A İle Başlayan Deyimler
A Harfindeki Tum Deyimler
Acemi caylak : Toy, tecrubesiz, beceriksiz kimse
Acemilik cekmek : 1 Bir işte bilgisiz ve deneyimsiz olduğu icjn sıkıntı cekmek 2 Bir yerin yabancısı olduğu icin bocalamak
Acem kılıcı gibi İki tarafı (taraflı) kesmek: Yandaşlarına da, karşıtları na da zarar vermek, her iki yanı da kırmak
Acentadan cıkma : Yeni, gıcır gıcır (araba)
Acı cekmek (duymak) : 1 Vucutta herhangi, bir yara, ezik vb nede niyle aa duymak 2 Yaptığı bir işin kotu sonuclanmasından oturu uzulmek
Acı gelmek (bir şey, birine) : Bir soz, durum, davranış ona dokun mak, onu uzmek
Acından olmek : 1 Cok acıkmış olmak 2 Aclıktan otmek
Acı kuvvet: Zorlayıcı, ezici guc
Acısı cıkmak : Bir gucluğun daha sonra olumsuz, kotu sonuclarını gor mek, yaşamak
Acısı icine (yureğine) cokmek (işlemek) : Uzuntu yaratan bir olay belleğinde, gonlunde derin iz bırakmak
Acısını almak : 1 Act tadını gidermek 2 Sızısını, uzuntusunu gider mek
Acısını cekmek (bir şeyin) : Yapılan yanlış bir işin uzucu sonuclarını gormek
Acısını cıkarmak (bir şeyin) (bir kimseden) : 1 Uğradığı maddi ve manevi kayıpları gidermek 2 Zamanında gereği gibi yapılamayan
birşeyi fırsatı duşunce fazlasıyla yapmak; telafi etmek, gidermek 3
Yapılan bir kotuluğe kotulukle karşılık verip oc almak; intikam almak
Acı soğuk : Cok uşuten, sert soğuk
Acı soylemek: Yanlış yolda olan bir kimseyi cekinmeden uyarmak, sert dille eleştirmek
Acı tatlı: Hem hoş hem uzuntu verici olan
Aciz bırakmak (birini) : Birini caresiz, gucsuz duruma getirmek
Aciz kalmak : 1 Hic bir şey yapamayacak duruma gelmek 2 Butun cabalarına karşın o işi yapamamak ; caresiz kalmak
Acze duşmek : Gucsuz kalmak, beceriksiz olmak
Ac acına : Ac olarak, hicbir şey yemeden
Ac bulac : Perişan, yoksul, bakımsız bir durumda
Ac gozlu : Azla yetinmeyen, doymak bilmeyen (kimse) ; haris; gozu ac
Ac gozunu, acarlar gozunu : Cok dikkatli ol, yoksa cok şeyler kaybe dersin, act olaylarla karşılaşırsın anlamında
Acığa almak (birini) : Onu tam yetki ve sorumlulukla yaptığı, gorevden
almak
Acığa cıkarmak (birini) (bir şeyi): 1 O kimsenin gorevine son ver mek ; onu kadrodışı bırakmak 2 Bir durumu fark ederek aydınlatmak 3 O şeyi kimyasal bir işlemle başka şeylerden ayırmak
Acığa cıkmak: Bir durum başkalarınca anlaşılmak
Acığa vurmak (bir şeyi) : 1 Gizli kalması gereken bir şeyi acıkla mak, belli etmek 2 Bir davranış her şeyin belirtisi olmalı
Acığı cıkmak : Onun sorumluluğundaki mal ya da para tutarında, tuttu ğu hesapta, eksiği olduğu anlaşılmak
Acığını bulmak (birinin): 1 Bir hesaplamada eksiğini ortaya koy mak 2 Birini alt etmek icin, bilinmeyen, gizli kalmış bir kusurunu, hatasını oğrenmek
Acığını kapatmak (birinin) (bir şeyin) : 1 Birinin eksik bıraktığı işleri tamamlamak 2 Birini hesap acığını odemek
Acığını yakalamak (birinin) : Onun hesap hilesini, yalanını, hatalı bir işini fark etmek, bulmak
Acık acık : Hicbir gizli yon bırakmadan ; ictenlikle
Acık ağızlı: Aptal gorunuşlu, salak, sersem kimse icin soylenir
Acık alınla : Şerefle, şerefli bir bicimde, ovuncle
Acık bono (cek, kart) vermek (birine) : Bir kimseye bir konuda sınır sız yetki vermek, tanımak
Acık elli: Comert kimse icin soylenir, eli acık
Acık etmek (bir şeyi): Beili etmek (Kars İpucu vermek)
Acık fikirli: Yeniliklere İlgi duyan, ayak uydurabilen ya da hoşgorulu bir tavır takınan (kimse)
Acıkgoz: 1 Durumları, fırsatları en iyi değerlendirebilen, becerikli, uyanık (kimse) 2 Kurnaz, işini bilen, kendi cıkarını gozeten (kimse)
Acık gozluk etmek : 1 Uyanık davranmak 2 Fırsatlardan yararlan masını bilmek
Acık hava : Bir binanın dışındaki yer
Acık hava oteli: Geceyi sokakta gecirenler icin sokak
Acık kalpli: Gizlisi saklısı olmayan, duşunduklerini olduğu gibi soyle yen, samimi (kimse); acık yurekli
Acık kapı bırakmak : Bir konuda kesin yargıya varmamak, o konuyu yeniden ele alabilme olanağını bırakmak
Acık kapı bırakmamak : Bir konuda her turlu onlemi almış olmak
Acık konuşmak: Gerceği korkuya, cekinme duygusuna kapılmadan, gizlemeye gerek duymadan soylemek
Acıklık getirmek (İzahetme) : Konuyu daha anlatılır kılmak
Acık mektup : Herhangi bir kimseye, kuruma hitaben yazılan ve kamu oyunu etkilemek amacıyla basın organlarında yayımlanan mektup
Acık olmak: Hicbir şeyi gizlememek saklamamak; icten, samimi, art
Acık oynamak: Hicbir art duşuncesi, gizli niyeti olmamak
Acık sacık : Yasa ve toplum kurallarına gore ayıp ve suc sayılacak ol cude (giyim, soz; konuşmak)
Acık secik: Cok belirgin (bicimde), acık ve anlaşılır bicimde
Acık soylemek : 1 Kolay anlaşılır bir bicimde soylemek 2 Cekinme den soylemek
Acık sozlu : Duşuncelerini acıkca belirten, İcten kimse icin soylenir
Acık şehir: Bir savaşta, savunmasız olduğu onceden ilan edilen şehir
