nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
HASAN ADLÎ EFENDİ
İstanbul'un büyük velîlerinden İsmi Hasan, babasınınki Muhammed'dir Doğum târihi kesin değildir Rumeli'de İştib kasabasında doğdu KünyesiEbü'lMütekellim'dir Ilk tahsîlini babasının yanına yaptı Tahsil hayâtına devâm etmek için İstanbul'a gitti Zamânın meşhûr âlimlerinin sohbetlerine ve derslerine devâm etti Zâhirî ilimleri Kemâleddîn Taşköprüzâde'den öğrendi O devirde makam ve mevki bakımından rağbette olan kâdılık ve müderrislik mesleğine ve makam sâhibi olmaya çok arzulu idi
Bir gece Dâvûtpaşa semtinde bir arkadaşının evinde misâfir oldu O gece rüyâsında, başına toplanan kırkelli siyah benizli kâfirin eziyet ettiğini fark etti Onların bu eziyetleri karşısında fazla güç durumdaydı Bağırıp çağırmasına rağmen kimse yardımına gelmeyip, nefesi kesileceği sırada, gâyet nûrânî yüzlü bir zât çıktı ve; Eğer içindeki makam mevkı sâhibi elde etmek emellerini atarsan, bu fena kimselerin elinden seni kurtarırımdedi Bu acılı girdaptan kurtarması için, o zâtın sözünü kabul etti O mübârek zât, o kâfirlerin üstüne yürüyüp, bırakın onu diye işâret edince, bıraktılar Ama o zât gözden kayboldu Hasan Efendi uykusundan uyandığında kalbinde mal, makam ve mevkı sevgisinin kaybolduğunu gördü Daha Sonra, sohbetlerini dinlemek için, rüyâsında gördüğü o mübârek zâtı aramaya başladı Arkadaş ve arkadaşlarına sorunca, Germiyanlı Yâkup Efendiden bahsettiler
Hasan Adlî, dostlarının sözlerinin tesiriyle Germiyanlı Yâkup Efendinin dergâhına gitti Öğle vakti yaklaştığı için, abdest alıp, bahçedeki kabirleri ziyâret ettikten daha sonra içeri girdi Bu esnâda vakarlı ve nûrânî yüzlü bir zât gelip, öğle namazını huşû içerisinde kıldırdı Duâdan daha sonra, HasanAdli o zâtın elini öptü O zât ona, hoş geldin, nasılsın diye hal hatır sordu ve iltifatlarda bulundu Biraz sonra Hasan Adlî, kalbinin o zâta meylettiğini gördü ve bâzı nasîhatlarını dinledi Rüyâsından haberdâr olduğunu anlayınca ona bağlanıp, talebesi oldu
Hasan Adlî, hocasının dergâhında on beş sene hizmet etti Bu müddet içerisinde tasavvuf yolunun edepleri ile edeplendi Hoş ahlâk ile süslendi Pek ince sırlara vâkıf oldu Nefsinin istek ve isteklerini acıtmak için dağıtılmış riyâzetler çekti Hocası sohbet esnâsında, Mısır'daki bir zâviyede çektiği riyâzetlerden sıkça bahsederdi Bir ara Hasan Adlî Efendinin kalbinde Mısır'a gitmek ve hocasının bulunduğu yerlerde riyâzet sürüklemek ricası geldi Ama hocasından izin istemeye cesâret edemedi Allahü teâlânın izni ile hocası duruma vâkıf oldu ve bir sohbet esnasında Hasan Adlî'ye; Gönlünüzden geçtiği üzere saâdet ile Mısır'a gidiniz CâmiulEzher'de, gönüllerinde dünyâ sevgisi olanlardan uzaktan dur Gönül ehli olan velîlerle berâber oldiye tavsiyede bulunarak Mısır'a gitmesine müsade verdi
