iltasyazilim
FD Üye
güreşin tarihçesi
Türklerin en eski sporlarından biridir Güreş sözcüğünün kökeni, Özbek ve Başkurt Türklerinin kuressözcüğünden gelmektedir
Engebeli doğa koşulları ile mücadele eden birincil insanların çoğunda olduğu gibi Türklerde de güreş, yaklaşık olarak günlük hayatın bir parça olmuşturTürkler ayrıca totem inanış ve göçebe hayat biçiminin de etkileri ile, doğaya ve kuvvete düşkün kişiler olduklarından yakın mücadeleyi tekrar tekrar ön planda tutmuşlar, güçlerini topluma göstermek amacıyla güreşe çok sık başvurmuşlardır Düğünlerde, meşhur şahısların cenaze törenlerinde, vefat yıldönümlerinde ve öteki özel günlerde at yarışları ve koşuların yanına güreş, fazla önemli bir yer tutmuştur
Eski Türklerde büyük bir arzu olan ve jurnal yaşamdan ayrılmayan güreşin, başlangıç yılları tamamiyle belirlenememiştir Ancak Koryakların tahtadan yaptıkları süs eşyalarının üzerinde güreşçi figürlerinin bulunmasına bakılırsa, güreşin ne dek eski bir spor olduğu kavranabilir MÖ 13 yyda yaşamış HiyungNu Türklerinde güreş, en yaygın uğraş sporuydu Sümerlerde de güreşin yaygın olduğu ve hatta yılın kesin dönemlerinde güreş bayramları yapıldığı tarihi buluntularla kanıtlanmıştır Oğuz Türklerinde güreşin her türüne yer verildiği de Büyükbaba Korkut Destanlarından anlaşılmaktadır Gılgamış ve Büyükbaba Korkut Destanları, Sümer, Akat tarihleri ve bütün buluntular, güreşin ilk kez Türkler kadar yapıldığının belirli kanıtlarıdır
Göç yolları aracılığıyla batıya yayılan güreş, Türklerin Anadoluya göçü ile birlikte Anadoluya getirilmiştir Türklerin getirdikleri güreş stilleri, bu yöredeki güreş stilleri ile kaynaşmış, özellikle Ege ve Trakyada yaygın olan yağlı güreş, Türkler arasında da benimsenmiştir Selçuklular ile başlayan yağlı güreş, Osmanlılarda bir gelenek haline gelmiş ve günümüze kadar sürdürülmüştür Osmanlı İmparatorluğunda da güreşe özel siklet verilmiş, vakıf niteliğinde olan özerk güreş örgütleri oluşturularak bu sporun örgütlenmesi sağlanmıştır Çeşitli bölgelerde kurulan güreş tekkelerinin alıştırma yöntemlerinin günümüzde bile geçerliliğini koruyacak dek ileri ve modern olduğu görülmüştür
Halk arasında en çok ilgi gören güreş türleri, Karakucak Güreşi ve Yağlı Güreş olmuş, halk müziği dilinde Karakucak Anadolu Güreşi, Yağlı Güreş ise Rumeli Güreşiolarak adlandırılmıştır
Tanzimat Dönemine değin ödül olarak büyükbaş ya isim küçükbaş hayvan, tarıma elverişli arazi, halı, kilim gibi özendirme amaçlı ödüllerin ortaya konduğu güreş karşılaşmaları Tanzimat Döneminden sonradan para için yapılmaya başlandı Bu koşul profesyonel güreşin yapılmaya başlandığının açık bir ifadesi oluyordu Osmanlılarda genç bir pehlivanın birincil defa kısbet giymesi, tıpatıp sünnet gibi hayatının kayda değer bir olayını oluşturuyor ve bu özel gün çeşitli törenlerle kutlanıyordu İyi pehlivanlar da, yetiştikleri bölge için kayda değer bir övünme sayılır ve böylece çevresi kadar kesintisiz maddi, manevi destek görürdü
Osmanlı saraylarında özel padişah gösterileri için Hasan Güreşçi Bölüğüresmileşmiş; bilhassa, Sultan IV Murat ve Sultan Abdülaziz dönemlerinde, ülke pehlivanlarına büyük tartma verilmiştir Padişah huzurunda yapılan güreşlere Huzur Güreşidenilmiştir 19 yy padişahlarından Sultan Abdülaziz in güreşe duyduğu ilgi tamamen, güreş altın çağını yaşamıştır Bu dönemin güreşçileri aralarında Koca Yusuf, Adalı Halil, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Kara Ahmet tüm dünyada ; Saçsız Aliço, Çolak Molla Mümin, Kavasoğlu İbrahim, Pomak Hasan, Hergeleci İbrahim, Tophaneli Yusuf ve Kızılcıklı pehlivanlardır
