iltasyazilim
FD Üye
İçinde yaşadığımız asır, sunduğu maddîmanevî bütün imkânlarıyla insanlığa mutluluk vaat etmektedir Ancak mutluluk arayışına bir cevap olarak sunulan şeylere ve elindeki tüm imkânlara rağmen çağımız insanının mutlu olduğu, maddenin onu mesut ve bahtiyar ettiği de söylenemez Bunun en önemli göstergesi, ruhsal bunalımların ve intihar vakalarının yoğun biçimde yaşanmasıdır Hatta ilginçtir ki bu gerçekle, gelişmiş olarak nitelenen, maddi refah seviyesi yüksek ülkelerde daha çok karşılaşılmaktadır
İnsan hayatının düzenli biçimde akışını tehdit eden birtakım unsurlar vardır Bunlar ya insanın kendindeniç dünyasından ya da başkasındandış dünyadan kaynaklanır İnsanın ruhsal ve bedensel sağlığının bozulması, arzularını tatmin edememenin verdiği çöküntü, sapkın inanç ve ideallerinin etkisine açık olma, bunalımın iç dünyadan kaynaklanan sebeplerdendir
Allah’a iman etmek, O’na bağlanmak ve güvenmek, Ondan sakınıp çekinmek, insan hayatını olumlu yönde etkileyen en güçlü dinamiktir Buna ilaveten dünyada yaptıklarının melekler tarafından kaydedilip ahirette bütün gizli yönleriyle ortaya konacağına ve iyi ya da kötü, bunların karşılıklarını göreceğine inanma, öncelikle istenmeyen durumlara düşmeyi ve kötülükleri önlemede en önemli destek noktasıdır
İman insanda yaşama sevgisi, hayata bağlanma duygusu meydana getirir İman eden insan, hayata ve varlığa hoş bakar, hayatın Allah’ın bir lûtfu olduğuna inanır, dahası sosyal ve tabiî çevresini Allah’ın sanat eserleri ve kendini de onları bütünleyen bir parça gibi görür Dolayısıyla vazifesi bitinceye kadar hayatına devam etmeyi bir görev sayar ve hayatta kalmanın mücadelesini verir
Müslüman toplumda hayatı düzenleyen en önemli manevî temellerden biri yine imandır Allah’ın emir ve yasakları, iman eden insanda makes bulur
Allah’a îman eden kimse ise, yalnızlıktan kurtulur; her an Onun sonsuz rahmeti, ilmi, hikmeti, koruması ve gözetimi altında olduğunu bilir Her an Ona sığınır, Ondan yardım bekler, kolaylık görür Hareketlerini kontrol altında tutar, daima iyiye, doğruya, mükemmele yönelir; kötülüklerden uzaklaşır
Allah’a inanan insan, her şeyin dizgininin Onun elinde, her şeyin hazinesinin Onun yanında olduğunu, her şeyin Onun emri ve izniyle halledileceğini bilir Sadece Ona güvenir, Ona bağlanır, Ondan yardım bekler Hiçbir varlıktan da korkmaz, hiçbir şeye boyun eğmez, minnet etmez Böylelikle iman, maddeye kul ve köle olmaktan kurtarır İnsana gerçek şahsiyet kazandırır
İnsan, âciz ve zayıf bir varlıktır, ihtiyaçları sonsuzdur Sonsuza dek yaşamak ister Bu ihtiyaçlarını karşılayacak, arzularını yerine getirecek sonsuz bir kuvvet, kudret, ikram sahibi birine mutlaka iman etmesi gerekir Aksi halde sıkıntılardan ve taşkınlıklardan kurtulamaz
Allah’a inanan kimse, onun bütün sıfatlarına da inanmış demektir Onun her sıfatının hayatımıza bakan yönleri vardır Bu nedenle Allah’ın her sıfatına ve her ismine inanmak, mümine ayrı bir saadet ve huzur verecektir
Örneğin Bekasıfatına inanan bir kimse, kendisinin de Onun beka vermesiyle, baki ve ebedi olacağını düşünür, ölümden korkmaz ve yok olma endişesi taşımaz
Zulme uğrayan bir kimse Allah’ın Adil ismine yapışır ve kendine yapılan zulmün karşılığını alacağını, zalimin de cezasını çekeceğini bilir
Bunun gibi hayatımızın her safhasında Allah’ın sıfatlarının ve ismlerinin tesirini görmek mümkündür
Nitekim, Allah`a inanan ve O`na sevgiyle bağlanan insanın mânevî ufku kâinat kadar geniş, huzûru ve neş`esi cennet bahçesi gibi daima taze ve ölümsüzür Gözlerinde îman nuru parlar, sözlerinde hakikat, sevgi ve neş`e çağlar İş ve hareketlerinde ahlâk, vekar ve isabet göze çarpar O, insanları hilkat itibariyle kardeşi bilir, onlara lütuf ve merhamet gözüyle bakar Şefkatlidir, insanların dertlerine bir karşılık beklemeden koşar Boynu büküklerin gönlünü alır, yetimleri bağrına basar Kâinatla ve içindeki varlıklarla ünsiyet içindedir Tanış gibidir Hiçbir hâdise, onu korkutmaz, gözünü yıldırmaz Kalbindeki îman kuvveti ile kâinata bile meydan okuyabilir Allah`ın kendisine bahşettiği nimetlerden O`nun iradesine uygun şekilde faydalanır ve tadar