Hasan Adlî, Kâhire'ye bu vesileyle, İskenderiye'ye uğradı Buradaki kabirleri ve velîleri ziyâret ettikten daha sonra Kâhire'ye geçti Hocasının tavsiyesi üstüne dünyâ ehlinden uzaktan durdu CâmiulEzher'de birçok âlim ve velînin sohbetinde bulundu Bir müddet Mısır'da kaldıktan daha sonra hocasını fazla özleyip, dönmeye karar verdi Birkaç dervişle birlikte yola çıktı Yolda parası bitti Bezginlik içinde Dimyat'a vardı Dimyat'ta câmi ve büyük zâtların kabirlerini ziyâret ettiği sırada, karşısına çıkan bir zât, bir kese verip kayboldu Kesenin içinde bir mikdâr para ve küçük bir kâğıt parçası vardı Kâğıtta bu sırrı kimseye söyleme diye yazılıydı Dönüş yolculuğu sırasında Konya'ya da uğradı BuradaCelâleddîni Rûmî'nin kabrini ziyâret ederek, ruhâniyetinden istifâde etti Uzun bir yolculuktan sonradan Üsküdar'a ulaştı Sonunda hocasının dergâhına vardı ve huzûra girip el öptü Hocasının iltifâtına kavuşan Hasan Adlî, derslere devâm etti Bu sırada pekçok hallere kavuştu
Bir gün Hasan Adlî, halvethânesinde kimsesiz otururken dağıtılmış memleketleri gezen bir zât yanında girdi Bu sırada Hasan Adlî Efendiye gezip gördüğü, ibret almaya layık yerleri gâyet canlı bir şekilde anlattı Bunun üzerine Hasan Adlî Efendide onları bakmak arzusu doğduYatsı namazından sonra yan misâfirle berâber hocasının sohbetine katıldı Hocası sohbet esnâsında bir vesîle ile onlara, misâfirin bahsettiği memleketleri gösterdi Hasan Adlî Efendinin bu görüş aleyhinde hocasına olan bağlılığı daha fazla arttı
Hasan Adlî günlerini ibâdet, tâat ve zikirle geçirirken bir gün hatırına; Ne olaydı rûhânî varlıklar benim dediğimi yapaydıdiye geldi giderken bir vesîle ile hocasının huzûruna gitti Hocası tavır sırasında; Biz talebeliğimiz esnasında sizin kaldığınız odada kalırken rûhânî bir cemâat gelip bize bir kese altın getirirdi Biz kalbimizi başlıca maksaddan ayırmayıp, altınlara iltifât etmezdik Özellikle talebeye, mâsivâ bağı ile bağlı olmak yakışmaz Onlar da mâsivâdandırdiyerek, Hasan Adlî Efendinin kalbinden bozuk düşüncelerin gitmesini sağladı
Hasan Adlî Efendi, bir vakit daha sonra hocasının terbiyesinde, kemâle geldi Hocasından hilâfet ve icâzet aldıktan sonra, Balat Ferruh Kethüdâ zâviyesi şeyhliğine tâyin edildi Burada talebe geliştirmek ve insanlara içten yolu anlatmakla meşgûl oldu sonradan Şeyh Hasan Efendinin vefâtı üstüne Kocamustafapaşa Dergâhına şeyh tâyin edildi
HasanAdlî, 1617 (H1026) senesinde İstanbul'da vefât etti Kocamustafapaşa Zâviyesine defnedildi HasanAdlî Efendinin Manzum Tergibat ve Müretteb Dîvânı vardır Eserleri basılmamıştır
CİN BEYİNE SELÂM SÖYLE
Hasan Adlî Efendi bir gün talebeleri ile giderken yolda bir kasabaya uğradı Bu sırada birisi yanına gelip; Efendim âileme cin musallat oldu Her gece hanımımı alıp götürüyor Lutfedin de bu dertten kurtulayımdiye ricâda bulundu Hasan Adlî Efendi; Git cin beyine bizden selâm söyle Bizim hatırımız için bu hâtunu incitmesinlerdedi HasanAdlî oradan bir süre sonra ayrıldı Birkaç ay daha sonra seyâhat dönüşünde oraya yeniden uğradı O kişi, Hasan Adlî Efendiyi görür görmez, ellerine kapanıp; Efendim, himmetiniz ile o dertten kurtulduk O gece gelip tekrar hanımımı alıp götürdüler Lakin cin beyi kendilerine; Bundan daha sonra o hanımı getirmeyin O şeyhe bağışladıkdiye dikte vermiş Ondan daha sonra böylece bir şey olmadıdedi
1) Menâkıbı Adlî Hasan Sümbülî, Üniversite Kütüphânesi, İbnü'lEmîn, No: 2956
2) Lemezât; v1796 (Üniversite Kütüphânesi,TürkçeYazmalar Kısmı No:1894)
3) Sicillî Osmânî; c2, s131
4) Şakâyıkı Nu'mâniyyeZeyli (Atâî); s606
