nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
EBÛ İSHÂK İBRÂHİM BİN MÜVELLED YAŞAMSAL
Suriye'de yetişen velîlerden Onuncu yüzyılda yaşamıştır İsmi, İbrâhim bin Ahmed'dir Ebû İshâk ve Ebü'lHasan künyeleriyle bilinir Suriye'nin Rakka şehrinde doğduğu için Rakkî nisbesiyle tanındı Doğum târihi bilinmemektedir 953 (H342) senesinde vefât etti
Ebû İshâk İbrâhim bin elMüvelled, zamânının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri öğrendi Fıkıh ve hadîs ilimlerinde yüksek âlim oldu Tasavvufa aleyhinde alâka duydu Kendisine rehberlik edecek velî bir zâtı aramaya başladı Evliyâdan olan Müslimi Mağribî'nin ziyâretine gitti Bundan sonrasını kendisi şöyle anlatıyor:
Müslimi Mağribî'nin rahmetullahi aleyh ziyâretine gitmiştim Mescidine vardığım vakit, namaz kıldırıyordu Fâtiha, tecvîd ilmine kadar okunmamıştı Kendi kendime; Buraya gelmek için gereksizce sıkıntı çekmişimdedim O gece orada kalıp ertesi günü Fırat Nehri kenarına gitmek için yola çıktım Yolda bir arslanın yattığını gördüm Yanından geçmekten çekinip geri döndüğümde, diğer bir arslanın bana doğru geldiğini farkettim Korkudan bağırdım Müslimi Mağribî sesimi duyunca dışarı çıktı Arslanlar kendisini görünce sâkinleştiler Onların kulaklarından tutup götürdü ve; Kim olursa olsun, benim misâfirim olan kimseye saldırmayınbuyurdu Bana da dönüp; Ey Ebû İshâk! Sizler zâhirinizi düzeltmekle meşgul oluyor ve Allahü teâlânın mahlukundan korkuyorsunuz Biz ise bâtınımızı düzeltmekle meşgul olunca, mahluklar bizden korkmaya başladıbuyurdu Hatâmı anlayıp pişmanlık ettim ve kendisinden özür diledim Özrümü kabûl edip, bana iltifât etti Bu hâdiseden daha sonra, görünen o ki hüküm vermenin fazla yanlış olduğunu, kendisinden ilim öğrenilecek zâtta kusur aranırsa (görülürse) ondan hiç istifâde edilemeyeceğini anladım Kendisinden ilim ve edeb öğrenilecek hakîkî din âlimine tam teslim olmalı, onda bir eksik aranmamalıdır Bütün hata ve kabahatleri kendisinden bilmeli, her hâlü kârda edebe riâyet etmelidir Hocasının ilminden, feyz ve bereketlerinden istifâde etmenin, oysa bu şekilde olduğunu düşünerek, bu yolda ilerlemek için gecegündüz çalışmalıdır Kolaylık vermesi için ve bunca nîmetlere kavuştuktan daha sonra mahrûm elde etmek felâketine düşmekten koruması için, ağlayarak Allahü teâlâya yalvarmalıdır
Ebû İshâk hazretleri, bundan sonra tasavvuf yolunda ileri gitmek için çok çalıştı
Cüneydi Bağdâdî, Ebû Abdullah bin Cellâ, İbrâhimi Kassâr, Abdullah bin Câbir'in yanına diğer âlim ve velîlerin ilim meclisleri ve sohbetlerinde bulundu İlimde ve fazîlette yükselip zamanla, ilim sâhibi insanların, müşkillerini halledebilmek için kendisine mürâcaat ettikleri, derecesi fazla yüksek bir zât oldu İnsanlara vâz ve sohbetleriyle İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatarak onların dünyâda ve âhirette saâdete, kurtuluşa ermelerine vesîle oldu Millet onun derin mânâlı sözlerinden istifâde edebilmek için etrâfında toplanıp, ilminden ve güzel ahlâkından fazla faydalandılar