Allah'a inanan kimse ölümden korkmaz Zira, ölümü bir hiçlik ve yokluk kuyusu değil, hakikî hayatın ve ebedî saadetin başlangıç kapısı kabûl eder Dünyada kendini misafir bilir Misafirhane sahibi olan Allah`ın rızâsı ve izni dairesinde yer, içer ve rahatla yaşar Misafirlik müddeti bitince de bu misafirhaneden huzurla ayrılıp ebedî mekânına gider Allah`a inanan ve sevgiyle bağlanan kimse, inançsızlığın verdiği korkunç ızdırap ve elemlerden kurtulur
Allah`a inanan kimsenin, kendine de, başkalarına da hiçbir zararı dokunmaz Kanunun olmadığı yerlerde bile Allah`ın onu her an gördüğü inancı, işlediği kötülüklerin cezasız kalmayacağı korkusu, onu kötülüklerden alıkor Değil kötülük, bil`akis elinden geldiğince herkese iyilik yapmaya, faydalı olmaya çalışır Ruhunu iyi düşüncelerle doldurur, yüksek ahlâka erer, içinden kötü hisleri kovar Allah`a inanmak ve O`na bağlanmak, insanı aynı zamanda gerçek hürriyetine kavuşturur Zira her şey`in Allah tarafından yaratıldığını bilen insan, yaratıklara değil, yaratana kul olur Mahlûkattan değil, Hâlık'dan korkar Yalnız Allah`a güvenir, dayanır, O`ndan ister, O`na sığınır Kula kul olmaz Kimseye el açıp dilencilik ve dalkavukluk yapmaz
Allah’a inanan bir insan aynı zamanda, hayatın bir imtihan, karşılaştığı sıkıntıların da bu imtihanın bir parçası olduğuna inanır ve bu noktada sıkıntılara göğüs germeyi, acı veren durumlara karşı sabretmeyi, hayatın zorluklarına karşı mücadele etmeyi temel karakteri haline getirir Zira bunlar, Allah’a tam olarak inanmanın ve güvenmenin en önemli alametidir
Ayrıca iman insana çok yüksek bir kanaat duygusu verir ve onun, dünya metaı ile mesafeli bir ilişki kurmasını sağlar İmanın insanda kanaat etme duygusunu geliştirmesi, onun azla yetinmesine, ihtiyaçlarını üst seviyede olmasa bile asgari seviyede karşılamayla iktifa etmeye motive eder Böylece kişiyi bunalıma itecek durumlara düşmekten kurtarır
Allah’ı tanıyıp seversek, mutlu ve huzurlu oluruz Bu da Allah’ın bizi sevmesine neden olur Böylece içimiz rahatlar, huzur duyarız Yüce Allah Kur’an’da,
“Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur (Rad, 1328)
buyurmaktadır Allah’a olan sevgimizden dolayı insanları ve onun yarattığı bütün varlıkları severiz İnsanlar da bizi sever ve sayarlar
İçimizi dolduran Allah sevgisi, bizi daima güzel işler yapmaya yöneltir Allah’a inanan kişi kendisini sürekli görüp gözeten bir yüce yaratıcının bulunduğunu düşünür Yaptıklarından sorumlu olacağını ve bir gün hesap vereceğini düşünür Bu düşünce onu kötü şeylerden uzaklaştırır Kimsenin gönlünü kırmaz Herkese sevgiyle yaklaşır Kendisi için istediğini başkaları için de ister İyiliksever, dürüst, hoşgörülü, merhametli olur Sorumlulukların bilir, ona göre davranır Böyle duygu ve düşüncelere sahip olan insanları herkes sever Bu sevgi onlara huzur ve mutluluk verir
İnsan hayatında mutlu, neşeli, sevinçli anlar olduğu gibi, huzursuz anları da vardır İnsana bu mutluluğu Allah verdiği gibi, onu sıkıntıdan, üzüntüden kurtaracak yine Allah’tır Allah’a inanan kimse başına bir sıkıntı geldiğinde, bunlardan kendisini kurtaracak olanın Allah olduğunu bilir ve huzurlu olur Kendini yalnız hissetmez Hep güven duygusu içinde yaşar Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:
“Allah’a gönülden bağlanıp, ona karşı gelmekten sakınan kimseye, Yüce Allah sıkıntıdan çekip kurtaracağı bir yol gösterir Ve onu hiç beklemediği yerden rızık ihsan eder Çünkü kim Allah’a güvenip ona gönülden bağlanırsa Yüce Allah ona yeterlidir (Talak, 6523)
İman aynı zamanda insandaki yalnızlık duygusunu gideren bir hususiyete de sahiptir İman vasıtasıyla Allah’ı dost edinen insan, sıkıntılı durumlarında Ona sığınarak yardımına müracaat eder Zaten ihtiyacı olduğunda insana yardım edecek yegâne kudret sahibi, bütün varlığa hükmü geçen, biricik sığınılacak yer, Onun dergâhı değil midir İşte imanın yalnızlık duygusunu gidermesi, onu bunalım ve intihara karşı koruyan bir unsurdur
Salih amel ve ibadetler imanın kalbte yerleşmesiyle başlayan bir hareket, imanın bir meyvesidir, ancak kalpte imanı besleyen de bunlardır İyilik yapmak, ibadet etmek insana huzur verir, iç dünyasındaki sıkıntıları yok eder, bunalıma düşmesini engeller Ayrıca salih ameller insanı kötülük yapmaktan, hatta kötü işlerin içine düşmekten korur Nitekim Allah (cc) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki namaz fuhşiyat ve münkerattan alıkor (Ankebut, 2945)
