iltasyazilim
FD Üye
: vakit ölçme araçlarının tarihsel gelişimi
MÖçağlarda zamanın ölçülmesi
MÖ 7 yüzyılda, Roma Takvimi'nde 1 yıl 10 ay ve 304 gün olarak kabul edildi Söylentiye
kadar bu belirlemeyi, Roma'nın kurucusu Rumulus yapmıştır Bu takvimde birinci ay Maritus
idi ve ayların isimleri şöyleydi: Martius(31 gün), Aprilis (30 gün), Maius (31 gün), Iunius (30
gün), Quintilis (31 gün), Sextilis (30 gün), September (30 gün), Oktober (31 gün),
November (30 gün), December (30 gün) Roma'nın ikinci kralı Numa Pompilis (MÖ 716
673) döneminde, 1 sene 12 ay ve 365 gün olarak kabul edildi ve 10 avuç içi Ianuaris ve Februarius
ayları eklendi Yılın başlangıcı Ianurius olarak benimsendi
MÖ 6 yüzyılda, Roma'nın beşinci Kralı namına Etrüsk'lü gökbilimci Tarquinius Priscus
(MÖ 616579) kadar 12 aylık yıllık yeniden düzenlendi ve Roma ’nın Devlet Takvimi
(resmî yıllık) adını aldı
MÖ 432 yılında Meton adlı astronom, Ay yılı ile Güneş yılı arasındaki ayarlamayı 19 yıllık
periyodik (Metonik Dönem) bir kurala bağladı Buna tarafından, 19 yıllık vakit içerisinde, Ay
takvimine 7 ay ek edilmeliydi MÖ 323 ’te takvimin başlangıcı olarak, İskender ’in vefat
tarihi olan 323 tarihi belirlendi Yeniden MÖ 32330 yıllarında Roma İmparatorluğu 7 günlük
haftaya 7 gezegenin adlarını verdi: Dies Solis, Dies Lunae, Dies Martis, Dies Mercurii, Dies
Iouis, Dies Veneris, Dies Saturni
MÖ311 yılında ise, Suriye hükümdarlarından ve Selevkler hanedanın kurucusu olan I
Selevkos ’un Gazze tarafındaki başarısı yıllık başlangıcı ve sene başı Teşrîni Evvel olarak
kabul edildi Bu Nedenle Suriye taraflarında bu yıllık (Selevkos Takvimi ya da Süryanî Takvimi)
kullanılmaya başlandı
MÖ 238 yılında da III Ptolemy ’nin emriyle Euergetes Seler, 4 yılda bir, Mısır yılına 366 gün
eklemeyi önerdi MÖ 45 ’te Julius Sezar, Sosigenes ’i takvimi düzenlemekle görevlendirdi
Sosigenes, 1 yılı 12 ay ve 365 14 (365,25) gün olarak kabul etti ve 4 senede oluşan 1
jurnal farkı da her 4 senede bir Şubat ayına ekledi Böylece her 4 senede bir 1 yıl 366 gün
olarak kabul edildi ve bu senelere de Ekli Sene (Kebise Sene) adı verildi Ayların adedi baştan
belirlendi ve yılbaşı Mart ayından 1 Ocak gününe alındı Bu Nedenle Jülyen Takvimi ortaya
çıkmış oldu
Antik uygarlıklar gün, ay ve yıl gibi geçen geniş vakit dilimlerini akılda yakalamak için takvimler
ilerletti Birincil süre ölçen aletler Antik Mısırlılar kadar kullanılmıştır Gündüz, gölge saati
adı bahşedilen kolay güneş saati kullandılar
Saat, iki tahta çubuktan oluşuyordu; birinin üzerinde saati bildiren bir kadran bulunuyorken
diğeri bunun üzerine gölge düşürüyordu Gece gökyüzündeki yıldızların konumlarını gözlüyor
ve ayrıca; su saati kullanıyorlardı Suyun bir kaptan diğerine aktarılması sağlanıyordu Alttaki
kabın içinde, su aktıkça geçen zamanı bildiren bir ölçek bulunuyordu Güneş ve su saatleri
sonradan Yunanistan, Roma ve nihayet Avrupa ’da kullanılmıştır Bunlar Orta Devir ’ın birincil
yıllarında kullanılan üç süre göstericisinden iki tanesidirÜçüncüsü; zamanın geçişini, iki
sırça ampulün arasında akıcı kum ile ölçen kum saatiydi
Antik uygarlıklar yaşamlarını düzene sokmak için bu hareketlerden faydalanırdı
Babilliler, MÖ 2400 ’lerde yılı 12eşit parçaya ve günü 24 saate ayırmışlardı Babilliler ve
onlardan ayrı olarak Mısırlılar, yıl uzunluğu 365gün ve 6saat olarak hesaplamışlardır Bu; 365
