nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
EBÛ CÂFER ELMECZÛM YAŞAMSAL
Allahü teâlânın velî kullarından Duâsı kabûl olan, vesîle edilerek kendisinden meded umulan bir zât idi Darda kalanlara destek ederdi Duâsı bereketiyle pekçok kimse sıkıntılardan kurtulmuş, niceleri de arzularına kavuşmuştu Doğum ve vefât târihleri tesbit edilememiştir On birinci asır ortalarında vefât etmiş olup, İbni Atâ'nın akrânı idi Yaş, ilim ve mârifet yönüyle onun emsâllerindendir
İbni Hafîf, Ebü'lHasan edDerrâc'ın başından geçip anlattığı şu hâdiseyi haber verdi: Şeyh Ebü'lHasan edDerrâc buyurdu ancak: Bir yıl, arkadaşlarla gitmeyip, yalnız başıma hac yolculuğuna çıktım Kadîsiye mescidine vardığımda, orada cüzzam hastası olan bir yaşlı gördüm Üstünde büyük musîbet vardı Beni görünce, selâm verdi ve: Ey Ebü'lHasan! Hacca gitmek ister misin?buyurdu Ben onun bu hâlinden çekinerek; Evetdedim Benimle yol arkadaşı elde etmek ister misin?buyurdu O süre kendi kendime; Sağlam arkadaşları terkettim de, derhal cüzzamlı bir ihtiyarın eline düştümdedim ve ona; Değil istememdiye yanıt verdim O; Sana yol arkadaşı olayımbuyurdu Ben Allah hakkı için senin ile yol arkadaşı olmamdedim O; Ey Ebü'lHasan! Allahü teâlâ öyle şeylere kâdirdir ama, zayıf bir kuluyla böylece bir meslek yapar; zinde kuvvetli kimse ona şaşırıp kalırbuyurdu Ben; Öyledirdedim ve onun teklifini kabûl etmeyerek yoluma devâm ettim Kuşluk vaktinde istirahat için bir yere uğramıştım Onu orada, bakımlı bir şekilde yerleşik vaziyette gördüm Bana daha önce söylediğini tekrarladı Ey Ebü'lHasan, Allahü teâlâ o kadar şeylere kâdirdir ancak, zayıf bir kuluyla o kadar bir meslek yapar; kuvvetli kimse buna şaşar kalırbuyurdu Ben hiçbir şey söylemeden yoluma devâm ettim Ama onun hakkında bende kararsızlık ve kararsızlık meydana geldi düşünmeden yoluma devâm ederek, sabahleyin vakti bir köye ulaştım bir de ne göreyim; oradaki mescidde kuytu bir şekilde oturuyordu Bana: Ey Ebü'lHasan, Allahü teâlâ böylece şeylere kâdirdir ancak, zayıf olan kuluyla öyle bir iş yapar; adaleli kimse buna şaşar kalırbuyurdu Önüne varıp, yüzümü önüne eğdim ve ona; Allahü teâlâdan affetme ve senden özür dilerimdedim O; Maksadın nedir?buyurdu Ben; Hatâ ettim, sizinle yol arkadaşı almak istiyorumdedim O; Sen yol arkadaşı olmak istemedin ve yemin ettin Senin yeminini bozup da, seni palavracı hariç tutmak istemembuyurdu Ben; Hiç değilse böylece ol ancak, seni her istirahat ettiğim yerde göreyimdedim O; Peki, dediğin gibi olsunbuyurdu Bu sözünü duyunca tüm açlığım ve yol yorgunluğum kayboldu Tek düşüncem ve arzum, çabucak bir sonraki menzile varıp onu görmek oldu Mekkei mükerremeye ulaştığım süre, olanları oradaki büyük velîlere anlattım Ebû Bekr elKettânî ve Ebü'lHasan elMüzeyyen;O anlattığın zât, Ebû Câfer elMeczûm'dur Biz dâimâ onu görmeye çalışıyoruz Keşke onu bir defâ olsun görebilseydikbuyurdular Daha Sonra kalkıp tavâf etmeye gittim Onu da tavâf eder gördüm Bitmiş yanlarına gelip, onu