nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
EBÛ HAMZA BAĞDÂDÎ HAYATI
Kelâm, fıkıh, tefsîr, hadîs âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden Dokuzuncu yüzyılda Bağdât'ta yaşadı İsmi, Muhammed bin İbrâhim, künyesi Ebû Hamza'dır Bağdâtlı olduğu için Bağdâdî, tasavvuf ehlinden olduğu için Sûfînisbeleriyle ünlü oldu Bez sattığı için Bezzâz lakabı ile de bilinir Bağdât'ta doğdu Doğum târihi bilinmemektedir 901 (H289) senesinde Bağdât'ta vefât etti Kabri oradadır
İmâmı Muhammed Şeybânî hazretlerinin talebesi olan Kâdı Îsâ bin Ebân'ın âzâdlısı olan Ebû Hamza Bağdâdî, Bağdât'taki âlimlerden ilim tahsîl etti Kelâm, fıkıh, tefsîr, hadîs ve kırâat ilimlerinde yüksek âlim oldu İslâm dîninin emirlerine uyup yasaklarından sakınmak sûretiyle mânevî hallerde ilerledi Sırrîyi Sekatî ile diğer velîlerin sohbetlerinde bulundu Onlardan ilim ve mârifet aldı Büyük velî Hârisi Muhâsibî'nin sohbetlerinde bulunup, talebesi oldu Uzun müddet onun hizmetinde bulunup tasavvuf yolunda ilerledi Ebü'lHüseyin Nûrî ve Hayrunnessâc gibi velîlerle akran olup, onlarla arkadaşlık yaptı Bâzı câhil ve kıskanç kimselerin halîfeye şikâyeti sebebiyle arkadaşlarıyla birlikte halîfe kadar îdâma mahkûm edildiği sırada Ebü'lHüseyin Nûrî'nin kendinin arkadaşlarından önce îdâm edilmesini istemesi üzerine îdâm edilmekten kurtuldu Ebû Türâbı Nahşebî ile arkadaşlık etti Bir yere gideceği zaman onunla giderdi İlim öğrenmek ve hadîsi şerîf rivâyet etmek üzere defâlarca Basra'ya gitti Büyük velî Bişri Hafî hazretleriyle sohbet etti Hasan Musûhî'nin sohbetlerinde bulundu Ahmed bin Hanbel hazretleri onun sohbetlerinde bulunup ona saygı ve derin saygı gösterdi Hattâ tasavvufla ilgili bir meseleyle karşılaşınca; Ey Ebû Hamza! Bu hususta ne buyurursunuz?diyerek ondan istifâde etmeye çalıştı Ebû Bekr Kettânî ve Hayrunnessâc gibi büyükler ondan hadîsi şerîf dinleyip, rivâyet ettiler Cüneydi Bağdâdî hazretleri de onun sohbetlerinde bulundu
Zâhirî ve mânevî ilimlerde yükselen derin bir âlim ve yüksek bir velî olan Ebû Hamza Bağdâdî, ilim meclislerinde ve sohbetlerinde o kadar çok âlim ve velî yetiştirdi Uzaktan yakından sohbetlerine ve ilim meclislerine koşan insanlar ondan çok istifâde ettiler Bağdât'ta Ressâfe isimli mescidde vâz ve nasîhat ederek insanların dünyâ ve âhirette saâdete, kurtuluşa ermeleri için gayret etti Bu vâz ve nasîhatlarından birisinde buyurdu oysa:
Allahü teâlâ meâlen; Câhillerden yüz çevir(A'râf sûresi: 199) buyuruyor Nefs, câhillerin en câhilidir O halde ondan daha artı yüz çevirmelidir
Fakirliği sevmek çetin bir imtihandır Buna sıddıklardan başkası sabredemez Ne süre fakir bir halde bulunursam kendi kendime; Bu sefalet hâli sana kimden geldiderim Daha Sonra düşünür hiç bir kimseye bu yokluk hâlinin benden daha çok yaraşmadığını görürüm O vakit onu hoşça kabullenir, berâber olurum
Sâdık ve samîmî bir sûfînin alâmeti; aziz iken zelil, varlıklı iken fakir, meşhûr iken meçhûl olmasıdır
Ebû Hamza Bağdâdî hazretleri çok sevdiği talebelerinden birine nasîhat ederek buyurdu oysa:
