nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
Aliyyül Mürteda
Aliyyül Mürteda Kimdir
Aliyyül Mürteda Ne Yapar
Allahın arslanı ve Resûlullahın dâmâdı
Halifeliği devrinde zuhur eden fesatçılarla uğraş ettiğinden, sükun ve huzur bulamamıştır Hükumet idaresinde Hazreti Ömerin yolunu tutmuştur Her işin güvenlik ve güzergah dairesinde yapılmasına çalışır, halka şefkat gösterirdi tekrar askeri birer merkez vücude getirmişti
Hakkında bir kaç ayeti kerime nazil olup, öyle fazla hadisi şerifle medhedildi Ehli sünnetin gözbebeği, evliyanın reisi, kerametler hazinesidir Adalet, ilim, büyüklük, acınacak şey ve öteki yüksek faziletleri kendisinde toplamıştır Peygamber efendimiz Hazreti Aliye cömertlerin sultanı manasına Sultanüleshiya buyurmuşlardır
Buğday benizli, orta boylu, uzun gerdanlı, tebessüm eden, kocaman siyah gözlü, geniş göğüslü, iri yapılı ve sık sakallı görünüşe sahib olan Hazreti Ali, ilim ve amel bakımından en yüksek derecede idi Allah korkusundan devamlı ağlardı Namaza durunca, alem altüstteki olsa, haberi olmazdı
Hazreti Ali'nin Hazreti Fatıma'dan Hasan, Hüseyin ve Muhsin adında 3 erkek, Zeyneb ve Ümmü Gülsüm adında iki kızı olmuştur Hazreti Fatıma'dan sonradan evlendiği hanımlarından 15 erkek, 16 kız çocuğu olmuştur
Hazreti Ali, fevkalade beliğ ve fasih konuşurdu Peygamber efendimizden daha sonra, onun derecesinde beliğ hutbe okuyacak bir başkası değil idi Arap lisanının ilk kaidelerini koyan odur Bu sebeple Kuranı kerimin lisanına herkesten çok tanıdık idi Devamlı Peygamber efendimizin yanına bulunması ve onun feyizli nurlarına ilk kavuşanlardan olması nedeniyle Kuran'ın hükümlerini en iyi haberdar olan o idi Tefsire dair çoğu rivayetler bildirmiştir Bilhassa ayetlerin iniş sebepleri konusunda birçok rivayetleri vardı Bu konuda buyuruyor oysa:
Sorunuz, bana ne sorarsanız, size cevabını veririm Allahın kitabını bana sorunuz Vallahi bir ayet yoktur fakat, ben onun gecede mi, gündüzde mi, kırda mı, dağda mı nazil olduğunu bilmiyeyim
Bu sebeplerden dolayı, hakkında çoğu söylenti olup, anlaşılması baskı meselelerde, onun rivayeti tercih edilmiştir Haccı Ekberin kurban bayramı olduğuna dair olan rivayeti gibi
Hazreti Ali, Ehli beytten olması sebebiyle, Peygamber efendimizin sünnetine herkesten daha artı vakıftı Bu hususta herkesin müracaat kapısıydı Şahsen Resulullah efendimizden duyarak yazdığı bir hadis sahifesi vardı Bu sahife, Sahifetü Ali bin Ebi Talib adıyla 1986da yayınlanmıştır Kendisinden 586 hadisi şerif bildirilmiştir Bunlardan 20 tanesi hem Buharide, hem de Müslimde bulunur diğer taraftan 9 hadisi şerif Buharide, 15 hadis Müslimde, tamamı da Ahmed bin Hanbelin Müsned adlı kitabında vardır
Hazreti Ali, Eshabı kiramın en büyük fıkıh alimlerindendi Halledilemeyen mevzular ona havale edilirdi Hatta Hazreti Ömer buyurur fakat:
Şayet Hazreti Ali olmasaydı, Ömer helak olurdu
Fıkha dair bildirdiği hükümler, Mevsûatü Fıkhı Ali bin Ebi Talib adıyla yayınlanmıştır