Acıkta bırakmak (birini) : 1 Ona herhangi bir iş ya da gorev verme mek 2 Onu evsiz barksız bırakmak 3 Onu ceşitli kişilere sağla nan hizmetten yoksun bırakmak
Acıkta kalmak: 1 Herhangi bir işe ya da kuruluşa girememek 2 Ev siz barksız kalmak 3 Ceşitli kişilere sağlanan hizmetten yoksun kal mak yararlanamamak
Acıktan acığa: Herkesin gozu onuride, gizleyip saklamadan (Kars
Goz gore gore)
Acık teşekkur : Bastn organları yoluyla, ilgili kimse ya da kuruluşa İle tilen teşekkur turu
Acık vermek: 1 Hesabı tutturamamak, gelir ile gider arasında denge kuramamak 2 Borclu duruma duşmek 3 Kendini ele verecek soz soylemek ya da davranışta bulunmak 4 Gizlenmesi gereken bir şe yi farkında olmadan belli eermek Acık yurekli: İci dışı bir, durust kimse; Acık kalpli Acık yureklilikle (yurekle): Hicbir şeyi gizlemeden, samimi olarak
Acılıp sacılmak : 1 (Kadın) Oldukca acık sacık giyinmeye başlamak
2 (Kadın) Oldukca serbest ve pervasız davranmaya başlamak
Ac karnına : Boş mideyle, henuz bir şeyler yiyip icmeden
Ac kurt (kurtlar) gibi: Aşın bir istekle
Aclıktan gozu (gozleri) kararmak : Cok Acıkmak
Aclıktan İmanı gevremek : Cok acıkmış olmak
Aclıktan nefesi kokmak : Yoksul duruma duşmek
Aclıktan olmek: Dayanılamayacak olcude acıkmış olmak
Acmaza duşmek: İcinden cıkılması zor bir durumla karşılaşmak
Acmaza getirmek (duşurmek, sokmak) (birini) : Onu icinden zor cı kılır bir durumla karşı karşıya bırakmak
Actı ağzını, yumdu gozunu : Kızgınlık, Ofke nedeniyle onur kına soz ler soyledi anlamında kullanılır (Kars Ağzına geleni soylemek)
Ad almak : Kendisine ad verilmek
Adama donmek (benzemek) : Giyimi ve tavırlarıyla herkesce beğeni lir duruma gelmek, derlenip toparlanmak
Adam almamak (bir yer); Orası cok kalabalık olmak
Adam başına : Her bir kimseye
Adam etmek (birini) (bir şeyi) : 1 O kimseyi topluma yararlı bir du ruma getirmek, yetiştirmek 2 O şeyi onarıp yarayışlı duruma getirmek
Adamına duşmek(adamını bulmak): 1 Bir iş gercek sahibine veril mek; bir işi en iyi, en kolay yapan kimseyi bulmak 2 (Alay yollu) Karakterine guvenilmeyen kimseyle bir arada olmak, iş yapmak, kar şılaşmak ,
Adam icine cıkamaz olmak (cıkamamak): Sıkılganlık, utangaclık, yoksulluk, yuz kızartıcı bir davranış vb yuzunden İnsanların arasına karışamamak ^
Adam olmak : 1 Bir kimse, kendisini yetiştirip toplama yararlı bir du ruma gelmek 2 Bir şey onarılıp işe yarar duruma gelmek
Adam oluncaya kadar dokuz fırın ekmek İster : Soz konusu kimse nin yetişip topluma yararlı olması icin daha cok uzun zaman calışması gerekir anlamında
Adam sen de : Aldırma, onem verme! anlamında
Adam yerine koymak (birini) : Ona hak etmediği değeri vermek
Adan zye kadar: Başından sonuna kadar, butunuyle, baştan aşağı
Adet gormek : Kadının ayda bir dolyatağından kan gelmek; aybaşı ol mak
Adet yerini bulsun diye : Gerekli gorulduğu icin değil, herkes oyle yaptığı, alışıldığı İcin anlamında
Adı cıkmak (birinin): Kotu bir adla anılır olmak
Adı (bir şeye) cıkmak: Gercekte oyle olmadığı halde, oyteymiş gibi tanınmak; ismi (bir şeye) cıkmak
Adı duyulmak : Unlenmeye başlamak; ismi duyulmak
Adı gecmek: 1 Soz konusu edilmek 2 Adı yazılmak; ismi gecmek
Adı kalmak : oldukten sonra da adı anılmak; ismi kalmak
Adı karışmak (bir işe, olaya) : Soz konusu iş ya da olayda kendisinin de İlgili olduğunu soylenmek; ismi karışmak
Adım adım yer edeyim, gor sana neler edeyim : Senin bulunduğun yere sezdirmeden bir yerleşeyim, bak sana ne oyunlar oynayacağım anlamında
Adım atmak : Bir işe başlamak, girişmek
Adım atmamak (bir yere ) : Oraya hic gitmemek, uğramamak
Adım başı(na) : Birbirine yakın yerlerde
Adımım denk (tek) almak : Bir işte dikkati davranmak
Adını ağzına aptestte aJmak : Onu saygıyla anmak
Adını koymak : Bir malın fiyatını, bir işin paraca karşılığını belirlemek
Adı (bite) okunmamak: Ona hic değer, onem verilmemek; iemi (bi le) okunmamak
Adını (bir şeye) cıkarmak : Kendini o şey gibi tanıtmak
Adını (defterden) silmek : Onunla İlişkisini kesmek
Adı sanı belirsiz: Kim olduğu, kimin nesi olduğu bilinmiyen
Adı ulu gotu kuru : Cok unlu sanılıyor ama gercek oyle değil
Adı ustunde ; Apacık belli, adından da anlaşılacağı gibi
Adıyla sanıyla : Herkesce bilinen adı ve unuyle; ismiyle cismiyle
Ad takmak (birine) : Ona niteliklerine uygun bir ad vermek; isim tak mak
Afakanlar basmak : bk Hafakanlar basmak
Afişte kalmak : Bir oyun pekcok kez sahnelenmek, gosterimi surmek
Aforoz etmek (birini) : Kızılan, sevilmeyen bir kimse ya da kuruluşla butun ilişkileri kesmek, onu dışlamak
Afyonu başına vurmak: Ofkesinden ne yaptığını bilmeyecek duruma gelmek
Afyonu patlamak : Kendine gelmek
Afyonunu patlatmak: 1 Bir kimsenin keyfini bozup sinirlenmesine yol acacak davranışlarda bulunmak 2 Uyku sersemliğini gidermeye calışmak