Allahü teâlâ sana hayır yollarından birini açarsa, sen o yolda gayretle devâm et Fakat o nîmeti sana ihsân edeni ve o nîmete kavuşmana vesîle olanları da unutma O nîmete kavuştuğun için büyüklenme Senin yapacağın şey, buna kavuşturana şükretmendir Eğer şükretmezsen, o nîmet, elinden alınır İhsân edeni üzmüş olursun Eğer şükredersen, sana daha uğurlu yollar, daha güzel nîmetler ihsân edilir Nitekim Allahü teâlâ, İbrâhim sûresi 7 âyetinde meâlen; Eğer şükrederseniz elbette size nîmetimi arttırırım ve eğer nankörlük ederseniz, haberiniz olsun, gerçekten azâbım fazla şiddetlidirbuyuruyor
Bir kimsenin, Allahü teâlâyı sevmesi, sonra da O'nu unutması, sürekli Allahü teâlâyı hatırlayıp, sonra da O'nu bulamaması ve Allahü teâlâyı anmadaki tadı alıp, sonradan da O'ndan gâfil olması düşünülemez
Adalet teâlânın yolunu bilen için o yola girmek kolaydır Allah'a giden yolda, Resûlullah'a hâl, fiil ve sözlerinde tâbi almak tek kurtuluş yoludur
Farklı Alanlara Yönlendirilmiş sohbetleri esnasında şöyle buyurdu: Bir kimse Hakk' ın yolunu bilirse kolaylıkla bu yolu tutabilir Yolu anlayışlı olmak, Yargı teâlânın vâsıtasız olarak bunu ona öğretmesiyle olur Yolu istidlalle yâni zihin yürüterek bulan kimse gâh isâbet, gâh hatâ eder
Büyüklük varlıklının yoksula vermesi yok, yoksulun varlıklıya vermesidir
Çoğu kerâmetleri görülmüş olan Ebû Hamza Bağdâdî hazretleri bir gece yolculuğa çıkmıştı Gece yarısından daha sonra uykusu geldi Bu sırada yol kenarındaki bir kuyuya düştü Etrâfına bakındı çıkabilecek durumda değildi Tevekkül üzere kuyunun içinde oturdu O sırada kuyunun başına iki birey geldi Biri diğerine; Bu kuyuyu böyle açık bırakmamız uygun olmaz Onu dolduralımdedi Diğeri ise; Bu kuyuyu dolduramayız oysa bunun ağzını kapatalımdedi Onlar böyle konuşurken Ebû Hamza Bağdâdî kendi kendine; Ben buradayımseslenmek istedi Bütün bu sırada gâibden bir ses; Bize tevekkül ediyorsun, bizim belâmızdan başkasına şikâyette mi bulunuyorsun?dedi Bunun üzerine sustu Gelenler kuyunun ağzını kapatıp gittiler Ebû Hamza Bağdâdî bir gündüz ve bir gece kuyuda kaldıktan daha sonra, bir hayvan kuyunun ağzını açıp ayağını; Bana sıkı yapışdercesine uzattı Ebû Hamza hazretleri onu cinnî zannedip elini uzattı Eline sert bir beden değdi O cisme yapışıp kuyunun dışına çıkıp kurtuldu bir de ne görsün Onun çıkmasına çalışan varlık yırtıcı bir hayvanmış O sırada kendisine gâibden bir ses; Ey Ebû Hamza! Biz seni bir belâdan bir belâ ile kurtardık Seni korktuğun şeyden diğer bir korktuğun şeyle kurtardık
Ebû Hamza Bağdâdî'ye nisbet edilen kerâmetlerin bir kısmı Ebû Hamza Horasânî'ye de isnâd edilmektedir
Uzun bir ömür süren Ebû Hamza Bağdâdî hazretleri, son zamanlarına içten Medîne isimli mescidde insanlara vâz etmeye başladı Bir Cumâ günü bu mescidde vâz ederken kendisine gâibden bir ses geldi ve; Ey Ebâ Hamza! Bugüne dek konuştun Fazla hoş ve tesirli konuşuyorsun Ama bundan sonra konuşmaman daha hayırlıdır Bakalım hoş konuşmayı başardığın gibi güzel sükûtu da başarabilecek misin?denildi Bu sesi işitince, pat diye rengi değişti Halsiz ve halsiz olarak kürsüden yere düştü Ondan sonradan hiç konuşmadı Allahü teâlâya ibâdet ve zikirle meşgûl oldu Ertesi Cumâya varmadan 901 (H289) senesinde vefât etti Sevenleri göre Bağdât'ta defnedildi
