iltasyazilim
FD Üye
Allah (cc) evreni yaratmadan önce görevli meleklerini yaratmıştır Dört büyük melek bunların başında gelir: Cebrail, Azrail, Mikail, İsrail Zaten elCâmi’ (dağınık şeyleri biraraya toplayan; parçaları, gönülleri birleştiren) güzel ismi de bu meleklerin Arapça isimlerinin baş harfinden meydana gelmektedir
Bu meleklerin görevleri ve işleri, evrenin yapısına ışık tuttuğu gibi insanın yaşamında neye öncelikli olarak değer vermesi gerektiğini de göstermektedir Çünkü evrendeki ve insandaki her önemli olay ve olgu bu meleklerin görevlerinde ve işlerinde toplanmaktadır Kuşkusuz Allah (cc) bu melekler olmadan da onların görevlerini ve işlerini doğrudan yapardı Ama bunların yaratılmasında türlü hikmetler gözetilmiştir İnsan bu meleklerin görevleri ve işleri üzerinde düşündüğü zaman Allah’ın (cc) büyüklüğünü; yaratılmış olan şeylerin özellik ve niteliklerden beri olduğunu; kötü zan ve düşüncelerden münezzeh bulunduğunu; tüm bunlara, özellikle evrendeki her varlık, olay ve olgunun çeşitli hikmetlere dayalı olarak birtakım kusur ve eksikliğine karşın yine de Allah’ta (cc) toplandığını (elCâmi’ oluşunu) kavrar İşte bu büyük melekler, Allah’ın (cc) şanını yücelttikleri gibi dünya imtihanı gereği yaşanan her türlü haksızlıklar, yanlışlıklar, küfür ve isyanlar için de perde olmaktadır
Evrendeki en büyük olay, Allah’ın (cc) bizi yalnız bırakmadığıdır; meleği Cebrail (as) vasıtasıyla seçtiği peygamberlere insanlara ulaştırması için mesajlar göndermesidir Allah’ın şanı yücedir O’nun bir insanla doğrudan konuşması yerine meleği Cebrail aracılığı ile kitaplar indirmesi şanına daha çok yaraşır Bu açıdan ilahi kitaplar haktır Ama bazıları insan eliyle tahrif edilmiştir, özgünlüklerini yitirmişlerdir Kuranı Kerim tek harfi bile değişmeden zamanımıza kadar gelmiştir Allah (cc) sözüdür En büyük gerçektir Evrenden bile daha gerçektir Çünkü evren ve içerisindekiler mahluk (yaratılmış) iken Kuranı Kerim Allah’ın ezeli sözüdür Kim Kuranı Kerim’i orijinalinden okursa büyük nimetlere erer Kuşkusuz meal okumanın da yararları vardır Okuduğunun anlamını bilmek kişiye çok şey kazandırır Ama orijinal Kuranı Kerim anlamı bilinmeden de okunsa yine manasının özünü kulun kalbine bir ilim ve hikmet olarak yerleştirir Allah sözü okunmaya başlandığı anda nura dönüşür Nur ruhun gıdasıdır Yani Kuranı Kerim anlamı bilinmeden okunsa da bir terapi değerine sahiptir Bunu ancak Kuranı Kerim’i çokça okuyanlar anlayabilirler Her sure bir maddi ve manevi hastalığın şifasıdır Âlimler Kuranı Kerim’in hakkının yılda en az iki kere hatim olduğunu bildirmektedirler Her harfine on sevap verildiği hadisi şeriflerde vurgulandığı gibi kıyamet günü de şefaat etme yetkisinin bulunduğu belirtilmektedir
Evrendeki ikinci büyük olay ölümdür İnsanda ebedi yaşam arzusu bulunmasına karşın ölüm gerçeği önünde aşılmaz bir engel olarak durur Bu işle Azrail (as) görevlendirilmiştir
Allah öldürür O canları alır Çünkü O elMümit’tir (Öldüren Allah’tır) Ama Azrail’i buna perde kılmıştır Azrail’e de yaşlılık, kaza ve hastalıkları perde yapmıştır Böylelikle insanlar bu acı olayda perdelere takılıp yüce Allah’ı içinde bulundukları haleti ruhiye ile suçlamayacaklar, O’na isyan edemeyecekler O’nun şanına yakışmayan sözleri söyleyemeyeceklerdir
