Yüreğime gömün beni bugün yoruldum sivri çakıl taşlarına benzer aşkların üzerinde yürümekten dalgaların kıyıya vurup, savurup koynuna aldığı ince bir kum adam başına almak istiyorum ve boğulmak kendi mavilerimde deniz yıldızının beş kolundan bir adam başına bile saramadı beni oysa ince sızılara da, keskin acılara da alışılmış benim bedenim suların durulduğu bir denizde oynaşan martıları hiç izlemedim yüreğinize gömün beni bugün evrenin tüm güzelliklerini kutsayan yüzümü gömün yüreğinize yorgunum kırık dökük kelimelerle konuşmaktan yorgunum boy yüzeylere batmış kelimeler yazmaktan usandım kendini tekrarlayan başlangıçlardan kendi yüreğimin kara deliklerine saklanmak istiyorum hiçbir ışığın sızmaya gücünün yetmeyeceği hiçbir umut çiçeğinin yeşermeye yeltenmediği hayallerin kucağında böylece gündoğumları, öyle manolya kokulu ilkyazlar yaşadım ama ağır geliyor artık sabaha varmayan gecelerin gerçekliği saklanmak kendime ve ağır ağır değil edinmek istiyorum gömün beni yüreğimdeki minik kızın gözbebeklerine balköpüğü damlalar damlıyor göğsüne çocuklara özgü ilgisizlik, çocuklara özgü vurdumduymazlıkla yaklaştı aymazlıklarınıza uçurtmalar uçurdu bilmediği gökyüzüne bir bedenin içine sığmayan iri ruhumu da gömün birlikte güzelliğe tutkun, şehvete aç bakışların yükü altında ezildim bir perde gibi örttü insana dair güzel yanlarımı bu süslü elbise dokunabileceğiniz yumuşacık bir cilt isteyen elleriniz öpebileceğiniz arzulu dudakları hedef belirlemiştiniz oysa dokunmanın hiç aklınıza gelmediği bir yüreğe de sahibim ben orada ebruli bir kadın bekliyor kendimden yorulup, kendime kaçmanın kısır döngüsüne yolculuğum ne menzili biliyorum, ne hedefin farkındayım bir cenin olup annemin tanrısal bedenine geri dönmek istiyorum fakat yalnızlığım pek koyu bir renk oysa bugün, toprağa bile koyamıyorum gömün, gömün beni yüreğime itimat ediyorum elimde kalan son üç beş sevincimi bir avuç dosta tek mirasım bu, o da sadece anlayana gidiyorum kendime gömün beni bugün yüreğime alıntı