Hazreti Alinin hikmetli sözleri çoğu kitaplarda toplanmıştır Bunlardan Emsalü İmam Ali, GurerülHikem ve DürerülKilem adlı eserler basılmıştır Bu kitaplardaki sözlerinde Hazreti Ali buyuruyor ki:
Kusuruna Bakmamak fazîlettir Istikrarlı elde etmek metâ'dır, sahip olunan maldır emin olmamak ise zâyi olmaktır Doğruluk emânet, yalan söyleme hıyânettir İnsâf kolaylık, şer küstahlıktır Emânete hıyânet etmemek, îmândandır, güler yüzlülük ihsândandır Doğruluk kurtarır, yalan felâkete sürükler Kanâat insanı zengin yapar, uygun kullanılmayan zenginlik azdırır Dünya aldatır, şehvet kandırır Lezzet oyalar, nefsin arzuları alçaltır Hased yıpratır, nefret edilen şey çökertir
Zeki kimse, günâhlarını pişmanlık ile örtendir Eli Açık, kötülük yapana iyilikle karşılık verendir
İlim; güzel bir mîrâs, genel bir ni'mettir İnsaf, ihtilâfı giderir, ülfeti getirir
Adâlet; îmânın başıdır, ihsânın birleştiği noktadır ve îmânın en yüksek mertebesidir
Âlim; sözü, işine yerinde olandır Âlim ilme doymaz
Hikmet; akıllıların bahçesi, ermişlerin mesîresidir, gezinti yeridir
Akıllı; şehvetten uzaklaşan, âhıreti dünya ile değişmeyendir Akıllı, yalnız ihtiyâcı dek ve delille konuşur, sâdece âhıretinin ıslâhı için çalışır Akıllı, günâhlardan sakınır, ayıplardan uzak durur Büyüklük günâhları siler, kalblere sevgi eker
Câhil; dayakla uslanmaz, nasîhatlerden payını almaz
İlim; insanı akla götürür, kim ilim öğrenirse akıllanır İlim; rûhu ihyâ eder, diriltir Aklı aydınlatır, cehâleti öldürür
Acımasızlık; ayakların kaymasına, ni'metin değil olmasına, milletlerin helâkine sebep olur
Reel mü'minin sevgisi, kızması, birşeyi alması, yapması ve terki, defalarca Allah için olur
Kâmil mü'min kuytu şükür eder, belâya karşı katlanma eder, ümîd hâlinde iken bile korkar
Zeki kimse, ibâdetle, nefsin arzusuna aleyhinde gelendir Câhil kimse, günâh işleyerek nefsin arzusuna uyandır
Allaha kavuşmak, fena insanlardan uzakta durmakla olur
Ihtiraslı kimse, iyice dünyaya mâlik olsa bile tekrar fakîrdir
Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir
Allahın azâbından korkmak, müttekîlerin, takvâ sahiplerinin nişânıdır
Dînin esâsı, emâneti yerine tahsis etmek, sözünde durmaktır
Hased eden dâimâ hastadır, cimri insan, dâimâ fakîrdir
Başa kakan, nefret ateşini körükler
Kanâatkâr elde etmek, boyun eğme zilletinden daha hayırlıdır
Olgunluk üç şeyde gereklidir: Musîbetlere sabır, isteklerde aşırıya kaçmamak ve istiyene vermektir
Yumuşaklık, durulmayı çabuk sağlar ve şiddet olan şeyleri kolaylaştırır
Âlim, câhili hemen tanır, çünkü daha önce o da câhildi Câhil âlimi tanımaz, çünkü daha önce âlim değildi
Fikir ve ilim, birbirinden ayrılmayan ve ters olmayan iki kardeş gibidir
Îmân ve hayâ, birbirinden kopmayan bir bütündür
Îmân ve ilim, ikiz kardeş ve birbirinden ayrılmayan dost gibidir
Öfke, tutuşturulmuş bir ateş gibidir Her kim ama öfkesine hâkim olursa, onu söndürür ve her kim onu salıverirse, ilk yanan kendisi olur
Ahmaklık, dermânı bulunmayan bir tasa, şifâsı olmayan bir hastalıktır