Ağac olmak : Birini ayakta uzun sure beklemek
Ağına duşmek : Birinin tuzağına duşmek Ağır aksak : Pek yavaş, aralıklı olarak
Ağır basmak : 1 Ağırlığı fazla gelmek 2 Bir yon, bir taraf daha us tun gelmek
Ağır başlı : Ciddi, tutarlı (kimse)
Ağır canlı: Cok yavaş davranan (kimse)
Ağırdan almak : Bir işi yapmak konusunda gonulsuz davranmak
Ağır duymak (işitmek) : Kulakları iyi duymamak
Ağır elli : 1 İşlerini cabuk yapamayan (kimse);
Ağır gelmek : 1 Ağırlığı fazla gelmek 2 Yapılması, tahammul edil mesi guc gelmek 3 Gucune gitmek, kırmak, incitmek
Ağır gitmek : Bir iş normal temposundan daha yavaş yurumek
Ağır hastalık: Tehlikeli, Olumle sonuclanan hastalık
Ağırına (ağrına) gitmek: Bir davranış İncinmesine, gucenmesine yol acmak, onurunu kırmak (Kars Gucune gitmek, zoruna gitmek)
Ağır İşrtmek : bk Ağır duymak
Ağır kanlı: Davranışları yavaş olan tembel, uyuşuk (kimse)
Ağırlığım koymak (Bir şeye, bir şeyden yana): Etkisini, gucunu, onu desteklemede kullanmak
Ağırlık basmak (cokmek) (birine) : Uzerine bir gevşeklik gelmek, uyuyacak duruma gelmek
Ağırlık merkezi: Bir İşin en onemli kısmı
Ağırlık vermek (olmak) (birine) (bir şeye) : 1 Bir kimseye sıkıntı vermek (Kars Yuk olmak) 2 Bir şeye onem vermek, oncelik tanımak
Ağır olmak : Sabırlı, ciddi, soğuk kanlı olmak
Ağır soz: Kalp kıran, onuru zedeleyen soz
Ağır top : Bir toplulukta sozu gecen, yonlendirme gucu olan kimse
Ağır uyku : Derin uyku (Kars Deliksiz uyku)
Ağız birliği etmek : Bir konuda aynı şeyler soylemeyi ya da yapmayı kararlaştırmak (Kars Aynı ağzı kullanmak)
Ağız dalaşı (dalaşması): Sozle yapılan kavga
Ağızdan ağıza : Biri otekine, otekisi de başkalarına soyleyerek
Ağız değiştirmek: Daha once soylediğinden cok farklı şeyler anlat mak
Ağız dolusu (kufur, laf etmek) : Bol ve ağır (kufur, laf etmek)
Ağız eğmek (birine) : Bir şeyi ondan yalvarırcasına istemek
Ağız kalabalığına getirmek (birini): Konudışı sozlerle karşısındakini şaşırtıp amacına ulaşmak
Ağız kokusu : Bir kimsenin dayanılması guc davranışları, sozleri, istek leri
Ağız tadı: Bir toplulukta, dirlik duzenlik
Ağız yapmak : Bir kimseyi sozle, davranışlarıyla oyalamaya, aldatma ya calışmak
Ağlama duvarına donmek : Herkesin derdini dokup sızlandığı biri hali ne gelmek
Ağlamaklı olmak : Ağlayacak gibi olmak
Ağrısı tutmak: 1 Gebe kadının doğum şanoları başlamak 2 Her hangi bir ağrı varlığını duyurmaya başlamak
Ağza alınmayacak (alınmaz) : Kaba, soylenmesi ayıp sayılan (soz)
Ağzı (bir karış) acık kalmak: Bir olay ya da soz karşısında şaşırıp kalmak, donup kalmak
Ağzı bozuk : Kufurlu konuşmayı huy edinen, kufurbaz (kimse)
Ağzı burnu yerinde : Olduca guzel, yakışıklı (kimse)
Ağzı celik (teneke kaplı): Cok sıcak yiyecek ve icecekleri rahatlıkla yiyip icebilen kimse
Ağzı dili kurumak : Bir şeyi bıkacak derecede cok tekrarlamak
Ağzı dili varmamak : bk Dili varmamak
Ağzı var dili yok: Pek konuşmayan, hakkını aramasını bilmeyen (kimse)
Ağzı gevşek: Sır saklamasını beceremeyen, geveze (kimse)
Ağzı havada : Neler olup bittiğinden haberi olmayan, şaşkın, alık
Ağzı kalabalık : Yerli yersiz cok konuşan (kimse)
Ağzı kara: 1 Kotu haberler veren (kimse) 2 Fitneci, camur atan (kimse)
Ağzı kulaklarına varmak : Bir olay, durum karşısında cok sevinmek
Ağzı laf yapmak : Etkileyici, inandırıcı bicimde konuşmak
Ağzına bir parmak bal calmak: Bir kimseyi tatlı vaatlerle, onemsiz şeylerle oyalamak, avutmak
Ağzına bir şey (cop) koymamak : Hicbir şey yememiş olmak
Ağzına burnuna bulaştırmak (bir işi): Bir işi becerememek, berbat etmek, bozmak (Kars Yuzune gozune bulaştırmak)
Ağzına geleni soylemek: Kızgınlık, ofke, vb etkisiyle kına ve kaba sozler soylemek (Kars Actı ağzını yumdu gozunu)
Ağzına kadar: Boş yer kalmamak uzere
Ağzına (ağzınıza) sağlık: Yerinde, en uygun zamanında soz soyle yenlere iltifat olarak soylenir
Ağzına sakız etmek (bir şeyi) : 0 şeyi devamlı konuşur olmak
Ağzına sakız olmak: Bir kimsenin devamlı konuştuğu bir konu duru muna gelmek, dedikodu konusu olmak
Ağzına sıcmak: Ofkelenilen bir kimseye buyuk zarar verecek bir iş yapmak
Ağzına surmemek (koymamak) (bir şeyden): Soz konusu bir yiye cek, icecekse ondan hic yememek, icmemek
Ağzına tukurmek : Sıkıntı, aa veren bir şeye lanet okumak
Ağzına vur, lokmasını al: Cok yumuşak başlı, sessiz, aciz (kimse)
Ağzına yakışmamak : Ayıp sayılan ya da hayrete duşuren sozler soy lemek
Ağzında bakla ıslanmamak : Hicbir sim saMayamamak, sır tutamamak
Ağzında buyumek : Bir yiyeceği sevmediği, karnı doyduğu, iştahsız ol duğu icin bir turlu yutamamak
Ağzında gevelemek (bir şeyi): Onu acıkca soylememek
Ağzından baklayı cıkarmak : Sabrı tukenip bildiklerini, duşunduklerini soyleyi vermek