HERKESİN HAKKINI GÖZET
Nasîhat isteyen birisine buyurdu fakat: Nefsin, senden selâmet bulursa, onun hakkını vermiş olursun Halk Müziği selâmette kalırsa onların haklarını ödemiş olursun Yâni haklar iki türlüdür Biri nefsinin üzerindeki hakkı, ikincisi halkın üzerindeki hakkıdır Nefsini günahtan men eder ve âhiretteki selâmetini taleb edersen, hakkını îfâ etmiş olursun Millet senin kötülüğünden emin olur, sen de onlar için musibet istemezsen, haklarını edâ etmiş olursun Kötülüğünün sana da halka da zarar vermemesi için çalış İşte bunun için Hakk'ın hakkını ödemek ile meşgul ol En iyi bilen Allahü teâlâdır
GARÎB
Ebû Hamza Bağdâdî hazretleri bir seyahat nedeniyle Likâm Dağında bulunuyordu Üç kişiyle karşılaştı Bunlardan ikisi aba, birisi de altın işlemeli bir gömlek giymişti Bu kimseler Ebû Hamza Bağdâdî'yi görünce; Garib misin?diye sordular Ebû Hamza Bağdâdî; Bir kimsenin sığınağı Allahü teâlâ olursa, onun için gariblik laf konusu değildirdedi Bu sözü işiten o kimseler, Ebû Hamza Bağdâdî hazretlerine yakın olma duydular Daha Sonra içlerinden birisi; Bana bir tutam peksimet verindedi Ebû Hamza hazretleri; Ben şeker ve helvasız peksimet yememdedi Hemen onun istediği şeker ve helva ile birlikte peksimet verdiler
Ebû Hamza Bağdâdî hazretleri sırmalı gömleği olan kimseye dönerek; Şu altın sırmalı gömlek nedir?diye sordu O kimse; Zararlı olan haşerelerden şikâyetçi olduğum için, Allahü teâlâ bana cezâ olarak bu gömleği giydirdidedi Ebû Hamza Bağdâdî bu cevap üzerine, kendisinin yoksulluk, belâ ve musîbetler içerisinde bulunmasına şükretti
*
Kelâm, fıkıh, tefsîr, hadîs âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden Dokuzuncu yüzyılda Bağdât'ta yaşadı İsmi, Muhammed bin İbrâhim, künyesi Ebû Hamza'dır Bağdâtlı olduğu için Bağdâdî, tasavvuf ehlinden olduğu için Sûfînisbeleriyle ünlü oldu Bez sattığı için Bezzâz lakabı ile de bilinir Bağdât'ta doğdu Doğum târihi bilinmemektedir 901 (H289) senesinde Bağdât'ta vefât etti Kabri oradadır
İmâmı Muhammed Şeybânî hazretlerinin talebesi olan Kâdı Îsâ bin Ebân'ın âzâdlısı olan Ebû Hamza Bağdâdî, Bağdât'taki âlimlerden ilim tahsîl etti Kelâm, fıkıh, tefsîr, hadîs ve kırâat ilimlerinde yüksek âlim oldu İslâm dîninin emirlerine uyup yasaklarından sakınmak sûretiyle mânevî hallerde ilerledi Sırrîyi Sekatî ile diğer velîlerin sohbetlerinde bulundu Onlardan ilim ve mârifet aldı Büyük velî Hârisi Muhâsibî'nin sohbetlerinde bulunup, talebesi oldu Uzun müddet onun hizmetinde bulunup tasavvuf yolunda ilerledi Ebü'lHüseyin Nûrî ve Hayrunnessâc gibi velîlerle akran olup, onlarla arkadaşlık yaptı Bâzı câhil ve kıskanç kimselerin halîfeye şikâyeti sebebiyle arkadaşlarıyla birlikte halîfe kadar îdâma mahkûm edildiği sırada Ebü'lHüseyin Nûrî'nin kendinin arkadaşlarından önce îdâm edilmesini istemesi üzerine îdâm edilmekten kurtuldu Ebû Türâbı Nahşebî ile arkadaşlık etti Bir yere gideceği zaman onunla giderdi İlim öğrenmek ve hadîsi şerîf rivâyet etmek üzere defâlarca Basra'ya gitti Büyük velî Bişri Hafî hazretleriyle sohbet etti Hasan Musûhî'nin sohbetlerinde bulundu Ahmed bin Hanbel hazretleri onun sohbetlerinde bulunup ona saygı ve derin saygı gösterdi Hattâ tasavvufla ilgili bir meseleyle karşılaşınca; Ey Ebû Hamza! Bu hususta ne buyurursunuz?diyerek ondan istifâde etmeye çalıştı Ebû Bekr Kettânî ve Hayrunnessâc gibi büyükler ondan hadîsi şerîf dinleyip, rivâyet ettiler Cüneydi Bağdâdî hazretleri de onun sohbetlerinde bulundu
