iltasyazilim
FD Üye
Psikolojide hiçbir konu insan zekası değin yoğun bir araştırma alanı oluşturmamıştır Zeka ve zeka testleriyle ilgili çalışmalar insanları salt bilgiye dayanan yetilerle ölçmenin içten olup olmadığı üstünde odaklanmaktadır
Son yılların en büyük sansasyonel atılımı ise şehvetli zekagörüşü bazı Amerikalı psikologlar göre ortaya atılmıştır Şehvetli akılterimi, başlangıçta 1990'da Harvard Üniversitesi'nden psikolog Peter Salovey ve New Hampshire Üniversitesi'nden psikolog John Mayer tarafından kullanılmıştır sonra Harvard Üniversitesi'nden ve The New York Times'da davranış ve beyin bilimleri konularından sorumlu psikolog Daniel Goleman göre geliştirilmiş ve şehvetli akıl becerilerinin, bilişsel zeka dediğimiz (IQ) 'dan daha manâlı olduğunu 1995 yılında
yayınlanan Şehvetli Akıladlı kitabında kanıtlamaya çalışmıştır Başarı için önemli gibi görünen şehvetli nitelikleri ifade etmek için bu terimden yararlanılmıştır Bu nitelikler şunları kapsar:
Empati
Duyguları açıklama etme ve anlayış
Mizacını yoklama etme
Bağımsızlık
Uyum sağlayabilme
Beğenilme
Kişiler arası sorunları çözme
Sebat
Sevecenlik
Nezaket
• Saygı
Öfke: öfke, hakaret, alınma, gazap, tükenme, kızma, küplere binme, hınç, kin, rahatsızlık, duyarlılık, düşmanlık ve şayet de en yelken direği noktada, patolojik nefret ve şiddet
Üzüntü: acı, keder, neşesizlik, sıkıntı, melankoli, kendine acınacak şey, yalnızlık, bıkkınlık, ümidini yitirme ve patolojik olduğunda şiddetli depresyon
Dehşet: vesvese, endişe, asabiyet, tasa, şaşma, değişkenlik, kurnazlık, pişmanlık, rahatsızlık, ürkme, ürkme, korku; patolojik olduğunda isefobi ve panik
Tutku: mutluluk, heyecan, rahatlama, memnun etme, müsamaha, mutluluk, eğlenme, gurur, tensel haz, coşku, vecd hali, memnun etme, kendinden geçme, fazla zindelik, kapris ve en kutup noktada mani
Sevgi: kabul görme, arkadaşlık, güven, iyilik, yakın alaka, sadakat, hayranlık, aşırı tutkunluk, muhabbet
Hayret: şok, hayret, afallama, merak
İğrenme: küçümseme, aşağılama, hor görme, tiksinme, dehşet etme, hoşlanmama, nahoş bulgu
• Utanç: suçluluk, mahcubiyet, hayal kırıklığı, vicdan azabı, minik düşme, üzülme, elem ve nedamet
Dr Daniel Goleman, şehvetli zekayı kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati beslemesi, ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilmesi yetisiolarak tanımlıyor Goleman'a tarafından beynin düşünen parçası, beynin şehvetli parçasından ürüyor Beynin düşünen ve şehvetli parçaları çoğunlukla yaptığımız her şeyde birlikte çalışıyor ve gerek iş yaşamında gerekse özel yaşamda başarılı ve mutlu görünmek, insanların duygusal zeka becerilerine bağlıdır
Şehvetli Zeka ve Bilişsel Akıl
Sosyalbilimciler, bir insanın IQ'sunu tamamiyle neyin oluşturduğu konusunda tartışıyorlar lakin çoğu uzman, bellek, sözcük dağarcığı, kavrama, sorun çözme, soyut muhakeme, seziş, veri işleme ve görselmotor becerilerini içeren, hem sözel keza de sözel olmayan yetenekleri belirleyen Wechsler Akıl Ölçüleri gibi standartlaştırılmış zeka testleriyle ölçülebileceği konusunda hemfikirdir
