiteı MUHAMMEDİYE olarak da bilinir Yaratıldı MUSTAFA, yüzü gül gönlü safa Ol kıldı bize vefa, ondandır ihsan bana Şeriat ehli ırak eremez bu menzile Ben kuş dilin bilirim, söyler SÜLEYMAN bana 2Melekut () Alemi: İkinci taayyün,İkinci Tecelli,Misal ve Hayal Alemi,Dikte ve Tafsil Alemi,Sidrei Münteha (Hudut Ağacı) ve KISTAK da denir 3Şehadet (Şahitlik) ve Mal Alemi:Üçüncü taayyün,Nasut(İnsanlık),His ve Unsurlar Alemi,Yıldızlar,Felekler (Gökler),Mevalid (Doğumlar) ve Cisimler Alemi diye bilindiği gibi,Arşı Azam da bu makamdan sayılır Tüm bu oluşlar Kuran?ı Kerimde ?Altı günde yaratıldı? ayetiyle ifade edilirken Altı günden maksadın mutasavvıflarca ,gün değil hal?e ait olduğu kabul edilirBu haller Allahın insanlara lutfettiği soyut şeylerden altı sıfatıdır: Semi,Basar,Algı,İrade,Kelam ve Tekvin(İşitme,Görme,Seziş, İrade,Tavır ve yaratma) Cenabı Hakkın Zatına ait bu sıfatların Ademin tanrısal varlığında belirmesi,?İnsan benim sırrımdır? sözünün bir hükmüdürVarlığın başlangıcı ve son sınırı ise Aşk?tırO yuzdendir ama sanılan bu alemler Aşkın cezbesiyle pervane haldedir Cenabı Hak varlığını,kudret eliyle zuhura getirmiş ve üç isimle taayyün,tecelli ve tenezzül etmiştirBuna yaratış sanatı (Cenabı hakkın kuvvetinden,kudretine hükmederek cemalini ve celalini eserlerinde yani varlık yüzünde göstermesi), Belirme cilvesi (Aşık olması sonucunda batının zahire çıkıp,alemlerin nurlarının ve olayların bilinmesi) ve Birlik oyunu (Zatından sıfatına tecelli etmesi ile kendi varlığını kendinde zuhura getirip,birlik ve vahdetini ahadiyet(teklik) sırrına meylettirmesi) denir Bunda süre ve mekan kaydı yokturAncak ?Lahza? vardırÇünki mutlak zaman içersinde batın(kuytu),zahire(görünen) cıkıp farkedildikten sonradan,alemlerin nurları (ışıkları) ve ilahi olaylar bilinmiştirDaha sonra şekil ve renkler görülüp,ayrı ayrı unsurları oluşturacak şekilde birleştiğinde isimler meydana çıkmıştır(Mal mertebeleri ,Cisimler alemi)Ve bu nedenle zahir alem belli olup mutlak varlık bilinmiştir Mani evine daldık, vücuda seyran kıldık İki kâinat seyrini, tümce vücudda bulduk Yedi gök yedi yeri, dağları denizleri Cenneti cehennemi, cümle vücudda bulduk Cebnabı Hakkın bu alemi yaratmaktan maksadı bilinmekliğini istemesidir Ortaya meydana çıkan şeylerin belirişine sebebse Adem(İnsan) ?i dilemektir Varlığa ilahi sıfatlar,sırrına ise Adem denir Ademinsan, mevcudattın bir özetidir Tevrat ile incili, Furkan ile Zeburu Bunlardan beyanı cümle vücudda bulduk Yunusun sözleri yargı, cümlemiz dedik saddak Kanda istersen anda HAK, cümle vücudda bulduk Büyük mutasavvıflardan Sunullah Gaybi anında geçen Keşfül Gıta kasidesinde ; ?Bir vücuttur cümle eşya, ayni eşyadır Huda, Hep hüviyettir görünen, değil Huda?dan maada? ? mısralarıyla ,Evvel ve ahirin izafiliğini, meydana gelen her şeyin ilahi tecelliden ibaret olduğunu anlattığı bu şiirde, Hüviyetin zuhurunu dile getirir ve Zâtına duyduğu aşkla güzelliğini bakmak isteyen o Tek ve Mutlak olanın zuhura gelme muradıyla, bakımlı hazinesinin fetholup sırrın keşfedilir ışık halkası gelmesi için, Arşı, Kürsiyi, unsurları, nebat, ve hayvanı geçtikten sonradan, en kemal haliyle kendini fakat insanda seyrettiğini anlatır  
 

Similar threads

yunus emrenin hayatı ve eserleri Yunus Emrenin hayatı Yunus Emre İsmail Hacının torunudur ve Karaman ’da H:638M:1240 yılında dünyaya gelmiştir Doğum ve vefat tarihlerin tam olarak bilinmemekle birlikte bu tarihler tahmini olarak yazdığı kitap olan Risüaletünnushıyye ’ den...
Cevaplar
0
Görüntüleme
105
Yunus Emre'den Hoş Sözler yunus emre sözleri yunus emre emrenin sözleri emrenin hoş ve manalı nin güzel Yunus Emre'nin güzel sözlerinden oluşan örnekleri sizlerin beğenisine sunuyorum 1549102340 1549102340 yunusemredenguzelsozler5c556d094cfa1yunusemredenguzelsozler5c556d094cfa1...
Cevaplar
0
Görüntüleme
72
Yunus Emrenin haz ile ilgili hoş sözleri Yunus Emre Tutku İle İlgili Sözleri Yunus Emre Zevk ile alakalı sözleri Şımartma İle İlgili Sözleri Yunus Emre Yunus Emre her şeyden önce gönül insanıdır Sevgi aşığıdır Onun tek istediği sevgiye bağlı olan her şeydir İnsanın öncelikle gönlüne ağırlık...
Cevaplar
0
Görüntüleme
89
yunus emrenin hayatı edebi kişiliği ve eserleri Yunus Emre İsmail Hacının torunudur ve Karaman ’da H:638M:1240 yılında dünyaya gelmiştir Doğum ve vefat tarihlerin bütün olarak bilinmemekle birlikte bu tarihler tahmini olarak yazdığı kitap olan Risüaletünnushıyye ’ den çıkarılmaktadırYunus Emre...
Cevaplar
0
Görüntüleme
135
yunus emrenin hayatı edebi kişiliği ve eserleri Yunus Emre İsmail Hacının torunudur ve Karaman ’da H:638M:1240 yılında dunyaya gelmiştir Doğum ve vefat tarihlerin tam olarak bilinmemekle birlikte bu tarihler tahmini olarak yazdığı kitap olan Risualetunnushıyye ’ den cıkarılmaktadırYunus Emre...
Cevaplar
0
Görüntüleme
128
858,467Konular
981,174Mesajlar
29,538Kullanıcılar
buraksenSon üye
Üst Alt