5) Osmanlı Müellifleri; c1, s118 *
İstanbul'un büyük velîlerinden İsmi Hasan, babasınınki Muhammed'dir Doğum târihi kesin değildir Rumeli'de İştib kasabasında doğdu KünyesiEbü'lMütekellim'dir Ilk tahsîlini babasının yanına yaptı Tahsil hayâtına devâm etmek için İstanbul'a gitti Zamânın meşhûr âlimlerinin sohbetlerine ve derslerine devâm etti Zâhirî ilimleri Kemâleddîn Taşköprüzâde'den öğrendi O devirde makam ve mevki bakımından rağbette olan kâdılık ve müderrislik mesleğine ve makam sâhibi olmaya çok arzulu idi
Bir gece Dâvûtpaşa semtinde bir arkadaşının evinde misâfir oldu O gece rüyâsında, başına toplanan kırkelli siyah benizli kâfirin eziyet ettiğini fark etti Onların bu eziyetleri karşısında fazla güç durumdaydı Bağırıp çağırmasına rağmen kimse yardımına gelmeyip, nefesi kesileceği sırada, gâyet nûrânî yüzlü bir zât çıktı ve; Eğer içindeki makam mevkı sâhibi elde etmek emellerini atarsan, bu fena kimselerin elinden seni kurtarırımdedi Bu acılı girdaptan kurtarması için, o zâtın sözünü kabul etti O mübârek zât, o kâfirlerin üstüne yürüyüp, bırakın onu diye işâret edince, bıraktılar Ama o zât gözden kayboldu Hasan Efendi uykusundan uyandığında kalbinde mal, makam ve mevkı sevgisinin kaybolduğunu gördü Daha Sonra, sohbetlerini dinlemek için, rüyâsında gördüğü o mübârek zâtı aramaya başladı Arkadaş ve arkadaşlarına sorunca, Germiyanlı Yâkup Efendiden bahsettiler
Hasan Adlî, dostlarının sözlerinin tesiriyle Germiyanlı Yâkup Efendinin dergâhına gitti Öğle vakti yaklaştığı için, abdest alıp, bahçedeki kabirleri ziyâret ettikten daha sonra içeri girdi Bu esnâda vakarlı ve nûrânî yüzlü bir zât gelip, öğle namazını huşû içerisinde kıldırdı Duâdan daha sonra, HasanAdli o zâtın elini öptü O zât ona, hoş geldin, nasılsın diye hal hatır sordu ve iltifatlarda bulundu Biraz sonra Hasan Adlî, kalbinin o zâta meylettiğini gördü ve bâzı nasîhatlarını dinledi Rüyâsından haberdâr olduğunu anlayınca ona bağlanıp, talebesi oldu
Hasan Adlî, hocasının dergâhında on beş sene hizmet etti Bu müddet içerisinde tasavvuf yolunun edepleri ile edeplendi Hoş ahlâk ile süslendi Pek ince sırlara vâkıf oldu Nefsinin istek ve isteklerini acıtmak için dağıtılmış riyâzetler çekti Hocası sohbet esnâsında, Mısır'daki bir zâviyede çektiği riyâzetlerden sıkça bahsederdi Bir ara Hasan Adlî Efendinin kalbinde Mısır'a gitmek ve hocasının bulunduğu yerlerde riyâzet sürüklemek ricası geldi Ama hocasından izin istemeye cesâret edemedi Allahü teâlânın izni ile hocası duruma vâkıf oldu ve bir sohbet esnasında Hasan Adlî'ye; Gönlünüzden geçtiği üzere saâdet ile Mısır'a gidiniz CâmiulEzher'de, gönüllerinde dünyâ sevgisi olanlardan uzaktan dur Gönül ehli olan velîlerle berâber oldiye tavsiyede bulunarak Mısır'a gitmesine müsade verdi