Dolayısıyla salih ameller insan üzerinde, bir taraftan imanı kuvvetlendirirken, diğer taraftan kişiye huzur bahşedip, kötülüklerin içine düşmesini engelleyerek çift yönlü bir etki meydana getirirler
Allah’a İnanmak İnsanları Mutlu ve Sağlıklı Yapıyor
Araştırmalar, dinî, manevî bir yolu takip eden insanların daha uzun ve güçlü bir sağlığa sahip olma ihtimallerinin etmeyenlere oranla, belirgin ölçüde fazla olduğunu gösteriyor Dua, meditasyon, ibadet ve diğer ‘zihinbeden’ yaklaşımları tedavi etme süreçlerinde yararlı gözüküyor
Kanada, Amerika ve sair Batı ülkelerinde yapılan 400 röportaj ve 1200’den fazla çalışma şunları gösterdi: İbadetine sık sık devam edenlerde, seyrek eden veya hiç etmeyenlere oranla gözle görünür oranda daha az hastalık karşılaşılıyor
Kuzey Amerika’da ölümlere yol açan üç önemli hastalık kalp rahatsızlığı, kanser ve hipertansiyon dinî eğilimleri olan insanlarda düşük oranda görülüyor
Özel veya bir cemaat içinde ibadet eden daha yaşlı yetişkinlerde ise az sayıda hastalık belirtisi, daha az sakatlık, daha az depresyona rastlanıyor Bu hastalarda müzmin anksiyete (endişe hali) ve bunaklık oranının da aynı yaştaki sair insanlara göre daha az olduğu tesbit edilmiş bulunuyor
International Journal of Psychiatry in Medicine’ın Şubat 2002’de yayınladığı yeni araştırmaya göre ise, inananların beraberce yaptığı ibadetlere sık sık devam etmeyenlerin kanserdışı sindirim hastalıklarına yakalanma ihtimalleri iki kat daha fazla Damar rahatsızlıklarından (kalp krizi ve felç dahil) ölme oranları yüzde 21, solunum hastalıklarından ölme oranları ise yüzde altmış altı daha fazla
Bunların dışında, bu araştırma bir noktaya parmak basıyor: Dinin psikolojik faydaları giderek daha çok anlaşılıyor Daha yüksek seviyelerdeki dinî inanç ve maneviyat strese karşı daha çok dayanıklılık, daha düşük seviyelerde anksiyete, daha iyi yetenekler, güçlü sahiplenme duygusu ve genellikle daha berrak, aydınlık bir hayat veriyor
Hangi Din Sağlığa Daha Faydalı
Burada şöyle bir soru akla geliyor: Daha iyi bir sağlığı garanti etmek için hangi din seçilmeli Araştırma sonuçlarına göre, şu prensipler rahatlıkla söylenebilir: Cinsel sapkınlığı ve zararlı maddeleri kullanmayı yasaklamalı Kendisine tâbi olan insanlara zorluklar karşısında teselli verebilmeli İbadet ve dua içeriyor olmalı Cemaat ruhuna sahip bulunmalı
İnancın Sağlığa Faydaları
Bu konu hakkında ise iki temel giriş kitabı var: The Handbook of Religion and Health (Din ve Sağlık Elkitabı) dinî pratik ve sağlığın bağlantısını araştıran çalışmalar arasında seçilmiş 712 sayfalık bir eser God, Belief and Health (Allah, İman ve Sağlık) ise hastalık ve ölüm noktasında inançlı grupların diğerlerine göre daha iyi durumda olduğunu söyleyen uzmanların belki de en önde geleni olan Dr Jeff Levin tarafından yazılmış
Dr Levin, araştırmasında şunu vurguluyor: Kendilerini bazı davranışlarından kısıtlayan ve sağlıklı bir hayat tarzını destekleyen dinî grup üyeleri daha az kalp krizi, hipertansiyon ve kanser riski taşırlar Daha iyi, uzun bir ömre sahip olurlar Alkol ve sigarayı yasaklayan, kısıtlı diyet uygulatan, evlilik dışı cinsel hayata müsaade etmeyen dinler, bu konularda avantajlıdır Yine, ibadet için bir yere devam etmeden ve ibadet olarak birtakım bedensel aktiviteler yapmadan bu yarar sağlanamaz
Dr Levin, ‘Kuzey Amerika katilleri’ olarak bilinen üç hastalığı kalp, kanser ve hipertansiyon inançlı insanlarda inanmayanlara oranla daha düşük oranda rastlandığını tekrarlıyor Meselâ, Yahudi kadınların, eşlerinin sünnetli olmalarından dolayı, rahim kanserine daha az yakalandıklarını söylüyor Keza, sünnet olmayan Hindular arasında, rahim kanserinin, böyle bir hastalığa yakalandıkları hemen hiç duyulmayan Hint Müslümanlarına oranla oldukça fazla görüldüğünü belirtiyor
Benzer şekilde, sabırlı, aceleci ve saldırgan olmayan, alkol kullanmayan, ibadet yerlerine düzenli biçimde giden mü’minlerde hipertansiyona bağlı ölümler yüzde 40 daha az görülüyor
Bütün bunlarla birlikte, biliyoruz ki, iman ve ibadetin asıl gayesi, bizi Yaratan Rabbimize olan bağlılığımızı göstermektir Bu araştırmalar ise gösteriyor ki, Rabbimiz bunun mükâfatı bu dünyada gönlümüze coşku, kalbimize huzur vermekle kalmıyor; aynı zamanda sağlığımıza sağlık katıyor!