Ilk Olarak; İnsan, kalbini düzeltmek için meşgûl olduğu zaman mahluklar ondan korkarlarsözünü kendisine düstûr edinen Ebû İshâk İbrâhim bin elMüvelled, her an Allahü teâlâyı düşünür, O'nunla meşgûl olurdu Bu sebeple de diğer mahluklar ondan korkarlardı
Bir gün talebelerinden birisine elbisesinden bir parça hediye etmişti O talebe, sahrada yalnız başına sırası gelmişken, bir arslan gördü Arslan anında saldıracak gibi özenle baktı Sonra yüzünü toprağa sürdü ve yavaş yavaş oradan ayrılıp gitti O kimse, hocasının elbisesinden bir parçanın üstünde bulunduğunu, arslanın bakınca o parçayı gördüğünü hatırladı O bez parçasının sâhibi olan mübârek hocası hürmetine, arslanın kendisine saldırmadığını anlayıp, Allahü teâlâya şükretti Hocasına olan muhabbet ve bağlılığı, daha da arttı
Ebû İshâk İbrâhim bin elMüvelled, ihlâs ile Allahü teâlânın rızâsını düşünerek ibâdet ederdi İhlâs ile ilgili olarak buyurdu fakat:
Yapılan ibâdetin tadı, ihlâs iledir İhlâs ile yapılan ibâdet, kalbe, rûha huzur ve tat verir Ucb, kendini ve amelini el çırpmak durumu olursa bu tad kalmaz
Bir kimse Allahü teâlânın emir ve yasaklarından birini nefsi için yaparsa, o ameli ya kabûl olunur veya kabûl olunmaz Ama, o ameli yapmaya kalkarken Allah için niyet ederse, o amelin kabûl olunacağı muhakkaktır
Allahü teâlânın Zümer sûresi 54 âyeti kerîmesinde meâlen; Başınıza azap gelip çatmadan (tövbe edip) Rabbinize dönün O'na hâlis ibâdet edin, sonradan kurtulamazsınızbuyurduğunu ve Allahü teâlâya kavuşacak yolu bildiği halde, O'ndan başka biri ile meşgûl olana fazla taaccüb edip şaşarım
Yiyip içmenin edepleriyle ilgili olarak buyurdu ki: Yemekte edeb odur fakat, yemek ama zarûret olduğu süre yenir defalarca yenmez
Öteki aklî ve naklî ilimlerde yüksek âlim olan Ebû İshâk İbrâhim bin elMüvelled, hadîs ilminde de yüksek idi Peygamber efendimizin şu hadîsi şerîfini rivâyet etti:
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem hazreti Ebû Hüreyre'ye buyurdu ama: Yâ Ebâ Hüreyre! Verâ sâhibi ol! İnsanların en âbidi olursun Kanâat sâhibi ol! İnsanların en fazla şükredeni olursun Kendin için istediğini, ahali için de iste! Kâmil mümin olursun Sana komşu olanlarla iyi komşuluk yap! Hakîkî müslüman olursun Gülmeyi azalt! hiç kuşkusuz fazla tebessüm etmek kalbi öldürür
Onun ilim meclislerinde ve sohbetlerinde pekçok kimse hidâyete kavuşup, Allahü teâlânın sevdiği kulları arasında yer aldı Rakka şehrinin en büyük âlimi ve velîsi olan Ebû İshâk İbrâhim bin elMüvelled 953 (H342) senesinde Rakka'da vefât etti Orada defnedildi
KAYNAKLAR:
1) Tabakâtı Ensârî; s405
2) Sefînetü'lEvliyâ; s149
3) Hilyetü'lEvliyâ; c10, s364
4) Tezkiretü'lEvliyâ; c2, s63
5) Tabakâtü'lKübrâ; c1, s115
6) Nefehâtü'lÜns; s206
7) Nefehâtü'lÜns Tercümesi; s262
8) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c4, s47
*
Suriye'de yetişen velîlerden Onuncu yüzyılda yaşamıştır İsmi, İbrâhim bin Ahmed'dir Ebû İshâk ve Ebü'lHasan künyeleriyle bilinir Suriye'nin Rakka şehrinde doğduğu için Rakkî nisbesiyle tanındı Doğum târihi bilinmemektedir 953 (H342) senesinde vefât etti
Ebû İshâk İbrâhim bin elMüvelled, zamânının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri öğrendi Fıkıh ve hadîs ilimlerinde yüksek âlim oldu Tasavvufa aleyhinde alâka duydu Kendisine rehberlik edecek velî bir zâtı aramaya başladı Evliyâdan olan Müslimi Mağribî'nin ziyâretine gitti Bundan sonrasını kendisi şöyle anlatıyor:
Müslimi Mağribî'nin rahmetullahi aleyh ziyâretine gitmiştim Mescidine vardığım vakit, namaz kıldırıyordu Fâtiha, tecvîd ilmine kadar okunmamıştı Kendi kendime; Buraya gelmek için gereksizce sıkıntı çekmişimdedim O gece orada kalıp ertesi günü Fırat Nehri kenarına gitmek için yola çıktım Yolda bir arslanın yattığını gördüm Yanından geçmekten çekinip geri döndüğümde, diğer bir arslanın bana doğru geldiğini farkettim Korkudan bağırdım Müslimi Mağribî sesimi duyunca dışarı çıktı Arslanlar kendisini görünce sâkinleştiler Onların kulaklarından tutup götürdü ve; Kim olursa olsun, benim misâfirim olan kimseye saldırmayınbuyurdu Bana da dönüp; Ey Ebû İshâk! Sizler zâhirinizi düzeltmekle meşgul oluyor ve Allahü teâlânın mahlukundan korkuyorsunuz Biz ise bâtınımızı düzeltmekle meşgul olunca, mahluklar bizden korkmaya başladıbuyurdu Hatâmı anlayıp pişmanlık ettim ve kendisinden özür diledim Özrümü kabûl edip, bana iltifât etti Bu hâdiseden daha sonra, görünen o ki hüküm vermenin fazla yanlış olduğunu, kendisinden ilim öğrenilecek zâtta kusur aranırsa (görülürse) ondan hiç istifâde edilemeyeceğini anladım Kendisinden ilim ve edeb öğrenilecek hakîkî din âlimine tam teslim olmalı, onda bir eksik aranmamalıdır Bütün hata ve kabahatleri kendisinden bilmeli, her hâlü kârda edebe riâyet etmelidir Hocasının ilminden, feyz ve bereketlerinden istifâde etmenin, oysa bu şekilde olduğunu düşünerek, bu yolda ilerlemek için gecegündüz çalışmalıdır Kolaylık vermesi için ve bunca nîmetlere kavuştuktan daha sonra mahrûm elde etmek felâketine düşmekten koruması için, ağlayarak Allahü teâlâya yalvarmalıdır
Ebû İshâk hazretleri, bundan sonra tasavvuf yolunda ileri gitmek için çok çalıştı
Cüneydi Bağdâdî, Ebû Abdullah bin Cellâ, İbrâhimi Kassâr, Abdullah bin Câbir'in yanına diğer âlim ve velîlerin ilim meclisleri ve sohbetlerinde bulundu İlimde ve fazîlette yükselip zamanla, ilim sâhibi insanların, müşkillerini halledebilmek için kendisine mürâcaat ettikleri, derecesi fazla yüksek bir zât oldu İnsanlara vâz ve sohbetleriyle İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatarak onların dünyâda ve âhirette saâdete, kurtuluşa ermelerine vesîle oldu Millet onun derin mânâlı sözlerinden istifâde edebilmek için etrâfında toplanıp, ilminden ve güzel ahlâkından fazla faydalandılar
