iltasyazilim
FD Üye
ZİYA GÖKALP (1876 1924)
Ünlü fikir adamı ve şairlerimizden olan Ziya Gökalp, 1876'da Diyarbakır'da doğdu II Meşrutiyet'ten başlayarak Türkçülük akımının en büyük temsilcisi sıfatıyla Türk us ve siyaset hayatını güçlü olarak etkilemiş, Ulusal Edebiyat akımı içinde verdiği eserlerle Türk edebiyatının biçim ve dil yönünden yenileşmesini sağlamıştır
Öğrenimine Diyarbakır'da başlayan Ziya Gökalp, benzer şehirde Askeri Rüştiye'yi (1890) ve Askeri İdadi'yi bitirdi (1894) Ziya Gökalp, tıbbiyelilerin istibdata son vermek için kurdukları Devir Komitesine girmiş, okuldaki faaliyetleri ve okuduğu Fransızca kitapların zararlı sayılması yüzünden hapsedilmiştir Diyarbakır Valisi Halit Bey'in yolsuzluklarına karşı mücadeleye girişen arkadaşlarıyla birlikte yasaklanmış yayın okudukları gerekçesiyle tutuklandı (1898) İstanbul'a döndükten sonra da okuldan uzaklaştırıldı
Ziya Gökalp, hükümlülük süresi dolunca Zaptiye Nezareti aşağı bulundurulmak üzereDiyarbakır'a gönderildi Burada Siyaset, felsefe ve tarih üstüne çalışmalar yaparken, istibdat aleyhine gizli faaliyetlere de katıldı Bölgede güvenliği temin etmek için sabit Hamidiye alaylarının başındaki Ulusal aşiret reisi İbrahim Paşa'nın adının karıştığı soygun ve baskın olayları karşı halkı direnmeğe ve eyleme yöneltti Ahali 3 gün süreyle telgrafhaneyi işgal etti (1905) İbrahim Paşa ve adamlarının cezalandırılması için saraya telgraflar çekildi Dahası, Avrupa ve Asya ülkeleri arasındaki haberleşmenin temas noktası olan Diyarbakır telgrafhanesinin bu bağlantıyı kesmesi olayın daha da büyümesine yol açmış ve yabancı ülkeler saraya zorlama yapmaya başlamıştı Konuyu incelemek üzere İstanbul'dan Diyarbakır'a gönderilen soruşturma kurulu Hamidiye alaylarının bir vakit sinmesini ve yolsuzluklara son vermesini sağladı Oysa halkın yakınmasına yol açan yeni olaylar patlak verince, Ziya Gökalp ve arkadaşlarının önderliğinde irk bitmiş telgrafhaneyi ele geçirdi 11 gün süren bu ikinci işgal halkın belirlenmiş zaferiyle sonuçlanmış, hükümet İbrahim Paşa ve alaylarını bölgeden uzaklaştırmak zorunda kalmıştır (1907) Gökalp, ilk eseri olan Şaki İbrahim destanında bu olayı anlatır
II Meşrutiyetin ilanından sonra, Ziya Gökalp'ın kurduğu kuytu cemiyetin yerini Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti Diyarbakır Şubesi aldı Partinin Diyarbakır, Van ve Bitlis örgütlerinin denetimiyle görevlendirilen Ziya Gökalp, bu dönemde Diyarbakır ve Peyman gazetelerine yazıyordu 1909'da partinin Selanik'teki kongresine il temsilcisi olarak katıldı Bir sene İstanbul Darülfünunda psikoloji okuttuktan ve Diyarbakır maarif müfettişliği yaptıktan daha sonra, yeniden Selanik'e gitti Katıldığı parti kongresinden sonradan genel merkez üyeliğine seçildi Burada Genç Kalemler, Yeni Felsefe, Rumeli gibi dergi ve gazetelerdeki yazılarıyla Türkçülük ve dilde sadeleşme hareketlerinin öncüleri aralarında bulunan Gökalp, ulusal duyguları, tarih bilincini, bilime ve tekniğe bedel veren düşünceyi her şeyin üstünde tutan şiirleriyle çevresini geniş ölçüde etkiliyordu İttihat ve Terakki Genel Merkezi İstanbul'a taşınınca (1912), Gökalp da İstanbul'a yerleşti O sene Ergani madeninden Milletvekili seçildi