Doğa olaylarının işleyişinde, hayvanların ve rızıkların yaratılmasında vesile olan Mikail (as) bize canlıların yaşamlarında ve yaşam mücadelelerinde çeşitli sıkıntılarla karşılaşılsa da bir güvenceyi hissettirmektedir Evrendeki üçüncü büyük olay, bütün canlı varlıkların Allah (cc) tarafından beslenmesidir Bu yüzden bu konudaki yaşanan acılardan insanoğlu Mikail perdesini görerek yüce Allah’ı şanına yakışmayan şeylerden tenzih edecektir
İsrafil (as) bütün evrenin yok oluşunu gerçekleştirecek olan meleğin adıdır Evrenin faniliği onun varlığı ile gerçekleştirilecektir Bütün evreni yıkacak, atomları parçalarına ayırarak yokluğa, Allah’ın (cc) emrine ulaştıracaktır Bu da evrenin dördüncü büyük olayı olan kıyamettir Evrenin yıkılması ile büyün canlı ve cansız varlıkların varlığı sona erecektir Bunun için bir meleğin görevli olması Allah’ın şanını yüceltmektedir Bu meleğin suru ikinci kez üfürmesi ile sorgu ve hesap için canlıların ve insanların dirilmesi de yüce Allah’ın şanına uygun düşen işlerdendirEğer madde Allah (cc) ile doğrudan ilgili olsaydı ezeli ve ebedi olacaktı, ama Allah (cc) ebediyet için yarattığı İsrafil ile bunların varlık ve yokluklarına yönelmiş ve bunları birer fani olarak yaratıp yok edecektir
Allah (cc) tüm insanları ölümünden sonra diriltecek, mahşer meydanında hesap için toplayacaktır Onun elCâmi’ güzel ismi mahşer meydanında dünya yaratılalı beri gelip giden tüm insanları biraraya toplamasıyla da tecelli edecektir
İnsan ya kendisini sever ya da Allah’ı (cc) sever Bunun dışında başka bir seçeneği yoktur Çünkü insan kendisini seven nefisten ve Allah’ın emrinde olan ruhtan meydana gelmiştir Diğer varlıkları ve insanları da sevmesi aslında insanın kendisini sevmesinin bir parçasıdır Çünkü bu sevgilerde de mutlaka birtakım çıkarlar vardır Tabii biz bu sevginin bir işe yaramadığını, yanlış olduğunu ifade etmiyoruz Yaşam için bu sevgi de gerekli kılınmıştır Buna nefsi sevgi diyebiliriz Bir anne bu sevgiyle evladını sever, insanlar genellikle birbiri ile bu sevgi ile evlenirler, arkadaşlıklar kurarlar Ama bir de iman kardeşliği vardır ki bundaki sevgi adeta bir mucizenin gerçekleşmesidir
Peygamberimiz (sas) Medine’ye hicret etmeden önce orada bulunan Araplar kabile hayatı yaşıyorlardı Kabileler arasında da her zaman düşmanlık ve savaş eksik olmuyordu Allah (cc) indirdiği kitapla, yeşerttiği imanla kalpleri nasıl birleştirdiğini, onları bir devlet çatısı altında nasıl topladığını, bu sayede elCami’ güzel isminin nasıl tecelli ettiğini şu ayeti kerimede bildirmiştir: “Allah müminlerin kalplerini birbirine ısındırıp birleştirdi Şayet sen dünyada bulunan her şeyi sarf etseydin bile yine de onların kalplerini birleştiremezdin Fakat Allah onları birleştirdi Çünkü O Azîz ve Hakîm’dir (Enfal suresi, ayet 63)
İşte buçeşit bir sevginefisten kaynaklanmazAllah (cc) sevgisinden güç alır Nefsi değil, ruhidir Böyle bir sevgi ile peygamberimiz (sas) muhacirlerle (Mekke’den gelenlerle) ensar (Medine yerlileri) arasında mümin kardeşliğini ilan etmiştir Bu kardeşliğin sonucu meydana gelen olayları insanın akıl ve mantığıyla izah etmesine, anlamasına imkân yoktur Çünkü birbiriyle kardeş ilan edilen Müslümanlar her şeylerini de paylaşmışlardır: Evini, tarlasını, bahçesini, parasını… Hatta iki eşi olan, birisini boşayıp mümin kardeşiyle evlendirmiştir Bu dünya tarihinde eşi benzeri görülmeyen büyük bir olaydır Bu, kardeşini Allah (cc) sevgisiyle sevmektir
