Su altı dünyası dalgıçların deyimi ile dünya içerisindeki uzaydır. Serbest dalış ve tüplü dalış yapılabilecek en iyi, zevkli, macerası bol ve disiplinli bir spor aktivitesidir.
Derinlik arttıkça artan basıncın etkisinden dolayı akciğerlerdeki oksijen ve azotun basıncı arttıkça, kanda absorbe edilerek dokulara taşınan bu gaz miktarının da artması demektir.
Yüksek basınçta solunan azotun, insan vücudunda narkotik bir etkisi vardır. Aşırı mutluluk hissi, paranoya, kendini çok iyi hissetme, asabilik, vücut ile beyin arasındaki koordinasyonun kaybolması gibi sonuçlar doğurabilir. Hangi derinlikte hani belirtilerin ortaya çıkacağı tam olarak saptanamaz.
18-24 metreden daha sığ derinliklerde gözlemlenmiş bir belirti olmamıştır. Azot narkozu, 30 metreden daha derine sportif dalış yapılmamasının tavsiye edilmemesinin en temel sebebidir. Tedavisi ise oldukça basittir. Belirtiler derinlere ulaşınca aniden baş gösterir ve dalgıcın az miktar yükselmesi ile de etkisini kaybeder.
Çıkış esnasında hava yollarının açık bırakılmaması durumunda genleşme rahatsızlıkları meydana gelebilir. Eğer dalgıç solunum yapmadan, nefes tutarak yukarı çıkış yaparsa, kapatılmış olan hava çıkmak için yol arayacaktır.
Beyin dokularındaki dolaşımı durdurabilir ve çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Belirtileri ise, kol veya bacakta uyuşukluk, geçici görüş, konuş ve duyma kaybı, felç ve şuur kaybı şeklinde başlar. Önlenmez ise ölüme kadar gidebilir.
Dokular, basınç altında çözünen azotu absorbe ederler. Çözünmüş hale gelen nitrojen basınç altında dokulara girer. Dalgıç dalışı bitirip yukarı çıkmaya başladığında, azotu kısmi basıncı düşecek ve işleyiş tam tersi şekilde çalışacaktır. Kandaki azotun kısmi basıncı azalacak, dokuların serbest bıraktığı nitrojen kana karışacak, oradan akciğere gelecek ve solunum yoluyla dışarı atılacaktır.
Azotun dokulardan serbest bırakılma işleyişi esnasında dalgıcın, dokularda çözünmüş olan azotun dışarı atılması için yüzeye doğru çok yavaş bir şekilde çıkması gerekmektedir. Eğer dalıcı çok hızlı çıkış yaparsa, nitrojen sıvı halden gaz baloncukları haline geçerek, dokularda ve kanda bazı bölgelerde tıkama yapabilir ve vurgun hastalığına sebep olabilir.
Kabarcıklar, cilde en yakın kılcal damarlarda hapis olduysa, ciltte kızarıklık ve tahriş olur. Eğer eklem ve kaslarda kabarcık birikimi varsa bu bölgelerde ağır ağrılar olur. His kaybı veya omurilikte felç olabilir. Baş dönmesi, uyuşma, geçici körlük, baygınlık belirtileri ise beyinde bir tıkanıklık olduğunun göstergesi olabilir.
Geç kalınırsa ölüme kadar gidebilir. Belirtiler 15 dakika ile 12 saat arasında kendini gösterebilir. Vurgun hastalığının tedavisi için hasta, acil olarak basınç odasına sevk edilmelidir.
Yüzeyde Solunum
Soluduğumuz hava, yaklaşık, %20 oksijen ve %80’i azottan oluşmuş bir karışımdır. Deniz seviyesinde solunum yaptıkça vücudumuz deniz seviyesindeki basınçta ”yani 1 bar” doyduğu unutulmamalıdır. Bu sebep ile dokularımız boyunca nitrojen çözülür. Ve kanımızdaki nitrojen birikimi artmaz veya azalmaz.Su altında Solunum( Yükselen basıncın etkileri)
Soluduğumuz hava tüplere basılarak su altında Scuba ekipmanının yardımı ile solunum gerçekleşir. Deniz seviyesindeki soluduğumuz havanın basıncı 1 bar iken, denizde her 10 metrede 1 bar artışta bulunur. Bu sebeple, 10 metre derinlikte nefes aldığımızda ciğerlerimizdeki hava 2 bar, yani yüzeydekinin 2 katı olacaktır.Derinlik arttıkça artan basıncın etkisinden dolayı akciğerlerdeki oksijen ve azotun basıncı arttıkça, kanda absorbe edilerek dokulara taşınan bu gaz miktarının da artması demektir.
Yüksek basınçta solunan azotun, insan vücudunda narkotik bir etkisi vardır. Aşırı mutluluk hissi, paranoya, kendini çok iyi hissetme, asabilik, vücut ile beyin arasındaki koordinasyonun kaybolması gibi sonuçlar doğurabilir. Hangi derinlikte hani belirtilerin ortaya çıkacağı tam olarak saptanamaz.
18-24 metreden daha sığ derinliklerde gözlemlenmiş bir belirti olmamıştır. Azot narkozu, 30 metreden daha derine sportif dalış yapılmamasının tavsiye edilmemesinin en temel sebebidir. Tedavisi ise oldukça basittir. Belirtiler derinlere ulaşınca aniden baş gösterir ve dalgıcın az miktar yükselmesi ile de etkisini kaybeder.
Su altında solunum (Azalan basıncın etkileri)
Azalan basınç gazı genleştirir. Yüzeye çıktıkça dalgıç normal solunuma kesinlikle devam etmelidir. Yapabildiği kadar normal ve uzun bir solunum yapması sonucunda hava yolları devamlı açık kalacaktır. Eğer ki acil durum çıkışı yapılacak, öncelikle dalgıç normal nefes almaya devam etmeli, ciğerlerindeki hava azalarak tahliye olmalıdır.Çıkış esnasında hava yollarının açık bırakılmaması durumunda genleşme rahatsızlıkları meydana gelebilir. Eğer dalgıç solunum yapmadan, nefes tutarak yukarı çıkış yaparsa, kapatılmış olan hava çıkmak için yol arayacaktır.
Peki, nedir o yol?
Akciğer dokuları yırtılır ve hava kabarcıkları kan dolaşımına kaçtığında, dalgıç hava embolisine maruz kalabilir. Kan, bu çıkan kabarcıkları daha küçük arterlere taşıyarak oranın tıkanmasına sebep olur. Bu durum vücudun herhangi bir yerinde olabilir fakat bazı hava kabarcıkları beyine kadar ulaşır.Beyin dokularındaki dolaşımı durdurabilir ve çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Belirtileri ise, kol veya bacakta uyuşukluk, geçici görüş, konuş ve duyma kaybı, felç ve şuur kaybı şeklinde başlar. Önlenmez ise ölüme kadar gidebilir.
Vurgun (Dekompresyon) Hastalığı;
Dalgıçların su altındaki kısmi basıncı artmış olan azotu soluması sonucu maruz kalabileceği bir hastalıkta vurgun hastalığıdır. Dalgıç derinlere indikçe, solunan azotun kısmi basıncı artar, kan, bu fazla azotu kolayca absorbe ederek sıvı içerisinde dokuların dışına taşır.Dokular, basınç altında çözünen azotu absorbe ederler. Çözünmüş hale gelen nitrojen basınç altında dokulara girer. Dalgıç dalışı bitirip yukarı çıkmaya başladığında, azotu kısmi basıncı düşecek ve işleyiş tam tersi şekilde çalışacaktır. Kandaki azotun kısmi basıncı azalacak, dokuların serbest bıraktığı nitrojen kana karışacak, oradan akciğere gelecek ve solunum yoluyla dışarı atılacaktır.
Azotun dokulardan serbest bırakılma işleyişi esnasında dalgıcın, dokularda çözünmüş olan azotun dışarı atılması için yüzeye doğru çok yavaş bir şekilde çıkması gerekmektedir. Eğer dalıcı çok hızlı çıkış yaparsa, nitrojen sıvı halden gaz baloncukları haline geçerek, dokularda ve kanda bazı bölgelerde tıkama yapabilir ve vurgun hastalığına sebep olabilir.
Kabarcıklar, cilde en yakın kılcal damarlarda hapis olduysa, ciltte kızarıklık ve tahriş olur. Eğer eklem ve kaslarda kabarcık birikimi varsa bu bölgelerde ağır ağrılar olur. His kaybı veya omurilikte felç olabilir. Baş dönmesi, uyuşma, geçici körlük, baygınlık belirtileri ise beyinde bir tıkanıklık olduğunun göstergesi olabilir.
Geç kalınırsa ölüme kadar gidebilir. Belirtiler 15 dakika ile 12 saat arasında kendini gösterebilir. Vurgun hastalığının tedavisi için hasta, acil olarak basınç odasına sevk edilmelidir.