iltasyazilim
FD Üye
Anksiyete Bozuklukları
Anksiyetenin en iyi tanımı, somatik belirtilerin de eşlik ettiği, bayağı dışı, sebepsiz bir huzursuzluk ve nefret edilen şey halidir
Anksiyeteyi, kaygı, can sıkıntısı, bunaltı, endişe olarak da adlandırabiliriz Anksiyete yaşayan birey bu durumu fena bir şey olacakmış duygusal, tatsız bir üzüntü haliya da nedensiz bir nefretşeklinde açıklama eder Dehşet, dıştan gelebilecek kaynağı belli gerçek bir tehlike aleyhinde ruhsal ve fiziksel olarak verilen bir tepki biçimidir Böyle gerçek bir risk ile karşılaşan kişi şiddetli bir dehşet duygusuyla beraber maddi tepkiler de gösterir: kalp çarpıntısı, titreme, terleme, gözbebeklerde çoğalma, ürperme, vb gibi Anksiyete de kişi yarı fena bir şey olacakmış gibi nedeni süresiz bir endişe hisseder Anksiyete, nedeni hakkında net bir bilgimizin olmadığı, içsel bir risk veya korkutma karşısında gösterilen psikolojik bir tepki olmasına rağmen, korkuda olduğu gibi fiziki belirtilerin eşlik ettiği bir durumdur Bu durum çok hafif bir tedirginlik ve gerginlik duygusundan panik derecesine değin varan öbür yoğunluklarda yaşanabilir
Anksiyetenin en iyi tanımı, somatik belirtilerin de eşlik ettiği, olağan dışı, sebepsiz bir huzursuzluk ve nefret edilen şey halidir
Anksiyete sık yaşanan, herkes tarafından ara sıra hissedilen bir duygudur ve tekrar tekrar bir hastalık belirtisi olarak düşünülmemelidir Okulun birincil gününde, hoşlandığını biri ile birincil randevuda veya yeni ve öbür bir durumun başlangıcında anksiyete duyulması normaldir
Bayağı anksiyetenin organizmayı uyarıcı, koruyucu ve motive edici özellikleri vardır
Anksiyetenin patalojik olduğuna karar verebilmek için, uyaranın şiddeti ile ortaya meydana çıkan anksiyete uyaran ile düzenli olmaması, zamanla azaltmak yerine değişmemesi ya da şiddetlenmesi, klinik tabloya ağırlıklı olarak anksiyetenin bedensel belirtileri başat olması, anksiyeteye katlanılaması ve işlevselliğin bozulması gerekir Bu durumda anksiyete kişinin mesleki ve ailevi yaşantısını etkilemeye başlar, kişilerarası ilişkilerinde bozulmalara neden olur, gün içinde sıkça ortaya çıkar ve günün büyük bir kısmını kaplar, birey bu duygulanımı yoklama edemez ve başa çıkamaz Bu semptomların yanına huzursuzluk, gerginlik, tedirginlik, bıkkınlık, daralma, tez yorulma, konsantrasyon zorluğu, basit irkilme ve tetikte olma da gözlemlenir Anksiyete esnasında görülebilecek psikosomatik reaksiyonlar ise; baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, ağız kuruluğu, çarpıntı, solunum yetmezliği, muhtelif ağrılar ve gastrointestinal şikayetlerdir
Anksiyete Bozukluklarını DSMIVTR ’a göre:
Panik Atağı
Agorfobi
Açık Alan Korkusu Olmadan Panik Bozukluğu
Meydan Korkusu ile Birlikte Panik Bozukluğu
Panik Bozukluğu Öyküsü Olmadan Açık Alan Korkusu
Özgül Korku
Sosyal Korku (Sosyal Anksiyete Bozukluğu)
ObsesifKompulsif Bozukluk
Travma Sonrası Gerginlik Bozukluğu
Akut Gerginlik Bozukluğu
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Bir Genel Tıbbı Duruma yan Anksiyete Bozukluğu
Madde Kullanımının Yol Açtığı Anksiyete Bozukluğu
Başka Türlü Adlandırılamayan Anksiyete Bozuklukluğu
olarak sınıflandırabiliriz
