nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
İhtikarın sözcük anlamı, azalsın ve kıymetlensin diye bir malı saklamaktır Din deyiminde ise: İnsanların ve evcil hayvanların yiyecek ve içecekleri olan maddeleri ucuz yerlerden alıp kıymetleri yükselsin diye kırk gün bekletmektirBöyle yapan kimseye Muhtekir denir
İhtikarın 40 gün ile bağlanması, dünyaca yapılacak cinayet bakımındandır Yoksa bir gün bile ihtikare meydan veren kimse günahkar olup öbür dünya azabına hak kazanır
Bir yere ve şehre dışardan gelecek malları, şehirde özgürlük satılmaması için şehir halkı haricen karşılayarak satın elde etmek da bir nevi ihtikârdır
İhtikâr, anlamından da anlaşıldığı gibi, İmam Azam'a kadar yalnız yenecek ve içilecek maddelerde olur Ama İmam Muhammed'e tarafından, elbiselik mallarda da ihtikâr olur İmam Ebû Yusuf'a kadar de, topluma zarar veren her hangi bir maddede ihtikâr olur Altın, gümüş, demir ve diğer maddeler gibi
İhtikarın hükümlerine gelirsek: Toplumumuza zararlı olan bir ihtikâr, tahrimen mekruhtur Yüce Allah katında sorumluluğu gerektirir
İhtikârın sonu iflastır İhtikâr yapan, kendi normal yararı için toplumu zarara ve sıkıntıya sokuyor Bunun sonucu olarak da toplumun hayatına kasdetmiş oluyor Onun için yetkili idareci, ihtikâr mallarını satmasına hüküm verebilir Eğer satmaz da karşısında çıkarsa, uygun bir şekilde cezalandırılır ve o mallar ihtikârcının adına satılır
İhtikar zamanlarında yetkili olan idareci eşyaya kıymet koyabilir Şöyle oysa: Idareci veya yetkili kıldığı kimse, bir zaruret görülmedikçe, ticaret mallarına değer biçemez Bu durumda mallara Fiat belirlemekmekruhtur Çünkü ticaretin gelişmesine mani olabilir Bir hadisi şerifde buyurulmuştur: Aslında kıymet takdir buyuran, daraltan, genişleten ve rızık veren Ulu Allah'dırFakat bu malların sahihleri aşırı giderlerse ve böylece en az iki kat fiyatla satmaya başlarlarsa, yönetici ya da yetkili kılacağı kimse, bu konuda bilgi sahiblerinin fikirlerini alarak mallara fiyat koyabilir Bunda bir sakınca yoktur Hatta İmam Malik'e kadar, kıtlık yıllarında fiatları saptamak, vali yer alan zat üstüne vacib olur; İsterse fiatlarda bir aşırılık bulunmasın
Eğer bir kimse, kendi arazisinin ürünlerini hapsetmekle ihtikâr yapmış sayılmaz Çünkü bu ürünler kendisinin katıksız bir hakkıdır Buna toplumun hakkı girmez Bir kimse, kendi arazisini ekmeyebilir Bunun için ürününü de satmayabilir Fakat kıtlık ve pahalılık zamanını beklediği için günaha girer Çünkü müslümanlar kötü bir niyette bulunmuş olur
Bir diğer memleketten kendi memleketine getirmiş olduğu bir malı hapseden kimse, İmam Azam'a tarafından ihtikâr yapmış sayılmaz Çünkü toplumun hakkı, bulundukları memleketten veya o memleketin çevresinden toplanan mallarda olur bununla beraber dış memleketlerden getirilen malları satış müstahabdır Bunları hapsetmekte kerahet bulunur
İmam Ebû Yusuf'a tarafından, böyle yapan kimse de ihtikâr yapmış sayılır Bunun hakkında muhtekir işlemi uygulanır İmam Muhammed'e göre ise, adete uygun olarak dışardan getirilen malları hapsetmek (bekletmek) mekruhtur Lakin adete aykırı olarak o kadar uzak yerlerden getirilen malları bekletmek mekruh değildir Çünkü bunlarda toplumun hakkı bulunmaz