Ağzından bal akmak : Tatlı, etkileyici bicimde konuşmak
Ağzından burnundan gelmek : bk Burnundan gelmek
Ağzından burnundan getirmek : bk Burnundan getirmek
Ağzından cıkanı (cıkan sozu) kulağı işitmemek (duymamak) : Kız gınlık, ofke vb yuzunden cok ağır sozler soylediğinin farkında olmamak
Ağzından duşurmemek (bir şeyi, birini, adını) : Her yerde, her za man onun sozunu etmek
Ağzından girip burnundan cıkmak : Ceşitli yollar deneyerek kandır mak, bir şeye razı etmek
Ağzından kacırmak : Soylemek istemediği bir şeyi boş bulunup soyle yi vermek
Ağzından kapmak: Bir kimsenin konuşmasından yarım yamalak bir şeyler oğrenmek
Ağzından konuşmak (birinin): Başkası adına ya da başkasını taklit ederek konuşmak
Ağzından laf almak (kapmak) : Bir kimseden ceşitli yolları deneyerek gizli tutulan şeylerle İlgili bilgiler edinmek
Ağzından laf calmak (cekmek): Bir kimseden birtakım mantık oyunla rıyla bilgi sızdırmak
Ağzından lokmasını almak : Hakkı olan şeyi onun elinden almak
Ağzından yel alsın : Soylediğin kotu olayın gercekleşmemesini dile rim anlamında
Ağzında yaş kalmamak : Bir duşuncesini bir kimseye bircok kez soy lemiş olmak (Kars Dilinde tuy bitmek)
Ağzını acmak: 1 Konuşmak 2 Kına sozler soylemek, azarlamak, paylamak
Ağzını aramak (yoklamak) (birinin) : Bir kimsenin belli bir konuda ne ler duşunduğunu oğrenmeye calışmak
Ağzını bıcak acmamak : Uzuntusunden ya da başka bir nedenle ko nuşacak durumda olmamak
Ağzını bozmak : Kufur ve hakaret dolu sozler soylemek, kufretmek
Ağzını burnunu dağıtmak : Yumrukla feci şekilde dovmek, adamakıllı hırpalamak
Ağzını havaya (poyraza, yele) acmak: Eline gecen fırsatı kacırdıktan sonra, boş yere bir şeyler beklemek, ummak
Ağzını hayra acmak : Hep kotu olasılıklardan soz etmek
Ağzını kapamak (kapatmak) (biri) (birinin) : 1 Susmayı tercih et mek 2 Kucuk bir cıkar karşılığında bir kimsenin konuşmamasını sağlamak
Ağzını muhurlemek: Hic konuşmamak, hep susmak :
Ağzının icine bakmak : 1, Bir kimsenin sozlerini zevkle, dikkatle dinle mek 2 Onun sozlerini yerine getirmeye hazır olmak
Ağzının icine girmek : Bir kimseye cok yaklaşmak
Ağzının kokusunu cekmek : Bir kimsenin yerli yersiz İstek ve davranış larına katlanmak
Ağzının payını almak: Bir soz ya da davranışından oturu hak ettiği karşılığı gormek; paylanmak, azarlanmak
Ağzının payını vermek (birine): Bir kimseyi bir soz ya da davranışın dan oturu paylamak (Kars Haddini bildirmek)
Ağzının suyu akmak : Cok beğendiği, imrendiği bir şeyi elde etmek is temek, imrenmek
Ağzının tadı bozulmak (kacmak) : Kurulu duzeni, rahatı bozulmak, huzuru kacmak
Ağzının tadını bilmek : 1 Damak zevki olmak 2 Her şeyin guzelini secmede usta olmak,
Ağzını opeyim (seveyim) : Ne guzel anlattın, ne guzel haber verdin,sağ olasın anlamında
Ağzını sıkı (pek) tutmak : Sır vermemek, boşboğazlık etmemek
Ağzını sulandırmak: İmrendirmek
Ağzını topla : Konuşmana dikkat et, terbiyeli konuş! anlamında
Ağzını (cenesini) tutmak : İleri geri konuşmamak, sır saklamak
Ağzını yoklamak : Ağzını aramak
Ağzı pek (sıkı): Sır saklamayı bilen (kimse)
Ağzı pis : Sovmeyi, acık sacık konuşmayı huy edinmiş (kimse)
Ağzı sulanmak : Bir şeyi yeme, ya da elde etmek isteği duymak, ona imrenmek (Kars Canı cekmek)
Ağzı sut kokmak : Cok genc, toy, tecrubesiz olmak
Ağzı teneke kaplı: bk Ağzı celikli
Ağzı var dili yok: Sessiz sedasız, uysal, yumuşak huylu (kimse)
Ağzı yanmak (bir şeyden): O şeyden (oturu) zarar gormek, olumsuz yonde etkilenmek
Ağzıyla kuş tutsa : Ne yaparsa yapsın, en guc işleri bile yapsa da anlamında
Aha gelmek (ah almak, antm almak): Kotuluk ettiği bir kimsenin bed duasına uğramak
Ahbap cavuşlar : İyi anlaşan, her zaman butikte gorulen arkadaşlar (Kars CHfte kumrater)
Ah cekmek: Uzuntu, ozlem vb duygulan bffHrfrnek kn icten gelen bir sesle ah demek
Aheste beste : Yavaş, yavaş, nazlı nazlı
Ahfeşin kecisi gibi baş (başm) saNamak : Soylenen her şeyi anla madan, dinlemeden doğrulamak; onaylamak
Ahi cıkmak (ahi yvrde kalmamak) : Zulum goren kimsenin bedduası etkisini gostermek
Ahım şahım : Beğenilecek, olağanustu bir yonu olmayan
Ahini almak : bk Aha gelmek
Ahı tutmak (birinin) : Bedduası, kotuluk yapan kimseye etki etmek
Ahi yerde katmamak : bk Ahi cıkmak
Ahkam cıkarmak : Kendi kuruntularına dayanarak birtakım yersiz yar gılara varmak, sonuclar cıkarmak
Ahkam kesmek : feir konuda yetkili olmadığı halde kesin yargılar ileri surmek
Ahkam savurmak (yurutmek): Kendine gore sonuclar cıkarmak, yet kisi dışında hukumler vermek
Ahmak ıslatan : İnce ince yağan yağmur
Ahireti boylamak: Olmek
Ahiret, suali: Yanıtlaması guc, gereksiz ve bıktırıcı soru; kabir suali
Ahirette on parmağı (iki eli) yakasında olmak : Haksızlık yapan kim seden obur dunyada davacı olmak
A Harfindeki Tum Deyimler
