Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Diyabetle Baş Etmenin Yolları

Diyabetle Baş Etmenin Yolları

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Diyabetle Hayat
Diyabetle baş edebilmenin yolları

Kan şekeri kontrolünün sağlanmaması, kısa ve uzun dönemde önemli afiyet problemleri oluşturabiliyor

Ülkermizde yaklaşık 3 milyon insanın sorunu olan Şeker Hastalığı, hayat kalitesini düşürdüğü gibi ölümle sonuçlanabilen ağır durumlara da neden oluyor


Ahali aralarında diyabet olarak tanıdık “Diyabetes mellitus, erken yaşlarda başlayarak insülin kullanımı gerektiren Alıcı 1 şeker hastalığı ve nispeten daha geç başlayıp erken dönemde insülin kullanımı gerektirmeyen, ilaçlar ve diyetle teftiş edilebilen Tip 2 şeker hastalığı olarak ikiye ayrılır Her iki tipte de gaye, hastanın açlık ve tokluk kan şekerlerinin sıradan sınırlar içinde tutulmasıdır İyi denetleme edilmeyen diyabetli hastalarda vücudun metabolik düzenini bozar ve ilerleyen dönemlerde birçok yelken direği organı etkileyen yapısal bozukluklar ile erken başlayan, seri seyreden ve yaşamsal organları ilgilendiren damar sertliği ve tıkanıklığı gelişerek, sakatlık ve ölümle sonuçlanabilen ağır durumlar oluşturabilir



Şeker Hastalığı hastalığının iyi kontrol edilmemesi sonucu oluşabilecek komplikasyonlar, akut (kısa zaman içinde büyüyen) ve kronik (daha uzun sürede artan) olarak başlıca ikiye ayrılır



Akut komplikasyonlar, daha çok kan şekeri kontrolünün kısa sürede bozulmasına tabi; yeni başlamış, teşhis konulamamış diyabetlilerde ya da tedavinin bağlı etkisi olarak gözlenir



akut komplikasyonlar şunlardır:

1 Şeker yüksekliğine ve kullanılamamasına tabi kanda asit artışı (Diyabetik ketoasidoz koması): Genel Olarak Müşteri 1 diyabetli hastalarda, yeni başlamış diyabetli çocuklarda ya da tanıdık diyabetik hastada ilave bir travmaya yan olarak büyüyen ağır bir tablodur Ameliyat, enfeksiyon, bilinçsiz idrar söktürücü ilaç kullanımı, kortizonlu ilaçların kullanımı, istikrarsız kaybı, gebelik gibi durumlar insülin gereksinimini arttıracağından ketoasidoza zemin hazırlar Temel bozukluk, yetkisiz olan kan insülin hormonu nedeniyle vücudun ve hücrenin enerji gereksiniminin glukozdan sağlanamaması ve değişik mekanizmalarla vücuttaki yağların enerji verecek şekilde dönüşümünün yapılmasıdır Yağların güç kaynağı olarak kullanılma mekanizması sonucunda vücutta büyük zehir etkisi yapan aseton asetik asit deriveleri oluşur, aseton da bunlardan biridir Komadaki hastanın bilinç düzeyi her aşamada olabilir, hasta süratli ve derin soluk alıp verir, buna asidotik solunum tipi adı verilir Hastanın kasları ve derisi gerginliğini kaybetmiş olarak görülür; çoğunlukla karın ağrısı vardır, hastanın soluğu aseton kokar, hastanın kan gazında asidoz, idrarda keton ve kan şekeri yüksekliği tanıyı koydurur Hastaya acil olarak kaybettiği istikrarsız ve elektrolitlerin verilmesi ile ahenkli olarak kilosuna göre insülinli dextroz infüzyonu yapılır Tedavi edilmezse hastada toksik tablo ağırlaşır ve vefat gerçekleşir



2 Kanda asitli madde artmadan akıcı kaybına emrindeki aşırılık artışı (Nonketotik hiperosmolar koma): Özellikle diyabetik olduğunu bilmeyen ihtiyar hastalarda fazla yüksek kan şekeri nedeniyle fazla akışkan kaybına bağlı olarak gelişen ve kan tuzlarında da orantısızlık oluşması sonucu oluşan bir tablodur Hastalarda esas sıvı kaybının yol açtığı klinik tablolar gelişir, bu tablolar çok hafiften, ağıra değin değişken Halsizlik, ağız kuruması, bilinçte dalgalanmalar, ara sıra bilinç kapanıklığı, çarpıntı, hafif alev, tansiyon düşüklüğü başlıca klinik bulgulardır Bu hastalarda da genelde olayı tetikleyen bir koşul olabilir, kortizonlu hap, idrar söktürücü kullanımı, fazla besin, enfeksiyonlar koma başlangıcına neden olabilir Hastaya yerinde akıcı ve elektrolit tedavisi verilmesi, erken dönemde insülin kullanılarak kan şekeri kontrolünün sağlanması bu alıcı komanın tedavisini oluşturur