Türk Ocağı çevresindeki çalışmaları, Türk Yurdu ve kendi çıkardığı Yeni Mecmua (1917) gibi dergilerdeki yazıları, Türkçülük akımının ilkelerini saptayan ve modern uygarlık karşısında yerli bir senteze varılmasını şart koşan önerileri (Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak 1918), Darülfünun'da okuttuğu toplumbilim dersleri, İttihat ve Terakki'nin yönetici kadrosu üzerindeki etkisiyle Ziya Gökalp, Mütarekeye (1919) değin uzanan dönemin zihin ve siyaset hayatına yön veren etkenlerin başında yer aldı İstanbul'un işgali üstüne tutuklanarak iki sene Malta'da sürgün kaldı (19191921) Döndükten daha sonra, Uelif ve Çeviri Heyeti başkanlığına getirileceği tarihe (1923) değin Diyarbakır'da kaldı ve minik Mecmuayı yayımladı
1923'te Diyarbakır'dan milletvekili seçildi Hakimiyeti Milliye, Yeni Gün, Cumhuriyet gazetelerinde makaleleri çıkıyordu Altın ışık (1923), Türkçülüğün Esasları (1923), Türk Töresi (1923) gibi kitapları birbirini izliyordu Cumhuriyet Irk Partisinin programını inceleyen ve yorumunu yapan Içten Yol (1923) adlı incelemesini de tekrar bu dönemde kaleme aldı O sıralar yazdığı Türk Medeniyet Tarihi ise ölümünden daha sonra yayımlandı (1926) Yeniden ölümünden sonradan dağıtılmış gazete ve dergilerde çıkmış yazılarıyla mektupları farklı alanlara yönlendirilmiş kitaplarda derlendi Çınaraltı (1939), Fırka Nedir? (1947), Ziya Gökalp Diyor ki (1950) Ziya Gökalp'ın neşredilmemiş yedi eseri ve aile mektupları (1956), Ziya Gökalp'ın Yazarlık Hayatı (1956), Ziya Gökalp Külliyatı (1 Kitap şiirler ve halk masalları;1952, 2 kitap Limni ve Malta Mektupları;1965), Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri (1973) 1924'te İstanbul'da öldü
Ala Geyik
Çocuktum, ufacıktım,
Top oynadım,acıktım
Buldum yerde bir erik,
Kaptı bir Ala Geyik
Geyik kaçtı ormana,
Bindim bir ak doğana
Doğan, yolu şaşırdı,
Kaf Dağından aşırdı
Attı beni bir göle;
Gölden çıktım bir çöle,
Çölde buldum izini,
Koştum, tuttum dizini
Geyik beni görür görmez,
Düştü büyük sevince
Verdi bana bir elma,
Dedi, dinlenme, durma
Dağdan yürü, kırdan git,
Altın Köşke tez yet
Seni bekler ezeli,
Orda dünya güzeli
Bin yıllık elem doldu!
Bunu dedi, kayboldu
Yedim sırlı elmayı,
Gördüm kuytu dünyayı
Gündüz oldu, geceler;
Ak sakallı cüceler,
Dehşet devler hortladı,
Cinler, cirit oynadı
Indirilmiş başlar yürürdü,
Saçlarını sürürdü
bir de baktım, melekler,
Başlarında çiçekler
Devlere el bağlıyor,
çaktırmadan ağlıyor
Kılıcımı çıkardım,
Perileri kurtardım
Kurtardığım periler,
adım adım geriler,
Kanadını açardı,
Selamlama verir, kaçardı
Eksik, uz gittim, dolaştım,
Altın Köşke ulaştım
Bir kapısı açıktı,
Öteki kapanıktı
Kapalıyı açarak,
Açığa vurdum kapak
At önünde et vardı,
İt, ot yemez ağlardı;
Otu cet yedirdim,
Eti ite yedirdim
Açtım bir elmas oda;
Dev şahı uykuda
Gördüm, kestim başını,
Dedim, Ey dev nerede?
Nerede Dünya Güzeli?
Dedi, Elinde eli!
Döndüm, baktım Bir Kırgız
Elbiseli hoş kız
Durmuş, bakar yanımda,
Yıldırım çaktı canımda
Güldü, dedi, Türk Beyi!
Tanıdın mı geyiği?
Kimse, beni bu devden
Alamazdı Oysa sen,
Kaya deldin, dağ yardın,
Geldin, beni kurtardın
Ah o imiş anladım,
Sevincimden ağladım,
Dedim, Turan Meleği!
Türkün ulu dileği!
