Bizim ak sakallı ihtiyar yine cıkageldi dun Her sene
geldiği gun aynı saatte Aculdu Telaş icinde konuştu benle
Dedim: Hayrola acelen ne?
Acelem yokdedi, Ben her zamanki tempomdayım, ama sana hızlı
gibi gelmeye başladım
Donup bakıyorum da, amma yol katetmişiz seninlededim, Nasıl
gectik onca yoldan anlayamadım
Guldu: Başta anlayamaz insan dedi, anladığında da cok gec
olur Tempona ayak uydurmak zodedim, Boyuna koşturuyorsun
Biz uykudayken bile durup dilenmiyorsun Sen hızla ilerlerken, biz geriliyoruz
mutemadiyen Koşarken yıpratıyorsun bizi Kesiyorsun nefesimizi Acelen
ne? Ağır ol biraz! Hic geri donup bakmaz mısın? Yarını takmaz mısın? Oturup
soluklanmaz mısın?
Cok gorup gecirmiş ihsanlara mahsus bir merhametle baktı gozleri Hakim,
sakin ve mutedil dinledi ofkemi
* * *
İnsafsız, duraksız, fasılasız aktın
Ardında binlerce yitik duş, kırık hayal bıraktın Direndik sana karşı
Ezberledik, gecmiş, gelecek, geniş hallerini şimdiki halimize derman olur
diye Oysa senin halin değil, bizimkiydi değişen
Fotoğraflarda durdurmaya, albumlere hapsetmeye calıştık seni Ziyan etmemeye
calıştık hicbir saniyeni Koştuk panik icinde duşe kalka, ağlaya sızlaya,
oynaya gule Yarıştık seninle Kazandım sananların tacı, bir percem ak olup
duştu başlarına Caresiz, barıştık seninle Lakin gun oldu, isyan ettik,
herkese ayrı işleyen adaletine
Kızdı bu lafa ihtiyar Diklendi: Aynı hızda yururum ben hep, ayrıcalık
tanımam kimseyediye kestirip artı Krallar bile dayanamadı
hızımaHadi canımdedim“Kimine alabildiğine comertsin,
kimine gelince kor olası bir cimri kum saatin akar deli gibi
Ben değilim musebbibidiyecek oldu Fırsat vermedim
savunmasına
Gercekten adilsen eğer, soylesene niye en mutlu olduğumuz an ışıktan
hızlısın acı cektiğimizde kaplumbağadan yavaş?
* * *
Anlaşıldı meselededi iyisi mi ben sana bir yardımcımı
yollayayım 'Sabır'dır adı Merhemidir yarattığım tahribatın
Omuz silktim:
Ben sabır istemiyorum, rehaveti ozluyorumdedim Senin o
tukenmez gibi gorunduğun, hesaba gelmediğin halini, eski aheste akışını, gunun
bir turlu batmak bilmediği o sohbeti bol yaz akşamlarını, o dolunayda yıldız
yıldız gulumseyen uzun lacivert geceleri, salkım sacak guneş altında ışıkla
ozgurce seviştiğimiz nihayetsiz ve meşakkatsiz gunleri, bahcede oğle
uykularında sacımı okşayan şefkatli eli, babamın itinayla kurduğu saatten
evinden geniş aralıklarla kafasını cıkarıp neşeyle guguklayan kuşun mesut, mujdeli
sesini ozluyorum
Seni anladımdedi ak saclı ihtiyar, yapabileceğim tek
iyiliği yaptım sanıyordum Hafızanı korelttim diye biliyordum Sabra
sığınmıyorsan, unutmaktır en iyisi
** *
Oysa ben, her daim sabırsız ve aslında harfiyen hatırlayarak, dunun bol
vakitlerini, doyumsuz sohbetlerini, telaşsız saatlerini, saadeti huzunle
yoğurarak gectim ihtiyar adamın suzgecinden
Ben, onu gemleyemedim, o demledi beni Olgunlaştım; basarak uzerine birikmiş
butun yırtık takvim yapraklarının, yıllar yılı aynı cemberde dolanmaktan başı
donmuş akrep ve yelkovanların, o incecik delikten biteviye suzulmuş kumların,
evine gire cıka otmekten sesi kısılmış yorgun guguk kuşlarının, batmış onca
guneşin, parıldamış bunca ay ışığının, hilalin ve fecrin, uğruna savaşılmış
dostların, birbirine karışarak yanıp sonen kahkahalarla gozyaşlarının,
yazılmış, yazılamamış bunca satırın, tutulmuş tutulamamış onca sozun,
dediklerimin, diyemediklerimin, bir an once bitmesini istediğim, hic bitmesin
diye dualar ettiğim anların, koşuda cabuk yorulanların ya da koşmaya hic niyeti
olmayanların sevaplarımın, gunahlarımın, hatalarımın
suzuldum imbiğinden
* * *
Gec istediğin gibi sec ister ağır aksak, ister koşar adım
dedim bizim ihtiyara Bu donuşu olmayan yolculukta ya gideriz, ya
gitmeyiz bir bu kadar dahaYanılıyorsun dostumdedi
ihtiyar, kalıcıyım ben, asıl sensin gecen
Sonra, sesindeki yakıcılığın farkına vararak belki, kulunuzu teselliye girişti:
Sana hazırladığım surprize bak: Doğum gunundu dun; babalar gunu yarın
Babanın oğluydun dun; oğlunun babasısın bugun Hayat, kıymetini bilirsen,
nihayetsiz bir duğun
Dedi ve uzaklaştı: Cevirirken bir kez daha kum saatini baş aşağı şukranla
adını fısıldadım ardından
Zaman!