Acemi caylak : Toy, tecrubesiz, beceriksiz kimse
Acemilik cekmek : 1 Bir işte bilgisiz ve deneyimsiz olduğu icjn sıkıntı cekmek 2 Bir yerin yabancısı olduğu icin bocalamak
Acem kılıcı gibi İki tarafı (taraflı) kesmek: Yandaşlarına da, karşıtları na da zarar vermek, her iki yanı da kırmak
Acentadan cıkma : Yeni, gıcır gıcır (araba)
Acı cekmek (duymak) : 1 Vucutta herhangi, bir yara, ezik vb nede niyle aa duymak 2 Yaptığı bir işin kotu sonuclanmasından oturu uzulmek
Acı gelmek (bir şey, birine) : Bir soz, durum, davranış ona dokun mak, onu uzmek
Acından olmek : 1 Cok acıkmış olmak 2 Aclıktan otmek
Acı kuvvet: Zorlayıcı, ezici guc
Acısı cıkmak : Bir gucluğun daha sonra olumsuz, kotu sonuclarını gor mek, yaşamak
Acısı icine (yureğine) cokmek (işlemek) : Uzuntu yaratan bir olay belleğinde, gonlunde derin iz bırakmak
Acısını almak : 1 Act tadını gidermek 2 Sızısını, uzuntusunu gider mek
Acısını cekmek (bir şeyin) : Yapılan yanlış bir işin uzucu sonuclarını gormek
Acısını cıkarmak (bir şeyin) (bir kimseden) : 1 Uğradığı maddi ve manevi kayıpları gidermek 2 Zamanında gereği gibi yapılamayan
birşeyi fırsatı duşunce fazlasıyla yapmak; telafi etmek, gidermek 3
Yapılan bir kotuluğe kotulukle karşılık verip oc almak; intikam almak
Acı soğuk : Cok uşuten, sert soğuk
Acı soylemek: Yanlış yolda olan bir kimseyi cekinmeden uyarmak, sert dille eleştirmek
Acı tatlı: Hem hoş hem uzuntu verici olan
Aciz bırakmak (birini) : Birini caresiz, gucsuz duruma getirmek
Aciz kalmak : 1 Hic bir şey yapamayacak duruma gelmek 2 Butun cabalarına karşın o işi yapamamak ; caresiz kalmak
Acze duşmek : Gucsuz kalmak, beceriksiz olmak
Ac acına : Ac olarak, hicbir şey yemeden
Ac bulac : Perişan, yoksul, bakımsız bir durumda
Ac gozlu : Azla yetinmeyen, doymak bilmeyen (kimse) ; haris; gozu ac
Ac gozunu, acarlar gozunu : Cok dikkatli ol, yoksa cok şeyler kaybe dersin, act olaylarla karşılaşırsın anlamında
Acığa almak (birini) : Onu tam yetki ve sorumlulukla yaptığı, gorevden
almak
Acığa cıkarmak (birini) (bir şeyi): 1 O kimsenin gorevine son ver mek ; onu kadrodışı bırakmak 2 Bir durumu fark ederek aydınlatmak 3 O şeyi kimyasal bir işlemle başka şeylerden ayırmak
Acığa cıkmak: Bir durum başkalarınca anlaşılmak
Acığa vurmak (bir şeyi) : 1 Gizli kalması gereken bir şeyi acıkla mak, belli etmek 2 Bir davranış her şeyin belirtisi olmalı
Acığı cıkmak : Onun sorumluluğundaki mal ya da para tutarında, tuttu ğu hesapta, eksiği olduğu anlaşılmak
Acığını bulmak (birinin): 1 Bir hesaplamada eksiğini ortaya koy mak 2 Birini alt etmek icin, bilinmeyen, gizli kalmış bir kusurunu, hatasını oğrenmek
Acığını kapatmak (birinin) (bir şeyin) : 1 Birinin eksik bıraktığı işleri tamamlamak 2 Birini hesap acığını odemek
Acığını yakalamak (birinin) : Onun hesap hilesini, yalanını, hatalı bir işini fark etmek, bulmak
Acık acık : Hicbir gizli yon bırakmadan ; ictenlikle
Acık ağızlı: Aptal gorunuşlu, salak, sersem kimse icin soylenir
Acık alınla : Şerefle, şerefli bir bicimde, ovuncle
Acık bono (cek, kart) vermek (birine) : Bir kimseye bir konuda sınır sız yetki vermek, tanımak
Acık elli: Comert kimse icin soylenir, eli acık
Acık etmek (bir şeyi): Beili etmek (Kars İpucu vermek)
Acık fikirli: Yeniliklere İlgi duyan, ayak uydurabilen ya da hoşgorulu bir tavır takınan (kimse)
Acıkgoz: 1 Durumları, fırsatları en iyi değerlendirebilen, becerikli, uyanık (kimse) 2 Kurnaz, işini bilen, kendi cıkarını gozeten (kimse)
Acık gozluk etmek : 1 Uyanık davranmak 2 Fırsatlardan yararlan masını bilmek
Acık hava : Bir binanın dışındaki yer
Acık hava oteli: Geceyi sokakta gecirenler icin sokak
Acık kalpli: Gizlisi saklısı olmayan, duşunduklerini olduğu gibi soyle yen, samimi (kimse); acık yurekli
Acık kapı bırakmak : Bir konuda kesin yargıya varmamak, o konuyu yeniden ele alabilme olanağını bırakmak
Acık kapı bırakmamak : Bir konuda her turlu onlemi almış olmak
Acık konuşmak: Gerceği korkuya, cekinme duygusuna kapılmadan, gizlemeye gerek duymadan soylemek
Acıklık getirmek (İzahetme) : Konuyu daha anlatılır kılmak
Acık mektup : Herhangi bir kimseye, kuruma hitaben yazılan ve kamu oyunu etkilemek amacıyla basın organlarında yayımlanan mektup
Acık olmak: Hicbir şeyi gizlememek saklamamak; icten, samimi, art
Acık oynamak: Hicbir art duşuncesi, gizli niyeti olmamak
Acık sacık : Yasa ve toplum kurallarına gore ayıp ve suc sayılacak ol cude (giyim, soz; konuşmak)
Acık secik: Cok belirgin (bicimde), acık ve anlaşılır bicimde
Acık soylemek : 1 Kolay anlaşılır bir bicimde soylemek 2 Cekinme den soylemek
Acık sozlu : Duşuncelerini acıkca belirten, İcten kimse icin soylenir
Acık şehir: Bir savaşta, savunmasız olduğu onceden ilan edilen şehir