Yüz milyon Türk bu anda
Seni bekler Turanda
Haydi, ivedi varalım,
Karanlığı yaralım;
Işıltısız ocak canlansın,
Fakir ülke şanlansın
İndik, iti okşadık,
Beygir sırtına atladık
Geçtik nice dağ, kaya,
Geldik Demirkapıya
Kapanması, çok yıldı,
Açıl! dedim, açıldı
Yol verince bakımlı yurt,
Aldı bizi Bozkurt,
Kaf Dağından geçirdi,
Türk Eline getirdi *
Ünlü fikir adamı ve şairlerimizden olan Ziya Gökalp, 1876'da Diyarbakır'da doğdu II Meşrutiyet'ten başlayarak Türkçülük akımının en büyük temsilcisi sıfatıyla Türk us ve siyaset hayatını güçlü olarak etkilemiş, Ulusal Edebiyat akımı içinde verdiği eserlerle Türk edebiyatının biçim ve dil yönünden yenileşmesini sağlamıştır
Öğrenimine Diyarbakır'da başlayan Ziya Gökalp, benzer şehirde Askeri Rüştiye'yi (1890) ve Askeri İdadi'yi bitirdi (1894) Ziya Gökalp, tıbbiyelilerin istibdata son vermek için kurdukları Devir Komitesine girmiş, okuldaki faaliyetleri ve okuduğu Fransızca kitapların zararlı sayılması yüzünden hapsedilmiştir Diyarbakır Valisi Halit Bey'in yolsuzluklarına karşı mücadeleye girişen arkadaşlarıyla birlikte yasaklanmış yayın okudukları gerekçesiyle tutuklandı (1898) İstanbul'a döndükten sonra da okuldan uzaklaştırıldı
Ziya Gökalp, hükümlülük süresi dolunca Zaptiye Nezareti aşağı bulundurulmak üzereDiyarbakır'a gönderildi Burada Siyaset, felsefe ve tarih üstüne çalışmalar yaparken, istibdat aleyhine gizli faaliyetlere de katıldı Bölgede güvenliği temin etmek için sabit Hamidiye alaylarının başındaki Ulusal aşiret reisi İbrahim Paşa'nın adının karıştığı soygun ve baskın olayları karşı halkı direnmeğe ve eyleme yöneltti Ahali 3 gün süreyle telgrafhaneyi işgal etti (1905) İbrahim Paşa ve adamlarının cezalandırılması için saraya telgraflar çekildi Dahası, Avrupa ve Asya ülkeleri arasındaki haberleşmenin temas noktası olan Diyarbakır telgrafhanesinin bu bağlantıyı kesmesi olayın daha da büyümesine yol açmış ve yabancı ülkeler saraya zorlama yapmaya başlamıştı Konuyu incelemek üzere İstanbul'dan Diyarbakır'a gönderilen soruşturma kurulu Hamidiye alaylarının bir vakit sinmesini ve yolsuzluklara son vermesini sağladı Oysa halkın yakınmasına yol açan yeni olaylar patlak verince, Ziya Gökalp ve arkadaşlarının önderliğinde irk bitmiş telgrafhaneyi ele geçirdi 11 gün süren bu ikinci işgal halkın belirlenmiş zaferiyle sonuçlanmış, hükümet İbrahim Paşa ve alaylarını bölgeden uzaklaştırmak zorunda kalmıştır (1907) Gökalp, ilk eseri olan Şaki İbrahim destanında bu olayı anlatır
II Meşrutiyetin ilanından sonra, Ziya Gökalp'ın kurduğu kuytu cemiyetin yerini Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti Diyarbakır Şubesi aldı Partinin Diyarbakır, Van ve Bitlis örgütlerinin denetimiyle görevlendirilen Ziya Gökalp, bu dönemde Diyarbakır ve Peyman gazetelerine yazıyordu 1909'da partinin Selanik'teki kongresine il temsilcisi olarak katıldı Bir sene İstanbul Darülfünunda psikoloji okuttuktan ve Diyarbakır maarif müfettişliği yaptıktan daha sonra, yeniden Selanik'e gitti Katıldığı parti kongresinden sonradan genel merkez üyeliğine seçildi Burada Genç Kalemler, Yeni Felsefe, Rumeli gibi dergi ve gazetelerdeki yazılarıyla Türkçülük ve dilde sadeleşme hareketlerinin öncüleri aralarında bulunan Gökalp, ulusal duyguları, tarih bilincini, bilime ve tekniğe bedel veren düşünceyi her şeyin üstünde tutan şiirleriyle çevresini geniş ölçüde etkiliyordu İttihat ve Terakki Genel Merkezi İstanbul'a taşınınca (1912), Gökalp da İstanbul'a yerleşti O sene Ergani madeninden Milletvekili seçildi