Allah için kardeş olanların sevgisi, sebebi dâim olduğu için devam eder Dünya için kardeş olanların sevgisi, sebebi devam etmediği için, kısa sürer, bir lahza gelir son bulur
Zeki, sustuğu vakit tefekkür, konuştuğu vakit zikir eder, baktığı zaman de ibret alır
Kendisi amel etmeksizin Allah yoluna çağıran birey, oksuz yayalara ait benzer
Sükût, sana ağırbaşlılık kazandırır ve seni özür dileme zahmetinden kurtarır
Ihtiras, gâfillerin kalbinde şeytanların sultânıdır
Hasedcilerin en ehveni, hased ettiği kişinin elindeki ni'metlerin yok olmasını ister
İlim, insanı Allahın emrettiği şeylere götürür, zühd ise o şeylere erişilmesini kolaylaştırır
Korkaklık, ihtiras ve cimrilik, Allaha karşısında kötü zannın bir araya getirdiği kötü arkadaşlardır
Mülk, harcandığı değin sâhibine ikrâmda bulunur Kişinin yaptığı cimrilik değin ona ihânet eder
Fakîh öyle biridir ancak, insanları Allahın rahmetinden ümitsizliğe düşürmez ve onları Allahın rahmetinden yüz çevirtmez
Mülk ve çocuklar, dünya hayâtının zînetidirler Sâlih amel de, dünyadan âhırete götürülen mahsûldür
Allah için seven bir kardeş, en yakından daha yakın, anne ve babalardan daha merhametlidir
Amel eden câhil kişi, yoldan diğer yerde yürüyen gibidir Bu yürüyüşü ona, ihtiyâcından uzaklaşmaktan diğer birşey kazandırmaz
İnsan, sözü ile tartılır veya işi ile değerlendirilir Seni zînet yönünden ağır getirecek şeyi söyle ve kıymetini artıracak şeyi yap
Palavracı, sözünde suçludur, isterse delîli kuvvetli ve ağzı lâf yapan biri olsun
İstişâre, danışma sana rahat, başkasına yorgunluktur
Dünya mü'minin hapishânesi, ölüm hediyesi, Cennet de varacağı yerdir
Dünya kâfirin Cenneti, ölüm korkulu rü'yâsı, Cehennem de varacağı son duraktır
Allaha tâatle mücâdele etmek en kârlı meslek, doğru konuşan dil ise, en güzelidir
Acımasızlık, cümbür cemaat için fena bir şeydir Şan, asalet sâhibi ve büyük zâtlar için daha çirkindir
Takvâ, dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler
Akıllı; hain dünyadan el çeken, Cenneti a'lâya göz dikendir
Sabır en hoş huy, ilim en onurlu süs eşyasıdır
Kalblerin gafletine, gözlerin uyanık olması fayda vermez
Sıkıntıya düşmeden önce güvenlik tedbirini alan kimse, ayağını sağlam yere basmış olur
Katlanma, insanın başına gelene katlanması demektir Onu kızdırana karşı da kendisine hâkim olmaktır
Nefret Edilen Şey kaderi değiştirmez, yalnız sevâbın değil olmasına sebep olur
Ihtiras, rızkı artırmaz
Kârlı olan, dünyayı âhıretle değiştirendir
Pinti, dünyada kendi nefsine eli bol davranmaz, tüm malını mîrâsçılara vermeye râzı olur
Mal, sâhibini dünyada yükseltir, âhırette alçaltır
Hased, bir dert ve rahatsızlık olup, hased eden veya olunan helâk olmadıkça çâresi bulunmaz
Günâhlar birer dert olup, devâsı istiğfârdır
Tahammül iki kısımdır: Sevmediğin şeye katlanmak ve sevdiğin şeye katlanmak
Dayanıklılık, en güzel îmân kisvesi ve insanların en şerefli ahlâkıdır
Şek ,değişkenlik, yakîni bozar, îmânı yok eder
Mürüvvet; insanın, kendisini lekeleyecek şeylerden kaçınması ve alımlılık kazandıracak şeylere yaklaşmasıdır
