Ataturkun Bilim Anıları
Ataturkun Bilim İle İlgili Anıları
Hayatta en hakiki murşid ilimdir diyen ulu onder Ataturk yaşamı boyunca bilime cok onem vermiş ve bilim alanında calışmalar yapılması icin caba sarfetmiştir İşte ulu onderin bilimle ilgili anıları:
İsmail Hakkı BALTACIOĞLU
Ataturk, Turk Dil Dergisi, 1 Kasım 1966
İlim Tercume İle Olmaz
19 Ağustosta Gazinin Yalova Koşkunde akşam yemeğine cağrıldım 1920 Ağustos 1932 tarihiydi O gece Gazi, cok ciddi konulara temas etti Cok heyecanlı konuştu Toplantıda bayan Afet İnandan başka Yusuf Akcura, Dr Reşit Galip, Celal Sahir vardı O tarihi gecede Gazi, İstanbul DarulfUnununun reformundan bahsetti Birinci Turk Dili Kongresini ortaya attı Bu işlerde Dr Reşit Galipin calışacağını ihsas etti (sezdirdi)
Konuşmalar, memleket meseleleri uzerinde toplanmıştı Turk vatandaşları ile daima temas etmenin kendisinin en buyuk işi olduğunu soyluyordu Konu hep millet ve memleket, ilim ve universite meseleleri idi Birinci elden ilmin uzerinde duruyordu Bir ara şu sozleri işittik:
Olmek isteyen bir milleti Gazi değil, hicbir kuvvet kurtaramaz Turk milleti olmek istemez, o daima yaşayacaktır efendiler!
Birdenbire de eliyle beni gostererek:
Universitede, Doktor Bey gibi birinci elden araştırma yapanları profesor gormek istiyorum, dedi
Sozunu Reşit Galipe yonelterek konuşmasını şoyle tamamladı:
İlim, tercume ile olmaz, tetkikle olur Doktor Bey nasıl memleket malzemesini tetkik ederek, ilim yapmışsa, ben de senden boyle ilim adamlarını almanı istiyorum
Memleketin Kalkınması İlim İşidir
Ataturk ile ilk goruşmem 1923te oldu Zafer kazanılmıştı 1923 Ağustos ayında İsmail Safanın (Ozler) Milli Eğitim Bakanlığı zamanında Heyeti İlmiye toplanmıştı Hamdullah Suphi Tanrıover, o zaman Turk Ocağı Merkezi olan Samanpazarı yolundaki eski manastır binasında heyetin şerefine cay vermişti
O gece Ataturk de gelmişti Oturduğu yere yakın bulunuyordum Heyeti İlmiyeden soz actı Ne gibi kararlar alındığını sordu Alınan kararların prensip kararları olduğunu soyledim
Ne gibi? dedi
Terbiyei Umumiyede vahdet, terbiyei meslekiyede ihtisas kararları gibi, dedim
Başka bir şey sormadı O aralık İstanbul Universitesi profesorlerinden Ankarada bir Bakanlığın musteşarlığını yapan bir zat, kendisine şu soruyu sordu:
Efendim, memleketin iktisaden kalkınması icin ilhamı devletleri nedir? dedi
Ataturk uzgun bir oluşla şu sozleri soyledi:
Memleketin kalkınması işi ilham işi değil, ilim işidir Kalkınmanın nasıl olacağını duşunmek siz ilim adamlarının işidir Bunu bize sizler gostereceksiniz Hukumet adamları da bu yolda yuruyecekler
Ataturkun bu sozleri ne kadar doğru idi Profesorun sorusu yersizdi
Ataturkun Bilimle İlgili Sozleri
Her yeni yetişen kendinden eskisini beğenmeyecek kadar yukselirse, ancak o zaman gelecek nesiller birbirinden kademe kademe yuksek seviyede bir yukselme grafiği meydana getirebilir ki, insanlığın ilerlemesinin amacı da budur Bir millet icin mutluluk olan bir şey diğer millet icin felaket olabilir Aynı sebep ve şartlar birini mutlu ettiği halde diğerini mutsuz edebilir Onun icin bu millete gideceği yolu gosterirken dunyanın her turlu ilminden, buluşlarından, ilerlemelerinden istifade edelim, ancak unutmayalım ki, asıl temeli kendi icimizden cıkarmak mecburiyetindeyiz Milletimizin tarihini, ruhunu, geleceklerini gercek, sağlam, durust bir goruşle gormeliyiz Taassup cahilliğe dayanır Bundan dolayı taassubu olan cahildir İlim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak lazımdır