gün, 6saat, 41 dakika, 59 saniye olan hakiki uzunluğa çok yakındır
Takvimler; günü ayı ve yılı takip etmek için düzenlenmekteydi Tatiller ve festivallerin
belirlenmesi, tohum ekimi ve hasat zamanı gibi işlerin planlanması için kullanılmaktaydı MÖ
46 da kullanılmaya başlayan Julian takvimi , Roma imparatoru Julius Casear ’ın talimatıyla
hazırlanmıştır
Takvimin başlangıç tarihi insanlık tarihi değin eskidir Birincil takvimin nerede, ne zaman ve kim
tarafından yapıldığı kesinkes bilinmemekle birlikte, takvimi öncelikle kullananların Sümerler
olduğu sanılır Günümüzden binlerce sene önce yaşamış olan Sümerler, yılı 30 günlük 12 aya
bölmüş; bir günün de, 24 saat olduğunu hesaplamışlardıOnlara göre, bir sene 360 gün idi
Mezopotamya ’da devlet kurmuş olan Babilliler ile Asurlular da buna benzer bir sistemi
benimsemişlerdi Mezopotamyalılar tarıma ve güneşe tabi takvim kullanıyorlardı Bu
takvime göre, altışar aylık yaz ve kış dönemlerini taşıyan iki mevsim vardı
Mısırlıların kullanmış oldukları yıllık de, güneş başlıca alınmakla birlikte, tarıma dayanıyordu
Eski Mısır ’da, MÖ 1300 yıllarında Nil nehrinin taşma, durulma ve kuraklık dönemlerinin
Sirius yıldızının güneşten derhal önce doğma zamanı ile bağlantıları tespit edilmiş, buradan
da tarım takvimlerine ulaşılmıştı
Onlara tarafından, sene 30 günlük 12 aya bölünmüş, ama buna 5 gün ek edilerek bir yıl 365 gün
olarak kabul edilmişti Mısırlılar bir sene içinde üç mevsim olduğunu düşünüyorlardı
Bu mevsimler Nil nehrinin hareketlerine kadar düzenlenmişti Yılın birincil günü olan 15
Temmuz ’da başlayan mevsim ‘Taşma Mevsimi ’, 15 Kasım 15 Mart tarihleri arasındaki
dönem ‘Kış Mevsimi ’ ve 15 Temmuz ’a dek devam eden süre ise ‘Yaz Mevsimi ’ idi
Mezopotamyalılar ile Mısırlılarda, başka milletlerin daha sonraları belirlemiş olduğu Milat ve
Hicret gibi takvimin kesin bir başlangıcı yoktu Takvim her kralın başa geçmesiyle bitmiş
başlıyordu
Fenikeliler, Yunanlılar, Çinliler ve Hintliler gibi öteki kavim ve devletlerin de kendilerine
kasten takvimlerinin olduğu bilinmektedir Bunların çoğu, başlıca olarak güneş ve ay gibi
gökyüzü cisimlerinin hareketlerine dayanılarak düzenlenmiş takvimlerdi
Türklerin de İslâm dinini kabul etmeden önce ‘On iki Hayvanlı Türk Takvimi ’ adını taşıyan
millî bir takvimleri vardı Keza bazı ilkel toplumlarda, ağaçların çiçek açması, göçmen
kuşların hareketleri gibi daha başka tabiat olaylarının da başlıca alındığı takvimler yapılmıştı
Takvim hesaplamalarında başlangıç olarak daha fazla her milletin yaşadığı önemli olaylar
kabul edilirdi Örneğin, Mısırlılar Nil nehrinin taşmasını, Eski Romalılar Roma şehrinin
kurulduğu MÖ 753 tarihini ya da Roma ’da konsüllerin seçildikleri günü takvim başlangıcı ve
dolayısıyla ‘yılbaşı ’ sayarlardı
MS çağlarda zamanın ölçülmesi
Uzun bir süreden bu yanlamasına, zamanın ölçülmesinde dünya ’nın kendi ekseni çevresinde
dönmesiyle, bunun sonucu olarak gündüz ve gecenin oluşumunu temel alınıyordu Bu
dönme, gök cisimlerinin, bilhassa de güneşin dünya çevresine hareket ettiği izlenimini
doğruluyordu
Zamanı ölçmenin en eski yönteminin, dikey olarak tutulan bir değnekle ya da güneş saati
miliyle güneşin gökyüzündeki konumu göstermeye dayandığı sanılır Günün saatleri,
değneğin gölgesinin yönüyle belirtiliyordu sonradan bu ilkeden hareketle GÜNEŞ SAATİ
