Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Zaman Nedir?

Zaman Nedir?
0
206

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Zaman Nedir?


Çok eksik sayıda zihin insan bilincine süre dek derin bir şekilde nüfuz etmiştir Zaman ve uzay fikri, insan düşüncesini binlerce yıl işgal etmiştir Bunlar, ilk bakışta kolay ve kavranılması basit şeylermiş gibi görünebilirler, çünkü jurnal deneyimimizle çok sıkı bağları vardır Her şey uzay ve zaman içinde varolur, bu nedenle de bu kavramlar aşina kavramlar gibi görünürler Ne var fakat, bilinen olan şeyin mutlaka kavranmış olması gerekmez Daha yakından bakıldığında, zaman ve uzay, kavranması o denli kolay olan şeyler değildirler 5 yüzyılda, St Augustine şunu fark etmişti: O halde nedir süre? Eğer bana birileri sormazsa, zamanın ne olduğunu bilirim Ama eğer bana onun ne olduğunu soran birine zamanı anlatmak istersem, bilmiyorumSözlükler de bu noktada pek yardımcı olmuyor Vakit, bir vakitolarak tanımlanıyor ve zaman de vakitolarak Bu bizi bir adım bile ileri götürmez! Doğrusu, zaman ve uzayın doğası, oldukça karışık bir felsefi sorundur

Irk geçmiş ve geleceği birbirinden açık bir şekilde ayırt ederler Ama zaman duygusu, insanlara ve hatta hayvanlara özgü bir şey değildir Gündüz bir yöne, gece diğer yöne dönen ur gibi organizmalar da, genelde bir çeşit iç saatesahiptirler Süre, maddenin değişen durumunun nesnel bir ifadesidir Ondan bahsetme biçimimizde bile bu ortaya çıkar Zamanın aktığındandile getirmek yaygındır Sahiden, sadece nesnel sıvılar akabilirler Bütün da bu metaforun seçilmesi, zamanın maddeden farksız olduğunu kanıtlar Süre yalnızca öznel bir şey değildir Fiziksel dünyada varolan gerçek bir süreci dile getiriş biçimimizdir Süre böylece, tüm maddelerin sürekli bir başkalaşım durumunda oldukları gerçeğinin ifadesidir aslında Tüm tarafsız varlıkların oldukları şeylerden başka bir şeye dönüşme kaderi ve zorunluluğudur Varolan her şey değil olmayı hak eder

Her şeyin aşağıda bir ritim duyusu yatar: Bir insanın yürek atışları, söylev ritmi, yıldız ve gezegenlerin hareketi, gelgitin yükselişi ve alçalışı, mevsimlerin değişimi Bunlar insan bilincine, keyfi hayaller olarak yok, kâinat hakkındaki esaslı bir hakikati dile getiren gerçek bir olgu olarak derin bir şekilde kazınmıştır Bu noktada insan sezgisi hata içinde değildir Zaman, bütün biçimleriyle maddenin ayrılmaz özellikleri olan hareket ve durum değişikliğini açıklama etme tarzıdır Dilde kullandığımız zamanlar vardır, gelecek, şimdiki ve geçmiş zaman Aklın bu muazzam keşfi, insanlığın, kendisini zamanın esaretinden kurtarabilmesini, somut durumun ötesine geçebilmesini ve sadece burada ve hemen yok, en azından zihnimizde, geçmişte ve gelecekte de varolmasını mümkün kıldı