Anksiyete Bozukluğu her 100 kişiden 30 ’unda yaşamlarının bir döneminde görülebilir Toplumda görülme oranı %3 olup, hayat boyu rastlanabilme oranı % 5 civarında saptanabilmiştir Bütün kaygı bozuklukluklarının %12 sini oluşturur Kadınlarda erkeklere oranla iki kat fazla görülür Vakaların yarısından birçok çocukluk ve erişkinliğe geçiş döneminde başlamaktadır Yaşlılıkta en fazla görülen endişe bozukluğudur ( yaşlılıkta görülen kaygı bozukluklarının % 60 ’ini oluşturur)
Anksiyete Bozukluğu teşhisi konan kişilerin genelde utangaç ve bağımlı bir yapıları olup, kendilerine güvenleri azdır Birçok vakanın toplusal ilişkilerde arka planda durmayı yeğleyip, fazla kırılgan, çekingen, eleştiriye fazla aklıselim, ivedi yıkılan kişiler oldukları görülmüştür
Anksiyete Bozuklukları ’nda annenin gerilim ve kaygısının manâlı olduğu düşünülmektedir Vakaların çocukluklarında yüksek bir oranda anne baba ayrılığı (ya da vefatı) olduğu gözlemlenir Engebeli bir çocukluk donemi geçirmişlerdir Hastalığın birinci derece akrabalarda görülme oranı, normallere kıyasla 5 kat daha yüksektir Yapılan bir çalışmaya göre hastaların % 30 ’unda, hastalığın stresli bir olayla başladığı belirlenmiştir
Anksiyete Bozukluğu ’nun tedavisinde hap tedavisi yanında , kişinin beklentileri, düşünüş biçimini değişiklik, gevşeme eğitimi, belli durumlardan uzak durma gelişmiş ise kaygıya yol açan etkenlerle yüzleştirme gibi yaklaşımların olduğu bilişsel tedavi uygulanmalıdır Kaygıyı artırabilen kafeinli maddelerin (dere, kahve, kola, çikolata) azaltılması önerilmelidir
Drphil R Meltem Kavcar Sırmalı *
Anksiyetenin en iyi tanımı, somatik belirtilerin de eşlik ettiği, bayağı dışı, sebepsiz bir huzursuzluk ve nefret edilen şey halidir
Anksiyeteyi, kaygı, can sıkıntısı, bunaltı, endişe olarak da adlandırabiliriz Anksiyete yaşayan birey bu durumu fena bir şey olacakmış duygusal, tatsız bir üzüntü haliya da nedensiz bir nefretşeklinde açıklama eder Dehşet, dıştan gelebilecek kaynağı belli gerçek bir tehlike aleyhinde ruhsal ve fiziksel olarak verilen bir tepki biçimidir Böyle gerçek bir risk ile karşılaşan kişi şiddetli bir dehşet duygusuyla beraber maddi tepkiler de gösterir: kalp çarpıntısı, titreme, terleme, gözbebeklerde çoğalma, ürperme, vb gibi Anksiyete de kişi yarı fena bir şey olacakmış gibi nedeni süresiz bir endişe hisseder Anksiyete, nedeni hakkında net bir bilgimizin olmadığı, içsel bir risk veya korkutma karşısında gösterilen psikolojik bir tepki olmasına rağmen, korkuda olduğu gibi fiziki belirtilerin eşlik ettiği bir durumdur Bu durum çok hafif bir tedirginlik ve gerginlik duygusundan panik derecesine değin varan öbür yoğunluklarda yaşanabilir
Anksiyetenin en iyi tanımı, somatik belirtilerin de eşlik ettiği, olağan dışı, sebepsiz bir huzursuzluk ve nefret edilen şey halidir
Anksiyete sık yaşanan, herkes tarafından ara sıra hissedilen bir duygudur ve tekrar tekrar bir hastalık belirtisi olarak düşünülmemelidir Okulun birincil gününde, hoşlandığını biri ile birincil randevuda veya yeni ve öbür bir durumun başlangıcında anksiyete duyulması normaldir
Bayağı anksiyetenin organizmayı uyarıcı, koruyucu ve motive edici özellikleri vardır
