Zinnîre (ra) Zinnîre (ra) Arial,Verdana, Arial, Helvetica, sansserifHazreti Zinnîre radıyallahu anhâ birincil müslümanlardan Arial,Verdana, Arial, Helvetica, sansserifMekke'nin azgın müşrikleri kadar en ağır işkencelere revâ görülen, gözlerini kaybedesiye kadar dövülen, gaddarlık görebilen bir mümine hanım! Ebû Cehil'in fikir almaz işkenceleri karşı imanından aldığı güçle ona meydan okuyan bir kahraman Rabbimizin lutfu ile gözlerine her yerde kavuşan, imanda sebatın mükâfatını dünyada iken gören bir iman eri! Hz Ebû Bekir (ra) tarafından satın alınarak işkenceden kurtulan ve kölelikten azâd edilerek hürriyetine kavuşan bir bahtiyar İmanda sebâtın en güzel örneğini veren bir hanım sahâbi 1549033067 1549033067 zinnrera5c545e70a2188zinnrera5c545e70a2188 http:wwwbirizbizsahabilerkadsah31 Arial,Verdana, Arial, Helvetica, sansserifO, Mahzum oğulları ya da Abdüddar oğullarından bir müşrikin câriyesi idi İslâm'ın birincil günlerinde Mekke semâlarında parlayan İslâm güneşinin nûruyla gönlünü aydınlattı Yargı yolunu buldu ve ilk müslüman hanım sahâbîlerden oldu Zinnîre (ranhâ) müşrikler göre en ağır işkencelere uğratılan kadın köleler arasında idi Onun efendisi katı bir İslâm düşmanıydı İslâm’ın ilkleri her zaman çilekeş mü’minlerdi Azgın müşrikler öksüz, garib, yoksul müslümanlara fazla ezâ ve işkence etmişlerdi Her kabîle kendi içinden İslâm’a giren kimseleri hapseder, döver, aç ve susamış bırakır hatta sıcak, dargın kumlara yatırır, cefa ederdi Kimse karışamaz ve bir yargı taleb edemezdi Arial,Verdana, Arial, Helvetica, sansserifNe tüyler ürperten bir hareket Ne zâlimâne bir tutum! Bütün bir cahillik, karanlık ve zulûm devri! İnsanlık böylesine bir karanlık ve vahşet içerisinde iken İslâm güneşi dünyaya doğdu Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in nûru gönülleri aydınlattı Mekke’den yayılan nûr kısa zamanda diğer ülkelere de geçti Sevgi, veri, hizmet ve adaletle insanlık insanlığını öğrendi Allah katında herkes eşit olduğunu bildi Asalet ve üstünlüğün ama takvâ ile hareket etmekte olduğunu anladı Mekke’de kadınerkek, bağımsızlıkköle, varlıklıyoksul cümbür cemaat İslâm’la şereflenmek için can atmağa başladı Allah Rasûlüne bey’beygir etmek için fırsatlar gözetlendi Kadın köleler arasında hayatını sürdüren Zinnîre Hâtun bir fırsatını bulup İslâmla şereflendi Onun İslâm’ı kabul ettiğini duyan sâhibi küplere bindi Nasıl olur da bir esir kendi iradesiyle hareket edebilirdi? Ne yapıp etmeli onu dininden döndürmeliydi Derhal harekete geçti Ona her türlü işkenceyi yaptı Akla hayale gelmedik ezâ ve cefâlara mâruz bıraktı Lakin Zinnîre (ranhâ)’yı imanından vazgeçiremedi Hazreti Zinnîre’nin imandaki bu sebâtı efendisini deli ediyordu Bunca işkenceye rağmen o, hâlâ Allah, Allah diyordu Bir defacık olsun Lât ve Uzza’yı söyletemeyen sahibi bundan böyle yorulmuştu Onunla başa çıkamayacağını anlayınca işi Ebû Cehil’e bıraktı Kin ve kibirinden kuduran azgın müşrik canavarlar gibi kuvvetsiz, biçâre kadına saldırdı Zinnîre Hâtun’u kırbaçlar aşağıda inletti Hırsını alamayan vahşî adam bütün var kuvvetiyle onun boğazını sıktı Elleri yanlarına düşünce onu öldü diye bıraktı Zâlimin zulmünden başka neyi vardı Akla hayâle gelmedik işkenceleri Zinnîre Hâtun üzerinde canavarca sergiledi İslâm kahramanı o mübarek hanım dayanılmaz zulumler aşağıda gözlerini kaybetti Ama asla zâlime boyun eğmedi ve imanından vazgeçmedi Kendisini kuvvetli adaleli zanneden Ebû Cehil de çâresiz kaldı Ne yapacağını şaşırdı İmanın bir nur ve enerji kaynağı olduğunu anlayamadı Allah ve Resûlüne inanmanın dayanma, sebât ve sabır gücü verdiğini bilemedi İnanan insanın hiç bir