Türk Ocağı çevresindeki çalışmaları, Türk Yurdu ve kendi çıkardığı Yeni Mecmua (1917) gibi dergilerdeki yazıları, Türkçülük akımının ilkelerini saptayan ve modern uygarlık karşısında yerli bir senteze varılmasını şart koşan önerileri (Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak 1918), Darülfünun'da okuttuğu toplumbilim dersleri, İttihat ve Terakki'nin yönetici kadrosu üzerindeki etkisiyle Ziya Gökalp, Mütarekeye (1919) değin uzanan dönemin zihin ve siyaset hayatına yön veren etkenlerin başında yer aldı İstanbul'un işgali üstüne tutuklanarak iki sene Malta'da sürgün kaldı (19191921) Döndükten daha sonra, Uelif ve Çeviri Heyeti başkanlığına getirileceği tarihe (1923) değin Diyarbakır'da kaldı ve minik Mecmuayı yayımladı
1923'te Diyarbakır'dan milletvekili seçildi Hakimiyeti Milliye, Yeni Gün, Cumhuriyet gazetelerinde makaleleri çıkıyordu Altın ışık (1923), Türkçülüğün Esasları (1923), Türk Töresi (1923) gibi kitapları birbirini izliyordu Cumhuriyet Irk Partisinin programını inceleyen ve yorumunu yapan Içten Yol (1923) adlı incelemesini de tekrar bu dönemde kaleme aldı O sıralar yazdığı Türk Medeniyet Tarihi ise ölümünden daha sonra yayımlandı (1926) Yeniden ölümünden sonradan dağıtılmış gazete ve dergilerde çıkmış yazılarıyla mektupları farklı alanlara yönlendirilmiş kitaplarda derlendi Çınaraltı (1939), Fırka Nedir? (1947), Ziya Gökalp Diyor ki (1950) Ziya Gökalp'ın neşredilmemiş yedi eseri ve aile mektupları (1956), Ziya Gökalp'ın Yazarlık Hayatı (1956), Ziya Gökalp Külliyatı (1 Kitap şiirler ve halk masalları;1952, 2 kitap Limni ve Malta Mektupları;1965), Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri (1973) 1924'te İstanbul'da öldü
Ala Geyik
Çocuktum, ufacıktım,
Top oynadım,acıktım
Buldum yerde bir erik,
Kaptı bir Ala Geyik
Geyik kaçtı ormana,
Bindim bir ak doğana
Doğan, yolu şaşırdı,
Kaf Dağından aşırdı
Attı beni bir göle;
Gölden çıktım bir çöle,
Çölde buldum izini,
Koştum, tuttum dizini
Geyik beni görür görmez,
Düştü büyük sevince
Verdi bana bir elma,
Dedi, dinlenme, durma
Dağdan yürü, kırdan git,
Altın Köşke tez yet
Seni bekler ezeli,
Orda dünya güzeli
Bin yıllık elem doldu!
Bunu dedi, kayboldu
Yedim sırlı elmayı,
Gördüm kuytu dünyayı
Gündüz oldu, geceler;
Ak sakallı cüceler,
Dehşet devler hortladı,
Cinler, cirit oynadı
Indirilmiş başlar yürürdü,
Saçlarını sürürdü
bir de baktım, melekler,
Başlarında çiçekler
Devlere el bağlıyor,
çaktırmadan ağlıyor
Kılıcımı çıkardım,
Perileri kurtardım
Kurtardığım periler,
adım adım geriler,
Kanadını açardı,
Selamlama verir, kaçardı
Eksik, uz gittim, dolaştım,
Altın Köşke ulaştım
Bir kapısı açıktı,
Öteki kapanıktı
Kapalıyı açarak,
Açığa vurdum kapak
At önünde et vardı,
İt, ot yemez ağlardı;
Otu cet yedirdim,
Eti ite yedirdim
Açtım bir elmas oda;
Dev şahı uykuda
Gördüm, kestim başını,
Dedim, Ey dev nerede?
Nerede Dünya Güzeli?
Dedi, Elinde eli!
Döndüm, baktım Bir Kırgız
Elbiseli hoş kız
Durmuş, bakar yanımda,
Yıldırım çaktı canımda
Güldü, dedi, Türk Beyi!
Tanıdın mı geyiği?
Kimse, beni bu devden
Alamazdı Oysa sen,
Kaya deldin, dağ yardın,
Geldin, beni kurtardın
Ah o imiş anladım,
Sevincimden ağladım,
Dedim, Turan Meleği!
Türkün ulu dileği!
Yüz milyon Türk bu anda
Seni bekler Turanda
Haydi, ivedi varalım,
Karanlığı yaralım;
Işıltısız ocak canlansın,
Fakir ülke şanlansın
İndik, iti okşadık,
Beygir sırtına atladık
Geçtik nice dağ, kaya,
Geldik Demirkapıya
Kapanması, çok yıldı,
Açıl! dedim, açıldı
Yol verince bakımlı yurt,
Aldı bizi Bozkurt,
Kaf Dağından geçirdi,
Türk Eline getirdi *