gördüğümü haber ettim Onlar; Eğer yeniden görürsen, iyi dikkat et ve bizi de çağırbuyurdular Ben de Pekideyip ayrıldım Arafat'a çıktım Sonradan Minâ'ya gittim Onu orada aradım, ama bulamadım Minâ'da cemre atılması yâni iblis yergi esnasında birisi arkamdan; Selâmün aleyküm ey Ebû Hasan!dedi Dönüp baktığım süre Ebû Câfer elMeczûm'u gördüm Onun teveccühleri bereketiyle o anda bende değişik hâller meydana geldi Vücûdumu bir titreme aldı, kendimden geçerek yere düştüm Hîfe mescidine geldiğim zaman, olanları arkadaşlarıma anlattım Vedâ gününde Makâmı İbrâhimin arkasına geçmiş, namaz kılıyordum Birisi beni çekip; Ey Ebü'lHasan! Daha artı duâ etmek ister misin?dedi Ben de; Kat'iyyen efendim, yalnızca bana duâ buyurun yeterdedim Buyurdu ama: Ben duâ etmem Fakat sen duâ et ben âmin diyeyimBen üç defâ duâ ettim O, Âminbuyurdu Duâlarımdan birisi şöyle idi:
Yâ Rabbî! Kuvvetim günden güne artsınDoğrusu de pek oldu Nice seneler vâki oldu fakat, ben bir gecede ertesi günkü ihtiyaçlarımı topladım ve hiçbir ibâdette aslâ yorgunluk ve sıkıntı duymadım İkinci duâm: Allahü teâlânın kendine dışarı giden yolu ve dervişliği bana sevdirmesi için oldu Ondan daha sonra dünyâda hiçbir şey bana Allahü teâlânın rızâsından daha tatlı gelmedi Dünyâyı unutup Allahü teâlânın sevgi denizine daldım Üçüncü duâmda da şu istekte bulundum: Yâ Rabbî! Yarın mahşer gününde, insanları haşrederken, beni sevdiğin dostlarının (evliyâullahın) aralarında bulundur ve bana yol ver!(Cehennem'den muhâfaza et) İnanıyor ve ümid ediyorum ama, inşâallah böylece olacaktır
Ebû Câfer elMeczûm, cüzzamlı bir cilt altına gizli, Allahü teâlânın sevgili bir kulu idi Her hâlinde Allahü teâlâya şükreder ve O'ndan gelen her şeyi severdi Hattâ sevgiliden gelen musîbetleri ve belâları, nîmetlerinden daha çok severdi Güya toprakla örtülmüş, değerli mücevherle süslü bir altındı Gittiği pekçok yerden kovulur, halk müziği onu görünce tiksinerek bakarlardı Lakin tanıyanlar, onunla karşılaşmak, bir teveccühüne kavuşmak, bir duâsını edinmek için çaba ederlerdi Peygamber efendimizin; Allahü teâlânın pek kulları vardır ama, gittikleri kapılardan kovulurlar Lakin Allahü teâlâya yemîn etseler, Allahü teâlâ o şeyi yaratırhadîsi şerîfi, kendisinde tecellî etmişti O dâimâ kalbi kırık, gönlü mahzûn ve Allahü teâlânın zikri ile meşgûldü Duâsının kabûlü, darda olan öyle çok kimselere yardımı, teveccühünün kaslı ve keskin olmasıyla meşhûr olmuştu Pekçok velî onu bir kere görüp, sohbetinde bulunup, teveccühüne kavuşabilmek için duâ ederdi Ebû Câfer elMeczûm, Allahü teâlânın; Dostlarım benim kubbelerim altındadır Benden gayrisi onları tanımazhadîsi kudsîsinde bildirilen, Allahü teâlânın kubbeleri aşağıda, beşerî sıfatlar içinde gizlediği ve insanların pekçoğunun tanımadığı bir velî idi
kaynaklar
1) SîretüşŞeyh elKebîr Ebû Abdullah; s68
2) NefehâtülÜns (Osmanlıca); s230
3) Tabakâtı Ensârî; s355
4) SıfatzihinSafve; c2, s99
5) HilyetülEvliyâ; c10, s33
