Çayın dünyada sudan daha sonra en sık tüketilen içecek olduğunu bildiren Prof Dr Cet; ‘MÖ 2737 yılında Çin İmparatoru göre keşfedilerek jurnal hayata giren dere; özellikle Çin ve Japonya’da açıkgöz kalmak, kastetmek ve meditasyon amaçlı, öğrenciler ve rahipler aralarında popülerlik kazanarak; sonradan tüm dünyada bilinir ve kullanılır ülkü gelmiştirKahvenin kökeninin ise Etiyopya olduğuna inanılır Hikâyeye tarafından, Kaldi isminde Etiyopyalı bir keçi çobanı, keçilerinin belirlenmiş ağaçların meyvelerini yedikten sonradan daha hiperaktif olduklarını ayrım eder sonradan manastırlarda rahipler uyanık kalabilmek için kahveyi tüketmeye başlarlarBuradan zamanla Arap yarımadasına yayılan kahve; çay gibi, uzun bir süre Doğu kökenli bir içecek olarak kalmıştır ve ama 17 yüzyılda Avrupa’ya gelmiştirNehir ve kahvenin yararları hakkında fazla sayıda, birbirine ters sonuçlanan, çalışma mevcuttur Bir Takım araştırmacılar kahvenin Alzheimer ve demansa aleyhinde; bazısı da, Alıcı 2 diyabete karşısında koruyucu olduğunu ifade etmişlerdir Kahve, yüksek miktarda kafein içeriği nedeni ile havayollarını genişleterek astımlı hastaların tedavisine tezgâhtar olmakta; kafein beyin damarlarını daraltarak migren ataklarının azaltılmasında işe yarayabilmektedirHarvard Irk Sağlığı Okulunun kahvenin sağlık durumu üzerindeki etkileri üstüne yaptığı araştırma sonucunda “sıhhat üzerine etkisiz olduğu ve 6 fincanın üzerinde kahve içiminin ölmeye neden olmadığı gibi; uzun yaşamaya da katkısının olmadığı görülmüştür Yani kahve tiryakisi iseniz telaşlanmanıza lüzum yokAyrıca bir takım araştırmalarda kahve tüketmenin kolon kanserinden koruyucu olabileceğini iddia etmiştirYine kafeini alınmış (dekaeine) kahvenin romatoid artrite neden olabileceği bahis edilmişitir Akarsu için ise koşul ayrı Ulusal Kanser Enstitüsü (NIH) verilerine göre nehir, antioksidan bir madde olan polifenol bileşikleri içerir ve bu da kanseri önlemede yardımcı olabilirKanser riski üstündeki etkileri yeterince araştırılmamış olsa da; akarsu, ıslah edici ve gençleştirici özellikleri olan tedavi edici bir meşrubat olarak kabul görmüştürÇayın bütün çeşitleri, “Camellia sinensis adlı bitkinin yaprağından elde edilirler ki hasat sonrasında kurutulma sonucunda oksidize olur; oksidasyon ise kimyasal maddelerin parçalanmasına yol açar Yapraklarda görülen oksidasyon miktarına göre akarsu, siyah, yeşil ve beyaz olarak ayrılırPolifenoller bilhassa yeşil çayda yoğundur Yüksek polifenolllü çaylar, çoğunlukla sıcak olarak demlenip içilirler Yeşil çaydaki polifenol, siyah çaydaki theflavinler ve thearubiginler DNA’yı hasarlardan koruyan serbest radikaller içerir Ancak ihtiyaçtan pozitif kahve ya da dere tüketimi fazla yüksek miktarda kafein içerdiğinden, anksiyete, taşikardi, çarpıntı, uykusuzluk, tedirginlik ve bulantıya yol açar Yüksek miktarda filtre edilmemiş kahve, yüksek fena kolesterol, LDL ile ilişkili bulunmuşturÇay, flour içerdiğinden diş sağlığına yardımsever bulunmuştur oysa fazla artı miktardaki çay, tez çürüyen dişler ve osteoflorozis riskini artırabilir Çin, Hindistan ve Sri Lanka kökenli çayların çoğunda yüksek alüminyum ve kurşun içeriği saptanmış olduğundan çay seçiminde dikkatli olmanız gerekirSonuç olarak her şeyi tadında bırakarak, günlük nehir ve kahve miktarında ölçünün kaçırılmaması kaydı ile bilinen bir yürek damar hastalığınız da yoksa nehir ve kahveyi tüketmeye devam edebilirsiniz’ açıklamasında bulundu Çayı Sağlığınıza Hasar Vermeden İçmek İstiyorsanız… id Gad300250• Yemeklerden hemencecik daha sonra içmeyin Yemeklerden anında sonradan içilen akarsu, demir emilimini engelleyip anemiye (anemi) yol açar Bilhassa kadınların bu konuda daha titiz olması gerekir• Çayı başlıca öğünlerde yemekten 1 saat sonra için• Şekersiz içmeyi deneyin Şekersiz dere kilo alımının engellenmesi ve diyabet gelişimini önleme açısından yararlıdır• Çayı gün içinde su yerine tüketmeyin Diüretik etkisi sebebiyle vücuttan su kaybının artmasına yol açar• Artı nehir tüketimi tansiyonda yükselme gibi emrindeki etiklere yol açabilir• Yatmadan önce nehir içmeyin, uyumayan kalabilirsinizİçinde kansere karşı yardımcı olan fazla sayıda poliaminler içerse de yakın zamandaki bir araştırmada günde bir litre üstündeki çay tüketimi ile kolon kanseri gelişimi arasında ilişki saptanmıştır Tam kanıtlanmamakla beraber içeriğindeki bir takım kanserojen poliaminler niçin ile bunun olduğu bahis edilmiştir Oysa diğer çalışmalarda dere ve kolon kanseri arasında ilişki saptanamamıştır40 Yılın Hatırına Sağlığınızdan Olmayın!Çoğunlukla iyi tolere edilen bir meşrubat olmasına rağmen, kahvenin de bir takım kişiler göre tedbirli tüketilmesi gerekir Kalp ve tansiyon hastaları için çarpıntıya ve kan basıncın da yükselmeye yol açarak zararlı olabilir Kafeinsiz kahvenin romatoid artrit olarak bilinen iltihaplı romatizmaya yol açtığı bahis edilmiştir Genetik olarak meyilli bireylerin bu nesil kahveyi tüketmemesi önerilir Kahve ile kolon kanseri arasında ilişki saptanmamıştır Kahve barsak hareketliliğini arttırıp kanserojenlere temas süresini azaltır diye iddia edilmiştir