Şehvetli akıl (EQ)'nun anlamı daha karışıktır Salovey ve Mayer hissi zekayı ilk olarak şöyle tanımlamışlardır: Kişinin kendisinin ve diğerlerinin hislerini ve duygularını izleme, bunlar aralarında ayırım yapma ve bu bilgiyi zihin ve eylemlerinde kullanma becerisini içeren, sosyal zekanın bir daha alçak kümesidir
Gerçek şu oysa, hissi akıl asla ölçülemeyecek de olsa, gerçi manalı bir kavramdır Edep, kendine güven veya saygı vb gibi bireysel ve sosyal özellikleri kolayca ölçemesek de, çocuklarda bunları kolayca tanıyabilir ve önemleri konusunda kararlaştırılmış olabiliriz
Şehvetli akıl becerileri, bilişsel (Intelligence quotientIQ) becerilerin karşıtı değildir, daha fazla kavramsal düzeyde ve hakiki dünyada dinamik bir etkileşim halindedirler Olur Ya de bilişsel zeka ile hissi akıl arasındaki en önemli ayrım, doğanın bir çocuğun galibiyet şansını belirlemeyi bıraktığı yerden devam etmek üzere ebeveynlere ve eğitimcilere bir fırsat yaratan duygusal zekanın daha az kalıtım yüklü olmasıdır
Araştırmacılar arasında akademik zekanın, hissi yaşamla o kadar ilgisi olmadığı görüşü hakimdir Aramızdaki en zeki insanlar gem vurmadıkları tutkuların, laf geçiremedikleri dürtülerin esiri olabiliyor; yüksek IQ'lu (Intelligence Quotient) kişiler özel yaşamlarını şaşma edilecek ölçüde fena yönetebiliyor Goleman'a tarafından IQ 'nun hayattaki başarıya katkısı azami yüzde yirmidir; geri kalan yüzde sekseni belirleyen başka etkenler vardır Bir diğer gözlemcinin da belirttiği gibi bir kişinin toplumda edindiği yeri, sonuçta IQ dıştan kalan ve sosyal sınıftan şansa kadar uzanan etkenler belirler
Eşdeğer umut taahhüt eden, eşdeğer eğitime ve imkanlara sahip kişilerin ayrı yazgılarını açıklamakta da IQ'nun öyle yardımı olduğu söylenemez1940'larda Harvard'dan mezun olan 95 öğrenci orta yaşlarına değin peşine düşüp takip edildiğinde, okul sınavlarında en yüksek puanları alan kişilerin, daha düşük puanlı arkadaşlarına oranla maaş, verimlilik ve kendi alanlarındaki konumları açısından fazla daha başarılı olmadıkları gözlenmiştir Daha da ötesi, bu kişiler ne hayatlarından daha memnun, ne de dost, aile ve aşk ilişkilerinde daha mutlu oldukları gözlenmiştir Bu örnekte görüldüğü gibi akademik zeka yaşamın getirebileceği değişiklikler ve imkanlara tedbirli olmayı az kalsın hiç sağlamıyor Ama yüksek IQ zenginliğin, saygının, ya da mutluluğun bir garantisi olmadığı halde, okullarımız ve kültürümüz akademik becerilere takılıp kalarak, kişinin geleceğini belirlemekte fazla önemli rolü olan hissi akıl dediğimiz bir grup özelliği göz ardı ediyor
Hissi yetenek, bir met@yetenektir; yani, çiğ zeka dahil, var olan diğer yeteneklerimizi ne kadar iyi kullanabileceğimizin belirleyicisidir Birçok belirti gösteriyor ki, duygusal kabiliyet sahibikendi duygularını tanıyan ve idare edebilen, başkalarının duygularını okuyup onlarla etkin bir şekilde başa çıkabilen kişiler, hayatın her alanındalüzum romantik, yakın ilişkilerde, gerekse kuruluş içi politik ilişkilerde başarıyı belirleyen sözsüz kuralları algı becerisinde avantajlıdırlar
Duygu Nedir?
