Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

İlm-i Kelam Dersleri

İlm-i Kelam Dersleri
0
132

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
37
F-D Coin
19
1 DERS

İLMİ KELÂM NEDİR ?

İlmi Kelâm: İslam kanunu üzerine Cenabı Hakkın zat ve sıfatından, risalet ve nübüvvetten, mebde’ ve meâd itibariyle kâinatın hallerinden bahseden ilimdir

İlmi Kelâm Zatı İlahi ve Sıfâtı İlâhiden bahseder

Gaye ve maksadı: Dünya ve Ahiret saadetine ulaşmaktır

İslam’da Kelâm ilmi akıl yolu ile ve İslâmî deliller ile İslam itikadını ortaya koymaya çalışan ilim dalıdır Akaid, İslam düşüncesi ile birçok açıdan bağdaşmayan Eflatuncu (Platon) ev Aristocu (Aristoteles) felsefe akımına karşı doğmuştur Hicretin ilk yüzyılı sonlarına doğru ortaya çıkmıştır

Önceleri İlmi Tevhid ve İlmi Sıfat olarak adlandırılmıştır

Kelâm ilminin tesisi ve genişlemesi üç devrede ele alınabilir

Birinci devrede, Ehli Sünnet âlimleri batıl inançlarla mücadele etmek için Tevhid ilmini sistemli bir şekle sokmuşlardır İmamı A’zam ebu Hanife (rh) Fıkhı Ekber isimli eserinde Ehli Sünnet görüşlerini savunmuştur O devirde başta Mutezile olmak üzere bir takım bozuk fırkalar Ehli Sünnetin itikâdî görüşlerini çürütmek için bir ilim oluşturdular ve buna Kelâm adını verdiler Mutezile mezhebinin kurucusu Vasıl bin Ata; İbrahim Nazzam, Ebu Huzeyl gibi mezhebin ileri gelenleri Kelâm sahasından ilk eserleri verdiler Bu devirde Kelâm ilmi bidat ehlinin batıl görüşlerini savunmak için bir vesile olduğundan Ehli Sünnet âlimleri bu ilimlerin öğretilmesine karşı çıkmış ve kötülemişlerdir Bu devirde Ehli Sünnet görüşlerini Tevhid ilmi, Ehli Sünnet dışındakilerde görüşlerini Kelâm ilmi adı altında açıklamışlardır Bu devir 10yya kadar sürmüştür

İkinci devrede Ehli Sünnet âlimlerinden Abdullah bin sad elKüllab (öl854) Mutezile ve Cühemiyye mezhebleri mensupları ile yaptığı mücadelelerde kelam ilminden yararlandı İşte bu devre içinde Ehli Sünnet vel Cemaat mezhebinin Kelâm ilmi Ebu Hasan elEş’ari tarafından kuruldu Ehli Sünnet vel Cemaat mezhebinin iki imamından biri olan İmam Ebul Hasanil Eş’ari büyük bir fıkıhçı olup önceleri bozuk bir fırka olan Mu’tezile mezhebinden idi Daha sonra bu dönüşünü bir Cuma günü Basra’da yüksek sesle minberden ifade ederek ilan etmiştir Birçok eserleri vardır En meşhurları: Muciz, İzahı El Burhan, Et Tebyin an Usul EdDin dir Sahabe olan Ebu Musa ElEş’ari (ra) neslinden olan İmam Eş’ari, Hicri 260 senesinde dünyaya gelmiş, 324 senesinde vefat etmiştir Bağdat’ta medfundur İmam Eş’ari’den sonra Ehli Sünnet Kelâmı Kadî Ebu Bekri Bâkillâni tarafından genişletildi Bâkillâni (öl1013) mantık ve felsefeden yararlanarak kelam ilminde yeni görüşler ortaya koydu

Yine bu ikinci devre içinde İmam Ebu Mansur Muhammed Matüridi tarafından Ehli Sünnet vel Cemaat mezhebinin ikinci itikad mezhebi olan Maturidiyye kuruldu Maturidiyye, Rafıza ve Karamıta gibi bozuk mezheplerle mücadele etti

Üçüncü devre İmam Gazali (1058–1112) ile başladı İmamı Gazali kendinden önceki kelam âlimlerinin eserlerini, mezheblerin görüşlerini ve İslam Akaidcilerinin görüşlerini inceledi Kelâm ilminin metodunda bazı değişiklikler yaptı Bu devirden sonra gelen Kelâm Âlimlerine Müteehhirin, önce gelenlere ise Mütekaddimin denmiştir

