Zerre Kadar İmanı Olan Cehennemden Çıkacak mı?
Hud Suresi, Ayet 105 -108:
105. 0 gün geldiğinde Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbahttır, kimi mutlu.
106. Bedbaht olanlar ateştedirler, orada onlar her nefeste acıdan inleyip feryat ederler.
107. Rabbinin dilediği hariç onlar, gökler ve yer durdukça o ateşte ebedi kalacaklardır. Rabbin gerçekten istediğini yapar.
108. Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada bir lütuf olarak ebedi kalacaklardır.
İlgili Ayetlerin Açıklaması:
Bu ayetler, 103. ayetin "O gün bütün insanların bir araya toplandığı gündür" mealindeki bölümünü açıklayıcı mahiyette olup mahşerde toplanacak olan insanların dünyadaki iman ve amellerine göre oradaki durumlarının ne olacağını, varıp kalacakları yerleri haber vererek o günün dehşetini tasvir etmektedir. Ayetlerin, putperest kavimlerin kıssalarının ardından gelmiş olması dikkate alındığında 105. ayetin putların Allah katında kendileri için şefaatçi olacağına inanan kimselere hitap ettiği anlaşılırsa da ayette genel olarak şefaatçilere güvenip de günahtan sakınmayan kimselerin uyarıldığını söylemek daha uygun olur. Zira o yüce mahkemede Allah'ın izni olmadan ne peygamber, ne evliya, ne melek ne de başka bir güç şefaat edip söz söyleyebilir. (Taha, 20/109; Nebe' 78/38) İnsanlar, dünyadaki iman ve amellerine göre ahirette bedbahtlar ve mutlular olmak üzere iki gruba ayrılacaklardır. 106. ayette dünyada inkarcılıkta ısrar eden bedbahtların ahirette cehennem ateşiyle cezalandırılacakları, 108. ayette ise mutluların yani müminlerin cennet nimetleriyle ödüllendirilecekleri ifade edilmiştir.
107. ayette geçen ve "gökler ve yer durdukça" şeklinde çevirileri ifadeyi müfessirler iki şekilde yorumlamışlardır:
a) Bu cümle Arap dilinde mecazi anlamda sonsuzluğu ifade etmek için kullanılır. Buna göre ayet bedbahtların cehennemde ebedi olarak kalacaklarını göstermektedir.
b) "Ahiretteki gökler ve yer durdukça" demektir. Ahiret sonsuz olduğuna göre bedbahtlar da cehennemde sonsuz olarak kalacaklardır. (Ahiretteki gökler ve yer için bk. İbrahim 14/48)
"Rabbinin dilediği hariç" istisnası ile ilgili olarak da müfessirler farklı yorumlarda bulunmuşlardır.
a) "Allah dilediği takdirde bu ebediliği bir süre sonra sona erdirecek" demektir. Bu durum cehennemin de sonlu olacağını hatıra getirmektedir.
b) Allah dilediği kimseleri orada ebedi kalmaktan kurtaracaktır. Bu da bazı müşrik ve inkarcıların cehennemde ebedi kalmaktan kurtulacağı ihtimalini hatıra getirmektedir. (krş. En'am, 6/128) Şüphesiz ki Allah istediğini yapma gücüne sahiptir; O'nun için hiçbir engel söz konusu değildir; ancak müşrik ve inkarcıları affetmeyeceğini, bunların ebedi olarak cehennemde kalacağını açıkça bildirmiştir. (Nisa, 4/14,116)
c) Başka bir yoruma göre ise bedbahtlar, günahkar müminler ve inkarcılar olmak üzere ikiye ayrılır. Bu istisna müşrik ve inkarcıları değil günahkar müminleri ifade eder. Bunlar belli bir süre cehennemde kaldıktan sonra yüce Allah bunları oradan çıkartıp cennete yerleştirecek, inkarcı bedbahtlar ise ebedi olarak cehennemde kalacaklardır. Bu yorum daha tutarlı görünmektedir. Çünkü müminlerin ebedi olarak cennette, inkarcıların ise ebedi olarak cehennemde kalacaklarını açıkça İfade eden ayetler vardır. (bk, Maide 5/119; Cin 72/23; bu istisna ile ilgili diğer görüşler için bk. Şevkani, II, 500)
Mutlu olanlara gelince bunlar da sonsuz olarak cennette yaşayacaklardır, "Rabbinin dilediği hariç" istisnası bunlar hakkında da mevcuttur; ancak ayetin son cümlesi cennet nimetlerinin kesintisiz olduğunu ve cennete girenlerin oradan çıkarılmayacağını göstermektedir. Bu takdirde istisnanın anlamı nedir?
İbn Aşur'a göre bu istisna iki anlamda yorumlanabilir:
1. Tövbe etmeden ahirete giden müminler bir süre cehennemde kaldıktan sonra Allah merhameti gereği onları bir sebep ve hikmetle affeder ve cennete koyar. Bunlara "cennetteki cehennemlikler" denilir.
2. Bu istisnadan maksat Allah'ın lütuf ve rahmetinin bir tecellisi olan nimetlerin "ödenmesi gereken şeyler" şeklinde anlaşılmasını önlemektir.
Bazı müfessirlerse bu istisnayı, "Allah onlara başka bir mükafat bahşetmeyi istemedikçe" şeklinde yorumlamışlardır. "Allah insanın önünde yeni bir sahne, daha yüksek bir evre açmadıkça (cennette sonsuz olarak kalacaklardır)" şeklinde yorumlayanlar da vardır. (Esed, 447; bk Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu, ilgili ayetlerin tefsiri)
Hud Suresi, Ayet 105 -108:
105. 0 gün geldiğinde Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onlardan kimi bedbahttır, kimi mutlu.