Acıkta bırakmak (birini) : 1 Ona herhangi bir iş ya da gorev verme mek 2 Onu evsiz barksız bırakmak 3 Onu ceşitli kişilere sağla nan hizmetten yoksun bırakmak
Acıkta kalmak: 1 Herhangi bir işe ya da kuruluşa girememek 2 Ev siz barksız kalmak 3 Ceşitli kişilere sağlanan hizmetten yoksun kal mak yararlanamamak
Acıktan acığa: Herkesin gozu onuride, gizleyip saklamadan (Kars
Goz gore gore)
Acık teşekkur : Bastn organları yoluyla, ilgili kimse ya da kuruluşa İle tilen teşekkur turu
Acık vermek: 1 Hesabı tutturamamak, gelir ile gider arasında denge kuramamak 2 Borclu duruma duşmek 3 Kendini ele verecek soz soylemek ya da davranışta bulunmak 4 Gizlenmesi gereken bir şe yi farkında olmadan belli eermek Acık yurekli: İci dışı bir, durust kimse; Acık kalpli Acık yureklilikle (yurekle): Hicbir şeyi gizlemeden, samimi olarak
Acılıp sacılmak : 1 (Kadın) Oldukca acık sacık giyinmeye başlamak
2 (Kadın) Oldukca serbest ve pervasız davranmaya başlamak
Ac karnına : Boş mideyle, henuz bir şeyler yiyip icmeden
Ac kurt (kurtlar) gibi: Aşın bir istekle
Aclıktan gozu (gozleri) kararmak : Cok Acıkmak
Aclıktan İmanı gevremek : Cok acıkmış olmak
Aclıktan nefesi kokmak : Yoksul duruma duşmek
Aclıktan olmek: Dayanılamayacak olcude acıkmış olmak
Acmaza duşmek: İcinden cıkılması zor bir durumla karşılaşmak
Acmaza getirmek (duşurmek, sokmak) (birini) : Onu icinden zor cı kılır bir durumla karşı karşıya bırakmak
Actı ağzını, yumdu gozunu : Kızgınlık, Ofke nedeniyle onur kına soz ler soyledi anlamında kullanılır (Kars Ağzına geleni soylemek)
Ad almak : Kendisine ad verilmek
Adama donmek (benzemek) : Giyimi ve tavırlarıyla herkesce beğeni lir duruma gelmek, derlenip toparlanmak
Adam almamak (bir yer); Orası cok kalabalık olmak
Adam başına : Her bir kimseye
Adam etmek (birini) (bir şeyi) : 1 O kimseyi topluma yararlı bir du ruma getirmek, yetiştirmek 2 O şeyi onarıp yarayışlı duruma getirmek
Adamına duşmek(adamını bulmak): 1 Bir iş gercek sahibine veril mek; bir işi en iyi, en kolay yapan kimseyi bulmak 2 (Alay yollu) Karakterine guvenilmeyen kimseyle bir arada olmak, iş yapmak, kar şılaşmak ,
Adam icine cıkamaz olmak (cıkamamak): Sıkılganlık, utangaclık, yoksulluk, yuz kızartıcı bir davranış vb yuzunden İnsanların arasına karışamamak ^
Adam olmak : 1 Bir kimse, kendisini yetiştirip toplama yararlı bir du ruma gelmek 2 Bir şey onarılıp işe yarar duruma gelmek
Adam oluncaya kadar dokuz fırın ekmek İster : Soz konusu kimse nin yetişip topluma yararlı olması icin daha cok uzun zaman calışması gerekir anlamında
Adam sen de : Aldırma, onem verme! anlamında
Adam yerine koymak (birini) : Ona hak etmediği değeri vermek
Adan zye kadar: Başından sonuna kadar, butunuyle, baştan aşağı
Adet gormek : Kadının ayda bir dolyatağından kan gelmek; aybaşı ol mak
Adet yerini bulsun diye : Gerekli gorulduğu icin değil, herkes oyle yaptığı, alışıldığı İcin anlamında
Adı cıkmak (birinin): Kotu bir adla anılır olmak
Adı (bir şeye) cıkmak: Gercekte oyle olmadığı halde, oyteymiş gibi tanınmak; ismi (bir şeye) cıkmak
Adı duyulmak : Unlenmeye başlamak; ismi duyulmak
Adı gecmek: 1 Soz konusu edilmek 2 Adı yazılmak; ismi gecmek
Adı kalmak : oldukten sonra da adı anılmak; ismi kalmak
Adı karışmak (bir işe, olaya) : Soz konusu iş ya da olayda kendisinin de İlgili olduğunu soylenmek; ismi karışmak
Adım adım yer edeyim, gor sana neler edeyim : Senin bulunduğun yere sezdirmeden bir yerleşeyim, bak sana ne oyunlar oynayacağım anlamında
Adım atmak : Bir işe başlamak, girişmek
Adım atmamak (bir yere ) : Oraya hic gitmemek, uğramamak
Adım başı(na) : Birbirine yakın yerlerde
Adımım denk (tek) almak : Bir işte dikkati davranmak
Adını ağzına aptestte aJmak : Onu saygıyla anmak
Adını koymak : Bir malın fiyatını, bir işin paraca karşılığını belirlemek
Adı (bite) okunmamak: Ona hic değer, onem verilmemek; iemi (bi le) okunmamak
Adını (bir şeye) cıkarmak : Kendini o şey gibi tanıtmak
Adını (defterden) silmek : Onunla İlişkisini kesmek
Adı sanı belirsiz: Kim olduğu, kimin nesi olduğu bilinmiyen
Adı ulu gotu kuru : Cok unlu sanılıyor ama gercek oyle değil
Adı ustunde ; Apacık belli, adından da anlaşılacağı gibi
Adıyla sanıyla : Herkesce bilinen adı ve unuyle; ismiyle cismiyle
Ad takmak (birine) : Ona niteliklerine uygun bir ad vermek; isim tak mak
Afakanlar basmak : bk Hafakanlar basmak
Afişte kalmak : Bir oyun pekcok kez sahnelenmek, gosterimi surmek
Aforoz etmek (birini) : Kızılan, sevilmeyen bir kimse ya da kuruluşla butun ilişkileri kesmek, onu dışlamak
Afyonu başına vurmak: Ofkesinden ne yaptığını bilmeyecek duruma gelmek
Afyonu patlamak : Kendine gelmek
Afyonunu patlatmak: 1 Bir kimsenin keyfini bozup sinirlenmesine yol acacak davranışlarda bulunmak 2 Uyku sersemliğini gidermeye calışmak