Bu derste cevaplanması icap eden sualler

1 İlimi Kelâmı tarif ediniz
2 İlimi Kelâm neden bahseder?
3 İlimi Kelâm’ın gayesi nedir?
4 Kelâm ilmini ilk kimler ne için kullanmışlardır?
5 Ehli Sünnet’in kelam ilmini kim vaz etmiştir? (oluşturmuştur)

2 DERS

İlmi Akaid, İslam’ın itikad cihetini ele alır Amel ile ilgili mevzulardan bahsetmez Akaid dinin asıl kaidelerini (Usulü) çok az ve veciz sözlerle ifade eden düsturlardır Akaid ilminden başka birde Usul ilmi vardır ki Usul: Kendinden başka bir şeye muhtaç olmayan veya başkaları kendine muhtaç olan demektir İlmi Kelâm hakikatte bir ilim olmaktan çok bir takım düsturlardır ki bunlar ilmi Usule mukaddime (giriş) cümlesindendir
İlmi Akaid’de telif edilen eserlerden en meşhurları ise Necmüddin Ömer unNesefi in eseridir Bu esere birçokları tarafından şerh ve haşiyeler yazılmıştır Bilhassa Sa’deddin Mes’ûd Bin Ömer (Allâmei Teftâzânî) tarafından yazılan Şerhi Akaid meşhurdur

Necmüddin Ömer unNesefi’nin metni akaid’i, itikadların doğrudan doğruya ifadesi şeklinde ve madde madde yazılmıştır Müellif tarafından çok az İlmi Kelâm ıstılahatı (terminolojisi) kullanılmış ve bunlara da kısa izahlar verilmiştir

Ömer unNesefî: İsmi; Necmüddin Ebu Hafs Ömer bin Muhammed’dir Hicri 461 (m 1069) ‘da İran’ın Faris vilayetindeki Nesef kasabasında doğmuştur Hanefi mezhebinde İmam idi Kelâm, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Nahiv, âlimi olup hafız idi İlminin çokluğu ve cinlere de fetva vermesinden dolayı “Müftiyüs Sekaleyn unvanı verildi Zekâsı ve hafızası çok kuvvetli idi İnsanların saadet ve selamete kavuşması için yüzden fazla eser vermiştir Bunların en meşhurları “Akaidi Nesefi , “Zahîre, “Tefsiri Teysir, “Erbaini Selmani, Tarihi Buhara, “Kitabül Meşari’dir Hicri 537 (m 1142) de Semerkant’ta vefat etmiştir

Bu derste cevaplanması icap eden sualler

1 Nesefi Akadininin musannıfı (yazarı) kimidir?

3 DERS

ÖMERUN NESEFİ TERCÜMESİ

Ehli Hak (Ehli Sünnet vel Cemaat) dedi ki: Eşyanın hakikati (aslı) sabittir (1) Buna dair bilgi mevcuttur Sufestaiyye (felsefeciler) buna muhaliftirler(Onlara göre eşyanın hakikati ya yoktur ya da bilinemez)

Bir meselenin müzakeresine başlanırken önce hangi çerçevede meselenin müzakere edileceğine karar verilir Bu sebeple ilmi kelama başlanırken önce eşyanın (varlığın) aslından başlanmıştır Felsefecilerin öncelikle tartıştıkları mevzu “varlık problemidir

1 Bir şeyin aslı yoktur, hayalden ibarettir diyenler
2 Bir şeyin aslı sabit değildir, biz ne dersek odur diyenler,
3 Bir şeyin aslı nedir bilinemez diyenler olmuştur

Mevcut olan bir şeyin var olup olmadığını tartışan, meselâ bir masanın var olup olmadığını tartışan ya da bu masa hayaldir bunun aslı “idealar âlemindedir diyen bir kimse ile Allah’ın zatı ve sıfatı hakkında konuşmak imkânsızdır Bu sebeple meseleye eşyanın hakikati ile başlanmıştır

Bundan sonra kullanılacak olan delillerin neler olacağı meselesi gelir Doğru bilginin mümkün olduğunun kabul edilmesi şarttır İlim sahibi olmak mümkün değildir diyen, her şeye şüphe ile yaklaşan kimseye de bir şey anlatılamaz Zira en kati delile bile acaba diye burun kıvıracaktır İşte şimdi mahlûkatın ilim elde etme yolları açıklanacaktır