geliştirildi Zamanla bir jurnal vakit 12 eşdeğer parçaya ayrıldı ve bu parçalar güneş saati
üstünde işaretlendi Bu yöntemde, Dünya ’nın kendi ekseni çevresinde dönmesi için gereken
sürenin değişmediği varsayılıyordu 12 sayısının Asur Babil uygarlıklarında var olan burçlar
kuşağındaki 12 burcu gösteren işaretlerde kaynakladığını inanılır Yöntem uyarınca gece de
12 saate bölündü Oysa geceyle gündüzün uzunlukların öbür olduğundan, gece ve
gündüz saatleri de birbirine eşdeğer değildi Saatlerle ilgili bu sorun 14 yy ardına kadar sürdü
14 yy İtalya ’da bir saatlik vakit değişmez kılındı Keza gündüz hem de gece 24 eşdeğer saate
bölündü Bu sistem daha sonra öteki ülkelerce de benimsendi 1 saatin 60 dakikaya, 1
dakikanın 60 saniye ye bölünmesi Babil ’lilerin 60 lı sayı sisteminden gelen bir uygulamaydı
3
Antik çağda zamanı ölçmek için güneş saatinden diğer yöntemlerde kullanılıyordu Su saati,
alev saati ve kum saati uygulamalarında Dünya ’nın dönüşüne yan olmayan dönemsel
hareketlerden yararlanılıyordu Ama Dünya ’nın dönüşüne dayanan hareketlere tarafından bu
hareketlerin olumsuz yönü sonsuza değin sürmemeleri, onun yerine durmadan her tarafta
başlatılmalarıydı aynı zamanda o sıralarda saatleri güneş saatinde olduğu gibi emin bir
kadranda görüntü olanağı bulunmadığından bunlar geceleri zamanın öğrenilmesinde çok
işe yarıyorlardı
Su saatiyle süre aralıklarının ölçülmesi suyun doldurulup boşaltıldığı bir kabın içinde yüzen
bir nesnenin aldığı duruma kadar oluyordu Çinliler ve Araplarca düzetilen bu saatler Avrupa ’
da 16yy dek kullanıldı Çinlilerin fazla kullandığı ateş saatleri, yavaş yana bir fitille birkaç
ufak metal toptan oluşuyordu Fitil yandıkça birer birer bir gonk üzerine düşüyorlardı
Ortaçağ ’da zamanın ölçülmesi için bazen üstünde işaretler bulunan mumlardan veya gaz
lambalarından yararlanılıyordu Dünya ’nın her yanında kullanılan kum saatindeyse, zamanın
ölçülmesi, bir cam kap içindeki kayıtlı oranda kumun giderek azalmasına dayanır Bu işlemin
defalarca aynı vakit içerisinde tamamlandığı var sayılır
Tarih baştan başa günün başlangıç zamanı değişik biçimlerde benimsenmiştir Önceleri günün
başlangıcı olarak güneşin doğuşu ya da batışı esas alınıyordu Bu durumda ard arda 2 gün
doğuşu ya da gün batışı arasındaki süre1 gün sayılıyordu sonradan insanlar sene baştan başa
bu olaylarda değişmeler olduğunu gözlediler Sonuçta, güneşin gökyüzünde en yüksekte
olduğu anı 2 günü birbirinden ayıran süre olarak kabul ettiler Sonraları günlük yaşamda 2
günü birbirinden ayıran vakit 12 saat önceye alındı, bir başka deyişle gece yarısı günün bittiği
saat olarak benimsendi Gece yarısı, güneşin ufkun en al noktasında olduğu andır Bununla
birlikte 1925 ’e dek gemicilikte ve gökbilimde günün başlangıcı olarak güneşin gökyüzünden
en fazla yükseldiği an temel alındı Güneşin gökyüzünde ard arda iki kez görünmesi
arasındaki vakit bir güneş günü olarak belirlenen zaman hakiki veya görünüşteki güneş
zamanıdır Güneş saatinde gösterilen zaman da budur
1700 ’de gökyüzündeki olgulardan egemen olarak işleyen ve zamanı dürüst kaydeden
saatler yapıldığında güneş günlerinin yıl içindeki uzunluklarının biraz değiştiği ortaya
çıkarıldı Bu durum dünya ’nın güneş çevresinde elips çizerek hareket etmesinden ve