Cömertlik ve cesâret, onurlu maksatlar olup, Allahü teâlâ bunları sevdiği ve denediği kişilere ihsân eder
Sıkıntıya karşısında sabır etmek, bereket ânındaki âfiyetten daha efdaldir
Zeki, iyiliklerini canlandıran, kötülüklerini öldürendir
Tûli emel, fazla yaşama arzusu, serâb gibidir, bunu görebilen su sanıp aldanır
İyiliği bitirmek, bitmiş başlamaktan daha hayırlıdır
Kendi nefsinden râzı olan, aldanmıştır Ona güvenen, mağrûr ve yolunu şaşırmıştır
Gerçek dost, ayıbını görüp nasîhat eden, gıyâbında seni koruyan ve seni kendisine tercîh edendir
Ahmaklık; herşeyi fuzûliymiş gibi hiçe saymak ve câhil insanlarla dostluk kurmaktır
Allah için arkadaş olan, kişiye içten yolu bildiren, fesattan uzaklaştıran ve ibâdetlerinde yardımcı olandır
İlim, maldan daha hayırlıdır İlim seni, sen de malı korursun
Fazîlet; çok mülk ve büyük işlerle yok, hoş kemâliyet ve bahtı açık işlerle olur
İslâmiyet, teslimiyettir Teslimiyet, yakîndir Yakîn, tasdîktir Tasdîk, ikrârdır İkrâr, edâdır, yerine getirmektir Edâ ise ameldir
Fazîlet, en iyi maldır Büyüklük, en hoş mücevherdir Akıl, en hoş zînettir İlim, en onurlu meziyettir
Adâlet, halkın dirliği ve düzeni, idârecilerin süsü ve güzelliğidir
Akıllı kimse; dilini fena laf ve gıybetten koruyan, mü'min; kalbini şek ve şüpheden temizleyendir
İyilikle emretmek, insanların en fazîletli amelleridir
Namus; nefsin koruyucusu ve kinlerden paklayıcıdır
Tahammül iki kısımdır; belâya katlanma iyi ve güzeldir Bundan daha güzeli, harâmlara karşısında sabırdır
Harâmlardan çekinmek, akıllıların şânı, şereflilerin tabiatındandır
Allah korkusundan nedeniyle göz yaşı dökmek, kalbi nûrlandırır Tekrar günâh işlemekten insanı korur
Yaptığı günâh bir işle öğünmek, o günâhı yapmaktan daha kötüdür
Ârifin, yüzü nûr ve gülüş, kalbi nefret ve hüzün doludur
Dünya; hoş, yanıltıcı ve geçici bir serâb, tez yıkılan bir dayanaktır
Sevgi, kalblerin birbirine yakınlaşması ve rûhların ünsiyetidir
Yumuşaklık, öfke ateşini söndürür Öfke ise hiddet ateşini körükler
Mü'min, baktığında ibret alır Bir şey verilirse, şükür eder Musîbet ve belâya uğrayacak olursa, sabır eder Konuşacak olursa, Allahü teâlâyı hatırlatır
Akıl, mü'minin dostu; ilim, vezîri, katlanma, askerlerinin komutanı ve amel ise silâhıdır
Îmân ile amel, ikiz kardeş olup, birbirinden ayrılmazlar
Hased edenin sevgisi sözlerinde görülür Kinini işlerinde gizler Adı arkadaş, fiili düşmancadır
uslu olanlar; en sabırlı, hemencecik affedici ve en güzel huylu olan kimselerdir
Allahü teâlâdan hayâ etmek, insanı Cehennem azâbından korur
Gaflet, insana gurûr getirir, helâke yaklaştırır
Mü'min, dünyaya ibret gözü ile bakar İhtiyâcı için karnını doyurur Dünyadan konuşulduğu süre, nefret edilen şey ve tenkid kulağı ile dinler
Fazîlet, gücü yettiğinde affetmektir
Hayâ ve büyüklük, ahlâkların en efdalidir
Fena insan, hiç kimseye iyi zan beslemez Çünkü o, herkesi kendisi gibi görür
Kâmil olan kimse, aklı, özlem ve isteklerine şampiyon gelendir