106. Bedbaht olanlar ateştedirler, orada onlar her nefeste acıdan inleyip feryat ederler.
107. Rabbinin dilediği hariç onlar, gökler ve yer durdukça o ateşte ebedi kalacaklardır. Rabbin gerçekten istediğini yapar.
108. Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada bir lütuf olarak ebedi kalacaklardır.
İlgili Ayetlerin Açıklaması:
Bu ayetler, 103. ayetin "O gün bütün insanların bir araya toplandığı gündür" mealindeki bölümünü açıklayıcı mahiyette olup mahşerde toplanacak olan insanların dünyadaki iman ve amellerine göre oradaki durumlarının ne olacağını, varıp kalacakları yerleri haber vererek o günün dehşetini tasvir etmektedir. Ayetlerin, putperest kavimlerin kıssalarının ardından gelmiş olması dikkate alındığında 105. ayetin putların Allah katında kendileri için şefaatçi olacağına inanan kimselere hitap ettiği anlaşılırsa da ayette genel olarak şefaatçilere güvenip de günahtan sakınmayan kimselerin uyarıldığını söylemek daha uygun olur. Zira o yüce mahkemede Allah'ın izni olmadan ne peygamber, ne evliya, ne melek ne de başka bir güç şefaat edip söz söyleyebilir. (Taha, 20/109; Nebe' 78/38) İnsanlar, dünyadaki iman ve amellerine göre ahirette bedbahtlar ve mutlular olmak üzere iki gruba ayrılacaklardır. 106. ayette dünyada inkarcılıkta ısrar eden bedbahtların ahirette cehennem ateşiyle cezalandırılacakları, 108. ayette ise mutluların yani müminlerin cennet nimetleriyle ödüllendirilecekleri ifade edilmiştir.
107. ayette geçen ve "gökler ve yer durdukça" şeklinde çevirileri ifadeyi müfessirler iki şekilde yorumlamışlardır:
a) Bu cümle Arap dilinde mecazi anlamda sonsuzluğu ifade etmek için kullanılır. Buna göre ayet bedbahtların cehennemde ebedi olarak kalacaklarını göstermektedir.
b) "Ahiretteki gökler ve yer durdukça" demektir. Ahiret sonsuz olduğuna göre bedbahtlar da cehennemde sonsuz olarak kalacaklardır. (Ahiretteki gökler ve yer için bk. İbrahim 14/48)
"Rabbinin dilediği hariç" istisnası ile ilgili olarak da müfessirler farklı yorumlarda bulunmuşlardır.
a) "Allah dilediği takdirde bu ebediliği bir süre sonra sona erdirecek" demektir. Bu durum cehennemin de sonlu olacağını hatıra getirmektedir.
b) Allah dilediği kimseleri orada ebedi kalmaktan kurtaracaktır. Bu da bazı müşrik ve inkarcıların cehennemde ebedi kalmaktan kurtulacağı ihtimalini hatıra getirmektedir. (krş. En'am, 6/128) Şüphesiz ki Allah istediğini yapma gücüne sahiptir; O'nun için hiçbir engel söz konusu değildir; ancak müşrik ve inkarcıları affetmeyeceğini, bunların ebedi olarak cehennemde kalacağını açıkça bildirmiştir. (Nisa, 4/14,116)
c) Başka bir yoruma göre ise bedbahtlar, günahkar müminler ve inkarcılar olmak üzere ikiye ayrılır. Bu istisna müşrik ve inkarcıları değil günahkar müminleri ifade eder. Bunlar belli bir süre cehennemde kaldıktan sonra yüce Allah bunları oradan çıkartıp cennete yerleştirecek, inkarcı bedbahtlar ise ebedi olarak cehennemde kalacaklardır. Bu yorum daha tutarlı görünmektedir. Çünkü müminlerin ebedi olarak cennette, inkarcıların ise ebedi olarak cehennemde kalacaklarını açıkça İfade eden ayetler vardır. (bk, Maide 5/119; Cin 72/23; bu istisna ile ilgili diğer görüşler için bk. Şevkani, II, 500)
Mutlu olanlara gelince bunlar da sonsuz olarak cennette yaşayacaklardır, "Rabbinin dilediği hariç" istisnası bunlar hakkında da mevcuttur; ancak ayetin son cümlesi cennet nimetlerinin kesintisiz olduğunu ve cennete girenlerin oradan çıkarılmayacağını göstermektedir. Bu takdirde istisnanın anlamı nedir?
İbn Aşur'a göre bu istisna iki anlamda yorumlanabilir:
1. Tövbe etmeden ahirete giden müminler bir süre cehennemde kaldıktan sonra Allah merhameti gereği onları bir sebep ve hikmetle affeder ve cennete koyar. Bunlara "cennetteki cehennemlikler" denilir.
2. Bu istisnadan maksat Allah'ın lütuf ve rahmetinin bir tecellisi olan nimetlerin "ödenmesi gereken şeyler" şeklinde anlaşılmasını önlemektir.
Bazı müfessirlerse bu istisnayı, "Allah onlara başka bir mükafat bahşetmeyi istemedikçe" şeklinde yorumlamışlardır. "Allah insanın önünde yeni bir sahne, daha yüksek bir evre açmadıkça (cennette sonsuz olarak kalacaklardır)" şeklinde yorumlayanlar da vardır. (Esed, 447; bk Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu, ilgili ayetlerin tefsiri)