Zaman ve hareket birbirinden ayrılmaz kavramlardır Bunlar, yaşamın tümüne ve, düşünme ve düş gücünün her dışavurumu da dahil, dünya hakkındaki tüm bilgimize teşkil eder Ölçme, ancak bütün bilimin köşe taşıdır, zaman ve uzay olmaksızın imkânsız olurdu Müzik ve dans zamana dayanır Sanatın kendisi, sadece maddesel enerjinin sunuluşunda yok tasarımda da mevcut yer alan bir zaman ve hareket hissi taşımaya çabalar Bir tablonun renkleri, şekilleri ve çizgileri, göze yüzey üstünde belli bir ritim ve tempoyla kılavuzluk ederler Sanat faaliyetiyle iletilen bu özel ruhsal durumu, düşünceyi ve duyguyu ortaya çıkaran şey budur Zamansızlık, sanat faaliyetini tanımlamakta sıklıkla kullanılan bir sözcüktür, fakat bu sözcük amaçlananın gerçekten de tam tersini ifade eder Zamanın yokluğunu tasarlayamayız, çünkü zaman her şeyde vardır

Zaman ve uzay arasında bir ayrım vardır Uzay bununla birlikte konum değişimi olarak değişimi de açıklama edebilir Madde uzayda varolur ve onun içinde hareket eder Ancak bunun gerçekleşme biçimi ölümsüz sayıdadır: İleri, geri, yukarı, aşağıda, şu veya bu derecede Uzayda hareket tersinirdir* Zamanda hareket ise tersinmezdir Bunlar maddenin benzer temel özelliğini, yani değişimi dile getirmenin iki ayrı (ve gerçekte çelişik) yoludur Mevcut yegâne Mutlaklık budur

Uzay, Hegelin terminolojisini kullanırsak, maddenin başkalığıdır, süre ise, maddenin (ve benzer şey olan enerjinin) onun aracılığıyla, olduğu şeyden bir diğer şeye sürekli değiştiği süreçtir Vakit içinde hepimizin tükendiği alev genelde yok edici bir faktör olarak görülür Oysa süre bir böylece da, kesintisiz özyaradılış sürecinin ifadesidir, ki bu işlem vasıtasıyla madde durmadan ölümsüz bir biçimler dizisine dönüşüp durur Bu süreç, organik olmayan maddede, her şeyden önce de atomaltı düzeyde çok açık bir biçimde görülebilir

Değişim fikri, zamanın geçmesinde dile geldiği şekliyle, insan bilincine derin bir şekilde nüfuz eder Edebiyattaki trajik unsurun, yaşamın geçip gitmesindeki keder duygusunun temelidir bu Zamanın durmak bilmez hareketi hissini canlı bir biçimde ele alan Shakespearein sonelerinde en hoş ifadesine ulaşır bu duygu:

Çakıllı sahillere yol bölge dalgalar gibi,

Kendi sonlarına koşuşturur dakikalarımız da;

Geçip gidenin yerine gelen herkes,

Tümü ilerleyen bir yürüyüş kolunda

Zamanın tersinmezliği sadece canlı varlıklar için mevcut değildir Sadece irk değil, yıldızlar ve galaksiler de doğar ve ölürler Başkalaşım her şeyi etkiler fakat sadece olumsuz bir biçimde değil Ölümün yanı başında hayat vardır, ve ahenk kaostan kendiliğinden çıkagelir Çelişkinin iki tarafı birbirinden ayrılamaz Ölüm olmaksızın yaşamın kendisi de olası olmazdı Her insan sadece kendisinin yok, kendi olumsuzlanmasının ve kendi sınırlarının da farkındadır Doğadan geliyoruz ve doğaya geri döneceğiz

Ölümlü varlıklar, birer fani varlık olarak kendi yaşamlarının ölümle sonuçlanmak zorunda olduğunu anlarlar Eyüp Kitabının hatırlattığı gibi: İnsan fakat, kadından doğmuştur Günleri kısadır ve sıkıntıya doyar Çiçek gibi çıkar ve solar; ve gölge gibi kaçar ve durmaz1 Hayvanlar ölümden aynı şekilde korkmazlar, çünkü onun hakkında bir bilgileri yoktur Ademoğlu, ölümden daha sonra hayali bir mucizevi varoluşa sahip ayrıcalıklı bir mezhep oluşturmakla, kendi kaderinden kaçmaya girişmiştir Baki hayat fikri az daha tüm dinlerde şu ya da bu biçimde vardır Bu günahkâr dünyadaki Gözyaşı Vadisiiçin bir avunma sağlayacağı varsayılan Cennetteki gerçek dışı ölümsüzlüğe bencilce susamışlık duygusunun ardından itici zor budur Böylece yüzyıllardır insanlara, öldüklerinde mutlu bir yaşam beklentisiyle dünyadaki sıkıntılara ve acılara uysalca boyun eğmeleri öğretilmiştir