Söz ilâç gibidir Azı yardımcı, birçok zararlıdır *
Aliyyül Mürteda Kimdir
Aliyyül Mürteda Ne Yapar
Allahın arslanı ve Resûlullahın dâmâdı
Halifeliği devrinde zuhur eden fesatçılarla uğraş ettiğinden, sükun ve huzur bulamamıştır Hükumet idaresinde Hazreti Ömerin yolunu tutmuştur Her işin güvenlik ve güzergah dairesinde yapılmasına çalışır, halka şefkat gösterirdi tekrar askeri birer merkez vücude getirmişti
Hakkında bir kaç ayeti kerime nazil olup, öyle fazla hadisi şerifle medhedildi Ehli sünnetin gözbebeği, evliyanın reisi, kerametler hazinesidir Adalet, ilim, büyüklük, acınacak şey ve öteki yüksek faziletleri kendisinde toplamıştır Peygamber efendimiz Hazreti Aliye cömertlerin sultanı manasına Sultanüleshiya buyurmuşlardır
Buğday benizli, orta boylu, uzun gerdanlı, tebessüm eden, kocaman siyah gözlü, geniş göğüslü, iri yapılı ve sık sakallı görünüşe sahib olan Hazreti Ali, ilim ve amel bakımından en yüksek derecede idi Allah korkusundan devamlı ağlardı Namaza durunca, alem altüstteki olsa, haberi olmazdı
Hazreti Ali'nin Hazreti Fatıma'dan Hasan, Hüseyin ve Muhsin adında 3 erkek, Zeyneb ve Ümmü Gülsüm adında iki kızı olmuştur Hazreti Fatıma'dan sonradan evlendiği hanımlarından 15 erkek, 16 kız çocuğu olmuştur
Hazreti Ali, fevkalade beliğ ve fasih konuşurdu Peygamber efendimizden daha sonra, onun derecesinde beliğ hutbe okuyacak bir başkası değil idi Arap lisanının ilk kaidelerini koyan odur Bu sebeple Kuranı kerimin lisanına herkesten çok tanıdık idi Devamlı Peygamber efendimizin yanına bulunması ve onun feyizli nurlarına ilk kavuşanlardan olması nedeniyle Kuran'ın hükümlerini en iyi haberdar olan o idi Tefsire dair çoğu rivayetler bildirmiştir Bilhassa ayetlerin iniş sebepleri konusunda birçok rivayetleri vardı Bu konuda buyuruyor oysa:
Sorunuz, bana ne sorarsanız, size cevabını veririm Allahın kitabını bana sorunuz Vallahi bir ayet yoktur fakat, ben onun gecede mi, gündüzde mi, kırda mı, dağda mı nazil olduğunu bilmiyeyim
Bu sebeplerden dolayı, hakkında çoğu söylenti olup, anlaşılması baskı meselelerde, onun rivayeti tercih edilmiştir Haccı Ekberin kurban bayramı olduğuna dair olan rivayeti gibi
Hazreti Ali, Ehli beytten olması sebebiyle, Peygamber efendimizin sünnetine herkesten daha artı vakıftı Bu hususta herkesin müracaat kapısıydı Şahsen Resulullah efendimizden duyarak yazdığı bir hadis sahifesi vardı Bu sahife, Sahifetü Ali bin Ebi Talib adıyla 1986da yayınlanmıştır Kendisinden 586 hadisi şerif bildirilmiştir Bunlardan 20 tanesi hem Buharide, hem de Müslimde bulunur diğer taraftan 9 hadisi şerif Buharide, 15 hadis Müslimde, tamamı da Ahmed bin Hanbelin Müsned adlı kitabında vardır
Hazreti Ali, Eshabı kiramın en büyük fıkıh alimlerindendi Halledilemeyen mevzular ona havale edilirdi Hatta Hazreti Ömer buyurur fakat:
Şayet Hazreti Ali olmasaydı, Ömer helak olurdu
Fıkha dair bildirdiği hükümler, Mevsûatü Fıkhı Ali bin Ebi Talib adıyla yayınlanmıştır