Dr Ender Saraç, “Allah’ın 99 ismini yani Esmaü’lHüsna’yı zikretmek insana huzur verir Merhametsizlere ‘Er Rahim’ ve ‘Er Rahman’, aşırı sinirlilere ‘El Halim’, yaşamında sevgi ve muhabbeti az olanlara ‘Ya Vedud’, nereye gideceğini bilemeyenlere ‘El Hadi’, sıkıntı içinde olanlara ‘El Vekil’ ismini zikretmeleri tavsiye edilmektedir “Allah’ın isimlerini zikretmek, meditasyon ve diğer enerji teknikleri gibi pozitif enerji verebilecek etkili bir yöntem Bu doğru olarak yapıldığında insanın içinde eksik olan enerjileri tamamlar, zarar veren enerjileri de törpüler ve kişiyi rahatlatır Esmaü’lHüsna ile yapılan zikir, beynin bazı merkezlerinde birtakım enerjileri daha çok aktive eder Zikirden elde edilecek maddi ve manevi güç, diğer insanların acılarını hafifletmek, topluma daha yararlı olmak için kullanılmalı diyor
Associated Press’in 24 Ağustos 2007 günü yayınladığı haber bu konuda oldukça dikkat çekicidir Ajans, din ahlakının gençler üzerindeki olumlu etkisini, “Birçok çocuk için inanç mutluluğun anahtarıdır başlığı ile dünyaya duyurmuştur
Haberde verilen bilgiye göre, yapılan araştırma sonuçlarında dindar olan gençlerin dindar olmayan gençliğe nazaran daha mutlu oldukları ortaya çıkmıştır Associated Press ve MTV’nin yaptığı geniş bir araştırma kendini dindar ya da çok dindar olarak tanımlayan 13–24 yaş arasındaki insanların dindar olmayanlardan çok daha mutlu olduğunu göstermiştir Gençlerin %44’ü dinin ve maneviyatın kendileri için çok önemli olduğunu belirtmiş, %21’i bu konuyu önemli bulduğunu söylemiştir Araştırmaya katılan farklı ırklar arasında ise Afrika kökenli Amerikalılar dinin kendileri için en önemli unsur olduğunu söylemişlerdir Hayatlarında dinin çok önemli olduğunu belirtenlerin %80’i kendilerini “mutlu olarak nitelendirmişlerdir
Sosyologlar da mutluluk ile dini uygulamaları yerine getirme arasında doğrudan bir bağ olduğuna dikkat çekmektedirler Kuzey Carolina Üniversitesi Sosyoloji Profesörü Lisa Pearce “dinin mutluluğa büyük katkıda bulunduğunu belirtmiştir
Yapılan araştırmada gençlerin %68’i kendi dinlerini ve inançlarını uyguladıklarını açıklamıştır Araştırmaya katılan kişilerin %75’i ise, mutluluklarının üzerinde Allah’ın etkisi olduğunu söylemişlerdir
Mutluluk Hissini Veren Allah’tır
Allah’a iman, insanları başka hiçbir koşulda elde edemedikleri huzurlu ve mutlu bir yaşama iletir Mutluluğu ruha hissettiren Allah’tır ve Allah bu hissi yalnızca razı olduğu kullarına verir Allah’ın rızasından uzak yaşayan birisi kendisini maddi sebepler kullanarak mutlu etmeye çalışabilir ve geçici bir süre için kendini mutlu hissettiğini de zannedebilir Ancak bu kişi gerçekte bir aldanma içerisindedir Çünkü duyduğu mutluluk hissi, iman sahibi bir insanın yaşadığı mutluluk ile aynı değildir Kelime olarak aynı kelime ile isimlendirilse bile, bu durum ömründe hiç tatlı yememiş bir kişinin ekşi tadını ‘tatlı’ zannetmesine benzer Bu kişi yediği yiyeceğin şekerli olduğunu iddia etse de, gerçek şeker tadını bilen bir insana göre yediği yiyecek ekşidir Mutluluk kavramı da bu örnekteki gibidir Allah’a iman edip, Allah’ın kalplerine indirdiği huzura kavuşmuş olan müminler, ‘gerçek’ mutluluğu yaşamaktadırlar ve diğer kişilerin mutluluk zannettikleri hislerin anlık ve geçici heyecanlar olduğunun bilincindedirler
Müminlerin kalbinde, Allah’ın rızasını kazanma umudunun ve bu yolda çaba harcamanın verdiği bir sevinç ve huzur vardır Yaşadıkları bu neşe ve sevinç, onları hem dünya hayatında mutlu ve huzurlu kılar hem de Allah’ın rızasını daha fazla kazanmalarını sağlayacak olan şevklerinin en önemli kaynağını oluşturur Bu sevinç ve mutluluk, iman etmeyen insanların asla ulaşamayacakları ve taklit edemeyecekleri bir sevinçtir Çünkü bu, Allah’ın yalnızca müminlere hissettirdiği ve Allah’ın rızasını, rahmetini ve sonsuz cennetini ummanın verdiği mutluluk ve huzurdur
Asıl Mutluluk Yurdu: Cennet
Allah müminleri dünyada güzel ve mutlu bir yaşamla yaşatırken ahirette de cennetle müjdelemiş, yaptıkları tüm salih amelleri kabul edeceğini ve kavuşacakları güzelliğin ve mutluluğun ise pek yakın olduğunu bildirmiştir Allah’ın sonsuz rahmetini ve sevgisini hissetmek ve sonsuz cennetle mükafatlandırılmayı ummak müminin kalbine büyük bir ferahlık ve huzur verir Allah Kur’an’da müminlerin dünyada ve ahirette güzel bir yaşam süreceklerini şöyle müjdelemektedir:
“Şüphesiz 'Bizim Rabbimiz Allah’tır' deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki) 'Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin' (Fussilet, 4130)
