GARİP HAFIZ
Anadolu'da yetişen velilerden 1903 (H1321) senesinde Erzurum'un Cedid mahallesinde doğdu İsmi, İbrahim Hakkı'dır Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin neslindendir Anne tarafından dedesi HacıMahir Efendi, Rıfai tarikatı şeyhiydi
Garip Hafız, kucuk yaşta her bahar annesi ile birlikte dayısının yanına Erciş kasabasına giderdi Buraya yakın olan Tortum Şelalesi kıyısında akranları ile oynardı Bir gun yine şelalenin kıyısında oynarken, bir bektaşi dedesi gelerek, cocuklara; Buradan aşağı atlayabilir misiniz?diye sordu O zamanlar beş yaşında olan Garip Hafız; Ben atlarımdiyerek yukarıdan şelalenin dokulduğu yere atladı Allahu tealanın yardımı ile suya değmesi ile top gibi sıcrayarak kenara duşmesi bir oldu Şelalenin yanındaki keci yolundan yukarı cıktı Hadise karşısında dehşete kapılan bektaşi dedesi korkusundan hızla uzaklaşıp gitti
Garip Hafız, Erzurum'da Mustafa Niyazi Efendiden Kur'anı kerim dersi aldı ve ezberledi Hacı Ahmed Efendiden hat sanatını oğrendi Kur'anı kerimi cok guzel okurdu Mustafa Niyazi Efendi, GaripHafız'ı talebeliğe kabUl etmeden once istihareye yatmasını ve ruyada ne gorduğunu soylemesini istedi Ruyasında hocası Mustafa Niyazi Efendi elinden tutarak camiye goturdu Caminin icerisinde on iki alim yarım daire, halka kurup oturmuşlardı Mustafa Niyazi Efendi camideki alimlere; Efendiler bu cocuk kıraat ilmini oğrenmekte talebe olmak ister Ne buyurursunuz?diye sordu Onlar; Oku Hafız! Oku!dedi Ertesi gun Garip Hafız ruyasını Mustafa Niyazi Efendiye anlattı ve ona talebe olarak kıraat ilmini oğrendi On iki yaşına geldiğinde annesini kaybeden Garip Hafız, Erzurum'dan Sivas'a gitti Burada Kazancızade Emin Edip Efendinin sohbetlerine devam etti ve ondan feyz aldı Sivas Darulmuallimin okulunda Arapca ve Kur'anı kerim hocalığı yaptı
Sivas'tan Merzifon'un Gumuş kasabasına gelerek Haliliye Medresesinde ders vermeye başlayan Garip Hafız, senelerce guzel ahlakı muslumanlara oğretti Garip Hafız; cok kibar, nazik ve yumuşak idi Kimseyi katiyen incitmezdi Birisinin hatasını gorse onu başka yollardan duyurur; Sen boyle yapıyorsundiyerek yuzune vurmazdı İbadetlerini cok gizli yapardı Dikkati ceken her şeyden sakınırdı Son derece edepli, haya sahibiydi Sohbetlerinde kimseyi sıkmazdı Butun hayatını diz ustu oturmakla gecirdi Sohbetine gelenler ne murad ederlerse, sormadan cevab alırlardı
Hazreti Muaviye efendimize buğzeden uc kişi Gumuş'te sohbetine geldi Efendi! Muaviye hakkında ne buyurursunuz?diye sordular Garip Hafız; Hazreti Muaviye sahabedendir Sevenler selamettedir Aleyhinde bulunanlar azaptadır O, sahabenin buyuklerindendir ResUlullah efendimizin hadisleri ile ovulmuştur İmamı Huseyin efendimizin şehadetine sebeb olan Yezid dahi son nefesinde imanını muhafaza edebildi ise, onun hakkında bile kotu soylemek tehlikelidirbuyurdu
Garip Hafız'ın ziyaretine gelen bir zat; Hoca Efendi! Ben de sizin gibi olmak istiyorumdeyince;
Pazarda satılsa otuza kırka
Ben de alırım vucUduma oyle bir hırka
cevabını verdi