Bir yüzyılı aşkın bir süredir psikologlar ve felsefeciler duygu'nun ne kavrama geldiği konusunda tartışıyorlar Oxford ingilizce sözlüğü, duygu'yu herhangi bir akıl, his, heves çalkantısı ya da devinimi; herhangi bir şiddetli veya uyarılmış zihinsel şartolarak tanımlıyor Amerikalı psikolog Dr Daniel Goleman duyguyu bir his ve bu hisse özgü belirtilmiş düşünceler, psikolojik ve biyolojik haller ve bir dizi hareket eğilimi anlamında kullanıyor Karşımları, çeşitlemeleri, mutasyonlarıyla yüzlerce duygudan laf edebiliriz Tüm araştırmacılar aynı kanıda olmasa da bazı kuramcılar temel duygu kümeleri olduğunu öne sürüyor Bu kümelerin başlıca adayları ve bazı üyeleri şöyle:
California Üniversitesi'nden Paul Ekman'ın keşfine tarafından belirli yüz ifadelerinden dördünün (korku, öfke, endişe, zevk) sinema ya da televizyonla karşılaşmamış oldukları tahmin edilen okuma yazma bilmeyenler de dahil almak üzere, dünyanın öbür kültürlerinden ahali tarafından tanınmasının de duyguların evrenselliğini gösterdiğini ileri sürmüştür Ekman, Yeni Gine'nin ücra yaylalarında tecrit edilmiş halde yaşamış Taş Devri'nden kalma Fore kavmine varıncaya en uzaktan kültürlerin insanlarına göstermiş ve nerede olurlarsa olsunlar, insanların benzer esas duyguları tanıdığını görmüştür
Dr Daniel Goleman da duyguları kümeler ya da boyutlar bağlamında düşünmekte ; hiddet, endişe, dehşet, zevk, sevgi, utanç ve güya başlıca kümeleri duygusal hayatımızın sonsuz çeşitliliğinin bir kanıtı olarak görmektedir Bu kümelerden her birinin özünde, temel bir hissi çekirdek bulunduğunu ve bu çekirdekten esas duygunun akrabalarının sayısız mutasyonlarla halkalar halinde yayıldığını vurgulamaktadır Dr Goleman dış halkalarda ruh halleri olduğunu; teknik açıdan bunların duygudan çok daha gürültüsüz ve kalıcı olduğunu belirtmektedir(bütün gün öfkenin hararetine kapılmak ender rastlanan bir durumken, mesela hırçın ve sinirli bir ruh hali içinde bulunmak böylece ender görülen bir hal değildir ve bu ruh hali daha kısa süreli hiddet nöbetlerini zahmetsizce başlatabilir) Ruh halinin ötesinde mizaç, yani insanları melankolik, çekingen veya neşe saçan yapan muhakkak bir duygu ya da ruh halini uyandırma eğilimi vardır Bu tür duygusal yatkınlıkların ötesinde de; klinik bunalımveya insanın kendisini zehirleyen bir duruma hükümlü olduğunu hissettiğikesintisiz vesvese gibi keskin duygu bozuklukları bulunmaktadır
*
Son yılların en büyük sansasyonel atılımı ise şehvetli zekagörüşü bazı Amerikalı psikologlar göre ortaya atılmıştır Şehvetli akılterimi, başlangıçta 1990'da Harvard Üniversitesi'nden psikolog Peter Salovey ve New Hampshire Üniversitesi'nden psikolog John Mayer tarafından kullanılmıştır sonra Harvard Üniversitesi'nden ve The New York Times'da davranış ve beyin bilimleri konularından sorumlu psikolog Daniel Goleman göre geliştirilmiş ve şehvetli akıl becerilerinin, bilişsel zeka dediğimiz (IQ) 'dan daha manâlı olduğunu 1995 yılında
yayınlanan Şehvetli Akıladlı kitabında kanıtlamaya çalışmıştır Başarı için önemli gibi görünen şehvetli nitelikleri ifade etmek için bu terimden yararlanılmıştır Bu nitelikler şunları kapsar:
Empati
Duyguları açıklama etme ve anlayış
Mizacını yoklama etme
Bağımsızlık
Uyum sağlayabilme
Beğenilme
Kişiler arası sorunları çözme
Sebat
Sevecenlik
Nezaket
• Saygı
Öfke: öfke, hakaret, alınma, gazap, tükenme, kızma, küplere binme, hınç, kin, rahatsızlık, duyarlılık, düşmanlık ve şayet de en yelken direği noktada, patolojik nefret ve şiddet
Üzüntü: acı, keder, neşesizlik, sıkıntı, melankoli, kendine acınacak şey, yalnızlık, bıkkınlık, ümidini yitirme ve patolojik olduğunda şiddetli depresyon
Dehşet: vesvese, endişe, asabiyet, tasa, şaşma, değişkenlik, kurnazlık, pişmanlık, rahatsızlık, ürkme, ürkme, korku; patolojik olduğunda isefobi ve panik
Tutku: mutluluk, heyecan, rahatlama, memnun etme, müsamaha, mutluluk, eğlenme, gurur, tensel haz, coşku, vecd hali, memnun etme, kendinden geçme, fazla zindelik, kapris ve en kutup noktada mani
Sevgi: kabul görme, arkadaşlık, güven, iyilik, yakın alaka, sadakat, hayranlık, aşırı tutkunluk, muhabbet
Hayret: şok, hayret, afallama, merak
İğrenme: küçümseme, aşağılama, hor görme, tiksinme, dehşet etme, hoşlanmama, nahoş bulgu
• Utanç: suçluluk, mahcubiyet, hayal kırıklığı, vicdan azabı, minik düşme, üzülme, elem ve nedamet
Dr Daniel Goleman, şehvetli zekayı kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının duygularına empati beslemesi, ve duygularını yaşamı zenginleştirecek biçimde düzenleyebilmesi yetisiolarak tanımlıyor Goleman'a tarafından beynin düşünen parçası, beynin şehvetli parçasından ürüyor Beynin düşünen ve şehvetli parçaları çoğunlukla yaptığımız her şeyde birlikte çalışıyor ve gerek iş yaşamında gerekse özel yaşamda başarılı ve mutlu görünmek, insanların duygusal zeka becerilerine bağlıdır
Şehvetli Zeka ve Bilişsel Akıl
Sosyalbilimciler, bir insanın IQ'sunu tamamiyle neyin oluşturduğu konusunda tartışıyorlar lakin çoğu uzman, bellek, sözcük dağarcığı, kavrama, sorun çözme, soyut muhakeme, seziş, veri işleme ve görselmotor becerilerini içeren, hem sözel keza de sözel olmayan yetenekleri belirleyen Wechsler Akıl Ölçüleri gibi standartlaştırılmış zeka testleriyle ölçülebileceği konusunda hemfikirdir
Şehvetli akıl (EQ)'nun anlamı daha karışıktır Salovey ve Mayer hissi zekayı ilk olarak şöyle tanımlamışlardır: Kişinin kendisinin ve diğerlerinin hislerini ve duygularını izleme, bunlar aralarında ayırım yapma ve bu bilgiyi zihin ve eylemlerinde kullanma becerisini içeren, sosyal zekanın bir daha alçak kümesidir
Gerçek şu oysa, hissi akıl asla ölçülemeyecek de olsa, gerçi manalı bir kavramdır Edep, kendine güven veya saygı vb gibi bireysel ve sosyal özellikleri kolayca ölçemesek de, çocuklarda bunları kolayca tanıyabilir ve önemleri konusunda kararlaştırılmış olabiliriz
Şehvetli akıl becerileri, bilişsel (Intelligence quotientIQ) becerilerin karşıtı değildir, daha fazla kavramsal düzeyde ve hakiki dünyada dinamik bir etkileşim halindedirler Olur Ya de bilişsel zeka ile hissi akıl arasındaki en önemli ayrım, doğanın bir çocuğun galibiyet şansını belirlemeyi bıraktığı yerden devam etmek üzere ebeveynlere ve eğitimcilere bir fırsat yaratan duygusal zekanın daha az kalıtım yüklü olmasıdır
Araştırmacılar arasında akademik zekanın, hissi yaşamla o kadar ilgisi olmadığı görüşü hakimdir Aramızdaki en zeki insanlar gem vurmadıkları tutkuların, laf geçiremedikleri dürtülerin esiri olabiliyor; yüksek IQ'lu (Intelligence Quotient) kişiler özel yaşamlarını şaşma edilecek ölçüde fena yönetebiliyor Goleman'a tarafından IQ 'nun hayattaki başarıya katkısı azami yüzde yirmidir; geri kalan yüzde sekseni belirleyen başka etkenler vardır Bir diğer gözlemcinin da belirttiği gibi bir kişinin toplumda edindiği yeri, sonuçta IQ dıştan kalan ve sosyal sınıftan şansa kadar uzanan etkenler belirler
Eşdeğer umut taahhüt eden, eşdeğer eğitime ve imkanlara sahip kişilerin ayrı yazgılarını açıklamakta da IQ'nun öyle yardımı olduğu söylenemez1940'larda Harvard'dan mezun olan 95 öğrenci orta yaşlarına değin peşine düşüp takip edildiğinde, okul sınavlarında en yüksek puanları alan kişilerin, daha düşük puanlı arkadaşlarına oranla maaş, verimlilik ve kendi alanlarındaki konumları açısından fazla daha başarılı olmadıkları gözlenmiştir Daha da ötesi, bu kişiler ne hayatlarından daha memnun, ne de dost, aile ve aşk ilişkilerinde daha mutlu oldukları gözlenmiştir Bu örnekte görüldüğü gibi akademik zeka yaşamın getirebileceği değişiklikler ve imkanlara tedbirli olmayı az kalsın hiç sağlamıyor Ama yüksek IQ zenginliğin, saygının, ya da mutluluğun bir garantisi olmadığı halde, okullarımız ve kültürümüz akademik becerilere takılıp kalarak, kişinin geleceğini belirlemekte fazla önemli rolü olan hissi akıl dediğimiz bir grup özelliği göz ardı ediyor
Hissi yetenek, bir met@yetenektir; yani, çiğ zeka dahil, var olan diğer yeteneklerimizi ne kadar iyi kullanabileceğimizin belirleyicisidir Birçok belirti gösteriyor ki, duygusal kabiliyet sahibikendi duygularını tanıyan ve idare edebilen, başkalarının duygularını okuyup onlarla etkin bir şekilde başa çıkabilen kişiler, hayatın her alanındalüzum romantik, yakın ilişkilerde, gerekse kuruluş içi politik ilişkilerde başarıyı belirleyen sözsüz kuralları algı becerisinde avantajlıdırlar
Duygu Nedir?
Bir yüzyılı aşkın bir süredir psikologlar ve felsefeciler duygu'nun ne kavrama geldiği konusunda tartışıyorlar Oxford ingilizce sözlüğü, duygu'yu herhangi bir akıl, his, heves çalkantısı ya da devinimi; herhangi bir şiddetli veya uyarılmış zihinsel şartolarak tanımlıyor Amerikalı psikolog Dr Daniel Goleman duyguyu bir his ve bu hisse özgü belirtilmiş düşünceler, psikolojik ve biyolojik haller ve bir dizi hareket eğilimi anlamında kullanıyor Karşımları, çeşitlemeleri, mutasyonlarıyla yüzlerce duygudan laf edebiliriz Tüm araştırmacılar aynı kanıda olmasa da bazı kuramcılar temel duygu kümeleri olduğunu öne sürüyor Bu kümelerin başlıca adayları ve bazı üyeleri şöyle:
California Üniversitesi'nden Paul Ekman'ın keşfine tarafından belirli yüz ifadelerinden dördünün (korku, öfke, endişe, zevk) sinema ya da televizyonla karşılaşmamış oldukları tahmin edilen okuma yazma bilmeyenler de dahil almak üzere, dünyanın öbür kültürlerinden ahali tarafından tanınmasının de duyguların evrenselliğini gösterdiğini ileri sürmüştür Ekman, Yeni Gine'nin ücra yaylalarında tecrit edilmiş halde yaşamış Taş Devri'nden kalma Fore kavmine varıncaya en uzaktan kültürlerin insanlarına göstermiş ve nerede olurlarsa olsunlar, insanların benzer esas duyguları tanıdığını görmüştür
Dr Daniel Goleman da duyguları kümeler ya da boyutlar bağlamında düşünmekte ; hiddet, endişe, dehşet, zevk, sevgi, utanç ve güya başlıca kümeleri duygusal hayatımızın sonsuz çeşitliliğinin bir kanıtı olarak görmektedir Bu kümelerden her birinin özünde, temel bir hissi çekirdek bulunduğunu ve bu çekirdekten esas duygunun akrabalarının sayısız mutasyonlarla halkalar halinde yayıldığını vurgulamaktadır Dr Goleman dış halkalarda ruh halleri olduğunu; teknik açıdan bunların duygudan çok daha gürültüsüz ve kalıcı olduğunu belirtmektedir(bütün gün öfkenin hararetine kapılmak ender rastlanan bir durumken, mesela hırçın ve sinirli bir ruh hali içinde bulunmak böylece ender görülen bir hal değildir ve bu ruh hali daha kısa süreli hiddet nöbetlerini zahmetsizce başlatabilir) Ruh halinin ötesinde mizaç, yani insanları melankolik, çekingen veya neşe saçan yapan muhakkak bir duygu ya da ruh halini uyandırma eğilimi vardır Bu tür duygusal yatkınlıkların ötesinde de; klinik bunalımveya insanın kendisini zehirleyen bir duruma hükümlü olduğunu hissettiğikesintisiz vesvese gibi keskin duygu bozuklukları bulunmaktadır
*