Bir insanın imansız ve ibadetsiz huzurlu olması mümkün değildir Nasıl ki, vücudumuz için, A,B,C,D, gibi vitaminlere ihtiyacımız vardır Bunları temin eden bir insan, maddi vücudunu sağlığa ve huzura kavuşturur Aynen öylede Rabbimizin ruh ve kalp huzuru için bize sunmuş olduğu bir vitamin reçetesi vardır Bunların başında iman geliyor Allah’a imanı olup her yerde hazır ve nazır olduğunun keyfiyetini ruh ve kalbinde yaşayan bir insanın nazarında, dünya küçülür, ehemmiyetsizleşir Bundan sonra namaz başta olmak üzere ibadetler vitamin vazifesini görür Size bu hususta ışık tutacak bir yazıyı gönderiyoruz
İnancın ve ibadetin sağlığımız üzerinde olumlu etki yaptığı, daha uzun ve sağlıklı yaşamamıza katkıda bulunduğu artık kanıtlanmış durumda
Buraya kadar verdiğimiz bilgilerden ortaya çıkan şu ki, bunalımlar insanın doyumsuzluğundan, hadiselere karşı dayanma gücündeki zayıflığından, iman şuurundaki eksikliğinden kaynaklanmaktadır Bunun yegâne çaresi, ferdi olarak tahkikî bir iman seviyesine, iman vasıtasıyla fikir ve duygu terbiyesine, dünya metaına karşı yüksek bir kanaat zenginliğine ulaşmaktır
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
İnsan hayatının düzenli biçimde akışını tehdit eden birtakım unsurlar vardır Bunlar ya insanın kendindeniç dünyasından ya da başkasındandış dünyadan kaynaklanır İnsanın ruhsal ve bedensel sağlığının bozulması, arzularını tatmin edememenin verdiği çöküntü, sapkın inanç ve ideallerinin etkisine açık olma, bunalımın iç dünyadan kaynaklanan sebeplerdendir
Allah’a iman etmek, O’na bağlanmak ve güvenmek, Ondan sakınıp çekinmek, insan hayatını olumlu yönde etkileyen en güçlü dinamiktir Buna ilaveten dünyada yaptıklarının melekler tarafından kaydedilip ahirette bütün gizli yönleriyle ortaya konacağına ve iyi ya da kötü, bunların karşılıklarını göreceğine inanma, öncelikle istenmeyen durumlara düşmeyi ve kötülükleri önlemede en önemli destek noktasıdır
İman insanda yaşama sevgisi, hayata bağlanma duygusu meydana getirir İman eden insan, hayata ve varlığa hoş bakar, hayatın Allah’ın bir lûtfu olduğuna inanır, dahası sosyal ve tabiî çevresini Allah’ın sanat eserleri ve kendini de onları bütünleyen bir parça gibi görür Dolayısıyla vazifesi bitinceye kadar hayatına devam etmeyi bir görev sayar ve hayatta kalmanın mücadelesini verir
Müslüman toplumda hayatı düzenleyen en önemli manevî temellerden biri yine imandır Allah’ın emir ve yasakları, iman eden insanda makes bulur
Allah’a îman eden kimse ise, yalnızlıktan kurtulur; her an Onun sonsuz rahmeti, ilmi, hikmeti, koruması ve gözetimi altında olduğunu bilir Her an Ona sığınır, Ondan yardım bekler, kolaylık görür Hareketlerini kontrol altında tutar, daima iyiye, doğruya, mükemmele yönelir; kötülüklerden uzaklaşır
Allah’a inanan insan, her şeyin dizgininin Onun elinde, her şeyin hazinesinin Onun yanında olduğunu, her şeyin Onun emri ve izniyle halledileceğini bilir Sadece Ona güvenir, Ona bağlanır, Ondan yardım bekler Hiçbir varlıktan da korkmaz, hiçbir şeye boyun eğmez, minnet etmez Böylelikle iman, maddeye kul ve köle olmaktan kurtarır İnsana gerçek şahsiyet kazandırır
İnsan, âciz ve zayıf bir varlıktır, ihtiyaçları sonsuzdur Sonsuza dek yaşamak ister Bu ihtiyaçlarını karşılayacak, arzularını yerine getirecek sonsuz bir kuvvet, kudret, ikram sahibi birine mutlaka iman etmesi gerekir Aksi halde sıkıntılardan ve taşkınlıklardan kurtulamaz
Allah’a inanan kimse, onun bütün sıfatlarına da inanmış demektir Onun her sıfatının hayatımıza bakan yönleri vardır Bu nedenle Allah’ın her sıfatına ve her ismine inanmak, mümine ayrı bir saadet ve huzur verecektir
Örneğin Bekasıfatına inanan bir kimse, kendisinin de Onun beka vermesiyle, baki ve ebedi olacağını düşünür, ölümden korkmaz ve yok olma endişesi taşımaz
Zulme uğrayan bir kimse Allah’ın Adil ismine yapışır ve kendine yapılan zulmün karşılığını alacağını, zalimin de cezasını çekeceğini bilir
Bunun gibi hayatımızın her safhasında Allah’ın sıfatlarının ve ismlerinin tesirini görmek mümkündür
Nitekim, Allah`a inanan ve O`na sevgiyle bağlanan insanın mânevî ufku kâinat kadar geniş, huzûru ve neş`esi cennet bahçesi gibi daima taze ve ölümsüzür Gözlerinde îman nuru parlar, sözlerinde hakikat, sevgi ve neş`e çağlar İş ve hareketlerinde ahlâk, vekar ve isabet göze çarpar O, insanları hilkat itibariyle kardeşi bilir, onlara lütuf ve merhamet gözüyle bakar Şefkatlidir, insanların dertlerine bir karşılık beklemeden koşar Boynu büküklerin gönlünü alır, yetimleri bağrına basar Kâinatla ve içindeki varlıklarla ünsiyet içindedir Tanış gibidir Hiçbir hâdise, onu korkutmaz, gözünü yıldırmaz Kalbindeki îman kuvveti ile kâinata bile meydan okuyabilir Allah`ın kendisine bahşettiği nimetlerden O`nun iradesine uygun şekilde faydalanır ve tadar
