iltasyazilim
FD Üye
Yusufi Hemedani Hayatı Hakkında Data
Yusufi Hemedani hazretleri, Silsilei aliyyenin sekizincisidir Fıkıh âlimi idi, hadis ilmini de öğrendi Tasavvufu Ebu Ali Farmedi hazretlerinden öğrenip, onun sohbetinde yetişerek kemale ulaştı Yüzlerce talebesi vardı Abdullahi Berki, Ahmed Yesevi ve Abdülhâlıkı Goncdüvani gibi büyük veliler yetiştirdi Bir taraftan içten din bilgilerini öğretmeye çalışır, insanlarla uğraşmaktan, onları geliştirmek için çalışmaktan hiç sıkılmazdı dahası, ağrılara ve yaralara hap yaparak herkesin derdine deva bulmaya çalışırdı
Necibüddin Şirazi isimli bir zat anlatır:
bir zamanlar evliya sözlerinden birkaç parça elime geçmişti İnceledim, çok hoşuma gitti Bunlar kimin sözüdür, bu zatı bulayım da, istifade edeyim dedim Bir gece rüyada, devasa, vakarlı, ak sakallı, öyle nurâni bir zatın evimize girdiğini gördüm Hemencecik abdest almaya gitti Beyaz bir kaftan giymişti Kaftanın üzerinde iri hatla, altın suyu ile, Âyetelkürsi her yerde ayağa değin yazılmıştı Ben onun ardından gittim Kaftanı çıkarıp bana verdi Bu kaftanın altında ondan daha şaşaalı bir yeşil kaftan daha vardı Bunda da, önceki gibi benzer hatla, altın yazıyla Âyetelkürsi yazılmıştı Onu da bana verdi “Ben abdest alıncaya değin bunları tut! buyurdu Abdest aldı “Bu iki kaftandan hangisini istersen sana vereyim buyurdu Hangisini verirseniz iyi olur dedim Yeşil kaftanı bana giydirdi Beyazı da kendisi giydi “Ben, o okuduğun parçaların sahibi olan Yusufi Hemedani'yim buyurdu Uyanınca çok sevindim Ona olan sevgim arttı
İbni Haceri Mekki hazretleri anlatır:
Ebu Said Abdullah, İbnüsSakka ve Seyyid Abdülkadiri Geylani ilim öğrenmek için Bağdat ’a geldiler Yusufi Hemedani hazretlerinin, Nizamiyye Medresesinde vaiz ettiğini duymuşlardı İbnüsSakka; “Ona bir soru soracağım oysa cevabını veremeyecek dedi Ebu Said Abdullah; “Ben de bir soru soracağım Bakalım cevap verebilecek mi? dedi Ufak yaşına rağmen büyük bir terbiye timsali olan Abdülkadiri Geylani de “Allah korusun Ben nasıl soru sorarım Yalnızca huzurunda beklerim, onu görmekle şereflenir, bereketlenirim dedi Nihayet Yusufi Hemedani hazretlerine geldiler
Yusufi Hemedani hazretleri, İbnüsSakkâ ’ya dönerek; “Yazıklar olsun sana! Aramak bana, cevabını bilemeyeceğim sual soracaksın ha! Senin sormak istediğin sual şudur Cevabı da şöyledir Senden kâfirlik kokusu geliyor buyurdu Sonradan Ebu Said Abdullah ’a dönerek; “Sen de bana bir sual soracaksın ve bakacaksın ki, ben o sualin cevabını nasıl vereceğim Soracağın sual şudur ve cevabı da şöyledir Fakat sen de edebe riayet etmediğin için, ömrün bıkkınlık ile geçecek buyurdu Sonra Abdülkadiri Geylani ’ye döndü “Ey Abdülkadir! Bu edebinin güzelliği ile, Allahü teâlâyı ve Resulünü razı ettin Ben senin Bağdat ’ta bir kürside oturduğunu, çok yüksek bilgiler anlattığını, “Benim ayağım, tüm evliyanın boyunları üzerindedir dediğini sanki görüyor gibiyim ve ben, yine senin vaktindeki bütün evliyayı, senin onlara olan yüksekliğin karşısında boyunlarını eğmiş halde olduklarını görüyor gibiyim buyurdu
Aradan yıllar geçti Abdülkadiri Geylani zamanındaki evliyanın en üstünü, baş tâcı oldu Öyle yüksek derece ve makamlara kavuştu ancak, insanlardan ve yüksek zatlardan herkes gelerek, kutsal sohbetlerinden istifade ederlerdi Bir gün buyurdu oysa: “Benim ayağım, bütün evliyanın boyunları üzerindedir Zamanında yer alan tüm evliya, onun kendilerinden fazla yüksek olduğunu bilirler ve üstünlüğü karşı boyunları eğri olurdu Bunlar meydana çıktıkça, Yusufi Hemedani hazretlerinin senelerce önce haber verdiği hâller anlaşılıyordu
İbnüsSakka ise, çok hoş konuşurdu Şöhreti zamanın sultanına ulaştı O da bunu elçi olarak Bizans ’a yolladı Hıristiyanlar buna fazla ilgi gösterdiler Nihayet, onlara aldanarak hıristiyan oldu
Ebu Said Abdullah da diyor ama:
Hayatım sıkıntılar içinde geçti Yusufi Hemedani hazretlerinin, her üçümüz hakkında da söylediği tıpkı meydana geldi *