Taşovalı Kadir Hafız bir gun iki arkadaşı ile ziyaretine geldi ve; Efendim! Nefsini tanıyan, Rabbini tanırhadisi şerifi uzerine sohbet buyurursanız, memnun oluruzdedi Garip Hafız; Evladım! Bu makam cok yuksek bir makamdır Siz şeriatin emirleri ile iktifa edin Basamak basamak cıkın bu makamadedikten sonra şu beyitleri okudu:
Sur cıkar ağyarı dilden ta tecelli ede Hak
Padişah saraya konmaz, hane mamUr olmadan
Kenz acılmaz şol gonulde ta ki purnUr olmadan
MUtU kable en temUtUsırrına mazhar olan
Haşru neşri bunda gordu nefhai sUr olmadan
Biz ricalız, gelmişiz kim gor ezelden taebed
İcmişiz aşkın şarabın abı engUr olmadan
Bir acib aşka duşmuş yanar şemsi mudam
Hakka makbUl olmak ister, halka menfUr olmadan
Daha sonra; Bazıları, kendisi bu halde, bu makamda olmadıkları halde, buralardan soz ederler İnsana faydalı olan iki turlu ilim vardır Biri ilmi diyanet, diğeri ilmi tebabettirdedikten sonra Kadir Hafız'a donerek; Sen o gun gorursun, o vakitte dağların paramparca olduğunumealindeki ayeti kerimeyi okudu O zat icinden; Ben nefsden sual arzettim Efendi bana dağların yıkılacağından bahsettidiye gecirirken, Garip Hafız; Nefs dağı, gormuş olduğun dağlardan kavidir, kuvvetlidir Nefs dağlarının parcalanması ile dosta kavuşma yolları acılırbuyurdu
Garip Hafız, omrunun sonlarına doğru Merzifon'a yerleşti İlim oğretmeye burada da devam etti 1976 (H1396) senesinde Ankara'da vefat eden Garip Hafız, Gumuş'de Haliliye Medresesine defnedildi Vefatında mezarının uzerine turbe yapılmamasını vasiyet etti
Anadolu'da yetişen velilerden 1903 (H1321) senesinde Erzurum'un Cedid mahallesinde doğdu İsmi, İbrahim Hakkı'dır Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin neslindendir Anne tarafından dedesi HacıMahir Efendi, Rıfai tarikatı şeyhiydi
Garip Hafız, kucuk yaşta her bahar annesi ile birlikte dayısının yanına Erciş kasabasına giderdi Buraya yakın olan Tortum Şelalesi kıyısında akranları ile oynardı Bir gun yine şelalenin kıyısında oynarken, bir bektaşi dedesi gelerek, cocuklara; Buradan aşağı atlayabilir misiniz?diye sordu O zamanlar beş yaşında olan Garip Hafız; Ben atlarımdiyerek yukarıdan şelalenin dokulduğu yere atladı Allahu tealanın yardımı ile suya değmesi ile top gibi sıcrayarak kenara duşmesi bir oldu Şelalenin yanındaki keci yolundan yukarı cıktı Hadise karşısında dehşete kapılan bektaşi dedesi korkusundan hızla uzaklaşıp gitti
Garip Hafız, Erzurum'da Mustafa Niyazi Efendiden Kur'anı kerim dersi aldı ve ezberledi Hacı Ahmed Efendiden hat sanatını oğrendi Kur'anı kerimi cok guzel okurdu Mustafa Niyazi Efendi, GaripHafız'ı talebeliğe kabUl etmeden once istihareye yatmasını ve ruyada ne gorduğunu soylemesini istedi Ruyasında hocası Mustafa Niyazi Efendi elinden tutarak camiye goturdu Caminin icerisinde on iki alim yarım daire, halka kurup oturmuşlardı Mustafa Niyazi Efendi camideki alimlere; Efendiler bu cocuk kıraat ilmini oğrenmekte talebe olmak ister Ne buyurursunuz?diye sordu Onlar; Oku Hafız! Oku!dedi Ertesi gun Garip Hafız ruyasını Mustafa Niyazi Efendiye anlattı ve ona talebe olarak kıraat ilmini oğrendi On iki yaşına geldiğinde annesini kaybeden Garip Hafız, Erzurum'dan Sivas'a gitti Burada Kazancızade Emin Edip Efendinin sohbetlerine devam etti ve ondan feyz aldı Sivas Darulmuallimin okulunda Arapca ve Kur'anı kerim hocalığı yaptı