Allah'a inanan kimse ölümden korkmaz Zira, ölümü bir hiçlik ve yokluk kuyusu değil, hakikî hayatın ve ebedî saadetin başlangıç kapısı kabûl eder Dünyada kendini misafir bilir Misafirhane sahibi olan Allah`ın rızâsı ve izni dairesinde yer, içer ve rahatla yaşar Misafirlik müddeti bitince de bu misafirhaneden huzurla ayrılıp ebedî mekânına gider Allah`a inanan ve sevgiyle bağlanan kimse, inançsızlığın verdiği korkunç ızdırap ve elemlerden kurtulur
Allah`a inanan kimsenin, kendine de, başkalarına da hiçbir zararı dokunmaz Kanunun olmadığı yerlerde bile Allah`ın onu her an gördüğü inancı, işlediği kötülüklerin cezasız kalmayacağı korkusu, onu kötülüklerden alıkor Değil kötülük, bil`akis elinden geldiğince herkese iyilik yapmaya, faydalı olmaya çalışır Ruhunu iyi düşüncelerle doldurur, yüksek ahlâka erer, içinden kötü hisleri kovar Allah`a inanmak ve O`na bağlanmak, insanı aynı zamanda gerçek hürriyetine kavuşturur Zira her şey`in Allah tarafından yaratıldığını bilen insan, yaratıklara değil, yaratana kul olur Mahlûkattan değil, Hâlık'dan korkar Yalnız Allah`a güvenir, dayanır, O`ndan ister, O`na sığınır Kula kul olmaz Kimseye el açıp dilencilik ve dalkavukluk yapmaz
Allah’a inanan bir insan aynı zamanda, hayatın bir imtihan, karşılaştığı sıkıntıların da bu imtihanın bir parçası olduğuna inanır ve bu noktada sıkıntılara göğüs germeyi, acı veren durumlara karşı sabretmeyi, hayatın zorluklarına karşı mücadele etmeyi temel karakteri haline getirir Zira bunlar, Allah’a tam olarak inanmanın ve güvenmenin en önemli alametidir
Ayrıca iman insana çok yüksek bir kanaat duygusu verir ve onun, dünya metaı ile mesafeli bir ilişki kurmasını sağlar İmanın insanda kanaat etme duygusunu geliştirmesi, onun azla yetinmesine, ihtiyaçlarını üst seviyede olmasa bile asgari seviyede karşılamayla iktifa etmeye motive eder Böylece kişiyi bunalıma itecek durumlara düşmekten kurtarır
Allah’ı tanıyıp seversek, mutlu ve huzurlu oluruz Bu da Allah’ın bizi sevmesine neden olur Böylece içimiz rahatlar, huzur duyarız Yüce Allah Kur’an’da,
“Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur (Rad, 1328)
buyurmaktadır Allah’a olan sevgimizden dolayı insanları ve onun yarattığı bütün varlıkları severiz İnsanlar da bizi sever ve sayarlar
İçimizi dolduran Allah sevgisi, bizi daima güzel işler yapmaya yöneltir Allah’a inanan kişi kendisini sürekli görüp gözeten bir yüce yaratıcının bulunduğunu düşünür Yaptıklarından sorumlu olacağını ve bir gün hesap vereceğini düşünür Bu düşünce onu kötü şeylerden uzaklaştırır Kimsenin gönlünü kırmaz Herkese sevgiyle yaklaşır Kendisi için istediğini başkaları için de ister İyiliksever, dürüst, hoşgörülü, merhametli olur Sorumlulukların bilir, ona göre davranır Böyle duygu ve düşüncelere sahip olan insanları herkes sever Bu sevgi onlara huzur ve mutluluk verir
İnsan hayatında mutlu, neşeli, sevinçli anlar olduğu gibi, huzursuz anları da vardır İnsana bu mutluluğu Allah verdiği gibi, onu sıkıntıdan, üzüntüden kurtaracak yine Allah’tır Allah’a inanan kimse başına bir sıkıntı geldiğinde, bunlardan kendisini kurtaracak olanın Allah olduğunu bilir ve huzurlu olur Kendini yalnız hissetmez Hep güven duygusu içinde yaşar Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:
“Allah’a gönülden bağlanıp, ona karşı gelmekten sakınan kimseye, Yüce Allah sıkıntıdan çekip kurtaracağı bir yol gösterir Ve onu hiç beklemediği yerden rızık ihsan eder Çünkü kim Allah’a güvenip ona gönülden bağlanırsa Yüce Allah ona yeterlidir (Talak, 6523)
İman aynı zamanda insandaki yalnızlık duygusunu gideren bir hususiyete de sahiptir İman vasıtasıyla Allah’ı dost edinen insan, sıkıntılı durumlarında Ona sığınarak yardımına müracaat eder Zaten ihtiyacı olduğunda insana yardım edecek yegâne kudret sahibi, bütün varlığa hükmü geçen, biricik sığınılacak yer, Onun dergâhı değil midir İşte imanın yalnızlık duygusunu gidermesi, onu bunalım ve intihara karşı koruyan bir unsurdur
Salih amel ve ibadetler imanın kalbte yerleşmesiyle başlayan bir hareket, imanın bir meyvesidir, ancak kalpte imanı besleyen de bunlardır İyilik yapmak, ibadet etmek insana huzur verir, iç dünyasındaki sıkıntıları yok eder, bunalıma düşmesini engeller Ayrıca salih ameller insanı kötülük yapmaktan, hatta kötü işlerin içine düşmekten korur Nitekim Allah (cc) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki namaz fuhşiyat ve münkerattan alıkor (Ankebut, 2945)