Mahlûkat için ilim sebepleri (Bilgi kaynakları) üçtür

1 Havassı selime (Sağlıklı beş duyu) Bununla, mevcut cisim ve araz olan şeyler bilinir

2 Doğru haber Bununla geçmişte olan ve gelecekte olacak olan şeyler bilinir

3 Akıl Bu akıl, Aklı kâmildir Bununla Allâh’ü Teâlâ bilinir Bu sebeple hiç peygamber görmemiş, kitap görmemiş, kendisine Allah’ın daveti ulaşmamış olan bir kimse olsa bile onun aklı ile kendini yaratan bir kudretin olduğunu bilmesi ve buna inanması şarttır

Duyular beş tanedir ki: İşitmek, görmek, koklamak, tatmak, dokunmaktır Bu hislerden her biri, kendi özellikleri ile ilgili alanda bilgi veriri İşitmek, tatmak, koklamak gibi

Beş duyu ile elde edilen bilginin makbul olması için; Duyunun sağlıklı olması lazımdır Yani sağır kimsenin duydum diye verdiği habere itibar edilmez Her duyu kendi alanında bilgi verir İşittiği bir sesten yola çıkarak bir şeyin rengini tarif eden kimsenin verdiği habere itibar edilmez

Bu derste cevaplanması icap eden sualler

1 Ehli Hakk kimdir?
2 Mahlûkat için esbabı ilim kaçtır?
3 Duyu organları ile elde edilen ilmin geçerli olmasının şartları nelerdir?

Dipnotlar:
(1) Hak katında eşyanın hakikati sabittir Görünen şey her ne ise gerek canlı gerek cansız elbette bir hakikati vardır
Hakikati olan şey iki gruptur

1 Vacibül Vücud (Var olması şart olan) Allah’ü Tealanın zatı, isimleri ve sıfatlarıdır
2 Mümkinül Vücud (Var olması mümkün olan şey) Vacibül Vücud dışında kalan her şeydir Yani Allah’tan başka her şeydir Bu da iki çeşittir
a Zatiyyat
b Araziyyat

4 DERS

Doğru haber iki çeşittir

1 Mütevatir haber: Yalan üzerine ittifak etmeleri (birleşmeleri) mümkün olmayan bir topluluğun verdiği haberdir Bu haber, zaruri bilgiyi yani doğruluğuna aklın açıkça hükmettiği bilgiyi gerektirir Geçmiş zamanlardaki sultanları ve uzak beldeleri ve şehirleri bilmek gibi

2 Mucize göstererek peygamber olduğunu ispat etmiş Resullerin vermiş olduğu haberdir Bu haber, delili ile bilgiyi gerektirir (yani bu şekilde elde edilen bir bilgi delile dayanmalıdır)

Bu delilden maksat resul olduğunu iddia eden zatın göstereceği mucizedir Resul, bir delil olan mucize ile risaletini isbat ettikten sonra verdiği her haber, Haberi Mütevatir gibi ilim ve yakin ifade etmekte kat’i ve zaruridir

Mucize: Kendisinin Allah tarafından gönderilen bir resul olduğunu iddia eden kişinin doğruluğunu göstermek maksadı ile alışılagelmiş olan şeylere zıt bir hâli göstermesidir

Bu haber ile sabit olan bilgi geçerlilik, zorunluluk ve kalıcılıkta Mütevatir haber ile sabit olan bilgiye benzer

Mütevatir haber ile sabit olan bir bilgi nasıl anlaşılıyor ve kabul ediliyorsa haberi rasül ile sabit olan bir bilgi de aynı kuvvette kabul edilir Nasıl bugün kimse 3000 sene önce yaşamış Firavunları inkâr etmiyorsa, dünyanın çok uzak beldelerini gidip görmese de var olarak biliyor ve kabul ediyorsa peygamberlerin verdiği haberi de mesela cennet, cehennem, kıyamet gibi hususları da aynı şeklide kabul etmek mecburidir

Akılda diğer iki delil gibi bilgi kaynağıdır

Akıl ile ilk bakışta anlaşılan ilim zaruri (kabulü mecburi) bir ilimdir Bir şeyin tamamının parçasından büyük olması gibi

Akıl ile ilk başta anlaşılmayıp deliller yoluyla elde edilen ilim ise iktisabî (Çalışma ile elde edilmiş) bir ilimdir (Duman gördüğünde orada ateş olduğunu bilmek)