Netice itibariyle : İhtikârda hayır yoktur Bu, şefkat ve acıma duygularına abestir İnsanlık ve hayırseverlik duygularına aleyhinde olduğundan bundan kaçınmalıdır *
İhtikarın 40 gün ile bağlanması, dünyaca yapılacak cinayet bakımındandır Yoksa bir gün bile ihtikare meydan veren kimse günahkar olup öbür dünya azabına hak kazanır
Bir yere ve şehre dışardan gelecek malları, şehirde özgürlük satılmaması için şehir halkı haricen karşılayarak satın elde etmek da bir nevi ihtikârdır
İhtikâr, anlamından da anlaşıldığı gibi, İmam Azam'a kadar yalnız yenecek ve içilecek maddelerde olur Ama İmam Muhammed'e tarafından, elbiselik mallarda da ihtikâr olur İmam Ebû Yusuf'a kadar de, topluma zarar veren her hangi bir maddede ihtikâr olur Altın, gümüş, demir ve diğer maddeler gibi
İhtikarın hükümlerine gelirsek: Toplumumuza zararlı olan bir ihtikâr, tahrimen mekruhtur Yüce Allah katında sorumluluğu gerektirir
İhtikârın sonu iflastır İhtikâr yapan, kendi normal yararı için toplumu zarara ve sıkıntıya sokuyor Bunun sonucu olarak da toplumun hayatına kasdetmiş oluyor Onun için yetkili idareci, ihtikâr mallarını satmasına hüküm verebilir Eğer satmaz da karşısında çıkarsa, uygun bir şekilde cezalandırılır ve o mallar ihtikârcının adına satılır
İhtikar zamanlarında yetkili olan idareci eşyaya kıymet koyabilir Şöyle oysa: Idareci veya yetkili kıldığı kimse, bir zaruret görülmedikçe, ticaret mallarına değer biçemez Bu durumda mallara Fiat belirlemekmekruhtur Çünkü ticaretin gelişmesine mani olabilir Bir hadisi şerifde buyurulmuştur: Aslında kıymet takdir buyuran, daraltan, genişleten ve rızık veren Ulu Allah'dırFakat bu malların sahihleri aşırı giderlerse ve böylece en az iki kat fiyatla satmaya başlarlarsa, yönetici ya da yetkili kılacağı kimse, bu konuda bilgi sahiblerinin fikirlerini alarak mallara fiyat koyabilir Bunda bir sakınca yoktur Hatta İmam Malik'e kadar, kıtlık yıllarında fiatları saptamak, vali yer alan zat üstüne vacib olur; İsterse fiatlarda bir aşırılık bulunmasın
Eğer bir kimse, kendi arazisinin ürünlerini hapsetmekle ihtikâr yapmış sayılmaz Çünkü bu ürünler kendisinin katıksız bir hakkıdır Buna toplumun hakkı girmez Bir kimse, kendi arazisini ekmeyebilir Bunun için ürününü de satmayabilir Fakat kıtlık ve pahalılık zamanını beklediği için günaha girer Çünkü müslümanlar kötü bir niyette bulunmuş olur
Bir diğer memleketten kendi memleketine getirmiş olduğu bir malı hapseden kimse, İmam Azam'a tarafından ihtikâr yapmış sayılmaz Çünkü toplumun hakkı, bulundukları memleketten veya o memleketin çevresinden toplanan mallarda olur bununla beraber dış memleketlerden getirilen malları satış müstahabdır Bunları hapsetmekte kerahet bulunur
İmam Ebû Yusuf'a tarafından, böyle yapan kimse de ihtikâr yapmış sayılır Bunun hakkında muhtekir işlemi uygulanır İmam Muhammed'e göre ise, adete uygun olarak dışardan getirilen malları hapsetmek (bekletmek) mekruhtur Lakin adete aykırı olarak o kadar uzak yerlerden getirilen malları bekletmek mekruh değildir Çünkü bunlarda toplumun hakkı bulunmaz
Netice itibariyle : İhtikârda hayır yoktur Bu, şefkat ve acıma duygularına abestir İnsanlık ve hayırseverlik duygularına aleyhinde olduğundan bundan kaçınmalıdır *