ekseninin yörüngesinin düzlemiyle tepede olan bir açı değil, 665 derecelik bir açı oluşturulmasından
kaynaklanır
Yeryüzünde her ülkenin her bölgenin ve her yerin güneşin yerel meridyenden varsayıma
dayalı geçişini temel alan lokal zamanı vardır Reel güneş saatinden sıradan güneş
saatin geçiş bu sorunu ortadan kaldırmıştır bu nedenle eski dönemlerde bir ülkenin doğu
bölgelerindeki saatler, batı bölgelerindeki saatlerden daha ileriydi Bu durum ticaret ve ulaşım
açısından sorun yarattı
Güneş saati Dünya ’nın dönüşüne dayanır bununla beraber Dünya, bir güneş gününde bir kere
dönmez Güneş, çevresindeki sürekli hareket sebebiyle her gün yaklaşık 1 derece daha pozitif
döner Yıldız günü bir yıldızın ardarda iki geçişi arasındaki süredir Bu zamana da yıldız
zamanı denir Bir yıldız günü bir güneş gününden 3 dakika 56 saniye daha kısadır Saatler
yıldız zamanını gösterseydi yıl içinde güneşin battığı ve doğduğu zamanlar günlere göre
daha değişik olacaktı bu nedenle yıldız zamanının kullanılması dürüst değildir
4
1930 ’larda Kuvars saatinin kullanılmaya başlanmasıyla Dünya ’nın dönüşünü çok az hatayla
ölçme olanağı doğdu Bu Nedenle Dünya ’nın ekseni çevresindeki dönüş hızında değişmeyen
olmadığı anlaşıldı Buna emrindeki olarak da dönüş hızı her gün 003 saniye artmakta veya
azalmaktadır
Bu şart yeryüzündeki hava ve su kütlelerinin aşağı yukarı belirtilmiş zamanlarda
değişmesinden kaynaklanır Bunun yanında Ay ’dan kaynaklanan gel git sürtünmesinin 1 yy
günün 0,001 saniye uzamasına niçin olduğu anlaşılmıştır 1950 ’lerde atom saatinin ortaya
çıkmasıyla zamanı ölçmede yeni bir dönem başladı Uluslararası atomik zamanın başlangıcı
olarak 1 Ocak 1958 ’ de saatin 0 olduğu temel alınmıştır
Mekanik saatin ortaya çıkışı zamanın yazılmasında bir devrimi simgeliyordu Kum saatleri,
güneş saatleri, su saatleri ve ateş saatleri gibi zamanı içten yazmayan saatlerin yerine
mekanik saat kullanılmaya başlandı Bu saatin binlerde Araplarca kullanılan, yıldızlarla güneş
sistemini hareket halinde bildiren araçlardan esinlenerek yapıldığı sanılmaktadır Arapların
bu araçların egzersiz ilkesini Yunanlılardan öğrendikleri sanılır Günümüze değin ulaşan en
eski saat kulesi 1386 ’da üretilmiş olan Harare Katedrali ’ndeki saat kulesidir
16 yüzyıla gelindiğinde Julian takvimi Dünya hareketleriyle düzenli olmaktan uzaktı Julian
Takvimi geliştirilerek hazırlanan Gregorian takvimi 1582 ’de kabul edildi Bu günde
kullanmakta olduğumuz yıllık, adını Papa Gregory VIII ’den almıştır1752 ’de uyarlana bu
takvim ile Julian Takviminden 11 gün çıkarılmıştır Öteki uluslar kendi takvimlerini
geliştirmiştir Amerikalı Aztekler 1500 yıl önce içten bir yıllık geliştirmişlerdir
Papa , ilkbahar ılım noktasının 21 Mart ’tan 11 Mart ’a gerilediğini belirledi ve Julian
Takviminde bir düzenleme yapılmasını önerdi 1582 yılında da 24 Şubat 1582 tarihinde
yayınan bir Papalık Kararnamesiile yıllık reformunun veya Gregoryen takviminin
esaslarını bildirildi Dilekçe sonucu, 1582 ’de Papa XIII Gregory , 1) 1582 yılının 4 Ekim
gününün 15 Ekim olmasına; 2) Son iki rakamı 00 olan yıllardan fakat 400 ile bölünebilen
yılların ekli sene olmasına; ve 3) tarih başlangıcının İsa ’nın doğum günü olmasına karar verdi
Bu Vesile Ile Gregoryen yıllık düzeni yürürlüğe konmuş oldu
Bu tarihten sonradan bu yıllık farklı alanlara yönlendirilmiş ülkelerce kabul edildi 1927 yılında da Türkiye kadar