İlham ise (Feyz yolu ile bir mananın kalbe gelmesi), Ehli Sünnete göre umum için bir şeyin doğruluğunu bilmeye sebep değildir
İlham yolu ile elde edilen bilgi her ne kadar sahibi için delil kabul edilse de başkası için sağlıklı ve kabulü mecburi bir bilgi değildir

Bu derste cevaplanması icap eden sualler

1 Haberi Sadık kaç çeşittir? Açıklayınız
2 Akıl ile elde edilen ilim kaç kısımdır?
3 İlham nedir?
4 İlham esbabı ilimden midir? Açıklayınız

5 DERS

Âlem (Kâinat) bütün parçalarıyla sonradan yaratılmıştır Çünkü âlem, a’yân ve a’razdan oluşur

A’yân: Başlı başına mevcut olandır Buda birçok parçadan meydana gelir (Mürekkep) Cisim gibi Ya da parçalardan meydana gelmez (Gayri mürekkep) cevher gibi Cevher: Parçalanamayan en küçük parçadır

Cevher için daha önceleri “Atomdur diyenler olmuştur Atomun parçalanmasından sonra bu hakikatin yok olduğu iddia edilmiştir Burada asıl ifade edilen şey atom, ya da onun parçaları değildir Parçalanamayan en küçük parça vardır Ve maksud olan budur

A’raz ise başlı başına mevcut olmayan şeydir Cisimlerde ve cevherlerde ortaya çıkar Renkler, biçimler, tatlar ve kokular gibi

Âlemin yaratıcısı ancak Allahü Tealadır Allahü Teala birdir Kadimdir(Evvelinde yokluk geçmemiştir) Diridir Kadirdir (Gücü her şeye yeter) Her şeyi bilicidir Her şeyi işiticidir Her şeyi görücüdür İrade sahibidir Araz değildir Cisim değildir Cevher değildir Suret değildir Hudutları (boy, en gibi) yoktur Adedi yoktur Birdir, tekdir Bir şeyin parçası değildir Parçası olan bir şeyin bütünü de değildir Birçok şeyden meydana gelmiş de değildir Sonu yoktur Cinsiyeti yoktur Keyfiyeti (renk, koku, tat, sıcaklık, soğukluk, yaşlık, kuruluk gibi özellikleri) yoktur Bir mekânda bulunmaz Üzerinde zaman mefhumu geçerli değildir Ona hiçbir şey benzemez Onun ilim ve kudreti dışında hiçbir şey yoktur

Allah Celle Celalühünün kendisinde bulunan ezeli sıfatları vardır Bu sıfatlar kendisinin ne aynısıdır, nede başkasıdır

Kişinin aynaya ya da suya akseden görüntüsü onun ne bizzat kendisidir Ne de ondan başka bir şeydir Bunun gibi Allah’ın sıfatları zatının ne bizzat aynısıdır, ne de başkasıdır Eğer zatının aynısı olsaydı Allah CC hâşâ birçok parçalardan mürekkep bir şey olurdu Hâlbuki Allah Cisim değildir Eğer sıfatları zatından başka bir şey olsaydı o zaman birçok ilahın varlığını kabul etmek gerekirdi Yani bir Allah var bir de yaratan var, bir Allah var bir de gören var, bir Allah var bir de işiten var demek gerekirdi ki bu ilahların çoğalması demektir Hâlbuki Allah’dan başka ilah yoktur

Bu sıfatlar: İlim, Kudret, Hayat, Kuvvet, (Kudret manasına), Semi (işitmek), Basar (görmek), İradet (dilemek), Meşiyyet (İrade manasına) Fiil (2), Yaratmak, Rızk vermek, Kelâm (konuşmaktır) Allah söz ile konuşur Bu sıfat Onun için ezeli bir sıfattır Allah’ın konuşması (bizim kullandığımız gibi ) harfler ve sesler ile değildir Kelâm sıfatı susmaya ve konuşamamaya zıttır Allah’ı Teala Kelâm sıfatı ile konuşur, emreder, yasaklar, haber verir (3)

Bu derste cevaplanması icap eden sualler

1 Âlem kaç kısımdır?
2 Âlem muhdes midir?
3 Âyan nedir?
4 Â’raz nedir?
5 Cevher nedir?
6 Allah Celle Celalühü’nün kelam sıfatını anlatınız