Ilk Olarak; İnsan, kalbini düzeltmek için meşgûl olduğu zaman mahluklar ondan korkarlarsözünü kendisine düstûr edinen Ebû İshâk İbrâhim bin elMüvelled, her an Allahü teâlâyı düşünür, O'nunla meşgûl olurdu Bu sebeple de diğer mahluklar ondan korkarlardı
Bir gün talebelerinden birisine elbisesinden bir parça hediye etmişti O talebe, sahrada yalnız başına sırası gelmişken, bir arslan gördü Arslan anında saldıracak gibi özenle baktı Sonra yüzünü toprağa sürdü ve yavaş yavaş oradan ayrılıp gitti O kimse, hocasının elbisesinden bir parçanın üstünde bulunduğunu, arslanın bakınca o parçayı gördüğünü hatırladı O bez parçasının sâhibi olan mübârek hocası hürmetine, arslanın kendisine saldırmadığını anlayıp, Allahü teâlâya şükretti Hocasına olan muhabbet ve bağlılığı, daha da arttı
Ebû İshâk İbrâhim bin elMüvelled, ihlâs ile Allahü teâlânın rızâsını düşünerek ibâdet ederdi İhlâs ile ilgili olarak buyurdu fakat:
Yapılan ibâdetin tadı, ihlâs iledir İhlâs ile yapılan ibâdet, kalbe, rûha huzur ve tat verir Ucb, kendini ve amelini el çırpmak durumu olursa bu tad kalmaz
Bir kimse Allahü teâlânın emir ve yasaklarından birini nefsi için yaparsa, o ameli ya kabûl olunur veya kabûl olunmaz Ama, o ameli yapmaya kalkarken Allah için niyet ederse, o amelin kabûl olunacağı muhakkaktır
Allahü teâlânın Zümer sûresi 54 âyeti kerîmesinde meâlen; Başınıza azap gelip çatmadan (tövbe edip) Rabbinize dönün O'na hâlis ibâdet edin, sonradan kurtulamazsınızbuyurduğunu ve Allahü teâlâya kavuşacak yolu bildiği halde, O'ndan başka biri ile meşgûl olana fazla taaccüb edip şaşarım
Yiyip içmenin edepleriyle ilgili olarak buyurdu ki: Yemekte edeb odur fakat, yemek ama zarûret olduğu süre yenir defalarca yenmez
Öteki aklî ve naklî ilimlerde yüksek âlim olan Ebû İshâk İbrâhim bin elMüvelled, hadîs ilminde de yüksek idi Peygamber efendimizin şu hadîsi şerîfini rivâyet etti:
Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem hazreti Ebû Hüreyre'ye buyurdu ama: Yâ Ebâ Hüreyre! Verâ sâhibi ol! İnsanların en âbidi olursun Kanâat sâhibi ol! İnsanların en fazla şükredeni olursun Kendin için istediğini, ahali için de iste! Kâmil mümin olursun Sana komşu olanlarla iyi komşuluk yap! Hakîkî müslüman olursun Gülmeyi azalt! hiç kuşkusuz fazla tebessüm etmek kalbi öldürür
Onun ilim meclislerinde ve sohbetlerinde pekçok kimse hidâyete kavuşup, Allahü teâlânın sevdiği kulları arasında yer aldı Rakka şehrinin en büyük âlimi ve velîsi olan Ebû İshâk İbrâhim bin elMüvelled 953 (H342) senesinde Rakka'da vefât etti Orada defnedildi
KAYNAKLAR:
1) Tabakâtı Ensârî; s405
2) Sefînetü'lEvliyâ; s149
3) Hilyetü'lEvliyâ; c10, s364
4) Tezkiretü'lEvliyâ; c2, s63
5) Tabakâtü'lKübrâ; c1, s115
6) Nefehâtü'lÜns; s206
7) Nefehâtü'lÜns Tercümesi; s262
8) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c4, s47
*