Her bireyin göçüp gitmek zorunda olduğu iyi bilinir Gelecekte, insan yaşamı kendi doğaluzunluğunun çok ötesine geçecektir; yine de bu yaşamın sonu ulaşmak zorundadır Oysa bir bir ahali için geçerli olan şey türler için geçerli değildir Çocuklarımız bir uçtan bir uca, dostlarımızın anıları doğruca ve insanlığın çıkarlarına yaptığımız katkılar doğru yaşayacağız Arzu etme hakkına sahip olduğumuz yegâne sonsuzluk budur Kuşaklar ölür gider, lakin yerine insan eyleminin ve bilgisinin alanını geliştiren ve zenginleştiren yenileri gelir İnsanlık dünyayı fethedebilir ve ellerini göklere uzatabilir Gerçek sonsuzluk arayışı, insanlar kendilerini öncekinden daha yüksek bir düzeyde yeniledikçe, insan gelişiminin ve mükemmelleşmesinin bu sonu gelmez sürecinde somutlanır böylece, önümüze koyabileceğimiz en büyük kasıt, öteki dünyadaki gerçek dışı bir cennetin hasretini çekmek değil, bu dünyada bir cennet inşa etmenin hakiki toplumsal koşullarını almak için mücadele etmektir

Birincil deneyimlerimizden, zamanın önemini kavrama noktasına gelmişizdir böylece, birilerinin, zamanı bir göz aldanması, aklın bir icadı olarak düşünmüş olması şaşırtıcıdır Bu zihin günümüze değin inatla sürdürülmüştür Aslında, zamanın ve değişimin salt birer aldatıcı görünüş olduğu düşüncesi yeni değildir Bu zihin, Budizm gibi antik dinlerde ve Pythagoras, Platon ve Plotinusun idealist felsefelerinde de mevcuttur Budizmin özlemi, zamanın son bulduğu nokta olan Nirvanaya ulaşmaktı Her şey ayrıca kendisidir ayrıca de değildir, çünkü her şey akarve aynı nehre iki defa girilmezderken zamanın ve değişimin doğasını dürüst bir şekilde anlamış olan, diyalektiğin babası Herakleitos idi

Devirsel bir metamorfoz fikri, mevsimlerin değişimine mutlak bağımlı olan tarım toplumunun bir ürünüdür Eski toplumların üretim tarzına kök salan sakin yaşam biçimi, ifadesini durgun felsefelerde bulur Katolik Kilisesi Copernicus ve Galileonun kozmolojisini içine sindiremezdi, çünkü bu kozmoloji, dünya ve topluma mevcut görüş açısına meydan okumuştu Eski, ağır aksak köylü yaşamını oysa kapitalist toplumda sanayinin gelişimi altüst etmişti Üretimde yerle bir edilen şey sadece mevsimler arasındaki ayrım değil, aynı zamanda, makineler günde 24 saat, haftada yedi gün, yılda elli iki hafta suni ışıkların göz kamaştırıcı parlaklığı altında çalıştığına göre, gece ve gündüz arasındaki farktır da Kapitalizm imal araçlarını ve onunla birlikte insanın aklını da devrimcileştirmiştir Ne var ki, bu sonuncusunun ilerleyişinin ilkinin ilerleyişinden çok daha yavaş olduğu da kanıtlanmıştır Aklın muhafazakârlığı, fazlasıyla eskimiş düşüncelere, miadını şimdiden doldurmuş eski kesinliklere, ve nihayet ölümden daha sonra hayat umuduna dört elle sarılmaya dönük çabalarda açığa çıkar

Son onyıllarda, evrenin bir başlangıcı ve bir sonu olması gerektiği fikri kozmolojik büyük patlama teorileri göre her yerde canlandırıldı Bu yaklaşma, evreni birtakım sırrına vakıf olunmaz planlara kadar hiçlikten yaratan ve kendisi zorunlu gördükçe onu sürdürmeye sürekli bir mucizevi varlığı olarak içerir Musa, İsa, Tertullian ve Platonun Timaeusunun eski dini kozmolojisi, bir takım modern kozmologların ve teorik fizikçilerin yazılarında şahane bir şekilde her tarafta baş gösteriyor Bunda yeni olan hiçbir şey yok Geri dönüşsüz bir çöküntü aşamasına giren her toplumsal sistem, kendi ölümünü defalarca dünyanın veya diğer taraftan evrenin sonu olarak sunar gerçi cihan, dünyadaki şu ya da bu geçici toplumsal formasyonun kaderinden bağımsız olarak varolmaya devam eder İnsanlık, yaşamaya, mücadeleye ve tüm aksiliklere karşın gelişmeye ve ilerlemeye devam eder Bu Nedenle her dönem bir öncekinden daha yüksek bir düzeyde varolur Ve genel olarak bu sürecin bir sınırı yoktur *
 

Similar threads

Zaman Nedir? Cok az sayıda duşunce insan bilincine zaman kadar derin bir şekilde nufuz etmiştir Zaman ve uzay fikri, insan duşuncesini binlerce yıl işgal etmiştir Bunlar, ilk bakışta basit ve kavranılması kolay şeylermiş gibi gorunebilirler, cunku gunluk deneyimimizle cok sıkı bağları...
Cevaplar
0
Görüntüleme
113
Zaman Madde Ve Işık Hızı Hakkında Data Süre Madde Ve Işık Hızı nedir Vakit Madde Ve Işık Hızı formüller SÜRE, ISIK HIZI VE MADDE ARASINDAKI ILISKI Bu bölümde zamanla madde arasındaki ilişkiyi quantum fiziği müvacehesinde inceleyeceğim Madde ışık hızını saptırıyorsa ve ışık hızı hızı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
74
süre ile ilgili kompozisyon Zaman Süre bugünün dün olmasını karşılayan olayların birbirini izlediği ebat ve geçen süredir Evvelden sonraya dürüst dışarı giden bağıntı ve anlar bütünü olan süre şüphesiz dünyayı ve insanı da etkisi içine alır İnsanın hayattaki en kıymetli hazinesi zamanıdır...
Cevaplar
0
Görüntüleme
79
Vakit, bugünün dün olmasını sağlayan, olayların birbirini izlediği ebat ve geçen süredir Önceden sonraya dürüst dışarı giden bağıntı ve anlar bütünü olan zaman, kuşkusuz dünyayı ve insanı da etkisi içine alır İnsanın hayattaki en değerli hazinesi zamanıdır Çünkü hayat kısadır ve boş yere...
Cevaplar
0
Görüntüleme
60
Zaman Ne Aramak Vakit Hakkında Bilgi Tüm varolanların birbirlerinin yerini alarak zincirlendikleri ebedi süre Tüm varolanları içinde bulunduran sınırsız yeri dile getiren uzay kavramıyla sıkıca bağımlı olarak özdeğin varolma biçimlerinden başlıcasını dile getirir Antikçağ Yunanlıları...
Cevaplar
0
Görüntüleme
43
858,475Konular
981,252Mesajlar
29,553Kullanıcılar
yk393939Son üye
Üst Alt