Sivas'tan Merzifon'un Gumuş kasabasına gelerek Haliliye Medresesinde ders vermeye başlayan Garip Hafız, senelerce guzel ahlakı muslumanlara oğretti Garip Hafız; cok kibar, nazik ve yumuşak idi Kimseyi katiyen incitmezdi Birisinin hatasını gorse onu başka yollardan duyurur; Sen boyle yapıyorsundiyerek yuzune vurmazdı İbadetlerini cok gizli yapardı Dikkati ceken her şeyden sakınırdı Son derece edepli, haya sahibiydi Sohbetlerinde kimseyi sıkmazdı Butun hayatını diz ustu oturmakla gecirdi Sohbetine gelenler ne murad ederlerse, sormadan cevab alırlardı
Hazreti Muaviye efendimize buğzeden uc kişi Gumuş'te sohbetine geldi Efendi! Muaviye hakkında ne buyurursunuz?diye sordular Garip Hafız; Hazreti Muaviye sahabedendir Sevenler selamettedir Aleyhinde bulunanlar azaptadır O, sahabenin buyuklerindendir ResUlullah efendimizin hadisleri ile ovulmuştur İmamı Huseyin efendimizin şehadetine sebeb olan Yezid dahi son nefesinde imanını muhafaza edebildi ise, onun hakkında bile kotu soylemek tehlikelidirbuyurdu
Garip Hafız'ın ziyaretine gelen bir zat; Hoca Efendi! Ben de sizin gibi olmak istiyorumdeyince;
Pazarda satılsa otuza kırka
Ben de alırım vucUduma oyle bir hırka
cevabını verdi
Taşovalı Kadir Hafız bir gun iki arkadaşı ile ziyaretine geldi ve; Efendim! Nefsini tanıyan, Rabbini tanırhadisi şerifi uzerine sohbet buyurursanız, memnun oluruzdedi Garip Hafız; Evladım! Bu makam cok yuksek bir makamdır Siz şeriatin emirleri ile iktifa edin Basamak basamak cıkın bu makamadedikten sonra şu beyitleri okudu:
Sur cıkar ağyarı dilden ta tecelli ede Hak
Padişah saraya konmaz, hane mamUr olmadan
Kenz acılmaz şol gonulde ta ki purnUr olmadan
MUtU kable en temUtUsırrına mazhar olan
Haşru neşri bunda gordu nefhai sUr olmadan
Biz ricalız, gelmişiz kim gor ezelden taebed
İcmişiz aşkın şarabın abı engUr olmadan
Bir acib aşka duşmuş yanar şemsi mudam
Hakka makbUl olmak ister, halka menfUr olmadan
Daha sonra; Bazıları, kendisi bu halde, bu makamda olmadıkları halde, buralardan soz ederler İnsana faydalı olan iki turlu ilim vardır Biri ilmi diyanet, diğeri ilmi tebabettirdedikten sonra Kadir Hafız'a donerek; Sen o gun gorursun, o vakitte dağların paramparca olduğunumealindeki ayeti kerimeyi okudu O zat icinden; Ben nefsden sual arzettim Efendi bana dağların yıkılacağından bahsettidiye gecirirken, Garip Hafız; Nefs dağı, gormuş olduğun dağlardan kavidir, kuvvetlidir Nefs dağlarının parcalanması ile dosta kavuşma yolları acılırbuyurdu
Garip Hafız, omrunun sonlarına doğru Merzifon'a yerleşti İlim oğretmeye burada da devam etti 1976 (H1396) senesinde Ankara'da vefat eden Garip Hafız, Gumuş'de Haliliye Medresesine defnedildi Vefatında mezarının uzerine turbe yapılmamasını vasiyet etti