kabul edildi *
MÖçağlarda zamanın ölçülmesi
MÖ 7 yüzyılda, Roma Takvimi'nde 1 yıl 10 ay ve 304 gün olarak kabul edildi Söylentiye
kadar bu belirlemeyi, Roma'nın kurucusu Rumulus yapmıştır Bu takvimde birinci ay Maritus
idi ve ayların isimleri şöyleydi: Martius(31 gün), Aprilis (30 gün), Maius (31 gün), Iunius (30
gün), Quintilis (31 gün), Sextilis (30 gün), September (30 gün), Oktober (31 gün),
November (30 gün), December (30 gün) Roma'nın ikinci kralı Numa Pompilis (MÖ 716
673) döneminde, 1 sene 12 ay ve 365 gün olarak kabul edildi ve 10 avuç içi Ianuaris ve Februarius
ayları eklendi Yılın başlangıcı Ianurius olarak benimsendi
MÖ 6 yüzyılda, Roma'nın beşinci Kralı namına Etrüsk'lü gökbilimci Tarquinius Priscus
(MÖ 616579) kadar 12 aylık yıllık yeniden düzenlendi ve Roma ’nın Devlet Takvimi
(resmî yıllık) adını aldı
MÖ 432 yılında Meton adlı astronom, Ay yılı ile Güneş yılı arasındaki ayarlamayı 19 yıllık
periyodik (Metonik Dönem) bir kurala bağladı Buna tarafından, 19 yıllık vakit içerisinde, Ay
takvimine 7 ay ek edilmeliydi MÖ 323 ’te takvimin başlangıcı olarak, İskender ’in vefat
tarihi olan 323 tarihi belirlendi Yeniden MÖ 32330 yıllarında Roma İmparatorluğu 7 günlük
haftaya 7 gezegenin adlarını verdi: Dies Solis, Dies Lunae, Dies Martis, Dies Mercurii, Dies
Iouis, Dies Veneris, Dies Saturni
MÖ311 yılında ise, Suriye hükümdarlarından ve Selevkler hanedanın kurucusu olan I
Selevkos ’un Gazze tarafındaki başarısı yıllık başlangıcı ve sene başı Teşrîni Evvel olarak
kabul edildi Bu Nedenle Suriye taraflarında bu yıllık (Selevkos Takvimi ya da Süryanî Takvimi)
kullanılmaya başlandı
MÖ 238 yılında da III Ptolemy ’nin emriyle Euergetes Seler, 4 yılda bir, Mısır yılına 366 gün
eklemeyi önerdi MÖ 45 ’te Julius Sezar, Sosigenes ’i takvimi düzenlemekle görevlendirdi
Sosigenes, 1 yılı 12 ay ve 365 14 (365,25) gün olarak kabul etti ve 4 senede oluşan 1
jurnal farkı da her 4 senede bir Şubat ayına ekledi Böylece her 4 senede bir 1 yıl 366 gün
olarak kabul edildi ve bu senelere de Ekli Sene (Kebise Sene) adı verildi Ayların adedi baştan
belirlendi ve yılbaşı Mart ayından 1 Ocak gününe alındı Bu Nedenle Jülyen Takvimi ortaya
çıkmış oldu
Antik uygarlıklar gün, ay ve yıl gibi geçen geniş vakit dilimlerini akılda yakalamak için takvimler
ilerletti Birincil süre ölçen aletler Antik Mısırlılar kadar kullanılmıştır Gündüz, gölge saati
adı bahşedilen kolay güneş saati kullandılar
Saat, iki tahta çubuktan oluşuyordu; birinin üzerinde saati bildiren bir kadran bulunuyorken
diğeri bunun üzerine gölge düşürüyordu Gece gökyüzündeki yıldızların konumlarını gözlüyor
ve ayrıca; su saati kullanıyorlardı Suyun bir kaptan diğerine aktarılması sağlanıyordu Alttaki
kabın içinde, su aktıkça geçen zamanı bildiren bir ölçek bulunuyordu Güneş ve su saatleri
sonradan Yunanistan, Roma ve nihayet Avrupa ’da kullanılmıştır Bunlar Orta Devir ’ın birincil
yıllarında kullanılan üç süre göstericisinden iki tanesidirÜçüncüsü; zamanın geçişini, iki
sırça ampulün arasında akıcı kum ile ölçen kum saatiydi
Antik uygarlıklar yaşamlarını düzene sokmak için bu hareketlerden faydalanırdı
Babilliler, MÖ 2400 ’lerde yılı 12eşit parçaya ve günü 24 saate ayırmışlardı Babilliler ve
onlardan ayrı olarak Mısırlılar, yıl uzunluğu 365gün ve 6saat olarak hesaplamışlardır Bu; 365
gün, 6saat, 41 dakika, 59 saniye olan hakiki uzunluğa çok yakındır
Takvimler; günü ayı ve yılı takip etmek için düzenlenmekteydi Tatiller ve festivallerin
belirlenmesi, tohum ekimi ve hasat zamanı gibi işlerin planlanması için kullanılmaktaydı MÖ
46 da kullanılmaya başlayan Julian takvimi , Roma imparatoru Julius Casear ’ın talimatıyla
hazırlanmıştır
Takvimin başlangıç tarihi insanlık tarihi değin eskidir Birincil takvimin nerede, ne zaman ve kim
tarafından yapıldığı kesinkes bilinmemekle birlikte, takvimi öncelikle kullananların Sümerler
olduğu sanılır Günümüzden binlerce sene önce yaşamış olan Sümerler, yılı 30 günlük 12 aya
bölmüş; bir günün de, 24 saat olduğunu hesaplamışlardıOnlara göre, bir sene 360 gün idi
Mezopotamya ’da devlet kurmuş olan Babilliler ile Asurlular da buna benzer bir sistemi
benimsemişlerdi Mezopotamyalılar tarıma ve güneşe tabi takvim kullanıyorlardı Bu
takvime göre, altışar aylık yaz ve kış dönemlerini taşıyan iki mevsim vardı
Mısırlıların kullanmış oldukları yıllık de, güneş başlıca alınmakla birlikte, tarıma dayanıyordu
Eski Mısır ’da, MÖ 1300 yıllarında Nil nehrinin taşma, durulma ve kuraklık dönemlerinin
Sirius yıldızının güneşten derhal önce doğma zamanı ile bağlantıları tespit edilmiş, buradan
da tarım takvimlerine ulaşılmıştı
Onlara tarafından, sene 30 günlük 12 aya bölünmüş, ama buna 5 gün ek edilerek bir yıl 365 gün
olarak kabul edilmişti Mısırlılar bir sene içinde üç mevsim olduğunu düşünüyorlardı
Bu mevsimler Nil nehrinin hareketlerine kadar düzenlenmişti Yılın birincil günü olan 15
Temmuz ’da başlayan mevsim ‘Taşma Mevsimi ’, 15 Kasım 15 Mart tarihleri arasındaki
dönem ‘Kış Mevsimi ’ ve 15 Temmuz ’a dek devam eden süre ise ‘Yaz Mevsimi ’ idi
Mezopotamyalılar ile Mısırlılarda, başka milletlerin daha sonraları belirlemiş olduğu Milat ve
Hicret gibi takvimin kesin bir başlangıcı yoktu Takvim her kralın başa geçmesiyle bitmiş
başlıyordu
Fenikeliler, Yunanlılar, Çinliler ve Hintliler gibi öteki kavim ve devletlerin de kendilerine
kasten takvimlerinin olduğu bilinmektedir Bunların çoğu, başlıca olarak güneş ve ay gibi
gökyüzü cisimlerinin hareketlerine dayanılarak düzenlenmiş takvimlerdi
Türklerin de İslâm dinini kabul etmeden önce ‘On iki Hayvanlı Türk Takvimi ’ adını taşıyan
millî bir takvimleri vardı Keza bazı ilkel toplumlarda, ağaçların çiçek açması, göçmen
kuşların hareketleri gibi daha başka tabiat olaylarının da başlıca alındığı takvimler yapılmıştı
Takvim hesaplamalarında başlangıç olarak daha fazla her milletin yaşadığı önemli olaylar
kabul edilirdi Örneğin, Mısırlılar Nil nehrinin taşmasını, Eski Romalılar Roma şehrinin
kurulduğu MÖ 753 tarihini ya da Roma ’da konsüllerin seçildikleri günü takvim başlangıcı ve
dolayısıyla ‘yılbaşı ’ sayarlardı
MS çağlarda zamanın ölçülmesi
Uzun bir süreden bu yanlamasına, zamanın ölçülmesinde dünya ’nın kendi ekseni çevresinde
dönmesiyle, bunun sonucu olarak gündüz ve gecenin oluşumunu temel alınıyordu Bu
dönme, gök cisimlerinin, bilhassa de güneşin dünya çevresine hareket ettiği izlenimini
doğruluyordu
Zamanı ölçmenin en eski yönteminin, dikey olarak tutulan bir değnekle ya da güneş saati
miliyle güneşin gökyüzündeki konumu göstermeye dayandığı sanılır Günün saatleri,
değneğin gölgesinin yönüyle belirtiliyordu sonradan bu ilkeden hareketle GÜNEŞ SAATİ
geliştirildi Zamanla bir jurnal vakit 12 eşdeğer parçaya ayrıldı ve bu parçalar güneş saati
üstünde işaretlendi Bu yöntemde, Dünya ’nın kendi ekseni çevresinde dönmesi için gereken
sürenin değişmediği varsayılıyordu 12 sayısının Asur Babil uygarlıklarında var olan burçlar
kuşağındaki 12 burcu gösteren işaretlerde kaynakladığını inanılır Yöntem uyarınca gece de
12 saate bölündü Oysa geceyle gündüzün uzunlukların öbür olduğundan, gece ve
gündüz saatleri de birbirine eşdeğer değildi Saatlerle ilgili bu sorun 14 yy ardına kadar sürdü
14 yy İtalya ’da bir saatlik vakit değişmez kılındı Keza gündüz hem de gece 24 eşdeğer saate
bölündü Bu sistem daha sonra öteki ülkelerce de benimsendi 1 saatin 60 dakikaya, 1
dakikanın 60 saniye ye bölünmesi Babil ’lilerin 60 lı sayı sisteminden gelen bir uygulamaydı
3
Antik çağda zamanı ölçmek için güneş saatinden diğer yöntemlerde kullanılıyordu Su saati,
alev saati ve kum saati uygulamalarında Dünya ’nın dönüşüne yan olmayan dönemsel
hareketlerden yararlanılıyordu Ama Dünya ’nın dönüşüne dayanan hareketlere tarafından bu
hareketlerin olumsuz yönü sonsuza değin sürmemeleri, onun yerine durmadan her tarafta
başlatılmalarıydı aynı zamanda o sıralarda saatleri güneş saatinde olduğu gibi emin bir
kadranda görüntü olanağı bulunmadığından bunlar geceleri zamanın öğrenilmesinde çok
işe yarıyorlardı
Su saatiyle süre aralıklarının ölçülmesi suyun doldurulup boşaltıldığı bir kabın içinde yüzen
bir nesnenin aldığı duruma kadar oluyordu Çinliler ve Araplarca düzetilen bu saatler Avrupa ’
da 16yy dek kullanıldı Çinlilerin fazla kullandığı ateş saatleri, yavaş yana bir fitille birkaç
ufak metal toptan oluşuyordu Fitil yandıkça birer birer bir gonk üzerine düşüyorlardı
Ortaçağ ’da zamanın ölçülmesi için bazen üstünde işaretler bulunan mumlardan veya gaz
lambalarından yararlanılıyordu Dünya ’nın her yanında kullanılan kum saatindeyse, zamanın
ölçülmesi, bir cam kap içindeki kayıtlı oranda kumun giderek azalmasına dayanır Bu işlemin
defalarca aynı vakit içerisinde tamamlandığı var sayılır
Tarih baştan başa günün başlangıç zamanı değişik biçimlerde benimsenmiştir Önceleri günün
başlangıcı olarak güneşin doğuşu ya da batışı esas alınıyordu Bu durumda ard arda 2 gün
doğuşu ya da gün batışı arasındaki süre1 gün sayılıyordu sonradan insanlar sene baştan başa
bu olaylarda değişmeler olduğunu gözlediler Sonuçta, güneşin gökyüzünde en yüksekte
olduğu anı 2 günü birbirinden ayıran süre olarak kabul ettiler Sonraları günlük yaşamda 2
günü birbirinden ayıran vakit 12 saat önceye alındı, bir başka deyişle gece yarısı günün bittiği
saat olarak benimsendi Gece yarısı, güneşin ufkun en al noktasında olduğu andır Bununla
birlikte 1925 ’e dek gemicilikte ve gökbilimde günün başlangıcı olarak güneşin gökyüzünden
en fazla yükseldiği an temel alındı Güneşin gökyüzünde ard arda iki kez görünmesi
arasındaki vakit bir güneş günü olarak belirlenen zaman hakiki veya görünüşteki güneş
zamanıdır Güneş saatinde gösterilen zaman da budur
1700 ’de gökyüzündeki olgulardan egemen olarak işleyen ve zamanı dürüst kaydeden
saatler yapıldığında güneş günlerinin yıl içindeki uzunluklarının biraz değiştiği ortaya
çıkarıldı Bu durum dünya ’nın güneş çevresinde elips çizerek hareket etmesinden ve
ekseninin yörüngesinin düzlemiyle tepede olan bir açı değil, 665 derecelik bir açı oluşturulmasından