Dipnotlar
(2) Tekvin sıfatının bir ismi de sıfatı fi’liyyedir
(3) Allah’ü Tealanın sıfatları üç kısımdır

1 Sıfatı Selbiyye: Allah’ü Tealanın zatına layık olmayan sıfatlardır Mesela: yemek, içmek, giymek, bir şeye benzemek, çocuğunun olması, mekana ihtiyaç gibiBunlar Allah’ü Tealada asla bulunmaz
2 Sıfatı Müteşabihat Bu sıfatlar Allah’ta vardır Lakin bu sıfatları zahiri olarak anlaşıldığı şekli ile anlamak caiz değildir Zira noksanlık gerektirir Bu sıfatların olduğu bilinir ancak ne şeklide oluğu meçhuldür İman vaciptir İnkar küfürdür Sual ise bidattir O sıfatların manalarını ancak Allah, Resulü ve onun bildirdikleri bilir Müteşabihat’a misal: “Errahmanü Alel Arşisteva, “Yedullahi fevka eydihim, “vech, “nefs, “isba’, “kadem, “nüzul, “gurb, “bu’d gibi Bu müteşabihatı ancak Allah ve resulü söylemeye haizdir Onlardan başka kimse bu tarz bir müteşabihat söyleyemez Söylerse bidat ile hükmolunur
3 Sıfatı Sübutiyye’dir Bu da iki kısımdır

a Sübutiyyei Zâtiye: Allah’ü Tealada var olan zıttı muhal olan sıfatlardır Hayat, ilim, semi, basar, İradet, kudret, kelam gibi
b Sübutiyyei Mağliyye’dir Ona tekvin de denir Bu sıfat hem kendi hem de zıttı olmayı haizdir Mesela Allah bir kulunu ihya (diriltirken) ederken diğerini öldürür Bir kuluna izzet verirken diğerine zillet verir Bir kulunu zengin ederken diğerini fakir eder



 

Similar threads

FIKIH İLMİ ve İLMİHÂL KİTAPLARI İnsanların yapması ve yapmaması lâzım olan işleri bildiren ilme Fıkıh ilmidenir Dînin hükümlerini bilen müctehid âlimlere de Fakîhdenir Fıkıh bilgilerini derin âlimler, Kur'ânı kerîmden ve hadîsi şerîflerden çıkarmışlardır Din bilgileri ancak fıkıh...
Cevaplar
0
Görüntüleme
188
1 Allahü teâlânın subûtî sıfatlarından Her şeyi bilmesi Allahü teâlânın sıfatları, işleri, kendi gibi akılla anlaşılmaz ve anlatılamaz İnsanların sıfatlarına, işlerine hiç benzemez ve uymaz On sekiz sıfatı vardır Bunlara sıfatı sübûtiyye denir Bunlardan biri İlim sıfatıdırBu sıfatı da kendi...
Cevaplar
0
Görüntüleme
155
Tarih içinde izine rastlanmadigi halde, günümüzde birçok firka ve fikir akimi dikkat çekmektedir Modernistler, Reformistler, Ehli Kur'an (Kur'aniyyun, Mealciler) ve Islâm'in saf haline dönme iddiasinda bulunan Selefîler bunlardan baslicalaridir Günümüzde ilmin zayiflamasi ve dogru ile...
Cevaplar
0
Görüntüleme
115
Kur'anı Kerim Allah’ın kelamıdır Kur’ânı Kerim vayh ile peygamberimize (asv) inzal edilmiş, peygamberimizin mübarek lisanından öğrenilmiş, mushaflara yazılmış ve kitap haline getirilmiştir, ezberlenerek kalplerde hıfzedilmiş ve lisanlarda okunmaktadır Kur'anı Kerimden maksat Allahu Tealânın...
Cevaplar
0
Görüntüleme
119
Biz Hayal miyiz? Dünyamız hayal mi? Gördüklerimiz hayal mi? Okuduklarımız hayal mi? Dostlarımız, düşmanlarımız birer hayal mi? Yiyip içtiklerimiz, gezip gördüklerimiz birer kuruntu mu? Şimdiye kadar bildiğimiz ve inandığımız şeyler temelinden yanlış mıydı? MADDENİN hayalden ibaret...
Cevaplar
0
Görüntüleme
147
858,506Konular
983,055Mesajlar
33,112Kullanıcılar
fekaSon üye
Üst Alt