Anksiyetenin patalojik olduğuna karar verebilmek için, uyaranın şiddeti ile ortaya meydana çıkan anksiyete uyaran ile düzenli olmaması, zamanla azaltmak yerine değişmemesi ya da şiddetlenmesi, klinik tabloya ağırlıklı olarak anksiyetenin bedensel belirtileri başat olması, anksiyeteye katlanılaması ve işlevselliğin bozulması gerekir Bu durumda anksiyete kişinin mesleki ve ailevi yaşantısını etkilemeye başlar, kişilerarası ilişkilerinde bozulmalara neden olur, gün içinde sıkça ortaya çıkar ve günün büyük bir kısmını kaplar, birey bu duygulanımı yoklama edemez ve başa çıkamaz Bu semptomların yanına huzursuzluk, gerginlik, tedirginlik, bıkkınlık, daralma, tez yorulma, konsantrasyon zorluğu, basit irkilme ve tetikte olma da gözlemlenir Anksiyete esnasında görülebilecek psikosomatik reaksiyonlar ise; baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması, ağız kuruluğu, çarpıntı, solunum yetmezliği, muhtelif ağrılar ve gastrointestinal şikayetlerdir
Anksiyete Bozukluklarını DSMIVTR ’a göre:
Panik Atağı
Agorfobi
Açık Alan Korkusu Olmadan Panik Bozukluğu
Meydan Korkusu ile Birlikte Panik Bozukluğu
Panik Bozukluğu Öyküsü Olmadan Açık Alan Korkusu
Özgül Korku
Sosyal Korku (Sosyal Anksiyete Bozukluğu)
ObsesifKompulsif Bozukluk
Travma Sonrası Gerginlik Bozukluğu
Akut Gerginlik Bozukluğu
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
Bir Genel Tıbbı Duruma yan Anksiyete Bozukluğu
Madde Kullanımının Yol Açtığı Anksiyete Bozukluğu
Başka Türlü Adlandırılamayan Anksiyete Bozuklukluğu
olarak sınıflandırabiliriz
Anksiyete Bozukluğu her 100 kişiden 30 ’unda yaşamlarının bir döneminde görülebilir Toplumda görülme oranı %3 olup, hayat boyu rastlanabilme oranı % 5 civarında saptanabilmiştir Bütün kaygı bozuklukluklarının %12 sini oluşturur Kadınlarda erkeklere oranla iki kat fazla görülür Vakaların yarısından birçok çocukluk ve erişkinliğe geçiş döneminde başlamaktadır Yaşlılıkta en fazla görülen endişe bozukluğudur ( yaşlılıkta görülen kaygı bozukluklarının % 60 ’ini oluşturur)
Anksiyete Bozukluğu teşhisi konan kişilerin genelde utangaç ve bağımlı bir yapıları olup, kendilerine güvenleri azdır Birçok vakanın toplusal ilişkilerde arka planda durmayı yeğleyip, fazla kırılgan, çekingen, eleştiriye fazla aklıselim, ivedi yıkılan kişiler oldukları görülmüştür
Anksiyete Bozuklukları ’nda annenin gerilim ve kaygısının manâlı olduğu düşünülmektedir Vakaların çocukluklarında yüksek bir oranda anne baba ayrılığı (ya da vefatı) olduğu gözlemlenir Engebeli bir çocukluk donemi geçirmişlerdir Hastalığın birinci derece akrabalarda görülme oranı, normallere kıyasla 5 kat daha yüksektir Yapılan bir çalışmaya göre hastaların % 30 ’unda, hastalığın stresli bir olayla başladığı belirlenmiştir
Anksiyete Bozukluğu ’nun tedavisinde hap tedavisi yanında , kişinin beklentileri, düşünüş biçimini değişiklik, gevşeme eğitimi, belli durumlardan uzak durma gelişmiş ise kaygıya yol açan etkenlerle yüzleştirme gibi yaklaşımların olduğu bilişsel tedavi uygulanmalıdır Kaygıyı artırabilen kafeinli maddelerin (dere, kahve, kola, çikolata) azaltılması önerilmelidir
Drphil R Meltem Kavcar Sırmalı *