Hazreti Alinin hikmetli sözleri çoğu kitaplarda toplanmıştır Bunlardan Emsalü İmam Ali, GurerülHikem ve DürerülKilem adlı eserler basılmıştır Bu kitaplardaki sözlerinde Hazreti Ali buyuruyor ki:
Kusuruna Bakmamak fazîlettir Istikrarlı elde etmek metâ'dır, sahip olunan maldır emin olmamak ise zâyi olmaktır Doğruluk emânet, yalan söyleme hıyânettir İnsâf kolaylık, şer küstahlıktır Emânete hıyânet etmemek, îmândandır, güler yüzlülük ihsândandır Doğruluk kurtarır, yalan felâkete sürükler Kanâat insanı zengin yapar, uygun kullanılmayan zenginlik azdırır Dünya aldatır, şehvet kandırır Lezzet oyalar, nefsin arzuları alçaltır Hased yıpratır, nefret edilen şey çökertir
Zeki kimse, günâhlarını pişmanlık ile örtendir Eli Açık, kötülük yapana iyilikle karşılık verendir
İlim; güzel bir mîrâs, genel bir ni'mettir İnsaf, ihtilâfı giderir, ülfeti getirir
Adâlet; îmânın başıdır, ihsânın birleştiği noktadır ve îmânın en yüksek mertebesidir
Âlim; sözü, işine yerinde olandır Âlim ilme doymaz
Hikmet; akıllıların bahçesi, ermişlerin mesîresidir, gezinti yeridir
Akıllı; şehvetten uzaklaşan, âhıreti dünya ile değişmeyendir Akıllı, yalnız ihtiyâcı dek ve delille konuşur, sâdece âhıretinin ıslâhı için çalışır Akıllı, günâhlardan sakınır, ayıplardan uzak durur Büyüklük günâhları siler, kalblere sevgi eker
Câhil; dayakla uslanmaz, nasîhatlerden payını almaz
İlim; insanı akla götürür, kim ilim öğrenirse akıllanır İlim; rûhu ihyâ eder, diriltir Aklı aydınlatır, cehâleti öldürür
Acımasızlık; ayakların kaymasına, ni'metin değil olmasına, milletlerin helâkine sebep olur
Reel mü'minin sevgisi, kızması, birşeyi alması, yapması ve terki, defalarca Allah için olur
Kâmil mü'min kuytu şükür eder, belâya karşı katlanma eder, ümîd hâlinde iken bile korkar
Zeki kimse, ibâdetle, nefsin arzusuna aleyhinde gelendir Câhil kimse, günâh işleyerek nefsin arzusuna uyandır
Allaha kavuşmak, fena insanlardan uzakta durmakla olur
Ihtiraslı kimse, iyice dünyaya mâlik olsa bile tekrar fakîrdir
Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir
Allahın azâbından korkmak, müttekîlerin, takvâ sahiplerinin nişânıdır
Dînin esâsı, emâneti yerine tahsis etmek, sözünde durmaktır
Hased eden dâimâ hastadır, cimri insan, dâimâ fakîrdir
Başa kakan, nefret ateşini körükler
Kanâatkâr elde etmek, boyun eğme zilletinden daha hayırlıdır
Olgunluk üç şeyde gereklidir: Musîbetlere sabır, isteklerde aşırıya kaçmamak ve istiyene vermektir
Yumuşaklık, durulmayı çabuk sağlar ve şiddet olan şeyleri kolaylaştırır
Âlim, câhili hemen tanır, çünkü daha önce o da câhildi Câhil âlimi tanımaz, çünkü daha önce âlim değildi
Fikir ve ilim, birbirinden ayrılmayan ve ters olmayan iki kardeş gibidir
Îmân ve hayâ, birbirinden kopmayan bir bütündür
Îmân ve ilim, ikiz kardeş ve birbirinden ayrılmayan dost gibidir
Öfke, tutuşturulmuş bir ateş gibidir Her kim ama öfkesine hâkim olursa, onu söndürür ve her kim onu salıverirse, ilk yanan kendisi olur
Ahmaklık, dermânı bulunmayan bir tasa, şifâsı olmayan bir hastalıktır