Mümin kardeşliği dışındaki birliktelikler nefse dayandığı için çıkarlar çatıştığında veya değiştiğinde bozulur Aslında bunlar görünüşte biraraya gelmelerdir; gerçekte kalpler ancak Allah’ın (cc) izniyle ve imanla biraraya gelebilir Kalpleri buluşturmak iki dağı biraraya getirmekten zordur Allah (cc) Kuranı Kerim’de inanç öğesi dışındaki birlikteliklerin, guruplaşmaların, dayanışmaların içyüzünü şöyle açıklamaktadır: “Kendi aralarındaki çatışmaları pek şiddetlidir Sen dışarıdan onları birlik içinde sanırsın Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır (Haşir suresi, ayet 14)
Allah’a (cc) ibadet edilen mekanlara da Allah’ın (cc) bu güzel ismine uygun olarak câmi’ denmiştir Buralarda Müslümanlar hem Allah’a (cc) ibadette biraya gelmekte hem de birbiriyle kaynaşmaktadırlar
Din ve inanç birliği insanlar arasında en güçlü bağdır Kardeşlik duygularını en ileri derecelere taşır Din dışındaki diğer bağlar o kadar güçlü değildir Hatta aynı anababadan doğan kardeşler birbirinden kopuk bir hayat yaşayabilirler Ama din ve inanç birliği tıpkı muhacirlerle ensar arasında olduğu gibi yürekten bir bağlılık sağlayabilir Câmi’ gibi bir mekanda toplanmadan önce kalpler imanla aynı noktada biraraya getirilebilir
İslam dini, tüm dünya insanlığını Allah’a (cc) kulluk gibi evrensel bir olguda birleştirmek üzere gönderilmiştir
İslam dininin bir şartı da hacdır Hac dünya Müslümanlarının biraraya geldikleri büyük bir ibadettir Allah’ın elCâmi’ güzel isminin tecelli ettiği devasa bir organizasyondur Zaten haccın bir rüknü olan Arafat meydanında toplanma ile adeta mahşer günü Arasat meydanında toplanma anı yaşatılmak ve ölmeden önce Allah’a (cc) hesap verme bilinci oluşturulmak istenmiştir
ElCâmi’ güzel ismi ile kula düşen görev, nefsin bir çıkar olmadan diğer bir insanla biraraya gelememesine karşın Müslümanların Allah (cc) rızası için toplanmalarını, buluşmalarını, ibadet yapmalarını Allah’ın (cc) bir lütfu ve ikramı olarak görüp O’na şükretmektir
Muhsin İyi
Bu meleklerin görevleri ve işleri, evrenin yapısına ışık tuttuğu gibi insanın yaşamında neye öncelikli olarak değer vermesi gerektiğini de göstermektedir Çünkü evrendeki ve insandaki her önemli olay ve olgu bu meleklerin görevlerinde ve işlerinde toplanmaktadır Kuşkusuz Allah (cc) bu melekler olmadan da onların görevlerini ve işlerini doğrudan yapardı Ama bunların yaratılmasında türlü hikmetler gözetilmiştir İnsan bu meleklerin görevleri ve işleri üzerinde düşündüğü zaman Allah’ın (cc) büyüklüğünü; yaratılmış olan şeylerin özellik ve niteliklerden beri olduğunu; kötü zan ve düşüncelerden münezzeh bulunduğunu; tüm bunlara, özellikle evrendeki her varlık, olay ve olgunun çeşitli hikmetlere dayalı olarak birtakım kusur ve eksikliğine karşın yine de Allah’ta (cc) toplandığını (elCâmi’ oluşunu) kavrar İşte bu büyük melekler, Allah’ın (cc) şanını yücelttikleri gibi dünya imtihanı gereği yaşanan her türlü haksızlıklar, yanlışlıklar, küfür ve isyanlar için de perde olmaktadır
Evrendeki en büyük olay, Allah’ın (cc) bizi yalnız bırakmadığıdır; meleği Cebrail (as) vasıtasıyla seçtiği peygamberlere insanlara ulaştırması için mesajlar göndermesidir Allah’ın şanı yücedir O’nun bir insanla doğrudan konuşması yerine meleği Cebrail aracılığı ile kitaplar indirmesi şanına daha çok yaraşır Bu açıdan ilahi kitaplar haktır Ama bazıları insan eliyle tahrif edilmiştir, özgünlüklerini yitirmişlerdir Kuranı Kerim tek harfi bile değişmeden zamanımıza kadar gelmiştir Allah (cc) sözüdür En büyük gerçektir Evrenden bile daha gerçektir Çünkü evren ve içerisindekiler mahluk (yaratılmış) iken Kuranı Kerim Allah’ın ezeli sözüdür Kim Kuranı Kerim’i orijinalinden okursa büyük nimetlere erer Kuşkusuz meal okumanın da yararları vardır Okuduğunun anlamını bilmek kişiye çok şey kazandırır Ama orijinal Kuranı Kerim anlamı bilinmeden de okunsa yine manasının özünü kulun kalbine bir ilim ve hikmet olarak yerleştirir Allah sözü okunmaya başlandığı anda nura dönüşür Nur ruhun gıdasıdır Yani Kuranı Kerim anlamı bilinmeden okunsa da bir terapi değerine sahiptir Bunu ancak Kuranı Kerim’i çokça okuyanlar anlayabilirler Her sure bir maddi ve manevi hastalığın şifasıdır Âlimler Kuranı Kerim’in hakkının yılda en az iki kere hatim olduğunu bildirmektedirler Her harfine on sevap verildiği hadisi şeriflerde vurgulandığı gibi kıyamet günü de şefaat etme yetkisinin bulunduğu belirtilmektedir
Evrendeki ikinci büyük olay ölümdür İnsanda ebedi yaşam arzusu bulunmasına karşın ölüm gerçeği önünde aşılmaz bir engel olarak durur Bu işle Azrail (as) görevlendirilmiştir
Allah öldürür O canları alır Çünkü O elMümit’tir (Öldüren Allah’tır) Ama Azrail’i buna perde kılmıştır Azrail’e de yaşlılık, kaza ve hastalıkları perde yapmıştır Böylelikle insanlar bu acı olayda perdelere takılıp yüce Allah’ı içinde bulundukları haleti ruhiye ile suçlamayacaklar, O’na isyan edemeyecekler O’nun şanına yakışmayan sözleri söyleyemeyeceklerdir
Doğa olaylarının işleyişinde, hayvanların ve rızıkların yaratılmasında vesile olan Mikail (as) bize canlıların yaşamlarında ve yaşam mücadelelerinde çeşitli sıkıntılarla karşılaşılsa da bir güvenceyi hissettirmektedir Evrendeki üçüncü büyük olay, bütün canlı varlıkların Allah (cc) tarafından beslenmesidir Bu yüzden bu konudaki yaşanan acılardan insanoğlu Mikail perdesini görerek yüce Allah’ı şanına yakışmayan şeylerden tenzih edecektir
İsrafil (as) bütün evrenin yok oluşunu gerçekleştirecek olan meleğin adıdır Evrenin faniliği onun varlığı ile gerçekleştirilecektir Bütün evreni yıkacak, atomları parçalarına ayırarak yokluğa, Allah’ın (cc) emrine ulaştıracaktır Bu da evrenin dördüncü büyük olayı olan kıyamettir Evrenin yıkılması ile büyün canlı ve cansız varlıkların varlığı sona erecektir Bunun için bir meleğin görevli olması Allah’ın şanını yüceltmektedir Bu meleğin suru ikinci kez üfürmesi ile sorgu ve hesap için canlıların ve insanların dirilmesi de yüce Allah’ın şanına uygun düşen işlerdendirEğer madde Allah (cc) ile doğrudan ilgili olsaydı ezeli ve ebedi olacaktı, ama Allah (cc) ebediyet için yarattığı İsrafil ile bunların varlık ve yokluklarına yönelmiş ve bunları birer fani olarak yaratıp yok edecektir
Allah (cc) tüm insanları ölümünden sonra diriltecek, mahşer meydanında hesap için toplayacaktır Onun elCâmi’ güzel ismi mahşer meydanında dünya yaratılalı beri gelip giden tüm insanları biraraya toplamasıyla da tecelli edecektir
İnsan ya kendisini sever ya da Allah’ı (cc) sever Bunun dışında başka bir seçeneği yoktur Çünkü insan kendisini seven nefisten ve Allah’ın emrinde olan ruhtan meydana gelmiştir Diğer varlıkları ve insanları da sevmesi aslında insanın kendisini sevmesinin bir parçasıdır Çünkü bu sevgilerde de mutlaka birtakım çıkarlar vardır Tabii biz bu sevginin bir işe yaramadığını, yanlış olduğunu ifade etmiyoruz Yaşam için bu sevgi de gerekli kılınmıştır Buna nefsi sevgi diyebiliriz Bir anne bu sevgiyle evladını sever, insanlar genellikle birbiri ile bu sevgi ile evlenirler, arkadaşlıklar kurarlar Ama bir de iman kardeşliği vardır ki bundaki sevgi adeta bir mucizenin gerçekleşmesidir
