nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Herbert Spencer Kimdir,
Herbert Spencer Biyografi,
Herbert Spencer Hayatı
Herbert Spencer 820903 yılları arasında yaşamış olan İngiliz filozofu
Temel eserleri arasında First Principles Birincil İlkeler, First Principles of Sociology Sosyolojinin Ilk İlkeleri, Social Statistics Sosyal Istatistik Bilimi, Descriptive Sociology Betimsel Sosyoloji adlı kitaplar yer alan ve fizik ve biyoloji bilimleriyle, siyasi ve toplumsal liberalizmden oldukça etkilenmiş olan Spencer ’in felsefesinin temelinde evrim düşüncesi vardır Bilimle dini uzlaştırmayı ve böylelikle de felsefeye yer açmayı amaçlayan Spencer ’a göre, felsefe tüm diğer bilimlerden genelliğiyle ayrılır Felsefedeki teorilerin varolan her şey için geçerli olduğunu öne süren Spencer, evrim öğretisini bu durumun tek istisnası olarak görmüştür
Temeller Evrim teorisinin denek olarak deneme edilebilir, savunulup temellendirilebilir bir kuram olduğunu bildiren Spencer, basitten karmaşığa, homojen olandan heterojen olana dürüst gerçekleştiğini düşündüğü evrimin, doğadaki, toplum ve ahlâki yaşamdaki örneklerini gözler önüne sermeye çalışmıştır
Epistemolojisi: Epistemoloji alanında, insan varlığının bilgisinin sınırlı olduğunu, bizim sadece fenomenleri bilebileceğimizi öne süren Spencer, bir yandan da bu fenomenlerden, her şeye karşın Bilinemez Olanı, fenomenlerin kaynağı ve evrimin temeli olan Kavranamaz Gücün varlığını çıkarsayabileceğimizi savunmuştur O, ilerlemenin bir rastlantı, insanın kontrolü altındaki bir şey olmayıp, bir yükümlülük olduğunu belirtmiş, yaşamın, içsel olanın dış çevreye uyarlanmasından, sürekli olarak ona tarafından ayarlanmasından başka bir şey olmadığını iddia etmiştir Siyaset alanında bireyciliği savunmuş, hayat, akıl ve toplumu madde, hareket ve kuvvet yoluyla açıklamaya çalışmış olan Spencer, ahlâkın doğal bir temeli olduğunu, ahlâki sonuçların genel evrim yasasını izlediğini öne sürmüştür
Etiği: Başka bir deyişle, siyaset felsefesi alarmda, eski liberalizmin en manâlı temsilcilerinden biri olan Spencer ’a kadar, devlet ve toplumun iki esas şekli vardır Askeri devlet ve endüstriyel devlet Bunlardan askeri devlet toplumsal örgütlenmenin başlangıç formu olup, ilkel ve barbardır, savaş için her zaman hazırdır Birey, burada savaşta başarı amacı için bir araçtan başka bir şey değildir Toplum sıkı ve disiplinli bir biçimde örgütlenmiştir ve her kişi militarizm ve otoriter yönetimin gerekleri için kendisine tayin edilmiş olan konumu işgal eder Şovenizmle milliyetçilik ve emperyalizmin askeri devlete zorunlu ideolojik esini sağladığını ve devletin ruhban yapısının itaat ve disiplinin önde gelen erdemler olduğunu öğretmeye yöneldiğini öne süren Spencer ’a tarafından, sanayici sınıfların iktisadi faaliyetleri devletin askeri ihtiyaçlarına bağlıdır; ekonominin hedefi daha büyük somut rahatlık yoluyla kişisel mutluluğu arttırmak yok, lakin karşılıklı gücü başarılı fetihlerle beslemektir