Dolayısıyla salih ameller insan üzerinde, bir taraftan imanı kuvvetlendirirken, diğer taraftan kişiye huzur bahşedip, kötülüklerin içine düşmesini engelleyerek çift yönlü bir etki meydana getirirler
Allah’a İnanmak İnsanları Mutlu ve Sağlıklı Yapıyor
Araştırmalar, dinî, manevî bir yolu takip eden insanların daha uzun ve güçlü bir sağlığa sahip olma ihtimallerinin etmeyenlere oranla, belirgin ölçüde fazla olduğunu gösteriyor Dua, meditasyon, ibadet ve diğer ‘zihinbeden’ yaklaşımları tedavi etme süreçlerinde yararlı gözüküyor
Kanada, Amerika ve sair Batı ülkelerinde yapılan 400 röportaj ve 1200’den fazla çalışma şunları gösterdi: İbadetine sık sık devam edenlerde, seyrek eden veya hiç etmeyenlere oranla gözle görünür oranda daha az hastalık karşılaşılıyor
Kuzey Amerika’da ölümlere yol açan üç önemli hastalık kalp rahatsızlığı, kanser ve hipertansiyon dinî eğilimleri olan insanlarda düşük oranda görülüyor
Özel veya bir cemaat içinde ibadet eden daha yaşlı yetişkinlerde ise az sayıda hastalık belirtisi, daha az sakatlık, daha az depresyona rastlanıyor Bu hastalarda müzmin anksiyete (endişe hali) ve bunaklık oranının da aynı yaştaki sair insanlara göre daha az olduğu tesbit edilmiş bulunuyor
International Journal of Psychiatry in Medicine’ın Şubat 2002’de yayınladığı yeni araştırmaya göre ise, inananların beraberce yaptığı ibadetlere sık sık devam etmeyenlerin kanserdışı sindirim hastalıklarına yakalanma ihtimalleri iki kat daha fazla Damar rahatsızlıklarından (kalp krizi ve felç dahil) ölme oranları yüzde 21, solunum hastalıklarından ölme oranları ise yüzde altmış altı daha fazla
Bunların dışında, bu araştırma bir noktaya parmak basıyor: Dinin psikolojik faydaları giderek daha çok anlaşılıyor Daha yüksek seviyelerdeki dinî inanç ve maneviyat strese karşı daha çok dayanıklılık, daha düşük seviyelerde anksiyete, daha iyi yetenekler, güçlü sahiplenme duygusu ve genellikle daha berrak, aydınlık bir hayat veriyor
Hangi Din Sağlığa Daha Faydalı
Burada şöyle bir soru akla geliyor: Daha iyi bir sağlığı garanti etmek için hangi din seçilmeli Araştırma sonuçlarına göre, şu prensipler rahatlıkla söylenebilir: Cinsel sapkınlığı ve zararlı maddeleri kullanmayı yasaklamalı Kendisine tâbi olan insanlara zorluklar karşısında teselli verebilmeli İbadet ve dua içeriyor olmalı Cemaat ruhuna sahip bulunmalı
İnancın Sağlığa Faydaları
Bu konu hakkında ise iki temel giriş kitabı var: The Handbook of Religion and Health (Din ve Sağlık Elkitabı) dinî pratik ve sağlığın bağlantısını araştıran çalışmalar arasında seçilmiş 712 sayfalık bir eser God, Belief and Health (Allah, İman ve Sağlık) ise hastalık ve ölüm noktasında inançlı grupların diğerlerine göre daha iyi durumda olduğunu söyleyen uzmanların belki de en önde geleni olan Dr Jeff Levin tarafından yazılmış
Dr Levin, araştırmasında şunu vurguluyor: Kendilerini bazı davranışlarından kısıtlayan ve sağlıklı bir hayat tarzını destekleyen dinî grup üyeleri daha az kalp krizi, hipertansiyon ve kanser riski taşırlar Daha iyi, uzun bir ömre sahip olurlar Alkol ve sigarayı yasaklayan, kısıtlı diyet uygulatan, evlilik dışı cinsel hayata müsaade etmeyen dinler, bu konularda avantajlıdır Yine, ibadet için bir yere devam etmeden ve ibadet olarak birtakım bedensel aktiviteler yapmadan bu yarar sağlanamaz
Dr Levin, ‘Kuzey Amerika katilleri’ olarak bilinen üç hastalığı kalp, kanser ve hipertansiyon inançlı insanlarda inanmayanlara oranla daha düşük oranda rastlandığını tekrarlıyor Meselâ, Yahudi kadınların, eşlerinin sünnetli olmalarından dolayı, rahim kanserine daha az yakalandıklarını söylüyor Keza, sünnet olmayan Hindular arasında, rahim kanserinin, böyle bir hastalığa yakalandıkları hemen hiç duyulmayan Hint Müslümanlarına oranla oldukça fazla görüldüğünü belirtiyor
Benzer şekilde, sabırlı, aceleci ve saldırgan olmayan, alkol kullanmayan, ibadet yerlerine düzenli biçimde giden mü’minlerde hipertansiyona bağlı ölümler yüzde 40 daha az görülüyor
Bütün bunlarla birlikte, biliyoruz ki, iman ve ibadetin asıl gayesi, bizi Yaratan Rabbimize olan bağlılığımızı göstermektir Bu araştırmalar ise gösteriyor ki, Rabbimiz bunun mükâfatı bu dünyada gönlümüze coşku, kalbimize huzur vermekle kalmıyor; aynı zamanda sağlığımıza sağlık katıyor!