Avrupada ilk defa yabancı pehlivanlarla doruk ölçüşen güreşçimiz, Koca Yusuftur1898 yılında Pariste Fransız Paul Ponsu hiç bilmediği grekoromen stilinde güreşerek mağlup etmiştir 1899 da da Amerikaya dışarı giden Koca Yusuf, Amerikanın en meşhur pehlivanlarını teker teker yenmiştir Benzer sene Kara Ahmet Pariste, Paul Pons ve Laurent de Bakercayı yenerek grekoromende Dünya Şampiyonluğunu kazanmıştır Bunlar, dünya güreşindeki birincil kayda değer başarılarımızdır
Türkiyede modern anlamda güreş, 1910 yılında grekoromen stildeki çalışmalarla başlamıştır Modern güreş sporu konusunda güreşçilerimizi eğitmek üzere de Macar antrenör Raol Peter görevlendirilmiştir 1922 yılında Cumhuriyetin ilanından önce oluşturulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı bünyesinde yer alan Güreş Federasyonu sayesinde ülkede minder güreşi ile ilgili araştırmalar daha ahenkli ülkü gelmiştir Ilk güreş federasyonu başkanlığını da Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübünün kurucularından Ahmet Fetgeri Bey yapmıştır
Minder güreşine alaka bildiren Fenerbahçe, Beşiktaş, Üsküdar, Anadolu, Kumkapı ve Haliç Fener kulüplerinde bulunan Türk güreşçilerinin kişisel çabaları, minder güreşinin yaygınlaşıp benimsenmesinde manâlı rol oynamıştır Ahmet Fetgeri, Kemal Türel, Tıbbiyeli Sami, Mazhar Kazancı , Dr Muhakkak Şükrü Kurt, Sanatçı Acar, Mızıkacı Danyal, Mehmet Ali Fetgeri, M Sami Karayel, Hattat Şevket , Cemal Sek, Seyfi Cenap Berksoy, Dürrü Sade, Vehbi Emre, Celal Davut Arıbal , İlhami Polater minder güreşine öncülük eden Türk güreşçileri olmuşlardır
Türk güreşinin yönetiminde en üstteki basamağı yaratıcı Türkiye Güreş Federasyonu, 1922 yılında TİCİ (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı) bünyesinde resmileşmiş, 1923 yılında FILA (Federation İnternationale de Lutte Amateur)ya üye olmuştur
1924 Paris Olimpiyat Oyunları, Türk güreşçileri için uluslar arası alandaki ilk önemli deneyim olmuştur Bu olimpiyatlara katılan takımımız Seyfi Cenap Berksoy, Fuat Akbaş, Dürrü Sade, Mazhar Çakar ve Tayyar Yalazdan oluşmuş ve takımımızı hazırlayan Raol Peter adındaki Macar antrenör Türkiyedeki minder güreşinin kurucusu olmuştur 1928 Amserdam Olimpiyatlarında Tayyar Yalaz 675 kiloda dördüncü, diğer güreşçilerimizden Nuri Boytorun, Çoban Mehmet kilolarında altıncı olarak uluslar arası alanda isimlerini duyurmuşlardır 1932 yılında güreşçilerimiz ilk olarak Balkan Şampiyonasına katılmış, 5 altın ve 2 gümüş madalya kazanarak ekip halinde de 1liği elde etmişlerdir 1935 yılından itibaren grekoromen tarz yanına özgür güreş şampiyonası düzenlenmiştir Güreşçilerimiz, özgürlük stile pek tez adapte olmuşlardır fakat, aynı sene içinde Türkiyeye gelen Alman Milli Takımını 70 gibi ağır bir yenilgiye uğratmışlardır
Bundan Böyle hür güreşi de öğrenen Türk güreşçileri, 1936 Berlin Olimpiyat Oyunlarına ayrıca grekoromen keza de hür stilde katılmışlar ve grekoromen stilde 61 kg güreşçimiz Yaşar Erkan altın madalya kazanarak olimpiyatlardaki birincil birinciliğimizin sahibi olmuş, serbest güreşte 79 kiloda Mersinli Ahmet Kireççi de bronz madalya kazanmıştır Bundan sonraki uluslar arası karşılaşmalar yoğunlaştırılmıştır
1938 yılında Estonyanın başkenti Tallinde yapılan Avrupa Güreş Şampiyonasında yapılan Avrupa Güreş Şampiyonasında ağır siklet güreşçimiz Çoban Mehmet Avrupa üçüncüsü olmuştur Bu Avrupa Güreş Şampiyonasındaki birincil derecemizdir
1939da Türk güreşçileri Avrupa Özgürlük Güreş Şampiyonasına katılmış, Yaşar Doğu (66 kg) ve Mustafa Anlamak (87 kg) iki gümüş madalya kazanarak güreşte yeni bir dönem başlatmışlardır
19401945te ,İkinci Dünya Savaşı yıllarında uluslar arası karşılaşmalara ara verilirken, yalnızca yurt içi karşılaşmalarla yetinmişlerdir 1946 yılı Ekim ayında Stockholmde yapılan Avrupa Bağımsızlık Güreş Şampiyonasında Türk güreşçileri; 3ü altın, 2si gümüş ve 2si de bronz edinmek üzere yedi madalya kazanmışlardır Bu madalyalar Türk güreşçilerine birincil Avrupa Şampiyonluğunu getirmiştir
1947 yılında Pragda yapılan Avrupa Grekoromen Şampiyonasında güreşçiler 1 altın, 2 gümüş ve 1 bronz madalya kazanmışlardır Vehbi Emre gibi tecrübeli ve saygıdeğer bir Federasyon başkanı Nuri Boytorun gibi bir hoca ile geliştirilen sağlam esas doğru güreşçilerimiz 1948 Londra Olimpiyatlarında 6 altın, 4 gümüş, ve 1 de bronz madalya kazanarak dünya minderlerinde en büyükolduklarını kanıtlamışlardır İstanbul Spor ve Sergi Sarayının açılışının da yapıldığı 1949 Avrupa Bağımsızlık Güreş Şampiyonasında ise Türk güreşçiler sekiz sıkletin yedisinde altın, birinde gümüş madalya almışlardır
1950 yılında Stockholmde yapılan Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonasına öncelikle katılan millilerimiz 1 altın, 4 gümüş, 2 bronz madalya kazanırken, 1951 yılında Helsinkide yapılan Dünya Bağımsızlık Güreş Şampiyonasına öncelikle katılan güreşçilerimiz, üstün bir başarı göstererek sekiz sıkletin altısında altın, birinde bronz madalya kazanmış ve ekip sıralamasında Dünya 1 ligine ulaşmıştır 1952 Helsinki Olimpiyat Oyunları kadrosunda bulunan şampiyonların amatörlük belgelerinin önce Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, ardındaki Milletlerarası Olimpiyat Komitesi kadar onaylanması ve TMO Komitesi Genel Sekreteri Burhan Kaderin azledilmesi Türk güreşinde 1952 Olaylarıolarak yer almıştır Her şeye karşın güreşçilerimiz, bu olimpiyatlarda özgürlük stilde 2 altın ve 1 bronz madalya kazanmışlardır Tokyoda yapılan 1954 Dünya Bağımsızlık Güreş Şampiyonasında Türk güreşçiler;2 altın, 3 gümüş ve 1 bronz madalya ile Sovyetler Birliğinin önünde Dünya Şampiyonu olmuşlardır 1956 yılında ise öncelikle İstanbulda Dünya Kupası Güreş Müsabakaları düzenlenmiştirİnönü Stadında düzenlenen bu karşılaşmalarla Türk güreşi her yerde yükselişe geçmiştir Aynı sene Melbournede yapılan olimpiyatlarda güreşçilerimiz 1i grekoromen, 2si serbestte 3 altın, 2 gümüş ve 2bronz madalya kazanmışlardır 1957 yılında tekrar İstanbulda yapılan Dünya Özgürlük Güreş Şampiyonasının her sikletinin seremonisinde bir Türk güreşçisi itibar kürsüsünde yer almıştır 4 altın, 2 gümüş ve 2 bronz madalya ile 42 puan bölge Türk güreşçiler tekrar Dünya Şampiyonluğuna ulaşmışlardır 1958 yılında Budapeştede yapılan Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonasında güreşçilerimiz 2 altın, 2 gümüş ve 1 bronz madalya kazanarak ekip halinde 2 olmuşlardır 1959 yılında Tahranda yapılan Dünya Hür Güreş Şampiyonasında güreşçilerimiz 2 altın, 2 gümüş ve 2 bronz madalya ile yurda dönmüşlerdir *