Peygamberimiz (sas) Medine’ye hicret etmeden önce orada bulunan Araplar kabile hayatı yaşıyorlardı Kabileler arasında da her zaman düşmanlık ve savaş eksik olmuyordu Allah (cc) indirdiği kitapla, yeşerttiği imanla kalpleri nasıl birleştirdiğini, onları bir devlet çatısı altında nasıl topladığını, bu sayede elCami’ güzel isminin nasıl tecelli ettiğini şu ayeti kerimede bildirmiştir: “Allah müminlerin kalplerini birbirine ısındırıp birleştirdi Şayet sen dünyada bulunan her şeyi sarf etseydin bile yine de onların kalplerini birleştiremezdin Fakat Allah onları birleştirdi Çünkü O Azîz ve Hakîm’dir (Enfal suresi, ayet 63)
İşte buçeşit bir sevginefisten kaynaklanmazAllah (cc) sevgisinden güç alır Nefsi değil, ruhidir Böyle bir sevgi ile peygamberimiz (sas) muhacirlerle (Mekke’den gelenlerle) ensar (Medine yerlileri) arasında mümin kardeşliğini ilan etmiştir Bu kardeşliğin sonucu meydana gelen olayları insanın akıl ve mantığıyla izah etmesine, anlamasına imkân yoktur Çünkü birbiriyle kardeş ilan edilen Müslümanlar her şeylerini de paylaşmışlardır: Evini, tarlasını, bahçesini, parasını… Hatta iki eşi olan, birisini boşayıp mümin kardeşiyle evlendirmiştir Bu dünya tarihinde eşi benzeri görülmeyen büyük bir olaydır Bu, kardeşini Allah (cc) sevgisiyle sevmektir
Mümin kardeşliği dışındaki birliktelikler nefse dayandığı için çıkarlar çatıştığında veya değiştiğinde bozulur Aslında bunlar görünüşte biraraya gelmelerdir; gerçekte kalpler ancak Allah’ın (cc) izniyle ve imanla biraraya gelebilir Kalpleri buluşturmak iki dağı biraraya getirmekten zordur Allah (cc) Kuranı Kerim’de inanç öğesi dışındaki birlikteliklerin, guruplaşmaların, dayanışmaların içyüzünü şöyle açıklamaktadır: “Kendi aralarındaki çatışmaları pek şiddetlidir Sen dışarıdan onları birlik içinde sanırsın Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır (Haşir suresi, ayet 14)
Allah’a (cc) ibadet edilen mekanlara da Allah’ın (cc) bu güzel ismine uygun olarak câmi’ denmiştir Buralarda Müslümanlar hem Allah’a (cc) ibadette biraya gelmekte hem de birbiriyle kaynaşmaktadırlar
Din ve inanç birliği insanlar arasında en güçlü bağdır Kardeşlik duygularını en ileri derecelere taşır Din dışındaki diğer bağlar o kadar güçlü değildir Hatta aynı anababadan doğan kardeşler birbirinden kopuk bir hayat yaşayabilirler Ama din ve inanç birliği tıpkı muhacirlerle ensar arasında olduğu gibi yürekten bir bağlılık sağlayabilir Câmi’ gibi bir mekanda toplanmadan önce kalpler imanla aynı noktada biraraya getirilebilir
İslam dini, tüm dünya insanlığını Allah’a (cc) kulluk gibi evrensel bir olguda birleştirmek üzere gönderilmiştir
İslam dininin bir şartı da hacdır Hac dünya Müslümanlarının biraraya geldikleri büyük bir ibadettir Allah’ın elCâmi’ güzel isminin tecelli ettiği devasa bir organizasyondur Zaten haccın bir rüknü olan Arafat meydanında toplanma ile adeta mahşer günü Arasat meydanında toplanma anı yaşatılmak ve ölmeden önce Allah’a (cc) hesap verme bilinci oluşturulmak istenmiştir
ElCâmi’ güzel ismi ile kula düşen görev, nefsin bir çıkar olmadan diğer bir insanla biraraya gelememesine karşın Müslümanların Allah (cc) rızası için toplanmalarını, buluşmalarını, ibadet yapmalarını Allah’ın (cc) bir lütfu ve ikramı olarak görüp O’na şükretmektir
Muhsin İyi