Dr Ender Saraç, “Allah’ın 99 ismini yani Esmaü’lHüsna’yı zikretmek insana huzur verir Merhametsizlere ‘Er Rahim’ ve ‘Er Rahman’, aşırı sinirlilere ‘El Halim’, yaşamında sevgi ve muhabbeti az olanlara ‘Ya Vedud’, nereye gideceğini bilemeyenlere ‘El Hadi’, sıkıntı içinde olanlara ‘El Vekil’ ismini zikretmeleri tavsiye edilmektedir “Allah’ın isimlerini zikretmek, meditasyon ve diğer enerji teknikleri gibi pozitif enerji verebilecek etkili bir yöntem Bu doğru olarak yapıldığında insanın içinde eksik olan enerjileri tamamlar, zarar veren enerjileri de törpüler ve kişiyi rahatlatır Esmaü’lHüsna ile yapılan zikir, beynin bazı merkezlerinde birtakım enerjileri daha çok aktive eder Zikirden elde edilecek maddi ve manevi güç, diğer insanların acılarını hafifletmek, topluma daha yararlı olmak için kullanılmalı diyor
Associated Press’in 24 Ağustos 2007 günü yayınladığı haber bu konuda oldukça dikkat çekicidir Ajans, din ahlakının gençler üzerindeki olumlu etkisini, “Birçok çocuk için inanç mutluluğun anahtarıdır başlığı ile dünyaya duyurmuştur
Haberde verilen bilgiye göre, yapılan araştırma sonuçlarında dindar olan gençlerin dindar olmayan gençliğe nazaran daha mutlu oldukları ortaya çıkmıştır Associated Press ve MTV’nin yaptığı geniş bir araştırma kendini dindar ya da çok dindar olarak tanımlayan 13–24 yaş arasındaki insanların dindar olmayanlardan çok daha mutlu olduğunu göstermiştir Gençlerin %44’ü dinin ve maneviyatın kendileri için çok önemli olduğunu belirtmiş, %21’i bu konuyu önemli bulduğunu söylemiştir Araştırmaya katılan farklı ırklar arasında ise Afrika kökenli Amerikalılar dinin kendileri için en önemli unsur olduğunu söylemişlerdir Hayatlarında dinin çok önemli olduğunu belirtenlerin %80’i kendilerini “mutlu olarak nitelendirmişlerdir
Sosyologlar da mutluluk ile dini uygulamaları yerine getirme arasında doğrudan bir bağ olduğuna dikkat çekmektedirler Kuzey Carolina Üniversitesi Sosyoloji Profesörü Lisa Pearce “dinin mutluluğa büyük katkıda bulunduğunu belirtmiştir
Yapılan araştırmada gençlerin %68’i kendi dinlerini ve inançlarını uyguladıklarını açıklamıştır Araştırmaya katılan kişilerin %75’i ise, mutluluklarının üzerinde Allah’ın etkisi olduğunu söylemişlerdir
Mutluluk Hissini Veren Allah’tır
Allah’a iman, insanları başka hiçbir koşulda elde edemedikleri huzurlu ve mutlu bir yaşama iletir Mutluluğu ruha hissettiren Allah’tır ve Allah bu hissi yalnızca razı olduğu kullarına verir Allah’ın rızasından uzak yaşayan birisi kendisini maddi sebepler kullanarak mutlu etmeye çalışabilir ve geçici bir süre için kendini mutlu hissettiğini de zannedebilir Ancak bu kişi gerçekte bir aldanma içerisindedir Çünkü duyduğu mutluluk hissi, iman sahibi bir insanın yaşadığı mutluluk ile aynı değildir Kelime olarak aynı kelime ile isimlendirilse bile, bu durum ömründe hiç tatlı yememiş bir kişinin ekşi tadını ‘tatlı’ zannetmesine benzer Bu kişi yediği yiyeceğin şekerli olduğunu iddia etse de, gerçek şeker tadını bilen bir insana göre yediği yiyecek ekşidir Mutluluk kavramı da bu örnekteki gibidir Allah’a iman edip, Allah’ın kalplerine indirdiği huzura kavuşmuş olan müminler, ‘gerçek’ mutluluğu yaşamaktadırlar ve diğer kişilerin mutluluk zannettikleri hislerin anlık ve geçici heyecanlar olduğunun bilincindedirler
Müminlerin kalbinde, Allah’ın rızasını kazanma umudunun ve bu yolda çaba harcamanın verdiği bir sevinç ve huzur vardır Yaşadıkları bu neşe ve sevinç, onları hem dünya hayatında mutlu ve huzurlu kılar hem de Allah’ın rızasını daha fazla kazanmalarını sağlayacak olan şevklerinin en önemli kaynağını oluşturur Bu sevinç ve mutluluk, iman etmeyen insanların asla ulaşamayacakları ve taklit edemeyecekleri bir sevinçtir Çünkü bu, Allah’ın yalnızca müminlere hissettirdiği ve Allah’ın rızasını, rahmetini ve sonsuz cennetini ummanın verdiği mutluluk ve huzurdur
Asıl Mutluluk Yurdu: Cennet
Allah müminleri dünyada güzel ve mutlu bir yaşamla yaşatırken ahirette de cennetle müjdelemiş, yaptıkları tüm salih amelleri kabul edeceğini ve kavuşacakları güzelliğin ve mutluluğun ise pek yakın olduğunu bildirmiştir Allah’ın sonsuz rahmetini ve sevgisini hissetmek ve sonsuz cennetle mükafatlandırılmayı ummak müminin kalbine büyük bir ferahlık ve huzur verir Allah Kur’an’da müminlerin dünyada ve ahirette güzel bir yaşam süreceklerini şöyle müjdelemektedir:
“Şüphesiz 'Bizim Rabbimiz Allah’tır' deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki) 'Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin' (Fussilet, 4130)
Bir insanın imansız ve ibadetsiz huzurlu olması mümkün değildir Nasıl ki, vücudumuz için, A,B,C,D, gibi vitaminlere ihtiyacımız vardır Bunları temin eden bir insan, maddi vücudunu sağlığa ve huzura kavuşturur Aynen öylede Rabbimizin ruh ve kalp huzuru için bize sunmuş olduğu bir vitamin reçetesi vardır Bunların başında iman geliyor Allah’a imanı olup her yerde hazır ve nazır olduğunun keyfiyetini ruh ve kalbinde yaşayan bir insanın nazarında, dünya küçülür, ehemmiyetsizleşir Bundan sonra namaz başta olmak üzere ibadetler vitamin vazifesini görür Size bu hususta ışık tutacak bir yazıyı gönderiyoruz
İnancın ve ibadetin sağlığımız üzerinde olumlu etki yaptığı, daha uzun ve sağlıklı yaşamamıza katkıda bulunduğu artık kanıtlanmış durumda
Buraya kadar verdiğimiz bilgilerden ortaya çıkan şu ki, bunalımlar insanın doyumsuzluğundan, hadiselere karşı dayanma gücündeki zayıflığından, iman şuurundaki eksikliğinden kaynaklanmaktadır Bunun yegâne çaresi, ferdi olarak tahkikî bir iman seviyesine, iman vasıtasıyla fikir ve duygu terbiyesine, dünya metaına karşı yüksek bir kanaat zenginliğine ulaşmaktır
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız