Doğmamış Bebeğin 5 Duyusunun Gelişimi
Ultrasonografi ve diğer inceleme yontemleri gelişmeden onceki donemlerde doğmadan once bebeklerin duyularının hic gelişmemiş olduğu ve verdikleri hıckırık, tekme atma gibi tepkilerin tamamen tesadufi, refleks hareketlerden ibaret olduğu duşunulurdu Halbuki bugun, bebeğin beş duyusunun gebeliğin en erken aşamalarında gelişmeye başladığını, verdikleri tepkilerin aslında oldukca anlamlı yanıtlar olduğunu biliyoruz Bebekler doğduklarında belleklerinde doğum
oncesi donemde depoladıkları bilgilerle karşımıza cıkıyor ve bizi şaşırtıyorlar
Bu yazıda bebeklerin anne karnında duyularının gelişimleri hakkındaki en guğncel bilgileri bulacaksınız
Tad ve koku alma duyusunun gelişimi:
Anne karnındaki bebeklerde ilk olarak tad alma duyusu gelişir Gebeliğin 12 haftasında gelişmeye başlayan tad alıcı hucreler 28 haftada gelişimlerini buyuk olcude tamamlamış olurlar Amnios sıvısının tadı anne adayının aldığı gıdalara gore değişir ve buna bağlı olarak bebeğin tepkileri de alınan gıdalara gore değişkenlik gosterebilir Ornek olarak hayvan deneylerinde amnios sıvısının icine sakaroz (cay şekeri) verilerek yapılan calışmalarda sakaroz verildikten sonra ultrasonda yavrunun yutma hareketlerinde artış gozlenmiş Acı ve asit icerikli maddeler ise yutma hareketlerinin azalmasıyla sonuclanmış
Tad ve koku birbirlerinden ayrılamaz iki duyumuzdur ve bu iki duyu beraberce gelişirler Yenidoğan bir bebeğin koku hafızası o kadar gelişmiştir ki, annesine ait kokuları binlercesi arasından tanıyabilir Yapılan bir calışmada suni memeucuna bebeğin kendi amnios sıvısından bir miktar surulduğunde bebeğin o memeyi daha guclu emdiği gozlenmiş, bu da bebeğin henuz doğmadan bir koku ve tat hafızası geliştirdiğini gostermektedir
İşitme duyusunun gelişimi:
Doğmamış bebekte 10 haftada dış kulak ve kulak zarı gelişir, 18 haftada gelişmeye başlayan orta kulak kemikleri bu gelişimlerini takriben 32 haftada tamamlarlar
Fetusların 24 haftadan once sesli uyaranlara yanıt vermediği, 34 haftada ise işitme duyularının tamamlandığı kabul edilir Kız fetusların işitme duyularının erkeklere gore daha hızlı olduğu da gozlemler arasındadır
Yenidoğan bebeklerin annelerinin seslerine daha kuvvetli yanıtlar vermeleri, fetusların erken donemden itibaren sesleri belleklerinde depoladıklarını gostermektedir Hatta anne adayının doğmamış bebeğine soylediği şarkıları bebeği doğduktan sonra soylediğinde bebeğin bunları tanıdığı ve bu seslerle ağlamasını kestiği de yine anneler tarafından sık gozlenen bulgular arasındadır
Yenidoğan bebeklerin ağlama paternleri neredeyse bir parmak izi kadar kendilerine ozgudur Bu ağlama paterninin bebeğin annesinin ses ozellikleriyle yakından ilişkili olduğu da gosterilmiştir
Kalın sesler uterusu daha kolay gecer ancak iceride dağılırlar İnce sesler ise daha zor gecmelerine karşın fetus tarafından daha net algılanırlar Fetuslar gibi yenidoğan bebekler de ince seslere daha olumlu yanıtlar verirler Belki de bu yuzden anne ve babalar bebekleriyle konuşurken bilincaltı bir mekanizmayla seslerini incelterek konuşurlar
Yuksek desibelli sesler doğmamış bebeği olumsuz etkileyebilir Ornek olarak bebeğin 110 desibellik bir gurultu (yaklaşık olarak bir diskodaki gurultu) ile karşılaşması, her ne kadar uterus bu gurultunun bir kısmını suzse de, onun anne karnında sıcramasıyla sonuclanır Bu sıcramanın bir refleks mi, yoksa korkuya bir tepki mi olduğu belli olmamakla beraber kalp atışlarının da hızlanması, bir korku reaksiyonunu daha cok duşundurmektedir
Bu konuda yapılan diğer araştırmalar bebeğin anne karnında anne ve babanın seslerini belleğinde depoladığını ve doğumdan sonra da bu sesleri ayırt edebildiğini gostermektedir
Annelerin bebeklerine kendi sesleriyle şarkı soylemeleri bebekleri uzerinde muhtemelen olumlu etki yaratır Ancak beyin geliştirici muzikolarak pazarlanan muziklere bebeklerin verdikleri tepkiler ve bunların uzun vadeli etkileri konusunda yapılmış calışmalar yoktur Daha da uzucu olanı piyasada karnın uzerine yerleştirilen ve sesin teypten bebeğe daha iyi ulaşmasını sağlayan hoparlorler bile satılmaktadır Bu tur aletlerden sakının Bebeğinizin bu muzikleri kendi isteği dışında dinlemesinin onun uzerinde olumlu etki yaratabileceğini duşunuyormusunuz?
Dokunma duyusunun gelişimi:
Dokunma reseptorleri (algılayıcıları) henuz fetus 7 haftalıkken ilk olarak ağız cevresinde ortaya cıkar Buradan tum yuze, kollara, bacaklara ve nihayet vucuda yayılarak 20 haftada son şeklini alır Doğmamış bebekte dokunma ve ağrı duyusunun 24 haftada tamamlanmış olduğu kabul edilir Ağrı duyusunun ilk algılanmaya başladığı hafta ise tam olarak belirlenmemiştir ve bu konuda tartışmalar devam etmektedir
Gercek olan şudur ki, ağrı duyusu erken haftalardan itibaren gelişmeye başlamaktadır Bu nedenle ozellikle erken doğan bebeklere yapılan her turlu tıbbi mudahalelerde, yenidoğan bebeklere yapılan her turlu mudahaleli girişimlerde (doğumda vakum takılması, erken yenidoğan doneminde sunnet gibi) bebeğin ağrı duyduğu gerceği kabul edilerek erişkinlerde kullanılan tum analjezik ve anestezik yontemler uygun dozlarda uygulanmalıdır
Elbette doğmamış bebek sadece acıya karşı değil aynı zamanda dokunuşlara da duyarlıdır Anne elini karnının uzerine koyduğunda ya da babası ona oyun yaptığında (orneğin annenin karnına parmağıyla bastırdığında) bebek bunu hisseder Bazı bebekler bu hareketlere iceriden eli hissettiği yere vurarak cevap verir
Gorme duyusunun gelişimi:
Doğmamış bebekte en son gelişimini tamamlayan duyu gorme duyusudur
Fetusun 25 haftadan once gorsel uyaranlara duyarlı olmadığı bu haftadan itibaren ise giderek artan bir şekilde ışık gibi gorsel uyaranlara guclu yanıtlar verdiği gozlenmiştir Goz kapağı hareketleri de yine bu donemde başlar
Sesten farklı olarak uterus ışığı gecirme konusunda guclu bir engel gorevi gorur ve bebeğin ışıktan etkilenmesi engellenir
Uterus icinde iken ışıktan boylesine iyi bir şekilde korunan fetusun doğduğu ilk anda birden yoğun bir ışığa maruz kalmasının yarattığı etkinin nitelikleri tam olarak anlaşılamamıştır Bazı doğumhanelerde bebek doğacağı anda ışıklar tumuyle acılırken (muhtemelen bebeği solunum yapması icin uyarmak amacıyla), bazılarında bebeğin doğacağı zaman odanın nispeten karanlık olması tercih edilir Hangi yontemin daha iyi olduğu henuz belli değildir
Anne karnındaki bebekler de tıpkı bizler gibi suyun icinde gozlerini uzun sure acık tutamazlar Bebek uyumasa da goz kuresini korumak icin gozlerini acar ve kapatır
Doğmamış bebeğe dışarıdaki ışığın sadece yuzde biri ulaşır Ancak bu miktar doğmamış bebeğin renkleri algılaması ve belleğine kaydetmesi icin yeterlidir Ozellikle kırmızı tonlar daha iyi algılanır Bebeklerin kırmızı renge karşı olan zaaflarını bu şekilde acıklanabilir
Sonuc olarak fetus eskiden sanıldığı gibi duyuları az gelişmiş bir canlı değildir Aksine cok erken donemlerden itibaren duyuları gelişmeye başlar ve cevresini tanıyarak hafızasında bilgileri depolar Yani bebek doğduğunda herşeyden habersiz, savunmasız bir yavrudeğil, kendine zararlı olabilecek uyaranlar konusunda az da olsa ceşitli tecrubeler edinmiştir ve fetal yaşamına ait ceşitli anılarla dunyaya gelir Bu nedenle gerek ses, gerek ışık, gerekse dokunma gibi uyaranların bebeğe olculu olarak uygulanmasında fayda vardır
Ultrasonografi ve diğer inceleme yontemleri gelişmeden onceki donemlerde doğmadan once bebeklerin duyularının hic gelişmemiş olduğu ve verdikleri hıckırık, tekme atma gibi tepkilerin tamamen tesadufi, refleks hareketlerden ibaret olduğu duşunulurdu Halbuki bugun, bebeğin beş duyusunun gebeliğin en erken aşamalarında gelişmeye başladığını, verdikleri tepkilerin aslında oldukca anlamlı yanıtlar olduğunu biliyoruz Bebekler doğduklarında belleklerinde doğum
oncesi donemde depoladıkları bilgilerle karşımıza cıkıyor ve bizi şaşırtıyorlar
Bu yazıda bebeklerin anne karnında duyularının gelişimleri hakkındaki en guğncel bilgileri bulacaksınız
Tad ve koku alma duyusunun gelişimi:
Anne karnındaki bebeklerde ilk olarak tad alma duyusu gelişir Gebeliğin 12 haftasında gelişmeye başlayan tad alıcı hucreler 28 haftada gelişimlerini buyuk olcude tamamlamış olurlar Amnios sıvısının tadı anne adayının aldığı gıdalara gore değişir ve buna bağlı olarak bebeğin tepkileri de alınan gıdalara gore değişkenlik gosterebilir Ornek olarak hayvan deneylerinde amnios sıvısının icine sakaroz (cay şekeri) verilerek yapılan calışmalarda sakaroz verildikten sonra ultrasonda yavrunun yutma hareketlerinde artış gozlenmiş Acı ve asit icerikli maddeler ise yutma hareketlerinin azalmasıyla sonuclanmış
Tad ve koku birbirlerinden ayrılamaz iki duyumuzdur ve bu iki duyu beraberce gelişirler Yenidoğan bir bebeğin koku hafızası o kadar gelişmiştir ki, annesine ait kokuları binlercesi arasından tanıyabilir Yapılan bir calışmada suni memeucuna bebeğin kendi amnios sıvısından bir miktar surulduğunde bebeğin o memeyi daha guclu emdiği gozlenmiş, bu da bebeğin henuz doğmadan bir koku ve tat hafızası geliştirdiğini gostermektedir
İşitme duyusunun gelişimi:
Doğmamış bebekte 10 haftada dış kulak ve kulak zarı gelişir, 18 haftada gelişmeye başlayan orta kulak kemikleri bu gelişimlerini takriben 32 haftada tamamlarlar
Fetusların 24 haftadan once sesli uyaranlara yanıt vermediği, 34 haftada ise işitme duyularının tamamlandığı kabul edilir Kız fetusların işitme duyularının erkeklere gore daha hızlı olduğu da gozlemler arasındadır
Yenidoğan bebeklerin annelerinin seslerine daha kuvvetli yanıtlar vermeleri, fetusların erken donemden itibaren sesleri belleklerinde depoladıklarını gostermektedir Hatta anne adayının doğmamış bebeğine soylediği şarkıları bebeği doğduktan sonra soylediğinde bebeğin bunları tanıdığı ve bu seslerle ağlamasını kestiği de yine anneler tarafından sık gozlenen bulgular arasındadır
Yenidoğan bebeklerin ağlama paternleri neredeyse bir parmak izi kadar kendilerine ozgudur Bu ağlama paterninin bebeğin annesinin ses ozellikleriyle yakından ilişkili olduğu da gosterilmiştir
Kalın sesler uterusu daha kolay gecer ancak iceride dağılırlar İnce sesler ise daha zor gecmelerine karşın fetus tarafından daha net algılanırlar Fetuslar gibi yenidoğan bebekler de ince seslere daha olumlu yanıtlar verirler Belki de bu yuzden anne ve babalar bebekleriyle konuşurken bilincaltı bir mekanizmayla seslerini incelterek konuşurlar
Yuksek desibelli sesler doğmamış bebeği olumsuz etkileyebilir Ornek olarak bebeğin 110 desibellik bir gurultu (yaklaşık olarak bir diskodaki gurultu) ile karşılaşması, her ne kadar uterus bu gurultunun bir kısmını suzse de, onun anne karnında sıcramasıyla sonuclanır Bu sıcramanın bir refleks mi, yoksa korkuya bir tepki mi olduğu belli olmamakla beraber kalp atışlarının da hızlanması, bir korku reaksiyonunu daha cok duşundurmektedir
Bu konuda yapılan diğer araştırmalar bebeğin anne karnında anne ve babanın seslerini belleğinde depoladığını ve doğumdan sonra da bu sesleri ayırt edebildiğini gostermektedir
Annelerin bebeklerine kendi sesleriyle şarkı soylemeleri bebekleri uzerinde muhtemelen olumlu etki yaratır Ancak beyin geliştirici muzikolarak pazarlanan muziklere bebeklerin verdikleri tepkiler ve bunların uzun vadeli etkileri konusunda yapılmış calışmalar yoktur Daha da uzucu olanı piyasada karnın uzerine yerleştirilen ve sesin teypten bebeğe daha iyi ulaşmasını sağlayan hoparlorler bile satılmaktadır Bu tur aletlerden sakının Bebeğinizin bu muzikleri kendi isteği dışında dinlemesinin onun uzerinde olumlu etki yaratabileceğini duşunuyormusunuz?
Dokunma duyusunun gelişimi:
Dokunma reseptorleri (algılayıcıları) henuz fetus 7 haftalıkken ilk olarak ağız cevresinde ortaya cıkar Buradan tum yuze, kollara, bacaklara ve nihayet vucuda yayılarak 20 haftada son şeklini alır Doğmamış bebekte dokunma ve ağrı duyusunun 24 haftada tamamlanmış olduğu kabul edilir Ağrı duyusunun ilk algılanmaya başladığı hafta ise tam olarak belirlenmemiştir ve bu konuda tartışmalar devam etmektedir
Gercek olan şudur ki, ağrı duyusu erken haftalardan itibaren gelişmeye başlamaktadır Bu nedenle ozellikle erken doğan bebeklere yapılan her turlu tıbbi mudahalelerde, yenidoğan bebeklere yapılan her turlu mudahaleli girişimlerde (doğumda vakum takılması, erken yenidoğan doneminde sunnet gibi) bebeğin ağrı duyduğu gerceği kabul edilerek erişkinlerde kullanılan tum analjezik ve anestezik yontemler uygun dozlarda uygulanmalıdır
Elbette doğmamış bebek sadece acıya karşı değil aynı zamanda dokunuşlara da duyarlıdır Anne elini karnının uzerine koyduğunda ya da babası ona oyun yaptığında (orneğin annenin karnına parmağıyla bastırdığında) bebek bunu hisseder Bazı bebekler bu hareketlere iceriden eli hissettiği yere vurarak cevap verir
Gorme duyusunun gelişimi:
Doğmamış bebekte en son gelişimini tamamlayan duyu gorme duyusudur
Fetusun 25 haftadan once gorsel uyaranlara duyarlı olmadığı bu haftadan itibaren ise giderek artan bir şekilde ışık gibi gorsel uyaranlara guclu yanıtlar verdiği gozlenmiştir Goz kapağı hareketleri de yine bu donemde başlar
Sesten farklı olarak uterus ışığı gecirme konusunda guclu bir engel gorevi gorur ve bebeğin ışıktan etkilenmesi engellenir
Uterus icinde iken ışıktan boylesine iyi bir şekilde korunan fetusun doğduğu ilk anda birden yoğun bir ışığa maruz kalmasının yarattığı etkinin nitelikleri tam olarak anlaşılamamıştır Bazı doğumhanelerde bebek doğacağı anda ışıklar tumuyle acılırken (muhtemelen bebeği solunum yapması icin uyarmak amacıyla), bazılarında bebeğin doğacağı zaman odanın nispeten karanlık olması tercih edilir Hangi yontemin daha iyi olduğu henuz belli değildir
Anne karnındaki bebekler de tıpkı bizler gibi suyun icinde gozlerini uzun sure acık tutamazlar Bebek uyumasa da goz kuresini korumak icin gozlerini acar ve kapatır
Doğmamış bebeğe dışarıdaki ışığın sadece yuzde biri ulaşır Ancak bu miktar doğmamış bebeğin renkleri algılaması ve belleğine kaydetmesi icin yeterlidir Ozellikle kırmızı tonlar daha iyi algılanır Bebeklerin kırmızı renge karşı olan zaaflarını bu şekilde acıklanabilir
Sonuc olarak fetus eskiden sanıldığı gibi duyuları az gelişmiş bir canlı değildir Aksine cok erken donemlerden itibaren duyuları gelişmeye başlar ve cevresini tanıyarak hafızasında bilgileri depolar Yani bebek doğduğunda herşeyden habersiz, savunmasız bir yavrudeğil, kendine zararlı olabilecek uyaranlar konusunda az da olsa ceşitli tecrubeler edinmiştir ve fetal yaşamına ait ceşitli anılarla dunyaya gelir Bu nedenle gerek ses, gerek ışık, gerekse dokunma gibi uyaranların bebeğe olculu olarak uygulanmasında fayda vardır