3 Laktik asidoz koması: İnsan enerji metabolizmasının son ürünlerinden biri olan laktik asit karaciğer ve böbrek kadar tekrar glukoza çevrilerek enerji olarak kullanılır veya farklı alanlara yönlendirilmiş metabolik olaylar sonucunda su ve Co2'ye dönüştürülerek vücuttan atılır Bilhassa ağızdan diyabet ilacı kullanan yaşlı hastalarda, bir takım şeker düşürücü ilaçların bağlı etkisi olarak ve zamanla oluşan kalp, böbrek ve karaciğer yetersizliği sebebiyle vücutta biriken laktik asitin dönüşümü ve atılımı aksar ve vücutta düzeyi artmaya başlar Çok tehlikeli bir koma türü olan laktik asidoz komasının tanısı ve tedavisi de epeyce zordur Teşhis kesin olarak kanda laktat düzeyinin 5 mEql'nin üstünde olması ile konulur; hastada asidotik solunum, istikrarsız bilinç bozukluğu, karın ağrısı, bulantı ve ağır koma hali gözlenebilir Tedavide en önemeli basamak, neden olan etkenin ortadan kaldırılmasıdır Yürek yetersizliğinin, böbrek yetersizliğinin tedavisi veya neden olan ilacın kesilmesi gibi, sonradan hastanın istikrarsız ve elektrolit dengesinin sağlanması, kan şekerinin insülinle ayarlanması ve asidozu düzeltmek için bikarbonat uygulaması yapılır



4 Kan şekeri düşmesi(Hipoglisemi): Diyabetli hastalarda en sık gözlenen metabolik bozukluklardan biridir Özellikle insülin veya sülfanilüre grubu şeker düşürücü hapları kullanan hastalarda görülür Hastalar ilaçlarını aldıktan sonradan vaktinde yemeklerini yemez, eksik yer yada şiddetli efor harcarlarsa hipoglisemi gelişebilir Bulgular nörolojik (sinir sistemine ait) ve adrenarjik ( böbrek üstü bezi katekolamin salınımına emrindeki) olarak ikiye ayrılır Nörolojik bulgularda; duygu şart değişiklikleri, ağlama krizleri, unutkanlık, koma, el, kol, yüz uyuşması gibi bulgular Adrenarjik bulgularda ise; çarpıntı, titreme, soğuk terleme ve acıkma şehvetli sayılabilir Çare olarak hafif olgularda; ağızdan kesme şeker, meyve, meyve suyu alımı tatmin edici olurken ağır vakalarda hastanın kan elektrolit düzeyi peşine düşüp takip edilerek şeker içerikli serumlar uygulanmalıdır



Kronik komplikasyonlar kan şekerinin iyi ayarlanamaması sonucu daha geç dönemde oluşan ve damar sistemi ile bazı hayati organları etkileyen durumlardır Kronik komplikasyonlar diyabetli hastalarda sakat kalma ve ölümlerin en önemli nedenidir Kronik komplikasyonlar tuttukları organ ve damar büyüklüğüne emrindeki olarak mikroanjiopatik (ufak damar hastalığı) ve makroanjiopatik (büyük damar hastalığı) olarak ayrılırlar



MİROANJİOPATİK komplikasyonlar esas şunlardır:



1 Şeker hastalığına tabi gözdibi damarları bozulması (Diyabetik retinopati): Özelikle uzun süre yüksek seyreden kan şekeri, diyabetin süresi ve tansiyon, kolesterol, hap kullanımı gibi ilave tehlike faktörlerinin olması diyabete ast göz damar ağında biçimsizleşme, kanama ve damar geçirgenliğinde değişkenliğe niçin olur ABD' de körlüğün en sık nedeni diyabetik retinopatidir Göz dibi damar ağında cılız duvarlı yeni damar yumaklarının oluşumu ve kanamaları, makula ödemi, mikrovasküler tıkanıklık ve akış ile birlikte göz siniri etrafında ödem gelişmesi ile zamanla ağsı katman ve görme siniri hasarı artarak körlüğe neden olabilir Çare kan şekerinin adi tutularak retinopati gelişimini engellemektir Hafif vakalar uyumlu peşine düşüp takip altına alınır, orta ve ağır vakalarda FFA (Fundus Fluoresant Anjografi) yapılarak, icabında lazer fotokoagulasyon uygulanır Damarsal yapının çok arttığı vakalarda grid fotokoagulasyon uygulanabilir Hastalar uyumlu olarak göz ve göz dibi muayenesi takibine alınır



2 Şeker hastalığına bağlı böbrek bozukluğu(Diyabetik nefropati): Uzun süren kontrolsüz diyabetli hastalarda 5 ile 10 yıl arası değişen süreler içerisinde böbrek etkilenmesi başlayabilir Diyabetin başlangıç yaşı, millet, diyabetin süresi de böbrek etkilenmesinin şiddetini değiştirir Yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, sigara gibi risk faktörlerinin varlığı da böbrek tutulumunu arttırır Hastalarda ilk olarak hiçbir bulgu yoktur, sadece erken nefropati evresinde fazla idrar tümdengelim olabilir Rahatsızlık ilerleyip orta ve ağır duruma geldiğinde; böbrekten protein kaybı ve toksik madde atılımının azalması nedeniyle farklı alanlara yönlendirilmiş klinik bulgular gelişir Albümin kaybına tabi olarak; vücutta yaygın ödem, deri rengi bozukluğu, kaşıntı, ishal, karın ağrısı, solunum yetmezliği gibi etkiler görülür Erken dönemde 24 saatlik idrarda kreatinin klirensi ve protein atılımı bakılarak teşhis konulabilir Hastalık ilerledikçe böbreklerden protein atılımı artar ve süzme kapasitesi azalarak bütün böbrek yetersizliğine gidebilir ABD'de kronik böbrek yetersizliğinin en sık nedeni diyabettir Çare ilk olarak kan şekerinin tam ayarlanmasıdır; hipertansiyon, sigara gibi ilave tehlike faktörlerinin adamakıllı ortadan kaldırılması önemlidir Keza tolere eden hastalarda normal tansiyon olsa deha ACEİ ve ARB türevi antihipertansif ilaçları uygulamak gerekir, diyette protein kısıtlaması uygulanır, ilerlemiş vakalarda diyaliz veya transplantasyon tedavisi uygulanmaktadır



3 Diyabetik nöropatiŞeker hastalığına tabi sinir sistemi bozukluğu) Diyabetli hastalarda nedeni tamamen açıklığa kavuşmamış olmakla beraber, diyabetin süresi ve kan şekerinin ayarsızlığına yan olarak vakit içinde sinirlerde de bir takım bozukluklar gelişir Sıklıkla elen çorap tarzı duyu kusuru dediğimiz el ve ayaklarda duyu yitimi, batma, yanma, karıncalanma ile olan tip PNP (polinöropati) görülür



Hem tek sinir tutulumuna tabi tek kolda zor kaybı ya da göz siniri tutulumuna emrindeki şaşılık, görme bozukluğu gibi durumlar gelişebilir İç organların uyarımını yapan sinirlerin tutulumu ile; kalpte ritm bozuklukları, önlenemeyen ishaller, büyük abdest ve idrar kaçırma durumları da gelişebilir, bazı hastalarda terleme bozukluğu da gelişebilir Bu hastalarda özellikle asap kılıfının hasar gördüğü gözlenir, küçük damarlardaki tıkanma ve yapısal bozukluklar bu damarlar kadar beslenen sinirlerde de bozulmaya yol açar Tedavisi esas kan şekerinin düzenlenmesidir, hastalara keza B vitamin komplekslerinin verilmesi, parasetamol verilmesi, amitriptilin türevi antidepresanlar hastalardaki nöropatik ağrıları azaltmakta avantaj sağlar Yeni meydana çıkan bazı antiepileptik ajanlar da nöropatik ağrılara iyi gelmektedir İç organlarla ilgili nöropatik durumlarda hastaya klinik bulguya göre çare veya bazı durumlarda asap blokajı uygulanabilir



Diyabetin bu gruplarda sınıflandırılmayan bir takım diğer komplikasyonları da vardır:

Diyabetik hastalarda göz merceğinde bir nesil protein yapısında madde birikmesine emrindeki olarak erken başlayan ve seri ilerleyen katarakt oluşabilir

Diyabetik hastalarda özellikle damarlarda oluşan darlık ve asap harabiyetine yan olarak diyabetik üçgenin taban olmayan kenarı yaraları sık karşılaşılan durumlardır

Diyabetik hastada kanda aşırılık ve pıhtılaşma eğilimi artmıştır, bu da tıkayıcı damar hastalıklarını arttırır

Diyabetik hastalarda bilhassa kan şekeri ayarı iyi değilse bağışıklık sistemi zayıflar

Diyabetik erkek hastalarda damar ve asap bozukluğuna tabi impotens( seksüel yetersizlik) riski artar

Diyabetik hastalarda bunalım eğilimi yüksek olabilir



Diyabetik hastalarda görülen başlıca makroanjiopatik komplikasyonlar ise; kalp, beyin, kol, ayak ve bağırsaklar gibi organlara kan götüren, nispeten geniş çaplı damarlardaki tıkanmalara bağlıdır

1 Koroner damar rahatsızlığına bağlı kalp krizi

2 Etraf organlara giden damar tıkanıklığına emrindeki üçgenin taban olmayan kenarı ülserleri, iyileşmeyen yaralar

3 Bağırsaklara dışarı giden damarlarda tıkanıklığa ast mezenter emboli

4 Beyine dışarı giden damarlarda tıkanıklığa emrindeki beyin enfarktüsü
Uz Dr Murat Görgülü *
 
858,496Konular
982,386Mesajlar
30,223Kullanıcılar
metocdametocSon üye
Üst Alt