Spencer ’a kadar, askeri devlet kendi topraklarını genişlettikçe ve uzun bir zaman dilimi sonunda barıştırma ve istikrarı sağlayınca, yavaşça sanayici bir devlet ve toplum olmaya içten evrim geçirir Söz konusu endüstriyel devlet, askeri devletin her bakımdan karşıtıdır Bireyin toplumdaki yerini belirleyen şey, statüden ziyade, sözleşmedir Sanayici toplum ve devlette, yaşam tarzı gönüllü işbirliğine dayalı olup, kendiliğindenlik, farklılık, çeşitlilik ve mutabakatsızlık, bireyi yönetimin en yüce amacı sayma, onun en kayda değer değerleridir Bu toplumun amacı, üyelerine en fazla özgürlüğü ve lahza yüksek mutluluğu tedarik etmektir
Askeri toplumdan sanayici topluma içten ilerleme, Spencer ’a kadar, yönetimin azalması anlamına gelir, zira hükümet ‘mevcut barbarizmin bir delili ’nden diğer bir şey değildir Millet barışçı, birlikte yaşamaya gönüllü oldukları, işbirliği yapmayı öğrendikleri ölçüde sanayici toplum idealine daha çok yaklaşırlar bununla beraber, çağdaş endüstriyalizmin bizatihi kendisinin yağmacı ve yırtıcı acımasızlığın yepyeni bir şeklini gün ışığına çıkardığını göremeyen Spencer, bireyin bir niyet olmaktan ziyade, bir vasıta konumuna indirgendiğini kavrayamamıştır Tekrar Spencer, on dokuzuncu asır kapitalizminin esas erdeminin, barışsever işbirliğinden ziyade, acımasız bir militarizm olduğunu farkedememiştir
Sosyalist düşüncenin amansız bir karşıtı olan Spencer, tüm sosyalizmlerin kölelik olduğunu ’ ileri sürer Zira, ona göre, sosyalizm veya komünizmde kişi, muhakkak bir efendiye yok, bütün topluluğa esir kılınır ve kölenin efendisinin ‘tek bir birey veya bir toplum olması aralarında pek bir ayrım yoktur *
Herbert Spencer Biyografi,
Herbert Spencer Hayatı
Herbert Spencer 820903 yılları arasında yaşamış olan İngiliz filozofu
Temel eserleri arasında First Principles Birincil İlkeler, First Principles of Sociology Sosyolojinin Ilk İlkeleri, Social Statistics Sosyal Istatistik Bilimi, Descriptive Sociology Betimsel Sosyoloji adlı kitaplar yer alan ve fizik ve biyoloji bilimleriyle, siyasi ve toplumsal liberalizmden oldukça etkilenmiş olan Spencer ’in felsefesinin temelinde evrim düşüncesi vardır Bilimle dini uzlaştırmayı ve böylelikle de felsefeye yer açmayı amaçlayan Spencer ’a göre, felsefe tüm diğer bilimlerden genelliğiyle ayrılır Felsefedeki teorilerin varolan her şey için geçerli olduğunu öne süren Spencer, evrim öğretisini bu durumun tek istisnası olarak görmüştür
Temeller Evrim teorisinin denek olarak deneme edilebilir, savunulup temellendirilebilir bir kuram olduğunu bildiren Spencer, basitten karmaşığa, homojen olandan heterojen olana dürüst gerçekleştiğini düşündüğü evrimin, doğadaki, toplum ve ahlâki yaşamdaki örneklerini gözler önüne sermeye çalışmıştır
Epistemolojisi: Epistemoloji alanında, insan varlığının bilgisinin sınırlı olduğunu, bizim sadece fenomenleri bilebileceğimizi öne süren Spencer, bir yandan da bu fenomenlerden, her şeye karşın Bilinemez Olanı, fenomenlerin kaynağı ve evrimin temeli olan Kavranamaz Gücün varlığını çıkarsayabileceğimizi savunmuştur O, ilerlemenin bir rastlantı, insanın kontrolü altındaki bir şey olmayıp, bir yükümlülük olduğunu belirtmiş, yaşamın, içsel olanın dış çevreye uyarlanmasından, sürekli olarak ona tarafından ayarlanmasından başka bir şey olmadığını iddia etmiştir Siyaset alanında bireyciliği savunmuş, hayat, akıl ve toplumu madde, hareket ve kuvvet yoluyla açıklamaya çalışmış olan Spencer, ahlâkın doğal bir temeli olduğunu, ahlâki sonuçların genel evrim yasasını izlediğini öne sürmüştür