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c4, s43
*
Allahü teâlânın velî kullarından Duâsı kabûl olan, vesîle edilerek kendisinden meded umulan bir zât idi Darda kalanlara destek ederdi Duâsı bereketiyle pekçok kimse sıkıntılardan kurtulmuş, niceleri de arzularına kavuşmuştu Doğum ve vefât târihleri tesbit edilememiştir On birinci asır ortalarında vefât etmiş olup, İbni Atâ'nın akrânı idi Yaş, ilim ve mârifet yönüyle onun emsâllerindendir
İbni Hafîf, Ebü'lHasan edDerrâc'ın başından geçip anlattığı şu hâdiseyi haber verdi: Şeyh Ebü'lHasan edDerrâc buyurdu ancak: Bir yıl, arkadaşlarla gitmeyip, yalnız başıma hac yolculuğuna çıktım Kadîsiye mescidine vardığımda, orada cüzzam hastası olan bir yaşlı gördüm Üstünde büyük musîbet vardı Beni görünce, selâm verdi ve: Ey Ebü'lHasan! Hacca gitmek ister misin?buyurdu Ben onun bu hâlinden çekinerek; Evetdedim Benimle yol arkadaşı elde etmek ister misin?buyurdu O süre kendi kendime; Sağlam arkadaşları terkettim de, derhal cüzzamlı bir ihtiyarın eline düştümdedim ve ona; Değil istememdiye yanıt verdim O; Sana yol arkadaşı olayımbuyurdu Ben Allah hakkı için senin ile yol arkadaşı olmamdedim O; Ey Ebü'lHasan! Allahü teâlâ öyle şeylere kâdirdir ama, zayıf bir kuluyla böylece bir meslek yapar; zinde kuvvetli kimse ona şaşırıp kalırbuyurdu Ben; Öyledirdedim ve onun teklifini kabûl etmeyerek yoluma devâm ettim Kuşluk vaktinde istirahat için bir yere uğramıştım Onu orada, bakımlı bir şekilde yerleşik vaziyette gördüm Bana daha önce söylediğini tekrarladı Ey Ebü'lHasan, Allahü teâlâ o kadar şeylere kâdirdir ancak, zayıf bir kuluyla o kadar bir meslek yapar; kuvvetli kimse buna şaşar kalırbuyurdu Ben hiçbir şey söylemeden yoluma devâm ettim Ama onun hakkında bende kararsızlık ve kararsızlık meydana geldi düşünmeden yoluma devâm ederek, sabahleyin vakti bir köye ulaştım bir de ne göreyim; oradaki mescidde kuytu bir şekilde oturuyordu Bana: Ey Ebü'lHasan, Allahü teâlâ böylece şeylere kâdirdir ancak, zayıf olan kuluyla öyle bir iş yapar; adaleli kimse buna şaşar kalırbuyurdu Önüne varıp, yüzümü önüne eğdim ve ona; Allahü teâlâdan affetme ve senden özür dilerimdedim O; Maksadın nedir?buyurdu Ben; Hatâ ettim, sizinle yol arkadaşı almak istiyorumdedim O; Sen yol arkadaşı olmak istemedin ve yemin ettin Senin yeminini bozup da, seni palavracı hariç tutmak istemembuyurdu Ben; Hiç değilse böylece ol ancak, seni her istirahat ettiğim yerde göreyimdedim O; Peki, dediğin gibi olsunbuyurdu Bu sözünü duyunca tüm açlığım ve yol yorgunluğum kayboldu Tek düşüncem ve arzum, çabucak bir sonraki menzile varıp onu görmek oldu Mekkei mükerremeye ulaştığım süre, olanları oradaki büyük velîlere anlattım Ebû Bekr elKettânî ve Ebü'lHasan elMüzeyyen;O anlattığın zât, Ebû Câfer elMeczûm'dur Biz dâimâ onu görmeye çalışıyoruz Keşke onu bir defâ olsun görebilseydikbuyurdular Daha Sonra kalkıp tavâf etmeye gittim Onu da tavâf eder gördüm Bitmiş yanlarına gelip, onu gördüğümü haber ettim Onlar; Eğer yeniden