Diş Eti Çekilmesi Nedenleri

Diş eti çekilmesi neden olur
Diş eti çekilmesinin sebepleri
Diş eti çekilmesinin tedavisi



Dişeti kenarının kök yüzeyini açığa çıkaracak şekilde kök ucuna dürüst yer değiştirmesi dişeti çekilmesi olarak tanımlanmaktadır Yaşla birlikte kökün bir arz açığa çıkması fizyolojik dişeti çekilmesi olarak kabul edilmekte ise de günümüzde 1mm'lik dişeti çekilmesi bile genellikle patolojik olarak kabul edilmektedir

Dişeti çekilmeleri klinikte genel olarak ne eyvah ama iyi ağız hijyenine ve dinç görünümlü dişetlerine sahip bireylerde rastlanmaktadır Özellikle diş fırçasını hatalı seçen veya hatalı kullanan bireylerde dişeti çekilmesi bölgesinde fazla eksik ya da hiç bakteri plağı bulunmadığı görülür Çekilme tek bir kadınsı ilgilendirebileceği gibi, bir grup dişin dudağa veya dile bakan yüzeyinde de izlenebilmektedir Ara Sıra diş kayıpları ile sonuçlana dişeti çekilmeleri keza hasta, hem de doktor için klinik açıdan epeyce manâlı sonuçlar doğurmaktadır Çekilme sebebiyle kök dokusu (sement) açığa çıktığında mineral yapıda olabilecek değişiklikler sonucu, uzun dönemde kök çürüğe meyilli ülkü kazanç Kök yüzeylerinde ortaya meydana çıkan diğer bir netice da dokunma, termal değişimler ve kimyasal etkenlerle ortaya meydana çıkan kök hassasiyetidirDişeti çekilmesi bulunan hastalar fena estetikten şikayetçidirler ve hastalarda ve hastalarda dişin kaybedileceği endişesi gibi psikolojik sonuçlar doğurur Özellikle kök hassasiyeti sonucu oluşabilen sızı şikayetleri hastaların ağız hijyenlerini sürdürmelerini engelleyerek daha artı bakteri plağı birikimine ve buna alt diş ve kadınsı çevreleyen takviye doku problemlerine yol açması sebebiyle önemlidir

Dişeti çekilmeleri biçiminde oluşan morfolojik değişimler bazı durumlarda fazla özel bir klinik görüntüye sahiptir Bunlardan bir tanesi Stillman yarıkları diye adlandırılan, dişeti kenarından başlayarak kök ucu yönünde virgül biçiminde uzanan çekilmelerdir Günümüzde yanlış diş ipi kullanılması sonucunda Stillman yarıklarına aynı dişeti çekilmeleri oluşabileceği bildirilmektedir McCall kordonları ise dişeti çekilmeleri bölgelerinde ve özelikle kanin ve küçükazı bölgelerinde görülen basamak türünden dişi bir kordon gibi saran dişeti büyümeleridir Meydana gelen bu oluşumların morfolojisi hatalı diş fırçalamanın kuvveti, süresi, sıklığı ve yönüyle ilintilidir

Dişeti çekilmesi dişetinin konumunu belirlemeye karşın bir terimdir; dokunun sağlığı ile ilgili herhangi bir kasıt açıklama etmez Diğer yana dar dişeti çekilmesi olarak tanımlanan dişetinin dişe tutunmasına ait yapışıklık (ataçman) kayıpları, periodontitis dediğimiz dişeti hastalığı tipine emrindeki olarak meydana kazanç ve öbür bir çare prensibi vardır Bu tanı, çekilme olgusunun hastalar tarafından yanlış anlaşılmasına yol açmaktadır Sonuçta hastalar ağızlarındaki dişeti hastalığına emrindeki doku yıkımını kimsesiz dişeti çekilmesi olarak algılayabilmekte, sebep olan faktörleri ve sonuçlarını göz ardı ederek sadece dişeti çekilmesi ile oluşacak estetik sorunları düşünmekte, hatta bunu bile sık sık önemsememektedir Literatürde dişeti çekilmesinden fazla sayıda etken sorumlu tutulmuştur; kadınsı çevreleyen takviye dokuların iltahabi hastalıkları, travmatik ve cerrahi yaralanmalar, eksik dişeti genişliği, yetersiz dişeti kalınlığı, çiğneyici kuvvetlerin baştan savma intikali, ağız içindeki yüksek kas yapışıklıkları, fazla fırçalama kuvveti, diş fırçalama tekniği, sert diş fırçası, diş fırçalama sıklığı, sigara içme alışkanlığı, ağız içindeki restorasyonlar, açısal diş kökleri, dişlerin üzerinde oturduğu kemiğe ait düzensizlikler, dişlerin kötü konumlanması ve çapraşıklık, ortodontik tedavi, yaş, genetik ve diş taşı varlığı bu etkenler aralarında sayılabilir

Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan ayrıntılı bir epidemiyolojik çalışmanın sonuçlarına göre, yaklaşık 23,8 milyon kişide, bir veya daha artı diş yüzeyinde 3mm ya da daha pozitif dişeti çekilmesi olduğu varsayım edilmektedir Ayrı toplumlarda dişeti çekilmeleri üstüne yapılan epidemiyolojik çalışmaların sonuçları, dişeti çekilmelerinin erken yaşlarda başladığını ve yaşla birlikte çekilme miktarının arttığını göstermiştir Dişeti çekilmesi miktarının her 10 sene için %316 arttığı ve dişeti çekilmesinin erkeklerde kadınlardan daha sık rastlandığı rapor edilmiştir

Dişeti çekilmesinin tedavisi

Dişetindeki iltahabi durumun ve kanamanın ortadan kaldırılması, kadınsı çevreleyen yardım dokunun yıkımının engellenmesi, fonksiyonun sağlanması, yıkıma uğramış dokuların restorasyonu ve rejenerasyonu, dişi çevreleyen takviye dokuların sağlığının korunması için gerekli fizyolojik dişeti formunun her tarafta oluşturulması, hastalık tekrarının engellenmesi, diş kaybının azaltılması ve estetiğin sağlanması da tedavinin temel amaçlarındandır Açığa çıkmış kök yüzeyinin kapatılması için kullanılan esas teknikler yumuşak dokuyu farklı şekillerde konumlandırma esasına kadar değişik isimler alır Bunun yanısıra bu tekniklerden bir diğeri olan grefleme tekniklerinde ağzın bambaşka bir bölgesinden aldığımız dokuyu ilgili bölgeye alıntı yapmak, bir diğerinde ise dışardan biyomateryal adını verdiğimiz dokunun rejenerasyonunu yönlendirmede kullandığımız unsurlar esastır Bu teknikler tek başlarına kullanılabildikleri gibi, pat diye fazlası birlikte de uygulanabilir Burada hekimin en kayda değer görevi hangi alıcı cerrahi işlemin daha eksik travmatik olacağını, hastalığın en etkili şekilde kontrolünün nasıl sağlanacağını ve böylelikle mevcut dişlerin sağlığının uzun dönemde ne şekilde korunabileceğini saptamaktır Kök kapatma yöntemlerinin oldukça güvenilir, sonuçlarının ise varsayım edilebilir bir hal alması ve hasta memnuniyeti yaratması nedeniyle, doktor bu çare seçeneklerini göz ardı etmemelidir Oysa uygun olmayan vaka ve cerrahi teknik seçimi, gerçekçi olmayan hedefler, kullanılacak yönteme iyice bağlı kalmamak gibi nedenlerden dolayı, çare başarısızlıkla sonuçlanabilir Mevcut dişeti çekilmesine uygun olarak seçilen cerrahi yaklaşım, sağlığın uzun dönemde korunabileceği başarılı sonuçlar getirecektir *