kaynaklanır
Yeryüzünde her ülkenin her bölgenin ve her yerin güneşin yerel meridyenden varsayıma
dayalı geçişini temel alan lokal zamanı vardır Reel güneş saatinden sıradan güneş
saatin geçiş bu sorunu ortadan kaldırmıştır bu nedenle eski dönemlerde bir ülkenin doğu
bölgelerindeki saatler, batı bölgelerindeki saatlerden daha ileriydi Bu durum ticaret ve ulaşım
açısından sorun yarattı
Güneş saati Dünya ’nın dönüşüne dayanır bununla beraber Dünya, bir güneş gününde bir kere
dönmez Güneş, çevresindeki sürekli hareket sebebiyle her gün yaklaşık 1 derece daha pozitif
döner Yıldız günü bir yıldızın ardarda iki geçişi arasındaki süredir Bu zamana da yıldız
zamanı denir Bir yıldız günü bir güneş gününden 3 dakika 56 saniye daha kısadır Saatler
yıldız zamanını gösterseydi yıl içinde güneşin battığı ve doğduğu zamanlar günlere göre
daha değişik olacaktı bu nedenle yıldız zamanının kullanılması dürüst değildir
4
1930 ’larda Kuvars saatinin kullanılmaya başlanmasıyla Dünya ’nın dönüşünü çok az hatayla
ölçme olanağı doğdu Bu Nedenle Dünya ’nın ekseni çevresindeki dönüş hızında değişmeyen
olmadığı anlaşıldı Buna emrindeki olarak da dönüş hızı her gün 003 saniye artmakta veya
azalmaktadır
Bu şart yeryüzündeki hava ve su kütlelerinin aşağı yukarı belirtilmiş zamanlarda
değişmesinden kaynaklanır Bunun yanında Ay ’dan kaynaklanan gel git sürtünmesinin 1 yy
günün 0,001 saniye uzamasına niçin olduğu anlaşılmıştır 1950 ’lerde atom saatinin ortaya
çıkmasıyla zamanı ölçmede yeni bir dönem başladı Uluslararası atomik zamanın başlangıcı
olarak 1 Ocak 1958 ’ de saatin 0 olduğu temel alınmıştır
Mekanik saatin ortaya çıkışı zamanın yazılmasında bir devrimi simgeliyordu Kum saatleri,
güneş saatleri, su saatleri ve ateş saatleri gibi zamanı içten yazmayan saatlerin yerine
mekanik saat kullanılmaya başlandı Bu saatin binlerde Araplarca kullanılan, yıldızlarla güneş
sistemini hareket halinde bildiren araçlardan esinlenerek yapıldığı sanılmaktadır Arapların
bu araçların egzersiz ilkesini Yunanlılardan öğrendikleri sanılır Günümüze değin ulaşan en
eski saat kulesi 1386 ’da üretilmiş olan Harare Katedrali ’ndeki saat kulesidir
16 yüzyıla gelindiğinde Julian takvimi Dünya hareketleriyle düzenli olmaktan uzaktı Julian
Takvimi geliştirilerek hazırlanan Gregorian takvimi 1582 ’de kabul edildi Bu günde
kullanmakta olduğumuz yıllık, adını Papa Gregory VIII ’den almıştır1752 ’de uyarlana bu
takvim ile Julian Takviminden 11 gün çıkarılmıştır Öteki uluslar kendi takvimlerini
geliştirmiştir Amerikalı Aztekler 1500 yıl önce içten bir yıllık geliştirmişlerdir
Papa , ilkbahar ılım noktasının 21 Mart ’tan 11 Mart ’a gerilediğini belirledi ve Julian
Takviminde bir düzenleme yapılmasını önerdi 1582 yılında da 24 Şubat 1582 tarihinde
yayınan bir Papalık Kararnamesiile yıllık reformunun veya Gregoryen takviminin
esaslarını bildirildi Dilekçe sonucu, 1582 ’de Papa XIII Gregory , 1) 1582 yılının 4 Ekim
gününün 15 Ekim olmasına; 2) Son iki rakamı 00 olan yıllardan fakat 400 ile bölünebilen
yılların ekli sene olmasına; ve 3) tarih başlangıcının İsa ’nın doğum günü olmasına karar verdi
Bu Vesile Ile Gregoryen yıllık düzeni yürürlüğe konmuş oldu
Bu tarihten sonradan bu yıllık farklı alanlara yönlendirilmiş ülkelerce kabul edildi 1927 yılında da Türkiye kadar
kabul edildi *