Türklerin en eski sporlarından biridir Güreş sözcüğünün kökeni, Özbek ve Başkurt Türklerinin kuressözcüğünden gelmektedir
Engebeli doğa koşulları ile mücadele eden birincil insanların çoğunda olduğu gibi Türklerde de güreş, yaklaşık olarak günlük hayatın bir parça olmuşturTürkler ayrıca totem inanış ve göçebe hayat biçiminin de etkileri ile, doğaya ve kuvvete düşkün kişiler olduklarından yakın mücadeleyi tekrar tekrar ön planda tutmuşlar, güçlerini topluma göstermek amacıyla güreşe çok sık başvurmuşlardır Düğünlerde, meşhur şahısların cenaze törenlerinde, vefat yıldönümlerinde ve öteki özel günlerde at yarışları ve koşuların yanına güreş, fazla önemli bir yer tutmuştur
Eski Türklerde büyük bir arzu olan ve jurnal yaşamdan ayrılmayan güreşin, başlangıç yılları tamamiyle belirlenememiştir Ancak Koryakların tahtadan yaptıkları süs eşyalarının üzerinde güreşçi figürlerinin bulunmasına bakılırsa, güreşin ne dek eski bir spor olduğu kavranabilir MÖ 13 yyda yaşamış HiyungNu Türklerinde güreş, en yaygın uğraş sporuydu Sümerlerde de güreşin yaygın olduğu ve hatta yılın kesin dönemlerinde güreş bayramları yapıldığı tarihi buluntularla kanıtlanmıştır Oğuz Türklerinde güreşin her türüne yer verildiği de Büyükbaba Korkut Destanlarından anlaşılmaktadır Gılgamış ve Büyükbaba Korkut Destanları, Sümer, Akat tarihleri ve bütün buluntular, güreşin ilk kez Türkler kadar yapıldığının belirli kanıtlarıdır
Göç yolları aracılığıyla batıya yayılan güreş, Türklerin Anadoluya göçü ile birlikte Anadoluya getirilmiştir Türklerin getirdikleri güreş stilleri, bu yöredeki güreş stilleri ile kaynaşmış, özellikle Ege ve Trakyada yaygın olan yağlı güreş, Türkler arasında da benimsenmiştir Selçuklular ile başlayan yağlı güreş, Osmanlılarda bir gelenek haline gelmiş ve günümüze kadar sürdürülmüştür Osmanlı İmparatorluğunda da güreşe özel siklet verilmiş, vakıf niteliğinde olan özerk güreş örgütleri oluşturularak bu sporun örgütlenmesi sağlanmıştır Çeşitli bölgelerde kurulan güreş tekkelerinin alıştırma yöntemlerinin günümüzde bile geçerliliğini koruyacak dek ileri ve modern olduğu görülmüştür
Halk arasında en çok ilgi gören güreş türleri, Karakucak Güreşi ve Yağlı Güreş olmuş, halk müziği dilinde Karakucak Anadolu Güreşi, Yağlı Güreş ise Rumeli Güreşiolarak adlandırılmıştır
Tanzimat Dönemine değin ödül olarak büyükbaş ya isim küçükbaş hayvan, tarıma elverişli arazi, halı, kilim gibi özendirme amaçlı ödüllerin ortaya konduğu güreş karşılaşmaları Tanzimat Döneminden sonradan para için yapılmaya başlandı Bu koşul profesyonel güreşin yapılmaya başlandığının açık bir ifadesi oluyordu Osmanlılarda genç bir pehlivanın birincil defa kısbet giymesi, tıpatıp sünnet gibi hayatının kayda değer bir olayını oluşturuyor ve bu özel gün çeşitli törenlerle kutlanıyordu İyi pehlivanlar da, yetiştikleri bölge için kayda değer bir övünme sayılır ve böylece çevresi kadar kesintisiz maddi, manevi destek görürdü
Osmanlı saraylarında özel padişah gösterileri için Hasan Güreşçi Bölüğüresmileşmiş; bilhassa, Sultan IV Murat ve Sultan Abdülaziz dönemlerinde, ülke pehlivanlarına büyük tartma verilmiştir Padişah huzurunda yapılan güreşlere Huzur Güreşidenilmiştir 19 yy padişahlarından Sultan Abdülaziz in güreşe duyduğu ilgi tamamen, güreş altın çağını yaşamıştır Bu dönemin güreşçileri aralarında Koca Yusuf, Adalı Halil, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Kara Ahmet tüm dünyada ; Saçsız Aliço, Çolak Molla Mümin, Kavasoğlu İbrahim, Pomak Hasan, Hergeleci İbrahim, Tophaneli Yusuf ve Kızılcıklı pehlivanlardır
Avrupada ilk defa yabancı pehlivanlarla doruk ölçüşen güreşçimiz, Koca Yusuftur1898 yılında Pariste Fransız Paul Ponsu hiç bilmediği grekoromen stilinde güreşerek mağlup etmiştir 1899 da da Amerikaya dışarı giden Koca Yusuf, Amerikanın en meşhur pehlivanlarını teker teker yenmiştir Benzer sene Kara Ahmet Pariste, Paul Pons ve Laurent de Bakercayı yenerek grekoromende Dünya Şampiyonluğunu kazanmıştır Bunlar, dünya güreşindeki birincil kayda değer başarılarımızdır
Türkiyede modern anlamda güreş, 1910 yılında grekoromen stildeki çalışmalarla başlamıştır Modern güreş sporu konusunda güreşçilerimizi eğitmek üzere de Macar antrenör Raol Peter görevlendirilmiştir 1922 yılında Cumhuriyetin ilanından önce oluşturulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı bünyesinde yer alan Güreş Federasyonu sayesinde ülkede minder güreşi ile ilgili araştırmalar daha ahenkli ülkü gelmiştir Ilk güreş federasyonu başkanlığını da Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübünün kurucularından Ahmet Fetgeri Bey yapmıştır
Minder güreşine alaka bildiren Fenerbahçe, Beşiktaş, Üsküdar, Anadolu, Kumkapı ve Haliç Fener kulüplerinde bulunan Türk güreşçilerinin kişisel çabaları, minder güreşinin yaygınlaşıp benimsenmesinde manâlı rol oynamıştır Ahmet Fetgeri, Kemal Türel, Tıbbiyeli Sami, Mazhar Kazancı , Dr Muhakkak Şükrü Kurt, Sanatçı Acar, Mızıkacı Danyal, Mehmet Ali Fetgeri, M Sami Karayel, Hattat Şevket , Cemal Sek, Seyfi Cenap Berksoy, Dürrü Sade, Vehbi Emre, Celal Davut Arıbal , İlhami Polater minder güreşine öncülük eden Türk güreşçileri olmuşlardır
Türk güreşinin yönetiminde en üstteki basamağı yaratıcı Türkiye Güreş Federasyonu, 1922 yılında TİCİ (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı) bünyesinde resmileşmiş, 1923 yılında FILA (Federation İnternationale de Lutte Amateur)ya üye olmuştur
1924 Paris Olimpiyat Oyunları, Türk güreşçileri için uluslar arası alandaki ilk önemli deneyim olmuştur Bu olimpiyatlara katılan takımımız Seyfi Cenap Berksoy, Fuat Akbaş, Dürrü Sade, Mazhar Çakar ve Tayyar Yalazdan oluşmuş ve takımımızı hazırlayan Raol Peter adındaki Macar antrenör Türkiyedeki minder güreşinin kurucusu olmuştur 1928 Amserdam Olimpiyatlarında Tayyar Yalaz 675 kiloda dördüncü, diğer güreşçilerimizden Nuri Boytorun, Çoban Mehmet kilolarında altıncı olarak uluslar arası alanda isimlerini duyurmuşlardır 1932 yılında güreşçilerimiz ilk olarak Balkan Şampiyonasına katılmış, 5 altın ve 2 gümüş madalya kazanarak ekip halinde de 1liği elde etmişlerdir 1935 yılından itibaren grekoromen tarz yanına özgür güreş şampiyonası düzenlenmiştir Güreşçilerimiz, özgürlük stile pek tez adapte olmuşlardır fakat, aynı sene içinde Türkiyeye gelen Alman Milli Takımını 70 gibi ağır bir yenilgiye uğratmışlardır
Bundan Böyle hür güreşi de öğrenen Türk güreşçileri, 1936 Berlin Olimpiyat Oyunlarına ayrıca grekoromen keza de hür stilde katılmışlar ve grekoromen stilde 61 kg güreşçimiz Yaşar Erkan altın madalya kazanarak olimpiyatlardaki birincil birinciliğimizin sahibi olmuş, serbest güreşte 79 kiloda Mersinli Ahmet Kireççi de bronz madalya kazanmıştır Bundan sonraki uluslar arası karşılaşmalar yoğunlaştırılmıştır
