nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
ABDULLAH FAHRİ BABA
Malatya erenlerinden 1864 veya 1865 (H1282) senesinde Harput'un Tutlu yöresinde Bozolar köyü Maho ya da Mehan mezrasında doğdu 1908 (H1326)'de vefât etti
On iki yaşında Malatya'ya gidip ilim tahsiline başladı Halasının kocası Ahmed Efendiden Yüce Câmide ilim öğrendi 1880'li senelerde hocası vefât edince, yerini abes bırakmadı ve ders vermeye başladı Keza tasavvufta yakalamak üzere önce Kâdirî yolunda Şeyh Hasan Baba adlı bir zâta talebe olup, uzun müddet onun talim ve terbiyesi aşağıda yetişip icâzet aldı Hasan Baba vefât edince talebeleri Abdullah Fahri Baba'nın etrâfında toplandılar Lakin o tasavvufta yüksek derecelere ermek için aralıksız arayış hâlinde idi Bir gece rüyâsında Hacı Ömer Baba adında bir zâta talebe olması işâret edildi Bunun üzerine Harput'un Köveng köyünde bulunan Nakşî ve Kâdirî şeyhi, Şeyh Hacı Ömer Baba'nın yanında gitti Talebeliğe kabûl edilip, bir müddet yetiştirildikten daha sonra, irşâd, insanlara içten yolu bakış ile vazîfelendirildi Bundan sonra Malatya'da insanlara rehberlik etti Onlara Ehli sünnet îtikâdını ve din bilgilerini anlattı Sohbet ve derslerine pekçok kimse katılıp, ondan istifâde etti Tasavvufî konularda şiirleri vardır
Kerâmetlerinden bâzıları şöyle anlatılmıştır:
Dergâhının bulunduğu Boran köyüne kötürüm ve felçli bir kimse getirilir Koşul Abdullah Baba'ya bildirilip, şifâ bulması için himmet ve duâ istenir Kötürüm kimsenin bulunduğu arabanın yanında gidip, yedi yıldır kötürüm olan bu kimseye hitâb ederek; Allahü teâlânın izni ile aşağıya in!diyerek arabadan inmesini söyler İnememdeyince, tutup kendisi indirir Kötürüm aniden sıhhate kavuşup yürümeye başlar
Bir yaz günü sevenleri ile birlikte Hasırcı Köyündeki talebelerinin yanında gitmişti Ziyâretten sonradan Boran köyündeki tekkesine dönüp, köye yaklaştığı sırada atını üç saat dek uzaktan yer alan Hâtun Suyu tarafına çevirip, yüksek sesle orada bulunan bir talebesine seslendi:
Cumâli Efendi seni fazla göresim geldi Hemen dergâha gel!Sonra yoluna devâm edip dergâhına döndü Kısa bir müddet sonra çağırdığı talebesi onun kerâmetiyle sesini işitmiş olduğundan, acele içinde dergâha gelip;
Buyrun efendim beni istemişsiniz geldim!dedi
Vefât etmeden kısa bir müddet önce bir gün zâviyesinde talebelerinin ve sevenlerinin kalabalık olduğu bir sırada uyku hâli gibi bir hâl gelip kendinden geçti Bu hâl bir müddet devâm etti Sonra gözlerini açıp;
Eyvah ben ne yaptım!dedi Ne yaptınız, ne oldu diye sorulunca;
Sakalımdaki su damlalarına bakındiye gösterdi İbrâhim Efendi adında bir zât su damlalarından alıp, diline dokundurdu Daha Sonra derhâl ağzını temizledi ve;
Efendim bu çok acı zehirdedi Bunun üzerine;
Evet oğlum, bu bir ölüm şerbetidir Azıcık önce Sultan Abdülhamîd Han ile yanyana idim Birisi iki kâse şerbet getirdi Abdülhamîd Han ile birlikte ayağa kalktık Sultan bana, buyurun Baba Efendi için! dedi Önce siz buyrun Sultanım, dedim Fakat benim almam için ısrar etti Alıp içtim Ey cemâat, bu şerbet sizler için acı bir zehirdir Fakat benim için tatlı bir vefat şerbetidirdedi Abdullah Fahri Baba'nın bahsettiği pâdişâh Sultan İkinci Abdülhamîd Han, kendisinden on sene daha sonra 1918 senesinde vefât etmiştir Evliyâ bir pâdişâhtı
Orduz köyü halkından bir zât şöyle anlatmıştır:
Karakaya Barajının suyunun yükselmesi sebebiyle Abdullah Fahri Baba'nın türbesi bu suyun aşağı kalacağından, kabrini naklettik Boranlı Hacı Mustafa Baba'nın neslinden birkaç kişi de nakil işinde bulundu Kabrini naklettikten daha sonra Malatya'ya döndük Hüseyin Bey Köprüsü semtinde arabadan indik O sırada tanıdığımız bir ihtiyarla karşılaştım Hal hatır sorduktan sonradan bana;
Senden evliyâ kokusu geliyor Ellerini uzatdedi Ellerimi uzattım Ellerimi tutup yüzüne gözüne sürdü, öptü O koku işte bu ellerden geliyor, beni mest etti Bu eller bugün ne iş gördü?diye sordu O gün öğle vakti Abdullah Fahri Baba'nın nâşını naklederken ellerim ona dokunmuştu Aynı akşam Orduz'daki evimize gittim Ablam; Senden güzel bir koku geliyordedi O gün ve o gece ben de o güzel kokuyla mest olmuştum *
