iltasyazilim
FD Üye
Çöl benim içimde, acı benim içimde Mecnun ’un, geceler ve gündüzler boyu Leylî iniltilerini bir ney gibi dinleyen kum taneleri ayaklarımın aşağı ateş alev çoğalırken, geceyi özlüyorum
Gecelerde dolunaylar gibi doğasın diye ufkumda yâr!
Çölün sessizliğine düşerken yıldızlar, yüreğimin kuytularına serinlikler insin cennet cennet ne olur!
Bir aslan avcısının çölün hür ufuklarında geceyi yorumlayıp da,
“Ebedi ve ezeli Sevgilinin dört duvar arasına sıkıştırılamayacağını anladım deyişi gibi ben de gönül semalarımda yıldız yıldız beliren mühürlerine bakıp seni yaşamak istiyorum içimde ey sevgili!
Benim için her gül yaprağında sen, her yağmurda sen, her rüzgârda sen…
Varlığım seninle…
Zamana senin adınla mühür vuruyorum
O mühürler oysa, zamanın sonsuza uzandığı yerde ama tekrar senin adınla açılır,
tekrar senin adınla okunur
Gönlümün gaflet çölünde acınacak halde düştüğü demlerde hasretimi affıma ferman say da ne olur ötelerin tütsüsüyle yeni mühürler vur yüreğime
Süre ırmağının donduğu ötelerde de açılacak sonsuza uzanan yeni mühürler
Yüreğim seninle mühürlensin
Adım, adınla bilinsin yâr!
Adımlarım ne yana dönse sana olsun
Ki, sen her yanımdasın
Biliyorum şah damarımda akıcı kan, daha yakın değil bana senden
Yakınlığın gül tadında yanmaksa eğer uğruna,
ne olur beni de yak yaprak yaprak aşkınla
Bin kerre bozduğum tövbelerden sonradan yeni her yerde yazılsın gecenin en mahrem saatlerinde aşk kitabım
Kitaplar kitabından nasibime ilkin nasıl adın düşmüşse, yeniden öyle adınla başlasın satırlar
Nice gönlü bin parçaya bölen Züleyha bakışlı güzellerin aşk sayfaları rafa kaldırılsın Yusuf kanatlarıyla
Titrek dudaklarımdaki son mühür, son ad, son çağrı son tat adın olsun…
Bunu affıma ferman bilirim
Sen varsan yâr, her şey bana yâr!
Ceset zindanında sana müştak gönlüm nice baharlar yaşar adınla
yağmur yağmur,
demet demet
Darı ’a sultan almak yok mi ancak ışığa hasret yıkık dökük zindanlardan geçiyor,
beni de nefsin zindanında esarete mahkûm bir Yusuf say da,
arındır ve daha sonra da kavuştur özgürlüğüme yâr!
Bilirsin, özgürlüğüm, sana tutsaklığımdır
Arzuların kör kuyusuna benim de atılmışlığım vardır
Ne olur beni de Yusuf ’lardan say, yolla ümit kervanlarını, sal rahmet kovanı
Ufkum senin rahmetinle şenlensin Göz sahillerimde dalgalar senin adınla coşsun
Tesellim; hasretimdir, gözyaşımdır, umudumdur…
Bulut bulut dolan yüreğimden sana akıtıyorum gözyaşlarımı yâr!
Önce adın, daha sonra adımlarım…
Ben bir gelirken sen iki gelensin
Benim için bana benden daha çok yönelensin
Çağları aşan çağrılarınla günü beş parçaya bölerken,
ne olur her parça benim için bir altın dilim olsun secde secde sana yönelişlerimle…
Osman Alagöz
*
Gecelerde dolunaylar gibi doğasın diye ufkumda yâr!
Çölün sessizliğine düşerken yıldızlar, yüreğimin kuytularına serinlikler insin cennet cennet ne olur!
Bir aslan avcısının çölün hür ufuklarında geceyi yorumlayıp da,
“Ebedi ve ezeli Sevgilinin dört duvar arasına sıkıştırılamayacağını anladım deyişi gibi ben de gönül semalarımda yıldız yıldız beliren mühürlerine bakıp seni yaşamak istiyorum içimde ey sevgili!
Benim için her gül yaprağında sen, her yağmurda sen, her rüzgârda sen…
Varlığım seninle…
Zamana senin adınla mühür vuruyorum
O mühürler oysa, zamanın sonsuza uzandığı yerde ama tekrar senin adınla açılır,
tekrar senin adınla okunur
Gönlümün gaflet çölünde acınacak halde düştüğü demlerde hasretimi affıma ferman say da ne olur ötelerin tütsüsüyle yeni mühürler vur yüreğime
Süre ırmağının donduğu ötelerde de açılacak sonsuza uzanan yeni mühürler
Yüreğim seninle mühürlensin
Adım, adınla bilinsin yâr!
Adımlarım ne yana dönse sana olsun
Ki, sen her yanımdasın
Biliyorum şah damarımda akıcı kan, daha yakın değil bana senden
Yakınlığın gül tadında yanmaksa eğer uğruna,
ne olur beni de yak yaprak yaprak aşkınla
Bin kerre bozduğum tövbelerden sonradan yeni her yerde yazılsın gecenin en mahrem saatlerinde aşk kitabım
Kitaplar kitabından nasibime ilkin nasıl adın düşmüşse, yeniden öyle adınla başlasın satırlar
Nice gönlü bin parçaya bölen Züleyha bakışlı güzellerin aşk sayfaları rafa kaldırılsın Yusuf kanatlarıyla
Titrek dudaklarımdaki son mühür, son ad, son çağrı son tat adın olsun…
Bunu affıma ferman bilirim
Sen varsan yâr, her şey bana yâr!
Ceset zindanında sana müştak gönlüm nice baharlar yaşar adınla
yağmur yağmur,
demet demet
Darı ’a sultan almak yok mi ancak ışığa hasret yıkık dökük zindanlardan geçiyor,
beni de nefsin zindanında esarete mahkûm bir Yusuf say da,
arındır ve daha sonra da kavuştur özgürlüğüme yâr!
Bilirsin, özgürlüğüm, sana tutsaklığımdır
Arzuların kör kuyusuna benim de atılmışlığım vardır
Ne olur beni de Yusuf ’lardan say, yolla ümit kervanlarını, sal rahmet kovanı
Ufkum senin rahmetinle şenlensin Göz sahillerimde dalgalar senin adınla coşsun
Tesellim; hasretimdir, gözyaşımdır, umudumdur…
Bulut bulut dolan yüreğimden sana akıtıyorum gözyaşlarımı yâr!
Önce adın, daha sonra adımlarım…
Ben bir gelirken sen iki gelensin
Benim için bana benden daha çok yönelensin
Çağları aşan çağrılarınla günü beş parçaya bölerken,
ne olur her parça benim için bir altın dilim olsun secde secde sana yönelişlerimle…
Osman Alagöz
*