Allah için kardeş olanların sevgisi, sebebi dâim olduğu için devam eder Dünya için kardeş olanların sevgisi, sebebi devam etmediği için, kısa sürer, bir lahza gelir son bulur
Zeki, sustuğu vakit tefekkür, konuştuğu vakit zikir eder, baktığı zaman de ibret alır
Kendisi amel etmeksizin Allah yoluna çağıran birey, oksuz yayalara ait benzer
Sükût, sana ağırbaşlılık kazandırır ve seni özür dileme zahmetinden kurtarır
Ihtiras, gâfillerin kalbinde şeytanların sultânıdır
Hasedcilerin en ehveni, hased ettiği kişinin elindeki ni'metlerin yok olmasını ister
İlim, insanı Allahın emrettiği şeylere götürür, zühd ise o şeylere erişilmesini kolaylaştırır
Korkaklık, ihtiras ve cimrilik, Allaha karşısında kötü zannın bir araya getirdiği kötü arkadaşlardır
Mülk, harcandığı değin sâhibine ikrâmda bulunur Kişinin yaptığı cimrilik değin ona ihânet eder
Fakîh öyle biridir ancak, insanları Allahın rahmetinden ümitsizliğe düşürmez ve onları Allahın rahmetinden yüz çevirtmez
Mülk ve çocuklar, dünya hayâtının zînetidirler Sâlih amel de, dünyadan âhırete götürülen mahsûldür
Allah için seven bir kardeş, en yakından daha yakın, anne ve babalardan daha merhametlidir
Amel eden câhil kişi, yoldan diğer yerde yürüyen gibidir Bu yürüyüşü ona, ihtiyâcından uzaklaşmaktan diğer birşey kazandırmaz
İnsan, sözü ile tartılır veya işi ile değerlendirilir Seni zînet yönünden ağır getirecek şeyi söyle ve kıymetini artıracak şeyi yap
Palavracı, sözünde suçludur, isterse delîli kuvvetli ve ağzı lâf yapan biri olsun
İstişâre, danışma sana rahat, başkasına yorgunluktur
Dünya mü'minin hapishânesi, ölüm hediyesi, Cennet de varacağı yerdir
Dünya kâfirin Cenneti, ölüm korkulu rü'yâsı, Cehennem de varacağı son duraktır
Allaha tâatle mücâdele etmek en kârlı meslek, doğru konuşan dil ise, en güzelidir
Acımasızlık, cümbür cemaat için fena bir şeydir Şan, asalet sâhibi ve büyük zâtlar için daha çirkindir
Takvâ, dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler
Akıllı; hain dünyadan el çeken, Cenneti a'lâya göz dikendir
Sabır en hoş huy, ilim en onurlu süs eşyasıdır
Kalblerin gafletine, gözlerin uyanık olması fayda vermez
Sıkıntıya düşmeden önce güvenlik tedbirini alan kimse, ayağını sağlam yere basmış olur
Katlanma, insanın başına gelene katlanması demektir Onu kızdırana karşı da kendisine hâkim olmaktır
Nefret Edilen Şey kaderi değiştirmez, yalnız sevâbın değil olmasına sebep olur
Ihtiras, rızkı artırmaz
Kârlı olan, dünyayı âhıretle değiştirendir
Pinti, dünyada kendi nefsine eli bol davranmaz, tüm malını mîrâsçılara vermeye râzı olur
Mal, sâhibini dünyada yükseltir, âhırette alçaltır
Hased, bir dert ve rahatsızlık olup, hased eden veya olunan helâk olmadıkça çâresi bulunmaz
Günâhlar birer dert olup, devâsı istiğfârdır
Tahammül iki kısımdır: Sevmediğin şeye katlanmak ve sevdiğin şeye katlanmak
Dayanıklılık, en güzel îmân kisvesi ve insanların en şerefli ahlâkıdır
Şek ,değişkenlik, yakîni bozar, îmânı yok eder
Mürüvvet; insanın, kendisini lekeleyecek şeylerden kaçınması ve alımlılık kazandıracak şeylere yaklaşmasıdır