vakit zulme boyun eğmeyeceğini varsayım edemedi Gerçek müminin bu derece âşikâre meydan okuyabileceğini hiç düşünmedi Zulumle, acımasızlık ile İslâm’a engel olacağını zannetti Heyhât fakat; hiç bir mümini geri çeviremedi Zinnîre Hâtun’un gösterdiği böylesine bir yiğitlik onun hangi şartlar aşağıda olursa olsun imanından vazgeçmemesi Ebû Cehil’in tuzaklarını boşuna çıkarttı Hazreti Zinnîre dünya gözlerini kaybetmişti fakat imanını aslâ! Zulümle bir netice alamayan azgın müşrik Ebû Cehil o kutsal hanımla alay etmeye başladı – “Gördün mü Lât ve Uzzâ senin gözünü de âmâ etti! dedi Müşriğin bu hezeyanlarına Zinnîre Hâtun bütün samîmiyetiyle şöyle yanıt verdi: “Hayır, vallahi hayır! Sizin tanrı diye ibadet ettiğiniz taş ve odun parçasından diğer bir şey değildir Vallâhi bu o kadar değil! Benim gözümü böyle edenler onlar değildir Lât ve Uzzâ ne yarar, ne de hasar verebilir Katiyen onlarda öyle bir kuvvet yoktur Onlar hiçbir şeyi göremezler Ama bu oysa Rabbimin işidir Benim Rabbim baştan gözümü geri vermeye, beni gördürmeye de kâdirdir! dedi Ne iman! Ne ikrar! Ne dayanıklılık! Ne sadâkat! Gücünü imanından alıp direnmek! Allah’a ve Resûlüne teslimiyetin en güzel örneğini belirlemek! Sabır ve sebât ile müşrik hezeyanlarına cesaret etmek! Doğruyu tekrar haykırmak Allah’a yakınlığın yüceliği ile düşey durmak İnancında sâbit kadem elde etmek! Ve Rabbimizin dünya ve âhiret ikramlarına nâil almak! Görebilen gözlere her yerde kavuşmak!Evet! Hazreti Zinnîre (ranhâ) böylesine ulu bir imana sahipti O: “Benim Rabbim gözümü açma kudretine sahiptir diyordu Kâinatı yoktan var eden, insanı, güneşi, ayı, yıldızları, hayvanları, bitkileri yaratan, onları idare eden ve hayatiyetlerini devam ettiren yüceler yücesi Rabbimize hiç bu meslek ağır gelir miydi? Muhakkak O’nun her şeye gücü yeterdi Birincil yarattığı gibi her tarafta diriltmeğe de kâdirdi Nitekim günün ilk ışıklarıyla Zinnîre Hâtun’un da dünyası ışıyıverdi Gözleri eski haline geliverdi Görmeyen gözler görür oluverdi Mekke’li müşrikler Zinnîre Hâtun’un gözlerinin çözülmüş olduğunu görür görmez şaşkına döndüler Putlarına olan inançları zayıfladı Bazıları neredeyse müslüman olacaktı Fakat dolandırıcı müşrik Ebû Cehil derhal araya girdi ve: “Muhammed’in izinden dışarı giden şu akılsızlara mı hayret ediyorsunuz? Eğer onun getirdiği hakiki olaydı ona biz uyardık Uğurlu işlerde onlardan daha evvel davranır, onları geçerdik! Zinnîre’nin doğruyu bulmakta bizi geçeceğini mi sandınız? dedi Yan avâneler bu hezeyanlara kandı Düşünüp ibret alamadılar Gaflet onları bürümüştü İman edecekleri yerde “Bu da Muhammed’in sihridir dediler Cehaletin zifiri karanlığından ayrılamadılar Büyü deyip işi geçiştirdiler Halbuki Ulu Rabbımız bu hâdiseden ibret alınması için Kur’lahzaı Kerimin’de şu âyeti celîleyi nâzil buyurdu Meâlen: “İnkâr edenler, iman edenler hakkında dediler fakat: “Bu meslek bir hayır olsaydı, onlar bizi geçemezlerdi Fakat onlar bununla dürüst yola girmek arzusunda olmadıkları için “Bu eski bir yalandır diyecekler (Ahkaf sûresi: 11) İslâm’ın ilk günlerinde köleler ve fakirler müslüman olunca, Kureyş ileri gelenleri, iman ve İslam’ın hayır getirmediğini, bunun bu dine birincil girenlerin seviyelerinden belirli olduğunu söylemişler Kitab’a da dil uzatmışlardı Nâzil olan bu âyet inkârcıların sapık tutumlarını sergileyip kınamıştır Bu hadise müslümanların imanlarını, kâfirlerin de küfürlerini artırmıştır Hazreti Zinnîre (ranhâ) Hâtun’un dinindeki sebâtı, inancındaki bu samimiyeti ve ihlâsı onu kölelikten kurtardı Hz Ebû Bekir (ra) onu satın alarak Allah rızası için azâd etti Cenâbı Hak şefaatlerine nâil eylesin