Bu millet ve memleket ilme, irfana cok muhtac; tahsil yapmış, diploma almış gelmiş olanları korumak kadar doğal ve luzumlu bir şey olmaktan başka, parti parti eğitim ve oğretim gormek icin ilim ve fen almak icin Avrupaya, Amerikaya ve her tarafa cocuklarımızı gondermeye mecburuz ve gondereceğiz İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip, oğrenmeye mecburuz Bu nedenle artık himaye cok zayıf kalır Bunun yerine mecburiyet gecerli olur Hayati gercekleri bilerek, bilmeyenlere de uygun bir yol ile veya zor ile anlatarak amacımıza yuruyeceğiz Bizi o amaca varmaktan alıkoyan iki kuvvet vardır Biri dış duşmanlardır Bunlar bizi bir somurge haline koymak icin ilerlememizi istemeyenlerdir Fakat ciftci arkadaşlar, muhterem babalar, bizim icin bunlardan daha zararlı, daha oldurucu bir sınıf daha vardır: O da icimizden cıkması muhtemel olan hainlerdir Aklı eren, memleketini seven, gerceği goren kimselerden boyle bir duşman cıkmaz İcimizden boyleleri cıkarsa onlar ya aklı ermeyen cahiller, ya memleketini sevmeyen kotuler, ya gerceği gormeyen korlerdir Biz cahil dediğimiz zaman mutlaka okula gitmemiş olanları kastetmiyoruz Kastettiğim ilim, gerceği bilmektir Yoksa okumuş olanlardan en buyuk cahiller cıktığı gibi, hic okuma bilmeyenlerden de, ozellikle sizlerin icinizde gorulduğu gibi, gerceği goren gercek bilginler cıkar
Başarılı olmak icin aydın sınıf ve halkın zihniyet ve hedefi arasında doğal bir uyum sağlamak lazımdır Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha cok aydınlara yoneltilen bir vazifedir Genclerimiz ve aydınlarımız nicin yuruduklerini ve ne yapacaklarını once kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır
Ataturkun Bilim İle İlgili Anıları
Hayatta en hakiki murşid ilimdir diyen ulu onder Ataturk yaşamı boyunca bilime cok onem vermiş ve bilim alanında calışmalar yapılması icin caba sarfetmiştir İşte ulu onderin bilimle ilgili anıları:
İsmail Hakkı BALTACIOĞLU
Ataturk, Turk Dil Dergisi, 1 Kasım 1966
İlim Tercume İle Olmaz
19 Ağustosta Gazinin Yalova Koşkunde akşam yemeğine cağrıldım 1920 Ağustos 1932 tarihiydi O gece Gazi, cok ciddi konulara temas etti Cok heyecanlı konuştu Toplantıda bayan Afet İnandan başka Yusuf Akcura, Dr Reşit Galip, Celal Sahir vardı O tarihi gecede Gazi, İstanbul DarulfUnununun reformundan bahsetti Birinci Turk Dili Kongresini ortaya attı Bu işlerde Dr Reşit Galipin calışacağını ihsas etti (sezdirdi)
Konuşmalar, memleket meseleleri uzerinde toplanmıştı Turk vatandaşları ile daima temas etmenin kendisinin en buyuk işi olduğunu soyluyordu Konu hep millet ve memleket, ilim ve universite meseleleri idi Birinci elden ilmin uzerinde duruyordu Bir ara şu sozleri işittik:
Olmek isteyen bir milleti Gazi değil, hicbir kuvvet kurtaramaz Turk milleti olmek istemez, o daima yaşayacaktır efendiler!