Zâhirî ve mânevî ilimlerde yükselen derin bir âlim ve yüksek bir velî olan Ebû Hamza Bağdâdî, ilim meclislerinde ve sohbetlerinde o kadar çok âlim ve velî yetiştirdi Uzaktan yakından sohbetlerine ve ilim meclislerine koşan insanlar ondan çok istifâde ettiler Bağdât'ta Ressâfe isimli mescidde vâz ve nasîhat ederek insanların dünyâ ve âhirette saâdete, kurtuluşa ermeleri için gayret etti Bu vâz ve nasîhatlarından birisinde buyurdu oysa:
Allahü teâlâ meâlen; Câhillerden yüz çevir(A'râf sûresi: 199) buyuruyor Nefs, câhillerin en câhilidir O halde ondan daha artı yüz çevirmelidir
Fakirliği sevmek çetin bir imtihandır Buna sıddıklardan başkası sabredemez Ne süre fakir bir halde bulunursam kendi kendime; Bu sefalet hâli sana kimden geldiderim Daha Sonra düşünür hiç bir kimseye bu yokluk hâlinin benden daha çok yaraşmadığını görürüm O vakit onu hoşça kabullenir, berâber olurum
Sâdık ve samîmî bir sûfînin alâmeti; aziz iken zelil, varlıklı iken fakir, meşhûr iken meçhûl olmasıdır
Ebû Hamza Bağdâdî hazretleri çok sevdiği talebelerinden birine nasîhat ederek buyurdu oysa:
Allahü teâlâ sana hayır yollarından birini açarsa, sen o yolda gayretle devâm et Fakat o nîmeti sana ihsân edeni ve o nîmete kavuşmana vesîle olanları da unutma O nîmete kavuştuğun için büyüklenme Senin yapacağın şey, buna kavuşturana şükretmendir Eğer şükretmezsen, o nîmet, elinden alınır İhsân edeni üzmüş olursun Eğer şükredersen, sana daha uğurlu yollar, daha güzel nîmetler ihsân edilir Nitekim Allahü teâlâ, İbrâhim sûresi 7 âyetinde meâlen; Eğer şükrederseniz elbette size nîmetimi arttırırım ve eğer nankörlük ederseniz, haberiniz olsun, gerçekten azâbım fazla şiddetlidirbuyuruyor
Bir kimsenin, Allahü teâlâyı sevmesi, sonra da O'nu unutması, sürekli Allahü teâlâyı hatırlayıp, sonra da O'nu bulamaması ve Allahü teâlâyı anmadaki tadı alıp, sonradan da O'ndan gâfil olması düşünülemez
Adalet teâlânın yolunu bilen için o yola girmek kolaydır Allah'a giden yolda, Resûlullah'a hâl, fiil ve sözlerinde tâbi almak tek kurtuluş yoludur
Farklı Alanlara Yönlendirilmiş sohbetleri esnasında şöyle buyurdu: Bir kimse Hakk' ın yolunu bilirse kolaylıkla bu yolu tutabilir Yolu anlayışlı olmak, Yargı teâlânın vâsıtasız olarak bunu ona öğretmesiyle olur Yolu istidlalle yâni zihin yürüterek bulan kimse gâh isâbet, gâh hatâ eder
Büyüklük varlıklının yoksula vermesi yok, yoksulun varlıklıya vermesidir