Cömertlik ve cesâret, onurlu maksatlar olup, Allahü teâlâ bunları sevdiği ve denediği kişilere ihsân eder
Sıkıntıya karşısında sabır etmek, bereket ânındaki âfiyetten daha efdaldir
Zeki, iyiliklerini canlandıran, kötülüklerini öldürendir
Tûli emel, fazla yaşama arzusu, serâb gibidir, bunu görebilen su sanıp aldanır
İyiliği bitirmek, bitmiş başlamaktan daha hayırlıdır
Kendi nefsinden râzı olan, aldanmıştır Ona güvenen, mağrûr ve yolunu şaşırmıştır
Gerçek dost, ayıbını görüp nasîhat eden, gıyâbında seni koruyan ve seni kendisine tercîh edendir
Ahmaklık; herşeyi fuzûliymiş gibi hiçe saymak ve câhil insanlarla dostluk kurmaktır
Allah için arkadaş olan, kişiye içten yolu bildiren, fesattan uzaklaştıran ve ibâdetlerinde yardımcı olandır
İlim, maldan daha hayırlıdır İlim seni, sen de malı korursun
Fazîlet; çok mülk ve büyük işlerle yok, hoş kemâliyet ve bahtı açık işlerle olur
İslâmiyet, teslimiyettir Teslimiyet, yakîndir Yakîn, tasdîktir Tasdîk, ikrârdır İkrâr, edâdır, yerine getirmektir Edâ ise ameldir
Fazîlet, en iyi maldır Büyüklük, en hoş mücevherdir Akıl, en hoş zînettir İlim, en onurlu meziyettir
Adâlet, halkın dirliği ve düzeni, idârecilerin süsü ve güzelliğidir
Akıllı kimse; dilini fena laf ve gıybetten koruyan, mü'min; kalbini şek ve şüpheden temizleyendir
İyilikle emretmek, insanların en fazîletli amelleridir
Namus; nefsin koruyucusu ve kinlerden paklayıcıdır
Tahammül iki kısımdır; belâya katlanma iyi ve güzeldir Bundan daha güzeli, harâmlara karşısında sabırdır
Harâmlardan çekinmek, akıllıların şânı, şereflilerin tabiatındandır
Allah korkusundan nedeniyle göz yaşı dökmek, kalbi nûrlandırır Tekrar günâh işlemekten insanı korur
Yaptığı günâh bir işle öğünmek, o günâhı yapmaktan daha kötüdür
Ârifin, yüzü nûr ve gülüş, kalbi nefret ve hüzün doludur
Dünya; hoş, yanıltıcı ve geçici bir serâb, tez yıkılan bir dayanaktır
Sevgi, kalblerin birbirine yakınlaşması ve rûhların ünsiyetidir
Yumuşaklık, öfke ateşini söndürür Öfke ise hiddet ateşini körükler
Mü'min, baktığında ibret alır Bir şey verilirse, şükür eder Musîbet ve belâya uğrayacak olursa, sabır eder Konuşacak olursa, Allahü teâlâyı hatırlatır
Akıl, mü'minin dostu; ilim, vezîri, katlanma, askerlerinin komutanı ve amel ise silâhıdır
Îmân ile amel, ikiz kardeş olup, birbirinden ayrılmazlar
Hased edenin sevgisi sözlerinde görülür Kinini işlerinde gizler Adı arkadaş, fiili düşmancadır
uslu olanlar; en sabırlı, hemencecik affedici ve en güzel huylu olan kimselerdir
Allahü teâlâdan hayâ etmek, insanı Cehennem azâbından korur
Gaflet, insana gurûr getirir, helâke yaklaştırır
Mü'min, dünyaya ibret gözü ile bakar İhtiyâcı için karnını doyurur Dünyadan konuşulduğu süre, nefret edilen şey ve tenkid kulağı ile dinler
Fazîlet, gücü yettiğinde affetmektir
Hayâ ve büyüklük, ahlâkların en efdalidir
Fena insan, hiç kimseye iyi zan beslemez Çünkü o, herkesi kendisi gibi görür
Kâmil olan kimse, aklı, özlem ve isteklerine şampiyon gelendir
Söz ilâç gibidir Azı yardımcı, birçok zararlıdır *