Malatya erenlerinden 1864 veya 1865 (H1282) senesinde Harput'un Tutlu yöresinde Bozolar köyü Maho ya da Mehan mezrasında doğdu 1908 (H1326)'de vefât etti
On iki yaşında Malatya'ya gidip ilim tahsiline başladı Halasının kocası Ahmed Efendiden Yüce Câmide ilim öğrendi 1880'li senelerde hocası vefât edince, yerini abes bırakmadı ve ders vermeye başladı Keza tasavvufta yakalamak üzere önce Kâdirî yolunda Şeyh Hasan Baba adlı bir zâta talebe olup, uzun müddet onun talim ve terbiyesi aşağıda yetişip icâzet aldı Hasan Baba vefât edince talebeleri Abdullah Fahri Baba'nın etrâfında toplandılar Lakin o tasavvufta yüksek derecelere ermek için aralıksız arayış hâlinde idi Bir gece rüyâsında Hacı Ömer Baba adında bir zâta talebe olması işâret edildi Bunun üzerine Harput'un Köveng köyünde bulunan Nakşî ve Kâdirî şeyhi, Şeyh Hacı Ömer Baba'nın yanında gitti Talebeliğe kabûl edilip, bir müddet yetiştirildikten daha sonra, irşâd, insanlara içten yolu bakış ile vazîfelendirildi Bundan sonra Malatya'da insanlara rehberlik etti Onlara Ehli sünnet îtikâdını ve din bilgilerini anlattı Sohbet ve derslerine pekçok kimse katılıp, ondan istifâde etti Tasavvufî konularda şiirleri vardır
Kerâmetlerinden bâzıları şöyle anlatılmıştır:
Dergâhının bulunduğu Boran köyüne kötürüm ve felçli bir kimse getirilir Koşul Abdullah Baba'ya bildirilip, şifâ bulması için himmet ve duâ istenir Kötürüm kimsenin bulunduğu arabanın yanında gidip, yedi yıldır kötürüm olan bu kimseye hitâb ederek; Allahü teâlânın izni ile aşağıya in!diyerek arabadan inmesini söyler İnememdeyince, tutup kendisi indirir Kötürüm aniden sıhhate kavuşup yürümeye başlar
Bir yaz günü sevenleri ile birlikte Hasırcı Köyündeki talebelerinin yanında gitmişti Ziyâretten sonradan Boran köyündeki tekkesine dönüp, köye yaklaştığı sırada atını üç saat dek uzaktan yer alan Hâtun Suyu tarafına çevirip, yüksek sesle orada bulunan bir talebesine seslendi:
Cumâli Efendi seni fazla göresim geldi Hemen dergâha gel!Sonra yoluna devâm edip dergâhına döndü Kısa bir müddet sonra çağırdığı talebesi onun kerâmetiyle sesini işitmiş olduğundan, acele içinde dergâha gelip;
Buyrun efendim beni istemişsiniz geldim!dedi
Vefât etmeden kısa bir müddet önce bir gün zâviyesinde talebelerinin ve sevenlerinin kalabalık olduğu bir sırada uyku hâli gibi bir hâl gelip kendinden geçti Bu hâl bir müddet devâm etti Sonra gözlerini açıp;
Eyvah ben ne yaptım!dedi Ne yaptınız, ne oldu diye sorulunca;
Sakalımdaki su damlalarına bakındiye gösterdi İbrâhim Efendi adında bir zât su damlalarından alıp, diline dokundurdu Daha Sonra derhâl ağzını temizledi ve;
Efendim bu çok acı zehirdedi Bunun üzerine;
Evet oğlum, bu bir ölüm şerbetidir Azıcık önce Sultan Abdülhamîd Han ile yanyana idim Birisi iki kâse şerbet getirdi Abdülhamîd Han ile birlikte ayağa kalktık Sultan bana, buyurun Baba Efendi için! dedi Önce siz buyrun Sultanım, dedim Fakat benim almam için ısrar etti Alıp içtim Ey cemâat, bu şerbet sizler için acı bir zehirdir Fakat benim için tatlı bir vefat şerbetidirdedi Abdullah Fahri Baba'nın bahsettiği pâdişâh Sultan İkinci Abdülhamîd Han, kendisinden on sene daha sonra 1918 senesinde vefât etmiştir Evliyâ bir pâdişâhtı
Orduz köyü halkından bir zât şöyle anlatmıştır:
Karakaya Barajının suyunun yükselmesi sebebiyle Abdullah Fahri Baba'nın türbesi bu suyun aşağı kalacağından, kabrini naklettik Boranlı Hacı Mustafa Baba'nın neslinden birkaç kişi de nakil işinde bulundu Kabrini naklettikten daha sonra Malatya'ya döndük Hüseyin Bey Köprüsü semtinde arabadan indik O sırada tanıdığımız bir ihtiyarla karşılaştım Hal hatır sorduktan sonradan bana;
Senden evliyâ kokusu geliyor Ellerini uzatdedi Ellerimi uzattım Ellerimi tutup yüzüne gözüne sürdü, öptü O koku işte bu ellerden geliyor, beni mest etti Bu eller bugün ne iş gördü?diye sordu O gün öğle vakti Abdullah Fahri Baba'nın nâşını naklederken ellerim ona dokunmuştu Aynı akşam Orduz'daki evimize gittim Ablam; Senden güzel bir koku geliyordedi O gün ve o gece ben de o güzel kokuyla mest olmuştum *