Hasan Adlî, Kâhire'ye bu vesileyle, İskenderiye'ye uğradı Buradaki kabirleri ve velîleri ziyâret ettikten daha sonra Kâhire'ye geçti Hocasının tavsiyesi üstüne dünyâ ehlinden uzaktan durdu CâmiulEzher'de birçok âlim ve velînin sohbetinde bulundu Bir müddet Mısır'da kaldıktan daha sonra hocasını fazla özleyip, dönmeye karar verdi Birkaç dervişle birlikte yola çıktı Yolda parası bitti Bezginlik içinde Dimyat'a vardı Dimyat'ta câmi ve büyük zâtların kabirlerini ziyâret ettiği sırada, karşısına çıkan bir zât, bir kese verip kayboldu Kesenin içinde bir mikdâr para ve küçük bir kâğıt parçası vardı Kâğıtta bu sırrı kimseye söyleme diye yazılıydı Dönüş yolculuğu sırasında Konya'ya da uğradı BuradaCelâleddîni Rûmî'nin kabrini ziyâret ederek, ruhâniyetinden istifâde etti Uzun bir yolculuktan sonradan Üsküdar'a ulaştı Sonunda hocasının dergâhına vardı ve huzûra girip el öptü Hocasının iltifâtına kavuşan Hasan Adlî, derslere devâm etti Bu sırada pekçok hallere kavuştu
Bir gün Hasan Adlî, halvethânesinde kimsesiz otururken dağıtılmış memleketleri gezen bir zât yanında girdi Bu sırada Hasan Adlî Efendiye gezip gördüğü, ibret almaya layık yerleri gâyet canlı bir şekilde anlattı Bunun üzerine Hasan Adlî Efendide onları bakmak arzusu doğduYatsı namazından sonra yan misâfirle berâber hocasının sohbetine katıldı Hocası sohbet esnâsında bir vesîle ile onlara, misâfirin bahsettiği memleketleri gösterdi Hasan Adlî Efendinin bu görüş aleyhinde hocasına olan bağlılığı daha fazla arttı
Hasan Adlî günlerini ibâdet, tâat ve zikirle geçirirken bir gün hatırına; Ne olaydı rûhânî varlıklar benim dediğimi yapaydıdiye geldi giderken bir vesîle ile hocasının huzûruna gitti Hocası tavır sırasında; Biz talebeliğimiz esnasında sizin kaldığınız odada kalırken rûhânî bir cemâat gelip bize bir kese altın getirirdi Biz kalbimizi başlıca maksaddan ayırmayıp, altınlara iltifât etmezdik Özellikle talebeye, mâsivâ bağı ile bağlı olmak yakışmaz Onlar da mâsivâdandırdiyerek, Hasan Adlî Efendinin kalbinden bozuk düşüncelerin gitmesini sağladı
Hasan Adlî Efendi, bir vakit daha sonra hocasının terbiyesinde, kemâle geldi Hocasından hilâfet ve icâzet aldıktan sonra, Balat Ferruh Kethüdâ zâviyesi şeyhliğine tâyin edildi Burada talebe geliştirmek ve insanlara içten yolu anlatmakla meşgûl oldu sonradan Şeyh Hasan Efendinin vefâtı üstüne Kocamustafapaşa Dergâhına şeyh tâyin edildi
HasanAdlî, 1617 (H1026) senesinde İstanbul'da vefât etti Kocamustafapaşa Zâviyesine defnedildi HasanAdlî Efendinin Manzum Tergibat ve Müretteb Dîvânı vardır Eserleri basılmamıştır
CİN BEYİNE SELÂM SÖYLE
Hasan Adlî Efendi bir gün talebeleri ile giderken yolda bir kasabaya uğradı Bu sırada birisi yanına gelip; Efendim âileme cin musallat oldu Her gece hanımımı alıp götürüyor Lutfedin de bu dertten kurtulayımdiye ricâda bulundu Hasan Adlî Efendi; Git cin beyine bizden selâm söyle Bizim hatırımız için bu hâtunu incitmesinlerdedi HasanAdlî oradan bir süre sonra ayrıldı Birkaç ay daha sonra seyâhat dönüşünde oraya yeniden uğradı O kişi, Hasan Adlî Efendiyi görür görmez, ellerine kapanıp; Efendim, himmetiniz ile o dertten kurtulduk O gece gelip tekrar hanımımı alıp götürdüler Lakin cin beyi kendilerine; Bundan daha sonra o hanımı getirmeyin O şeyhe bağışladıkdiye dikte vermiş Ondan daha sonra böylece bir şey olmadıdedi
1) Menâkıbı Adlî Hasan Sümbülî, Üniversite Kütüphânesi, İbnü'lEmîn, No: 2956
2) Lemezât; v1796 (Üniversite Kütüphânesi,TürkçeYazmalar Kısmı No:1894)
3) Sicillî Osmânî; c2, s131
4) Şakâyıkı Nu'mâniyyeZeyli (Atâî); s606
5) Osmanlı Müellifleri; c1, s118 *