Çoğu kerâmetleri görülmüş olan Ebû Hamza Bağdâdî hazretleri bir gece yolculuğa çıkmıştı Gece yarısından daha sonra uykusu geldi Bu sırada yol kenarındaki bir kuyuya düştü Etrâfına bakındı çıkabilecek durumda değildi Tevekkül üzere kuyunun içinde oturdu O sırada kuyunun başına iki birey geldi Biri diğerine; Bu kuyuyu böyle açık bırakmamız uygun olmaz Onu dolduralımdedi Diğeri ise; Bu kuyuyu dolduramayız oysa bunun ağzını kapatalımdedi Onlar böyle konuşurken Ebû Hamza Bağdâdî kendi kendine; Ben buradayımseslenmek istedi Bütün bu sırada gâibden bir ses; Bize tevekkül ediyorsun, bizim belâmızdan başkasına şikâyette mi bulunuyorsun?dedi Bunun üzerine sustu Gelenler kuyunun ağzını kapatıp gittiler Ebû Hamza Bağdâdî bir gündüz ve bir gece kuyuda kaldıktan daha sonra, bir hayvan kuyunun ağzını açıp ayağını; Bana sıkı yapışdercesine uzattı Ebû Hamza hazretleri onu cinnî zannedip elini uzattı Eline sert bir beden değdi O cisme yapışıp kuyunun dışına çıkıp kurtuldu bir de ne görsün Onun çıkmasına çalışan varlık yırtıcı bir hayvanmış O sırada kendisine gâibden bir ses; Ey Ebû Hamza! Biz seni bir belâdan bir belâ ile kurtardık Seni korktuğun şeyden diğer bir korktuğun şeyle kurtardık
Ebû Hamza Bağdâdî'ye nisbet edilen kerâmetlerin bir kısmı Ebû Hamza Horasânî'ye de isnâd edilmektedir
Uzun bir ömür süren Ebû Hamza Bağdâdî hazretleri, son zamanlarına içten Medîne isimli mescidde insanlara vâz etmeye başladı Bir Cumâ günü bu mescidde vâz ederken kendisine gâibden bir ses geldi ve; Ey Ebâ Hamza! Bugüne dek konuştun Fazla hoş ve tesirli konuşuyorsun Ama bundan sonra konuşmaman daha hayırlıdır Bakalım hoş konuşmayı başardığın gibi güzel sükûtu da başarabilecek misin?denildi Bu sesi işitince, pat diye rengi değişti Halsiz ve halsiz olarak kürsüden yere düştü Ondan sonradan hiç konuşmadı Allahü teâlâya ibâdet ve zikirle meşgûl oldu Ertesi Cumâya varmadan 901 (H289) senesinde vefât etti Sevenleri göre Bağdât'ta defnedildi
HERKESİN HAKKINI GÖZET
Nasîhat isteyen birisine buyurdu fakat: Nefsin, senden selâmet bulursa, onun hakkını vermiş olursun Halk Müziği selâmette kalırsa onların haklarını ödemiş olursun Yâni haklar iki türlüdür Biri nefsinin üzerindeki hakkı, ikincisi halkın üzerindeki hakkıdır Nefsini günahtan men eder ve âhiretteki selâmetini taleb edersen, hakkını îfâ etmiş olursun Millet senin kötülüğünden emin olur, sen de onlar için musibet istemezsen, haklarını edâ etmiş olursun Kötülüğünün sana da halka da zarar vermemesi için çalış İşte bunun için Hakk'ın hakkını ödemek ile meşgul ol En iyi bilen Allahü teâlâdır
GARÎB
Ebû Hamza Bağdâdî hazretleri bir seyahat nedeniyle Likâm Dağında bulunuyordu Üç kişiyle karşılaştı Bunlardan ikisi aba, birisi de altın işlemeli bir gömlek giymişti Bu kimseler Ebû Hamza Bağdâdî'yi görünce; Garib misin?diye sordular Ebû Hamza Bağdâdî; Bir kimsenin sığınağı Allahü teâlâ olursa, onun için gariblik laf konusu değildirdedi Bu sözü işiten o kimseler, Ebû Hamza Bağdâdî hazretlerine yakın olma duydular Daha Sonra içlerinden birisi; Bana bir tutam peksimet verindedi Ebû Hamza hazretleri; Ben şeker ve helvasız peksimet yememdedi Hemen onun istediği şeker ve helva ile birlikte peksimet verdiler
Ebû Hamza Bağdâdî hazretleri sırmalı gömleği olan kimseye dönerek; Şu altın sırmalı gömlek nedir?diye sordu O kimse; Zararlı olan haşerelerden şikâyetçi olduğum için, Allahü teâlâ bana cezâ olarak bu gömleği giydirdidedi Ebû Hamza Bağdâdî bu cevap üzerine, kendisinin yoksulluk, belâ ve musîbetler içerisinde bulunmasına şükretti
*