"Uzayı bükebiliyorsak zamanı da bükebiliriz." diyerek bir denklem yazan ve bu denklemin önemli bir bileşeni için prototip cihaz yaptığını söyleyen astrofizikçi Mallett'in öyküsü oldukça ilginç.
Geçmişe yolculuk filmlerde ya basit yöntemlerle yapılır ya da bu yöntemler izleyiciye yeterince detaylı anlatılmaz. Gerçekte ise zamanda yolculuk çok katı fizik yasalarına takılır. Ron Mallett'ın öyküsünü okuduğunuzda "Yoksa bu yasalar o kadar da katı değil mi?" diyebilirsiniz.
Gerçek hayattaki birkaç bilim insanı, "Geleceğe Dönüş"ün Doc Brown'ı gibi çılgın bilim insanlarına özenerek zamanda yolculuk hayalini gerçekleştirmeye çalışıyor. Bunlardan biri de astrofizikçi Ron Mallett.
Mallett, bir zaman makinesinin yapılabilmesini mümkün kılan bilimsel denklemleri ve ilkeleri bulduğunu iddia ediyor. Teorilerinin ve tasarımlarının zaman yolculuğuna izin verme olasılığının düşük olduğunu kabul ediyor fakat kaybettiği babasını tekrar görmek için zamanda geriye gitme hayalini gerçekleştirme amacıyla yıllardır saygın çalışmalar yapıyor.
Mallett, babasını kalp krizinden kaybettiğinde 10 yaşındaydı. TV tamircisi olan babası, oğluna okuma sevgisini aşıladı ve onun bilime olan tutkusunu teşvik etti.
Mallett, babasının ölümünden yaklaşık bir yıl sonra, "hayatımı değiştiren kitap" dediği klasik bilimkurgu romanı "Zaman Makinesi"ne rastladı. Yazar H.G. Wells'in hayal gücü sayesinde Mallett aniden aile trajedisinin aslında bir son değil, bir başlangıç olabileceğini hissetti.
Connecticut Üniversitesi'nde fizik profesörü olan Mallett, kariyerini kara delikler ve genel göreliliği -Albert Einstein tarafından keşfedilen uzay, zaman ve yerçekimi teorilerini- araştırarak geçirdi. Mallett, hâlâ hedefinden çok uzakta ama bu konudaki arzusu, çocukluk hayallerinin gücü dokunaklı bir hikaye yaratıyor.
Mallett ilk kez 1950'lerde zaman yolculuğu kavramıyla karşılaştı.
“Uzaya bile gitmemiştik” diyor ve "İnsanlar yapabileceğimizden bile emin değildi." diye ekliyor. Kendini "kitapkolik" olarak tanımlayan Mallett, babasının ölümünden sonra yerel kitapçılarda vaktini geçirdi ve bir sonraki ana ilham kaynağı olan Einstein'ın yazılarıyla burada karşılaştı.
Gençlik yılları boyunca bilim kitaplarını incelemeye devam etti ve liseden ayrıldıktan sonra dört yıl görev yaptığı ABD Hava Kuvvetleri'ne girdi. Daha sonra da akademiye girdi. Fizik alanında lisans derecesi, ardından Einstein'ın teorisinde uzmanlaşmış bir yüksek lisans ve doktora derecesi aldı.
İlk işi bir uçak üreticisi olan United Technologies'te lazerler ve jet motorları üzerinde çalışmaktı. Birkaç yıl matematiksel teorilerini bu pratik ortamda uyguladıktan sonra, Connecticut Üniversitesi'ne (UCONN) fizik yardımcı doçenti olarak katıldı.
Mallett, zaman yolculuğunun mümkün olduğunu kanıtladığını söylediği anahtar denklemiyle:
"Deli profesör" klişesinin farkındaydı. Hırslarıyla alay edilmemesini sağlamak istiyordu. Mallett'in çalışmasının kişisel yönü son derece etkileyici, peki fikirlerinin arkasındaki bilim ne kadar olası? Mallett, her şeyin Einstein'ın özel görelilik kuramına ve genel görelilik kuramına bağlı olduğunu söylüyor.
"Özetlemek gerekirse, Einstein zamanın hızdan etkilenebileceğini söyledi" diyor. Mallett, ışık hızına yakın bir hızla seyahat eden bir rokette uzayı kat eden astronotların örneğini veriyor. Zaman, Dünya'da roketteki insanlardan daha farklı geçecekti. "Aslında sadece birkaç yaş daha büyük olduklarını öğrenerek geri gelebilirler, ancak burada Dünya'da onlarca yıl geçti." diyor.
Mallett, 1968 tarihli bilimkurgu klasiği filmi "Maymunlar Cehennemi"ne işaret ediyor, filmin sonunda bir astronot, maymunların yönettiği uzak bir gezegene seyahat etmediğini, sadece Dünya'ya geri döndüğünü fark ediyor. İnsanlığın maymunlar tarafından kontrole altına alındığı kıyamet sonrası bir gelecek.
Mallet, "Bu, Einstein'ın özel görelilik teorisinin doğru bir temsilidir." diyor.
"Özel görelilik kuramına göre, yeterince hızlı seyahat ediyorsanız, zamanda yolculuk edebilirsiniz. Aslında bu, zaman yolculuğunun bir temsili." Ancak bu tamamen geriye değil ileriye gitmekle ilgili. Peki bu, Mallett'in babasıyla yeniden bir araya gelme arayışına nasıl yardımcı olabilir?
Einstein'ın genel görelilik kuramı, yerçekimi kavramına dayanır ve zamanın yerçekiminden nasıl etkilendiğini dikkate alır. Yerçekimi kuvveti dediğimiz şey aslında bir kuvvet değil, uzayın büyük bir nesne tarafından bükülmesidir. Mallett, "Uzay bükülebilen bir şey olduğuna göre onu bükme olasılığınız vardır. Einstein'ın teorisinde uzay dediğimiz şey zamanı da içerir, bu yüzden uzaya ne yaparsanız zamana da o olur."diyor.
Mallett, zamanı bir döngüye çevirerek gelecekten geçmişe ve sonra da geleceğe yolculuk yapılabileceğini öne sürüyor.
Mallett, ışığın "halka lazer" adı verilen bir şey aracılığıyla zamanı etkilemek için de kullanılabileceğini öne sürüyor. Lazerlerin uçaklardaki jet motorları üzerindeki etkisini deneyen ilk işinden esinlenerek, uzayı ve zamanı bükerek dolaşan bir ışık huzmesi oluşturmak için lazerlerin nasıl kullanılabileceğini gösteren bir prototip yarattı.
Mallett, "Lazerler hakkındaki anlayışım sonunda, bir zaman makinesinin temelinde nasıl yepyeni bir yol bulabileceğimi anlama konusunda atılımımda bana yardımcı oldu. Bir halka lazer tarafından üretilen yerçekimi alanının türünü inceleyerek, bu, dolaşan bir ışık huzmesine dayalı bir zaman makinesi olasılığına yeni bir bakış açısı getirebilir." diyor.
Mallett'in ayrıca, bunun işe yarayacağını kanıtladığını ileri sürdüğü teorik bir denklemi var.
"Dolaşan bir lazer ışını bir tür zaman makinesi gibi davranabilir ve geçmişe geri dönmenizi sağlayacak bir zaman bükülmesine neden olabilir" diyor. Yine de oldukça büyük bir engel bulunuyor. Mallett, "Bilgiyi geri gönderebilirsiniz ancak yalnızca makineyi açtığınız noktaya geri gönderebilirsiniz." diyor. 1950'lere dönme arayışı gerçeğe yakın olmasa da iyimserliğini koruyor ve olasılıkları düşünmeye devam ediyor.
Mallett, fikirlerinin teorik olduğunu belirtiyor ve şu anda gerçek deneyler yapmak için fon bulmaya çalıştığını söylüyor. Hollywood birkaç kez Mallett ile görüştü. Mallett, büyük bir yapım şirketinin hikayesinin haklarını satın aldığını ve yapım aşamasında olan başka bir sinema projesi olduğunu söylüyor.
Zaman yolculuğunu araştırmakla geçen bir ömürden sonra bile, Mallet fiziksel olarak asla 1950'lerin New York'una, babasını kaybettiği güne geri dönemeyebilir. Ama sinemanın büyüsü sayesinde geçmişine, o "yabancı ülkeye" bir göz atabilir ve bir bakıma babasıyla son bir kez tanışabilir. Mallett, dokunaklı bir şekilde, "Babamı beyaz perdede görebileceğim fikri, benim için neredeyse onu hayata döndürmek gibi olacak." diyor.
Kaynaklar: CNN, Wikipedia