zülüf dökülmüş yüze Zülüf dökülmüş yüze Orta Anadolu yöresi Zülüf dökülmüş yüze Kaşlar yakılmış göze Usandım bu canımdan (aman aman) Derdinle geze geze Gün doğdu aştı böyle Gönlümüz coştu böyle Sen orada ben burda (aman aman ) Ömrümüz geçti böyle Bu ellerde gez gayri Katip ol da yaz gayri Bir kazma al bir kürek(aman aman) Mezarımı kaz gayri LafMüzik: Neş'et Ertaş 1960’lı yıllardan itibaren ismi bağlama ile birlikte anılan, sadece geniş ahali kesimlerinde değil, önemli musiki çevrelerinde de taktir ve hayranlıkla dinlenen Neşet Ertaş’ı ayrı bir bağlamda ölçmek gerekiyor Çünkü o da fiilen bütün bir yöre sanatçısı, yani mahalli bir ressam olmasına rağmen yaygın şöhreti ve söylediği türkülerin popülaritesi ile ülke genelinde bilinen biri olarak diğerlerinden ayrılır İşte Neşet Ertaş Orta Anadolu bozkırlarının bütün göbeğinde, “ay arkadaş deyince yeri göğü inleten gönül delisi bir babanın evladı olarak 1938’de Kırtıllar’da dünyaya gelir Hiç çocuk sahibi olamadığı birincil karısı Hatice’yi genç yaşında kaybeden Muharrem Ertaş, ikinci evliliğini Kırtıllar köyünden Döne ile yapar ve bu evlilikten, Necati, Neşet, Ayşe, Nadiye ve muhterem adında beş çocuğu olur Kırtıllar nüfusunun tamamı abdallardan ibaret olan bir aşiret köyüdür Köyün çevrede “abdallar adıyla anılması da bundan olsa gerek Daha altı yedi yaşlarında iken, kendisini yöre düğünlerinin aranılan ressam babası Muharrem Ertaş’ın sazı önünde oynarken bulan Neşet Ertaş, hayatını, bir nevi yaşam destanı diyebilceğimiz 1960’lı yıllarda yazdığı uzun bir şiirinde şöyle anlatır;