Etiği: Başka bir deyişle, siyaset felsefesi alarmda, eski liberalizmin en manâlı temsilcilerinden biri olan Spencer ’a kadar, devlet ve toplumun iki esas şekli vardır Askeri devlet ve endüstriyel devlet Bunlardan askeri devlet toplumsal örgütlenmenin başlangıç formu olup, ilkel ve barbardır, savaş için her zaman hazırdır Birey, burada savaşta başarı amacı için bir araçtan başka bir şey değildir Toplum sıkı ve disiplinli bir biçimde örgütlenmiştir ve her kişi militarizm ve otoriter yönetimin gerekleri için kendisine tayin edilmiş olan konumu işgal eder Şovenizmle milliyetçilik ve emperyalizmin askeri devlete zorunlu ideolojik esini sağladığını ve devletin ruhban yapısının itaat ve disiplinin önde gelen erdemler olduğunu öğretmeye yöneldiğini öne süren Spencer ’a tarafından, sanayici sınıfların iktisadi faaliyetleri devletin askeri ihtiyaçlarına bağlıdır; ekonominin hedefi daha büyük somut rahatlık yoluyla kişisel mutluluğu arttırmak yok, lakin karşılıklı gücü başarılı fetihlerle beslemektir
Spencer ’a kadar, askeri devlet kendi topraklarını genişlettikçe ve uzun bir zaman dilimi sonunda barıştırma ve istikrarı sağlayınca, yavaşça sanayici bir devlet ve toplum olmaya içten evrim geçirir Söz konusu endüstriyel devlet, askeri devletin her bakımdan karşıtıdır Bireyin toplumdaki yerini belirleyen şey, statüden ziyade, sözleşmedir Sanayici toplum ve devlette, yaşam tarzı gönüllü işbirliğine dayalı olup, kendiliğindenlik, farklılık, çeşitlilik ve mutabakatsızlık, bireyi yönetimin en yüce amacı sayma, onun en kayda değer değerleridir Bu toplumun amacı, üyelerine en fazla özgürlüğü ve lahza yüksek mutluluğu tedarik etmektir
Askeri toplumdan sanayici topluma içten ilerleme, Spencer ’a kadar, yönetimin azalması anlamına gelir, zira hükümet ‘mevcut barbarizmin bir delili ’nden diğer bir şey değildir Millet barışçı, birlikte yaşamaya gönüllü oldukları, işbirliği yapmayı öğrendikleri ölçüde sanayici toplum idealine daha çok yaklaşırlar bununla beraber, çağdaş endüstriyalizmin bizatihi kendisinin yağmacı ve yırtıcı acımasızlığın yepyeni bir şeklini gün ışığına çıkardığını göremeyen Spencer, bireyin bir niyet olmaktan ziyade, bir vasıta konumuna indirgendiğini kavrayamamıştır Tekrar Spencer, on dokuzuncu asır kapitalizminin esas erdeminin, barışsever işbirliğinden ziyade, acımasız bir militarizm olduğunu farkedememiştir
Sosyalist düşüncenin amansız bir karşıtı olan Spencer, tüm sosyalizmlerin kölelik olduğunu ’ ileri sürer Zira, ona göre, sosyalizm veya komünizmde kişi, muhakkak bir efendiye yok, bütün topluluğa esir kılınır ve kölenin efendisinin ‘tek bir birey veya bir toplum olması aralarında pek bir ayrım yoktur *