Ağac olmak : Birini ayakta uzun sure beklemek
Ağına duşmek : Birinin tuzağına duşmek Ağır aksak : Pek yavaş, aralıklı olarak
Ağır basmak : 1 Ağırlığı fazla gelmek 2 Bir yon, bir taraf daha us tun gelmek
Ağır başlı : Ciddi, tutarlı (kimse)
Ağır canlı: Cok yavaş davranan (kimse)
Ağırdan almak : Bir işi yapmak konusunda gonulsuz davranmak
Ağır duymak (işitmek) : Kulakları iyi duymamak
Ağır elli : 1 İşlerini cabuk yapamayan (kimse);
Ağır gelmek : 1 Ağırlığı fazla gelmek 2 Yapılması, tahammul edil mesi guc gelmek 3 Gucune gitmek, kırmak, incitmek
Ağır gitmek : Bir iş normal temposundan daha yavaş yurumek
Ağır hastalık: Tehlikeli, Olumle sonuclanan hastalık
Ağırına (ağrına) gitmek: Bir davranış İncinmesine, gucenmesine yol acmak, onurunu kırmak (Kars Gucune gitmek, zoruna gitmek)
Ağır İşrtmek : bk Ağır duymak
Ağır kanlı: Davranışları yavaş olan tembel, uyuşuk (kimse)
Ağırlığım koymak (Bir şeye, bir şeyden yana): Etkisini, gucunu, onu desteklemede kullanmak
Ağırlık basmak (cokmek) (birine) : Uzerine bir gevşeklik gelmek, uyuyacak duruma gelmek
Ağırlık merkezi: Bir İşin en onemli kısmı
Ağırlık vermek (olmak) (birine) (bir şeye) : 1 Bir kimseye sıkıntı vermek (Kars Yuk olmak) 2 Bir şeye onem vermek, oncelik tanımak
Ağır olmak : Sabırlı, ciddi, soğuk kanlı olmak
Ağır soz: Kalp kıran, onuru zedeleyen soz
Ağır top : Bir toplulukta sozu gecen, yonlendirme gucu olan kimse
Ağır uyku : Derin uyku (Kars Deliksiz uyku)
Ağız birliği etmek : Bir konuda aynı şeyler soylemeyi ya da yapmayı kararlaştırmak (Kars Aynı ağzı kullanmak)
Ağız dalaşı (dalaşması): Sozle yapılan kavga
Ağızdan ağıza : Biri otekine, otekisi de başkalarına soyleyerek
Ağız değiştirmek: Daha once soylediğinden cok farklı şeyler anlat mak
Ağız dolusu (kufur, laf etmek) : Bol ve ağır (kufur, laf etmek)
Ağız eğmek (birine) : Bir şeyi ondan yalvarırcasına istemek
Ağız kalabalığına getirmek (birini): Konudışı sozlerle karşısındakini şaşırtıp amacına ulaşmak
Ağız kokusu : Bir kimsenin dayanılması guc davranışları, sozleri, istek leri
Ağız tadı: Bir toplulukta, dirlik duzenlik
Ağız yapmak : Bir kimseyi sozle, davranışlarıyla oyalamaya, aldatma ya calışmak
Ağlama duvarına donmek : Herkesin derdini dokup sızlandığı biri hali ne gelmek
Ağlamaklı olmak : Ağlayacak gibi olmak
Ağrısı tutmak: 1 Gebe kadının doğum şanoları başlamak 2 Her hangi bir ağrı varlığını duyurmaya başlamak
Ağza alınmayacak (alınmaz) : Kaba, soylenmesi ayıp sayılan (soz)
Ağzı (bir karış) acık kalmak: Bir olay ya da soz karşısında şaşırıp kalmak, donup kalmak
Ağzı bozuk : Kufurlu konuşmayı huy edinen, kufurbaz (kimse)
Ağzı burnu yerinde : Olduca guzel, yakışıklı (kimse)
Ağzı celik (teneke kaplı): Cok sıcak yiyecek ve icecekleri rahatlıkla yiyip icebilen kimse
Ağzı dili kurumak : Bir şeyi bıkacak derecede cok tekrarlamak
Ağzı dili varmamak : bk Dili varmamak
Ağzı var dili yok: Pek konuşmayan, hakkını aramasını bilmeyen (kimse)
Ağzı gevşek: Sır saklamasını beceremeyen, geveze (kimse)
Ağzı havada : Neler olup bittiğinden haberi olmayan, şaşkın, alık
Ağzı kalabalık : Yerli yersiz cok konuşan (kimse)
Ağzı kara: 1 Kotu haberler veren (kimse) 2 Fitneci, camur atan (kimse)
Ağzı kulaklarına varmak : Bir olay, durum karşısında cok sevinmek
Ağzı laf yapmak : Etkileyici, inandırıcı bicimde konuşmak
Ağzına bir parmak bal calmak: Bir kimseyi tatlı vaatlerle, onemsiz şeylerle oyalamak, avutmak
Ağzına bir şey (cop) koymamak : Hicbir şey yememiş olmak
Ağzına burnuna bulaştırmak (bir işi): Bir işi becerememek, berbat etmek, bozmak (Kars Yuzune gozune bulaştırmak)
Ağzına geleni soylemek: Kızgınlık, ofke, vb etkisiyle kına ve kaba sozler soylemek (Kars Actı ağzını yumdu gozunu)
Ağzına kadar: Boş yer kalmamak uzere
Ağzına (ağzınıza) sağlık: Yerinde, en uygun zamanında soz soyle yenlere iltifat olarak soylenir
Ağzına sakız etmek (bir şeyi) : 0 şeyi devamlı konuşur olmak
Ağzına sakız olmak: Bir kimsenin devamlı konuştuğu bir konu duru muna gelmek, dedikodu konusu olmak
Ağzına sıcmak: Ofkelenilen bir kimseye buyuk zarar verecek bir iş yapmak
Ağzına surmemek (koymamak) (bir şeyden): Soz konusu bir yiye cek, icecekse ondan hic yememek, icmemek
Ağzına tukurmek : Sıkıntı, aa veren bir şeye lanet okumak
Ağzına vur, lokmasını al: Cok yumuşak başlı, sessiz, aciz (kimse)
Ağzına yakışmamak : Ayıp sayılan ya da hayrete duşuren sozler soy lemek
Ağzında bakla ıslanmamak : Hicbir sim saMayamamak, sır tutamamak
Ağzında buyumek : Bir yiyeceği sevmediği, karnı doyduğu, iştahsız ol duğu icin bir turlu yutamamak
Ağzında gevelemek (bir şeyi): Onu acıkca soylememek
Ağzından baklayı cıkarmak : Sabrı tukenip bildiklerini, duşunduklerini soyleyi vermek
Ağzından bal akmak : Tatlı, etkileyici bicimde konuşmak