görürsen, iyi dikkat et ve bizi de çağırbuyurdular Ben de Pekideyip ayrıldım Arafat'a çıktım Sonradan Minâ'ya gittim Onu orada aradım, ama bulamadım Minâ'da cemre atılması yâni iblis yergi esnasında birisi arkamdan; Selâmün aleyküm ey Ebû Hasan!dedi Dönüp baktığım süre Ebû Câfer elMeczûm'u gördüm Onun teveccühleri bereketiyle o anda bende değişik hâller meydana geldi Vücûdumu bir titreme aldı, kendimden geçerek yere düştüm Hîfe mescidine geldiğim zaman, olanları arkadaşlarıma anlattım Vedâ gününde Makâmı İbrâhimin arkasına geçmiş, namaz kılıyordum Birisi beni çekip; Ey Ebü'lHasan! Daha artı duâ etmek ister misin?dedi Ben de; Kat'iyyen efendim, yalnızca bana duâ buyurun yeterdedim Buyurdu ama: Ben duâ etmem Fakat sen duâ et ben âmin diyeyimBen üç defâ duâ ettim O, Âminbuyurdu Duâlarımdan birisi şöyle idi:
Yâ Rabbî! Kuvvetim günden güne artsınDoğrusu de pek oldu Nice seneler vâki oldu fakat, ben bir gecede ertesi günkü ihtiyaçlarımı topladım ve hiçbir ibâdette aslâ yorgunluk ve sıkıntı duymadım İkinci duâm: Allahü teâlânın kendine dışarı giden yolu ve dervişliği bana sevdirmesi için oldu Ondan daha sonra dünyâda hiçbir şey bana Allahü teâlânın rızâsından daha tatlı gelmedi Dünyâyı unutup Allahü teâlânın sevgi denizine daldım Üçüncü duâmda da şu istekte bulundum: Yâ Rabbî! Yarın mahşer gününde, insanları haşrederken, beni sevdiğin dostlarının (evliyâullahın) aralarında bulundur ve bana yol ver!(Cehennem'den muhâfaza et) İnanıyor ve ümid ediyorum ama, inşâallah böylece olacaktır
Ebû Câfer elMeczûm, cüzzamlı bir cilt altına gizli, Allahü teâlânın sevgili bir kulu idi Her hâlinde Allahü teâlâya şükreder ve O'ndan gelen her şeyi severdi Hattâ sevgiliden gelen musîbetleri ve belâları, nîmetlerinden daha çok severdi Güya toprakla örtülmüş, değerli mücevherle süslü bir altındı Gittiği pekçok yerden kovulur, halk müziği onu görünce tiksinerek bakarlardı Lakin tanıyanlar, onunla karşılaşmak, bir teveccühüne kavuşmak, bir duâsını edinmek için çaba ederlerdi Peygamber efendimizin; Allahü teâlânın pek kulları vardır ama, gittikleri kapılardan kovulurlar Lakin Allahü teâlâya yemîn etseler, Allahü teâlâ o şeyi yaratırhadîsi şerîfi, kendisinde tecellî etmişti O dâimâ kalbi kırık, gönlü mahzûn ve Allahü teâlânın zikri ile meşgûldü Duâsının kabûlü, darda olan öyle çok kimselere yardımı, teveccühünün kaslı ve keskin olmasıyla meşhûr olmuştu Pekçok velî onu bir kere görüp, sohbetinde bulunup, teveccühüne kavuşabilmek için duâ ederdi Ebû Câfer elMeczûm, Allahü teâlânın; Dostlarım benim kubbelerim altındadır Benden gayrisi onları tanımazhadîsi kudsîsinde bildirilen, Allahü teâlânın kubbeleri aşağıda, beşerî sıfatlar içinde gizlediği ve insanların pekçoğunun tanımadığı bir velî idi
kaynaklar
1) SîretüşŞeyh elKebîr Ebû Abdullah; s68
2) NefehâtülÜns (Osmanlıca); s230
3) Tabakâtı Ensârî; s355
4) SıfatzihinSafve; c2, s99
5) HilyetülEvliyâ; c10, s33
6) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c4, s43
*