1938 yılında Estonyanın başkenti Tallinde yapılan Avrupa Güreş Şampiyonasında yapılan Avrupa Güreş Şampiyonasında ağır siklet güreşçimiz Çoban Mehmet Avrupa üçüncüsü olmuştur Bu Avrupa Güreş Şampiyonasındaki birincil derecemizdir
1939da Türk güreşçileri Avrupa Özgürlük Güreş Şampiyonasına katılmış, Yaşar Doğu (66 kg) ve Mustafa Anlamak (87 kg) iki gümüş madalya kazanarak güreşte yeni bir dönem başlatmışlardır
19401945te ,İkinci Dünya Savaşı yıllarında uluslar arası karşılaşmalara ara verilirken, yalnızca yurt içi karşılaşmalarla yetinmişlerdir 1946 yılı Ekim ayında Stockholmde yapılan Avrupa Bağımsızlık Güreş Şampiyonasında Türk güreşçileri; 3ü altın, 2si gümüş ve 2si de bronz edinmek üzere yedi madalya kazanmışlardır Bu madalyalar Türk güreşçilerine birincil Avrupa Şampiyonluğunu getirmiştir
1947 yılında Pragda yapılan Avrupa Grekoromen Şampiyonasında güreşçiler 1 altın, 2 gümüş ve 1 bronz madalya kazanmışlardır Vehbi Emre gibi tecrübeli ve saygıdeğer bir Federasyon başkanı Nuri Boytorun gibi bir hoca ile geliştirilen sağlam esas doğru güreşçilerimiz 1948 Londra Olimpiyatlarında 6 altın, 4 gümüş, ve 1 de bronz madalya kazanarak dünya minderlerinde en büyükolduklarını kanıtlamışlardır İstanbul Spor ve Sergi Sarayının açılışının da yapıldığı 1949 Avrupa Bağımsızlık Güreş Şampiyonasında ise Türk güreşçiler sekiz sıkletin yedisinde altın, birinde gümüş madalya almışlardır
1950 yılında Stockholmde yapılan Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonasına öncelikle katılan millilerimiz 1 altın, 4 gümüş, 2 bronz madalya kazanırken, 1951 yılında Helsinkide yapılan Dünya Bağımsızlık Güreş Şampiyonasına öncelikle katılan güreşçilerimiz, üstün bir başarı göstererek sekiz sıkletin altısında altın, birinde bronz madalya kazanmış ve ekip sıralamasında Dünya 1 ligine ulaşmıştır 1952 Helsinki Olimpiyat Oyunları kadrosunda bulunan şampiyonların amatörlük belgelerinin önce Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, ardındaki Milletlerarası Olimpiyat Komitesi kadar onaylanması ve TMO Komitesi Genel Sekreteri Burhan Kaderin azledilmesi Türk güreşinde 1952 Olaylarıolarak yer almıştır Her şeye karşın güreşçilerimiz, bu olimpiyatlarda özgürlük stilde 2 altın ve 1 bronz madalya kazanmışlardır Tokyoda yapılan 1954 Dünya Bağımsızlık Güreş Şampiyonasında Türk güreşçiler;2 altın, 3 gümüş ve 1 bronz madalya ile Sovyetler Birliğinin önünde Dünya Şampiyonu olmuşlardır 1956 yılında ise öncelikle İstanbulda Dünya Kupası Güreş Müsabakaları düzenlenmiştirİnönü Stadında düzenlenen bu karşılaşmalarla Türk güreşi her yerde yükselişe geçmiştir Aynı sene Melbournede yapılan olimpiyatlarda güreşçilerimiz 1i grekoromen, 2si serbestte 3 altın, 2 gümüş ve 2bronz madalya kazanmışlardır 1957 yılında tekrar İstanbulda yapılan Dünya Özgürlük Güreş Şampiyonasının her sikletinin seremonisinde bir Türk güreşçisi itibar kürsüsünde yer almıştır 4 altın, 2 gümüş ve 2 bronz madalya ile 42 puan bölge Türk güreşçiler tekrar Dünya Şampiyonluğuna ulaşmışlardır 1958 yılında Budapeştede yapılan Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonasında güreşçilerimiz 2 altın, 2 gümüş ve 1 bronz madalya kazanarak ekip halinde 2 olmuşlardır 1959 yılında Tahranda yapılan Dünya Hür Güreş Şampiyonasında güreşçilerimiz 2 altın, 2 gümüş ve 2 bronz madalya ile yurda dönmüşlerdir *