Ağzından burnundan gelmek : bk Burnundan gelmek
Ağzından burnundan getirmek : bk Burnundan getirmek
Ağzından cıkanı (cıkan sozu) kulağı işitmemek (duymamak) : Kız gınlık, ofke vb yuzunden cok ağır sozler soylediğinin farkında olmamak
Ağzından duşurmemek (bir şeyi, birini, adını) : Her yerde, her za man onun sozunu etmek
Ağzından girip burnundan cıkmak : Ceşitli yollar deneyerek kandır mak, bir şeye razı etmek
Ağzından kacırmak : Soylemek istemediği bir şeyi boş bulunup soyle yi vermek
Ağzından kapmak: Bir kimsenin konuşmasından yarım yamalak bir şeyler oğrenmek
Ağzından konuşmak (birinin): Başkası adına ya da başkasını taklit ederek konuşmak
Ağzından laf almak (kapmak) : Bir kimseden ceşitli yolları deneyerek gizli tutulan şeylerle İlgili bilgiler edinmek
Ağzından laf calmak (cekmek): Bir kimseden birtakım mantık oyunla rıyla bilgi sızdırmak
Ağzından lokmasını almak : Hakkı olan şeyi onun elinden almak
Ağzından yel alsın : Soylediğin kotu olayın gercekleşmemesini dile rim anlamında
Ağzında yaş kalmamak : Bir duşuncesini bir kimseye bircok kez soy lemiş olmak (Kars Dilinde tuy bitmek)
Ağzını acmak: 1 Konuşmak 2 Kına sozler soylemek, azarlamak, paylamak
Ağzını aramak (yoklamak) (birinin) : Bir kimsenin belli bir konuda ne ler duşunduğunu oğrenmeye calışmak
Ağzını bıcak acmamak : Uzuntusunden ya da başka bir nedenle ko nuşacak durumda olmamak
Ağzını bozmak : Kufur ve hakaret dolu sozler soylemek, kufretmek
Ağzını burnunu dağıtmak : Yumrukla feci şekilde dovmek, adamakıllı hırpalamak
Ağzını havaya (poyraza, yele) acmak: Eline gecen fırsatı kacırdıktan sonra, boş yere bir şeyler beklemek, ummak
Ağzını hayra acmak : Hep kotu olasılıklardan soz etmek
Ağzını kapamak (kapatmak) (biri) (birinin) : 1 Susmayı tercih et mek 2 Kucuk bir cıkar karşılığında bir kimsenin konuşmamasını sağlamak
Ağzını muhurlemek: Hic konuşmamak, hep susmak :
Ağzının icine bakmak : 1, Bir kimsenin sozlerini zevkle, dikkatle dinle mek 2 Onun sozlerini yerine getirmeye hazır olmak
Ağzının icine girmek : Bir kimseye cok yaklaşmak
Ağzının kokusunu cekmek : Bir kimsenin yerli yersiz İstek ve davranış larına katlanmak
Ağzının payını almak: Bir soz ya da davranışından oturu hak ettiği karşılığı gormek; paylanmak, azarlanmak
Ağzının payını vermek (birine): Bir kimseyi bir soz ya da davranışın dan oturu paylamak (Kars Haddini bildirmek)
Ağzının suyu akmak : Cok beğendiği, imrendiği bir şeyi elde etmek is temek, imrenmek
Ağzının tadı bozulmak (kacmak) : Kurulu duzeni, rahatı bozulmak, huzuru kacmak
Ağzının tadını bilmek : 1 Damak zevki olmak 2 Her şeyin guzelini secmede usta olmak,
Ağzını opeyim (seveyim) : Ne guzel anlattın, ne guzel haber verdin,sağ olasın anlamında
Ağzını sıkı (pek) tutmak : Sır vermemek, boşboğazlık etmemek
Ağzını sulandırmak: İmrendirmek
Ağzını topla : Konuşmana dikkat et, terbiyeli konuş! anlamında
Ağzını (cenesini) tutmak : İleri geri konuşmamak, sır saklamak
Ağzını yoklamak : Ağzını aramak
Ağzı pek (sıkı): Sır saklamayı bilen (kimse)
Ağzı pis : Sovmeyi, acık sacık konuşmayı huy edinmiş (kimse)
Ağzı sulanmak : Bir şeyi yeme, ya da elde etmek isteği duymak, ona imrenmek (Kars Canı cekmek)
Ağzı sut kokmak : Cok genc, toy, tecrubesiz olmak
Ağzı teneke kaplı: bk Ağzı celikli
Ağzı var dili yok: Sessiz sedasız, uysal, yumuşak huylu (kimse)
Ağzı yanmak (bir şeyden): O şeyden (oturu) zarar gormek, olumsuz yonde etkilenmek
Ağzıyla kuş tutsa : Ne yaparsa yapsın, en guc işleri bile yapsa da anlamında
Aha gelmek (ah almak, antm almak): Kotuluk ettiği bir kimsenin bed duasına uğramak
Ahbap cavuşlar : İyi anlaşan, her zaman butikte gorulen arkadaşlar (Kars CHfte kumrater)
Ah cekmek: Uzuntu, ozlem vb duygulan bffHrfrnek kn icten gelen bir sesle ah demek
Aheste beste : Yavaş, yavaş, nazlı nazlı
Ahfeşin kecisi gibi baş (başm) saNamak : Soylenen her şeyi anla madan, dinlemeden doğrulamak; onaylamak
Ahi cıkmak (ahi yvrde kalmamak) : Zulum goren kimsenin bedduası etkisini gostermek
Ahım şahım : Beğenilecek, olağanustu bir yonu olmayan
Ahini almak : bk Aha gelmek
Ahı tutmak (birinin) : Bedduası, kotuluk yapan kimseye etki etmek
Ahi yerde katmamak : bk Ahi cıkmak
Ahkam cıkarmak : Kendi kuruntularına dayanarak birtakım yersiz yar gılara varmak, sonuclar cıkarmak
Ahkam kesmek : feir konuda yetkili olmadığı halde kesin yargılar ileri surmek
Ahkam savurmak (yurutmek): Kendine gore sonuclar cıkarmak, yet kisi dışında hukumler vermek
Ahmak ıslatan : İnce ince yağan yağmur
Ahireti boylamak: Olmek
Ahiret, suali: Yanıtlaması guc, gereksiz ve bıktırıcı soru; kabir suali
Ahirette on parmağı (iki eli) yakasında olmak : Haksızlık yapan kim seden obur dunyada davacı olmak
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.