Can DUNDAR
geldiği gun aynı saatte Aculdu Telaş icinde konuştu benle
Dedim: Hayrola acelen ne?
Acelem yokdedi, Ben her zamanki tempomdayım, ama sana hızlı
gibi gelmeye başladım
Donup bakıyorum da, amma yol katetmişiz seninlededim, Nasıl
gectik onca yoldan anlayamadım
Guldu: Başta anlayamaz insan dedi, anladığında da cok gec
olur Tempona ayak uydurmak zodedim, Boyuna koşturuyorsun
Biz uykudayken bile durup dilenmiyorsun Sen hızla ilerlerken, biz geriliyoruz
mutemadiyen Koşarken yıpratıyorsun bizi Kesiyorsun nefesimizi Acelen
ne? Ağır ol biraz! Hic geri donup bakmaz mısın? Yarını takmaz mısın? Oturup
soluklanmaz mısın?
Cok gorup gecirmiş ihsanlara mahsus bir merhametle baktı gozleri Hakim,
sakin ve mutedil dinledi ofkemi
* * *
İnsafsız, duraksız, fasılasız aktın
Ardında binlerce yitik duş, kırık hayal bıraktın Direndik sana karşı
Ezberledik, gecmiş, gelecek, geniş hallerini şimdiki halimize derman olur
diye Oysa senin halin değil, bizimkiydi değişen
Fotoğraflarda durdurmaya, albumlere hapsetmeye calıştık seni Ziyan etmemeye
calıştık hicbir saniyeni Koştuk panik icinde duşe kalka, ağlaya sızlaya,
oynaya gule Yarıştık seninle Kazandım sananların tacı, bir percem ak olup
duştu başlarına Caresiz, barıştık seninle Lakin gun oldu, isyan ettik,
herkese ayrı işleyen adaletine
Kızdı bu lafa ihtiyar Diklendi: Aynı hızda yururum ben hep, ayrıcalık
tanımam kimseyediye kestirip artı Krallar bile dayanamadı
hızımaHadi canımdedim“Kimine alabildiğine comertsin,
kimine gelince kor olası bir cimri kum saatin akar deli gibi
Ben değilim musebbibidiyecek oldu Fırsat vermedim
savunmasına
Gercekten adilsen eğer, soylesene niye en mutlu olduğumuz an ışıktan
hızlısın acı cektiğimizde kaplumbağadan yavaş?
* * *
Anlaşıldı meselededi iyisi mi ben sana bir yardımcımı
yollayayım 'Sabır'dır adı Merhemidir yarattığım tahribatın
Omuz silktim:
Ben sabır istemiyorum, rehaveti ozluyorumdedim Senin o
tukenmez gibi gorunduğun, hesaba gelmediğin halini, eski aheste akışını, gunun
bir turlu batmak bilmediği o sohbeti bol yaz akşamlarını, o dolunayda yıldız
yıldız gulumseyen uzun lacivert geceleri, salkım sacak guneş altında ışıkla
ozgurce seviştiğimiz nihayetsiz ve meşakkatsiz gunleri, bahcede oğle
uykularında sacımı okşayan şefkatli eli, babamın itinayla kurduğu saatten
evinden geniş aralıklarla kafasını cıkarıp neşeyle guguklayan kuşun mesut, mujdeli
sesini ozluyorum
Seni anladımdedi ak saclı ihtiyar, yapabileceğim tek
iyiliği yaptım sanıyordum Hafızanı korelttim diye biliyordum Sabra
sığınmıyorsan, unutmaktır en iyisi
** *
Oysa ben, her daim sabırsız ve aslında harfiyen hatırlayarak, dunun bol
vakitlerini, doyumsuz sohbetlerini, telaşsız saatlerini, saadeti huzunle
yoğurarak gectim ihtiyar adamın suzgecinden
Ben, onu gemleyemedim, o demledi beni Olgunlaştım; basarak uzerine birikmiş
butun yırtık takvim yapraklarının, yıllar yılı aynı cemberde dolanmaktan başı
donmuş akrep ve yelkovanların, o incecik delikten biteviye suzulmuş kumların,
evine gire cıka otmekten sesi kısılmış yorgun guguk kuşlarının, batmış onca
guneşin, parıldamış bunca ay ışığının, hilalin ve fecrin, uğruna savaşılmış
dostların, birbirine karışarak yanıp sonen kahkahalarla gozyaşlarının,
yazılmış, yazılamamış bunca satırın, tutulmuş tutulamamış onca sozun,
dediklerimin, diyemediklerimin, bir an once bitmesini istediğim, hic bitmesin
diye dualar ettiğim anların, koşuda cabuk yorulanların ya da koşmaya hic niyeti
olmayanların sevaplarımın, gunahlarımın, hatalarımın
suzuldum imbiğinden
* * *
Gec istediğin gibi sec ister ağır aksak, ister koşar adım
dedim bizim ihtiyara Bu donuşu olmayan yolculukta ya gideriz, ya
gitmeyiz bir bu kadar dahaYanılıyorsun dostumdedi
ihtiyar, kalıcıyım ben, asıl sensin gecen
Sonra, sesindeki yakıcılığın farkına vararak belki, kulunuzu teselliye girişti:
Sana hazırladığım surprize bak: Doğum gunundu dun; babalar gunu yarın
Babanın oğluydun dun; oğlunun babasısın bugun Hayat, kıymetini bilirsen,
nihayetsiz bir duğun
Dedi ve uzaklaştı: Cevirirken bir kez daha kum saatini baş aşağı şukranla
adını fısıldadım ardından
Zaman!
Can DUNDAR