Yusufi Hemedani hazretleri, Silsilei aliyyenin sekizincisidir Fıkıh âlimi idi, hadis ilmini de öğrendi Tasavvufu Ebu Ali Farmedi hazretlerinden öğrenip, onun sohbetinde yetişerek kemale ulaştı Yüzlerce talebesi vardı Abdullahi Berki, Ahmed Yesevi ve Abdülhâlıkı Goncdüvani gibi büyük veliler yetiştirdi Bir taraftan içten din bilgilerini öğretmeye çalışır, insanlarla uğraşmaktan, onları geliştirmek için çalışmaktan hiç sıkılmazdı dahası, ağrılara ve yaralara hap yaparak herkesin derdine deva bulmaya çalışırdı
Necibüddin Şirazi isimli bir zat anlatır:
bir zamanlar evliya sözlerinden birkaç parça elime geçmişti İnceledim, çok hoşuma gitti Bunlar kimin sözüdür, bu zatı bulayım da, istifade edeyim dedim Bir gece rüyada, devasa, vakarlı, ak sakallı, öyle nurâni bir zatın evimize girdiğini gördüm Hemencecik abdest almaya gitti Beyaz bir kaftan giymişti Kaftanın üzerinde iri hatla, altın suyu ile, Âyetelkürsi her yerde ayağa değin yazılmıştı Ben onun ardından gittim Kaftanı çıkarıp bana verdi Bu kaftanın altında ondan daha şaşaalı bir yeşil kaftan daha vardı Bunda da, önceki gibi benzer hatla, altın yazıyla Âyetelkürsi yazılmıştı Onu da bana verdi “Ben abdest alıncaya değin bunları tut! buyurdu Abdest aldı “Bu iki kaftandan hangisini istersen sana vereyim buyurdu Hangisini verirseniz iyi olur dedim Yeşil kaftanı bana giydirdi Beyazı da kendisi giydi “Ben, o okuduğun parçaların sahibi olan Yusufi Hemedani'yim buyurdu Uyanınca çok sevindim Ona olan sevgim arttı
İbni Haceri Mekki hazretleri anlatır:
Ebu Said Abdullah, İbnüsSakka ve Seyyid Abdülkadiri Geylani ilim öğrenmek için Bağdat ’a geldiler Yusufi Hemedani hazretlerinin, Nizamiyye Medresesinde vaiz ettiğini duymuşlardı İbnüsSakka; “Ona bir soru soracağım oysa cevabını veremeyecek dedi Ebu Said Abdullah; “Ben de bir soru soracağım Bakalım cevap verebilecek mi? dedi Ufak yaşına rağmen büyük bir terbiye timsali olan Abdülkadiri Geylani de “Allah korusun Ben nasıl soru sorarım Yalnızca huzurunda beklerim, onu görmekle şereflenir, bereketlenirim dedi Nihayet Yusufi Hemedani hazretlerine geldiler
Yusufi Hemedani hazretleri, İbnüsSakkâ ’ya dönerek; “Yazıklar olsun sana! Aramak bana, cevabını bilemeyeceğim sual soracaksın ha! Senin sormak istediğin sual şudur Cevabı da şöyledir Senden kâfirlik kokusu geliyor buyurdu Sonradan Ebu Said Abdullah ’a dönerek; “Sen de bana bir sual soracaksın ve bakacaksın ki, ben o sualin cevabını nasıl vereceğim Soracağın sual şudur ve cevabı da şöyledir Fakat sen de edebe riayet etmediğin için, ömrün bıkkınlık ile geçecek buyurdu Sonra Abdülkadiri Geylani ’ye döndü “Ey Abdülkadir! Bu edebinin güzelliği ile, Allahü teâlâyı ve Resulünü razı ettin Ben senin Bağdat ’ta bir kürside oturduğunu, çok yüksek bilgiler anlattığını, “Benim ayağım, tüm evliyanın boyunları üzerindedir dediğini sanki görüyor gibiyim ve ben, yine senin vaktindeki bütün evliyayı, senin onlara olan yüksekliğin karşısında boyunlarını eğmiş halde olduklarını görüyor gibiyim buyurdu
Aradan yıllar geçti Abdülkadiri Geylani zamanındaki evliyanın en üstünü, baş tâcı oldu Öyle yüksek derece ve makamlara kavuştu ancak, insanlardan ve yüksek zatlardan herkes gelerek, kutsal sohbetlerinden istifade ederlerdi Bir gün buyurdu oysa: “Benim ayağım, bütün evliyanın boyunları üzerindedir Zamanında yer alan tüm evliya, onun kendilerinden fazla yüksek olduğunu bilirler ve üstünlüğü karşı boyunları eğri olurdu Bunlar meydana çıktıkça, Yusufi Hemedani hazretlerinin senelerce önce haber verdiği hâller anlaşılıyordu
İbnüsSakka ise, çok hoş konuşurdu Şöhreti zamanın sultanına ulaştı O da bunu elçi olarak Bizans ’a yolladı Hıristiyanlar buna fazla ilgi gösterdiler Nihayet, onlara aldanarak hıristiyan oldu
Ebu Said Abdullah da diyor ama:
Hayatım sıkıntılar içinde geçti Yusufi Hemedani hazretlerinin, her üçümüz hakkında da söylediği tıpkı meydana geldi *