Birdenbire de eliyle beni gostererek:
Universitede, Doktor Bey gibi birinci elden araştırma yapanları profesor gormek istiyorum, dedi
Sozunu Reşit Galipe yonelterek konuşmasını şoyle tamamladı:
İlim, tercume ile olmaz, tetkikle olur Doktor Bey nasıl memleket malzemesini tetkik ederek, ilim yapmışsa, ben de senden boyle ilim adamlarını almanı istiyorum
Memleketin Kalkınması İlim İşidir
Ataturk ile ilk goruşmem 1923te oldu Zafer kazanılmıştı 1923 Ağustos ayında İsmail Safanın (Ozler) Milli Eğitim Bakanlığı zamanında Heyeti İlmiye toplanmıştı Hamdullah Suphi Tanrıover, o zaman Turk Ocağı Merkezi olan Samanpazarı yolundaki eski manastır binasında heyetin şerefine cay vermişti
O gece Ataturk de gelmişti Oturduğu yere yakın bulunuyordum Heyeti İlmiyeden soz actı Ne gibi kararlar alındığını sordu Alınan kararların prensip kararları olduğunu soyledim
Ne gibi? dedi
Terbiyei Umumiyede vahdet, terbiyei meslekiyede ihtisas kararları gibi, dedim
Başka bir şey sormadı O aralık İstanbul Universitesi profesorlerinden Ankarada bir Bakanlığın musteşarlığını yapan bir zat, kendisine şu soruyu sordu:
Efendim, memleketin iktisaden kalkınması icin ilhamı devletleri nedir? dedi
Ataturk uzgun bir oluşla şu sozleri soyledi:
Memleketin kalkınması işi ilham işi değil, ilim işidir Kalkınmanın nasıl olacağını duşunmek siz ilim adamlarının işidir Bunu bize sizler gostereceksiniz Hukumet adamları da bu yolda yuruyecekler
Ataturkun bu sozleri ne kadar doğru idi Profesorun sorusu yersizdi
Ataturkun Bilimle İlgili Sozleri
Her yeni yetişen kendinden eskisini beğenmeyecek kadar yukselirse, ancak o zaman gelecek nesiller birbirinden kademe kademe yuksek seviyede bir yukselme grafiği meydana getirebilir ki, insanlığın ilerlemesinin amacı da budur Bir millet icin mutluluk olan bir şey diğer millet icin felaket olabilir Aynı sebep ve şartlar birini mutlu ettiği halde diğerini mutsuz edebilir Onun icin bu millete gideceği yolu gosterirken dunyanın her turlu ilminden, buluşlarından, ilerlemelerinden istifade edelim, ancak unutmayalım ki, asıl temeli kendi icimizden cıkarmak mecburiyetindeyiz Milletimizin tarihini, ruhunu, geleceklerini gercek, sağlam, durust bir goruşle gormeliyiz Taassup cahilliğe dayanır Bundan dolayı taassubu olan cahildir İlim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak lazımdır
Bu millet ve memleket ilme, irfana cok muhtac; tahsil yapmış, diploma almış gelmiş olanları korumak kadar doğal ve luzumlu bir şey olmaktan başka, parti parti eğitim ve oğretim gormek icin ilim ve fen almak icin Avrupaya, Amerikaya ve her tarafa cocuklarımızı gondermeye mecburuz ve gondereceğiz İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip, oğrenmeye mecburuz Bu nedenle artık himaye cok zayıf kalır Bunun yerine mecburiyet gecerli olur Hayati gercekleri bilerek, bilmeyenlere de uygun bir yol ile veya zor ile anlatarak amacımıza yuruyeceğiz Bizi o amaca varmaktan alıkoyan iki kuvvet vardır Biri dış duşmanlardır Bunlar bizi bir somurge haline koymak icin ilerlememizi istemeyenlerdir Fakat ciftci arkadaşlar, muhterem babalar, bizim icin bunlardan daha zararlı, daha oldurucu bir sınıf daha vardır: O da icimizden cıkması muhtemel olan hainlerdir Aklı eren, memleketini seven, gerceği goren kimselerden boyle bir duşman cıkmaz İcimizden boyleleri cıkarsa onlar ya aklı ermeyen cahiller, ya memleketini sevmeyen kotuler, ya gerceği gormeyen korlerdir Biz cahil dediğimiz zaman mutlaka okula gitmemiş olanları kastetmiyoruz Kastettiğim ilim, gerceği bilmektir Yoksa okumuş olanlardan en buyuk cahiller cıktığı gibi, hic okuma bilmeyenlerden de, ozellikle sizlerin icinizde gorulduğu gibi, gerceği goren gercek bilginler cıkar
Başarılı olmak icin aydın sınıf ve halkın zihniyet ve hedefi arasında doğal bir uyum sağlamak lazımdır Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha cok aydınlara yoneltilen bir vazifedir Genclerimiz ve aydınlarımız nicin yuruduklerini ve ne yapacaklarını once kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır