iltasyazilim
FD Üye
Güçsüz Hadislerle Amel Etmek Caiz midir
Soru: Çelimsiz hadislerle amel etmek caiz midir?
Cevap:
Hadis kitaplarında yer alan hadislere “sahihlik, “zayıflık vasfı, anlamlarının Kur ’an ’a uygunluğuna tarafından yok; rivayet zincirlerinin sahih olup olmamasına göre verilmiştir Kendisine “sahih vasfı bahşedilen hadis, onu kitabına bölge âlime ve senedine göre sahihken aynı hadis bir diğer âlime tarafından sahih olmayabilir Bu yüzden esas kıstas daima Kur ’lahza edinmek durumundadır Yani bir hadis bağ itibariyle sahih olsa fakat anlamı Kur ’lahza ’a açıkça tutarsız olsa onunla amel edilmez Bunun gibi senedi kuvvetsiz görülen lakin anlamı Kur ’lahza ’a yerinde hadislerle amel edilebilir Ama hadis kitaplarında çelimsiz hadislerle amel meselesi anlatılırken bu konu üzerinde böylece durulmaz Kitaplarda anlatılan, Kur ’an ’da yer almayan bir takım erdemli amelleribadetler konusunda gelen güçsüz hadislerle amel edilip edilmeyeceğidir Bu konuda Subhi esSalih ’in söyledikleri aslında kayda değerdir Okumanızı tavsiye ederiz:
“Fezâili a ’mâl (faziletleri ameller) mevzuunda kuvvetsiz hadisle amel etmek caizdir sözünü cümbür cemaat söyler durur Bu sözle, rivayetinde müsamahalı davrandıkları, kendilerince sahih olmayan tüm hadisleri bu gruba katarlar ve böylece değişmez ve umulan bir esasa dayanmadan çoğu prensipleri dine ilâve ederler Aradan asırlar geçmesine karşın bu laf, Ahmed b Hanbel, Abdurrahman b Mehdî ve Abdullah b Mübârek gibi üç büyük Hadis imamının söylediği buna aynı bir sözün ekseni sadâsıdan başka bir şey değildir Bu üç büyük imâmın sözü şudur: “Helâl ve haram mevzuunda bir şey söylenti ettiğimizde o kadar sıkı, fezâil ve sözde mevzularda bir şey söylenti ettiğimizde de müsamahakâr davranırdık
Bu imamların sözleri bütünüyle anlaşılmamıştır Nasıl oysa bizim nazarımızda sahîh ’in mukabili zayıfsa, onların öyle sıkı kullanmak sözünden kastettikleri de, böyle karşılığı olan bir şey değildir Helâl ve harama dâir bir şey rivayet ettiklerinde daha temkinli davranarak ancak hadisin en yüksek derecesinde bulunanlarla ihticâc ediyorlardı oysa, bu da kendi zamanlarında ittifakla “sahih diye adlandırılan derecedir Helâl ve haram ile ilgisi olmayan, fezâile dâir bir şey rivayet ettiklerinde pek sıkı yararlanmak ve sadece sahihleri rivayet etmek zaruretini duymuyorlar, aksine mertebece sahihten aşağıda bulunup, kendi asırlarında az önce yerleşmemiş bir deyiş olan Hasen ’i de kabule taraftardırlar Her ne kadar hasen, kendilerinden sonradan kuvvetsiz adı verilen hadislerden mertebece daha üstün görülüyorsa da, mütekaddimînin ıstılahında kuvvetsiz hadisin bir nev ’i olarak kabul ediliyordu Irk bu imamların fezâil babında müsamahalı davranmaları sözüyle, sahih derecesine varmayan hasen hadisleri rivayete kullanışlı bulmaları biçiminde anlasalar bile, “Fezâili a ’mâlde güçsüz hadisle amel etmek caizdir sözünü pek doğru bulmuyorlardı
Şu noktada hiç tereddüd yoktur fakat, din nazarında güçsüz rivayetler ne şer ’î bir hüküm, ne de ahlâkî bir fazilet için kaynak olur; zira zan, doğrusu hiçbir şey açıklama etmez Fezâil de ahkâm gibi dinin başlıca prensiplerindendir Binaenaleyh bu prensipleri çürük bir temel üstüne, paramparça olacağı bir uçurum kenarına bina etmek dürüst olamaz
Müsamahakâr davrananların, fezâili a ’mâl mevzuunda kuvvetsiz hadis rivayet edebilmek için öne sürdükleri koşullar ne kadar çok ve müsait olursa olsun, anlattığımız sebebe binaen bunu kabul etmiyoruz
Bilindiği üzere bu koşullar üç tanedir:
1 Söylenti edilen hadis öyle zayıf olmayacak
2 Kitap veya sahîh sünnetle değişmez olan bir katiyen dayanacak
3 Kendinden daha kuvvetli bir delile muhalif olmayacak
Çelimsiz hadis rivayetini – bu şartlara rağmen – kabul etmiyoruz
Gerek şer ’î ahkâm ve gerekse fezâil babında, elimizde, başkasına gereksinim bırakmayacak dek fazla sahîh ve hasen hadis vardır Biz bu koşulların çokluğuna rağmen kuvvetsiz hadislerin sabit olduğuna bir türlü inanamıyoruz Böyle olsaydı ona hiç güçsüz der miydik? Hâsılı, güçsüz hadisler hakkında kararsızlık etmekten kendimizi alamıyoruz Zaten dinde, yakînî olmayan şeylerin hiçbir değeri yoktur (Subhi esSâlih, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, Çeviri: M Yaşar Kandemir, 4 Bs, Ankara, 1986, s: 177180) *
Soru: Çelimsiz hadislerle amel etmek caiz midir?
Cevap:
Hadis kitaplarında yer alan hadislere “sahihlik, “zayıflık vasfı, anlamlarının Kur ’an ’a uygunluğuna tarafından yok; rivayet zincirlerinin sahih olup olmamasına göre verilmiştir Kendisine “sahih vasfı bahşedilen hadis, onu kitabına bölge âlime ve senedine göre sahihken aynı hadis bir diğer âlime tarafından sahih olmayabilir Bu yüzden esas kıstas daima Kur ’lahza edinmek durumundadır Yani bir hadis bağ itibariyle sahih olsa fakat anlamı Kur ’lahza ’a açıkça tutarsız olsa onunla amel edilmez Bunun gibi senedi kuvvetsiz görülen lakin anlamı Kur ’lahza ’a yerinde hadislerle amel edilebilir Ama hadis kitaplarında çelimsiz hadislerle amel meselesi anlatılırken bu konu üzerinde böylece durulmaz Kitaplarda anlatılan, Kur ’an ’da yer almayan bir takım erdemli amelleribadetler konusunda gelen güçsüz hadislerle amel edilip edilmeyeceğidir Bu konuda Subhi esSalih ’in söyledikleri aslında kayda değerdir Okumanızı tavsiye ederiz:
“Fezâili a ’mâl (faziletleri ameller) mevzuunda kuvvetsiz hadisle amel etmek caizdir sözünü cümbür cemaat söyler durur Bu sözle, rivayetinde müsamahalı davrandıkları, kendilerince sahih olmayan tüm hadisleri bu gruba katarlar ve böylece değişmez ve umulan bir esasa dayanmadan çoğu prensipleri dine ilâve ederler Aradan asırlar geçmesine karşın bu laf, Ahmed b Hanbel, Abdurrahman b Mehdî ve Abdullah b Mübârek gibi üç büyük Hadis imamının söylediği buna aynı bir sözün ekseni sadâsıdan başka bir şey değildir Bu üç büyük imâmın sözü şudur: “Helâl ve haram mevzuunda bir şey söylenti ettiğimizde o kadar sıkı, fezâil ve sözde mevzularda bir şey söylenti ettiğimizde de müsamahakâr davranırdık
Bu imamların sözleri bütünüyle anlaşılmamıştır Nasıl oysa bizim nazarımızda sahîh ’in mukabili zayıfsa, onların öyle sıkı kullanmak sözünden kastettikleri de, böyle karşılığı olan bir şey değildir Helâl ve harama dâir bir şey rivayet ettiklerinde daha temkinli davranarak ancak hadisin en yüksek derecesinde bulunanlarla ihticâc ediyorlardı oysa, bu da kendi zamanlarında ittifakla “sahih diye adlandırılan derecedir Helâl ve haram ile ilgisi olmayan, fezâile dâir bir şey rivayet ettiklerinde pek sıkı yararlanmak ve sadece sahihleri rivayet etmek zaruretini duymuyorlar, aksine mertebece sahihten aşağıda bulunup, kendi asırlarında az önce yerleşmemiş bir deyiş olan Hasen ’i de kabule taraftardırlar Her ne kadar hasen, kendilerinden sonradan kuvvetsiz adı verilen hadislerden mertebece daha üstün görülüyorsa da, mütekaddimînin ıstılahında kuvvetsiz hadisin bir nev ’i olarak kabul ediliyordu Irk bu imamların fezâil babında müsamahalı davranmaları sözüyle, sahih derecesine varmayan hasen hadisleri rivayete kullanışlı bulmaları biçiminde anlasalar bile, “Fezâili a ’mâlde güçsüz hadisle amel etmek caizdir sözünü pek doğru bulmuyorlardı
Şu noktada hiç tereddüd yoktur fakat, din nazarında güçsüz rivayetler ne şer ’î bir hüküm, ne de ahlâkî bir fazilet için kaynak olur; zira zan, doğrusu hiçbir şey açıklama etmez Fezâil de ahkâm gibi dinin başlıca prensiplerindendir Binaenaleyh bu prensipleri çürük bir temel üstüne, paramparça olacağı bir uçurum kenarına bina etmek dürüst olamaz
Müsamahakâr davrananların, fezâili a ’mâl mevzuunda kuvvetsiz hadis rivayet edebilmek için öne sürdükleri koşullar ne kadar çok ve müsait olursa olsun, anlattığımız sebebe binaen bunu kabul etmiyoruz
Bilindiği üzere bu koşullar üç tanedir:
1 Söylenti edilen hadis öyle zayıf olmayacak
2 Kitap veya sahîh sünnetle değişmez olan bir katiyen dayanacak
3 Kendinden daha kuvvetli bir delile muhalif olmayacak
Çelimsiz hadis rivayetini – bu şartlara rağmen – kabul etmiyoruz
Gerek şer ’î ahkâm ve gerekse fezâil babında, elimizde, başkasına gereksinim bırakmayacak dek fazla sahîh ve hasen hadis vardır Biz bu koşulların çokluğuna rağmen kuvvetsiz hadislerin sabit olduğuna bir türlü inanamıyoruz Böyle olsaydı ona hiç güçsüz der miydik? Hâsılı, güçsüz hadisler hakkında kararsızlık etmekten kendimizi alamıyoruz Zaten dinde, yakînî olmayan şeylerin hiçbir değeri yoktur (Subhi esSâlih, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, Çeviri: M Yaşar Kandemir, 4 Bs, Ankara, 1986, s: 177180) *