Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

İmam-ı Muhammed Gazali

Hoş geldin! ardaakdmr tarafından topluluğumuza katılmaya davet edildiniz. Kaydolmak için lütfen burayı tıklayın.
İmam-ı Muhammed Gazali
0
223

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
37
F-D Coin
19
İslam âlimlerinin en büyüklerindendir İsmi Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin Ahmed’dir Künyesi Ebu Hâmid, lakabı Huccetülİslam ve Zeyneddin’dir Gazali nisbesiyle meşhurdur Müctehiddi İctihadı, Şafii mezhebine uygun oldu

İran’ın Tus şehrinin Gazal kasabasında 1058 (h450) yılında doğdu Babası fakir ve salih bir zattı Âlimlerin sohbetlerinden hiç ayrılmazdı Elinden geldiği kadar, onlara yardım ve iyilik eder ve hizmetlerinde bulunurdu Âlimlerin nasihatini dinleyince ağlar ve Allahü teâlâdan kendisine âlim olacak bir evlat vermesini yalvararak isterdi Babası yün eğirip, Tus şehrinde bir dükkanda satardı Vefatının yaklaştığını anlayınca, oğlu Muhammed Gazali’yi ve diğer oğlu Ahmed’i hayır sahibi ve zamanın salihlerinden bir arkadaşına, bir miktar mal vererek vasiyet etti ve ona dedi ki:
“Ben kendim, âlim bir kimse olamadım Bu yolla kemale gelemedim Maksadım, benim kaçırdığım kemal mertebelerinin, bu oğullarımda hasıl olması için yardım etmenizdir Bıraktığım bütün para ve erzakı, onların tahsiline sarf edersin!

Arkadaşı vasiyeti aynen yerine getirdi Babasının bıraktığı para ve mal bitinceye kadar, onların yetişme ve olgunlaşmaları için çalıştı Sonra onlara; “Babanızın, sizin için bıraktığı parayı tahsil ve terbiyenize harcadım Ben fakirim param yoktur Size yardım edemeyeceğim Sizin için en iyi çareyi, diğer ilim talebeleri gibi medreseye devam etmenizde görüyorum dedi Bunun üzerine iki kardeş medreseye gittiler ve yüksek âlimlerden olmak saadetine kavuştular

İmamı Gazali, çocukluğunda fıkıhtan bir miktarını kendi memleketinde okudu Sonra Cürcan’a gitti İmam Ebu Nasr İsmaili’den bir müddet ders aldı Sonra Tus’a döndü Cürcan’dan Tus’a dönerken başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatır:
“Bir grup yol kesici karşımıza çıktı Yanımda olan her şeyimi alıp gittiler Arkalarından gidip kendilerine yalvardım Ne olur işinize yaramayan ders notlarımı bana verin Reisleri; “Onlar nedir? Nasıl şeylerdir? diye sorunca; “Onları öğrenmek için memleketimi terk ettim, gurbetlere gittim Filan yerdeki birkaç tomar kağıtlardır dedim Eşkıyaların reisi güldü; “Sen o şeyi bildiğini nasıl iddia ediyorsun, biz onları senden alınca ilimsiz kalıyorsun dedi ve onları bana geri verdi Sonra düşündüm, Allahü teâlâ, yol kesiciyi beni ikaz için o şekilde söyletti, dedim Tus’a gelince üç yıl bütün gayretimle çalışarak, Cürcan’da tuttuğum notların hepsini ezberledim O hâle gelmiştim ki, yol kesici önüme çıksa, hepsini alsa, bana zararı dokunmazdı

Memleketinde geçirdiği bu üç seneden sonra, tahsiline devam etmek için o zamanın büyük bir ilim ve kültür merkezi olan Nişabur’a gitti Zamanın büyük âlimlerinden olan İmamülHarameyn Ebu’lMeâli elCüveyni’nin talebesi oldu Üstün zekasını ve çalışkanlığını gören hocası ona yakın alaka gösterdi Burada usuli hadis, usuli fıkıh, kelam, mantık, hukuk ve münazara ilimlerini öğrendi Ebu Hâmid erRezekani, Ebu’l Hüseyin elMervezi, Ebu Nasr elİsmaili, Ebu Sehl elMervezi, Ebu Yusuf enNessâc gibi devrin büyük âlimleri belli başlı hocalarıdır

Nişabur’da tahsilini tamamlayınca, büyük bir ilim ve edebiyat hâmisi olan Selçuklu veziri üstün devlet adamı Nizamülmülk’ün daveti üzerine Bağdat’a gitti Nizamülmülk’ün topladığı ilim meclisinde bulunan zamanın âlimleri, imamı Gazali hazretlerinin ilminin derinliğine ve meseleleri izah etmekteki üstün kabiliyetine hayran kaldıklarını itiraf ettiler O zaman ortaya çıkan sapık fırkaların mensupları, onun yüksek ilmi ve en zor, en ince mevzuları en açık bir şekilde anlatması, hitabet ve izah etme kabiliyetinin yüksekliği, zekasının parlaklığı karşısında perişan oluyorlar ve tutunamıyorlardı

Bu sırada otuz dört yaşında bulunan imamı Gazali hazretlerinin İslamiyet’e yaptığı büyük hizmetleri gören Selçuklu veziri Nizamülmülk, şimdiki tabirle, onu Nizamiye Üniversitesi rektörlüğüne tayin etti Bu üniversitenin başına geçen imamı Gazali hazretleri, üç yüz seçkin talebeye lüzumlu olan bütün ilimleri öğretti Yetiştirdiği talebelerin had ve hesabı yoktu Ebu Mansur Muhammed, Muhammed bin Esad etTusi, Ebu’lHasan elBelensi, Ebu Abdullah Cümert elHüseyni talebelerinin meşhurlarındandır Bir taraftan da kıymetli kitaplar yazan imamı Gazali hazretleri, ilim ehli, devlet adamları ve halk tarafından büyük bir muhabbet ve hürmet gördü Şöhreti gün geçtikçe arttı Nizamiye Üniversitesinde bulunduğu yıllarda, Kitabü’lBasit filFüru, KitabülVesit, ElVeciz, MeahizülHilâf adlı kitaplarını yazdı

Ayrıca İsmailiyye adındaki sapık fırkanın görüşlerini çürütmek için Kitabu FedâihilBâtınıyye ve FedâililMüstehzariyye adlı eserini yazdı Yine bu sırada Rumcayı öğrenerek felsefecilerin sapıklığını ortaya koymak için eski Yunan ve Latin filozoflarının kitaplarının aslı üstünde üç sene titizlikle incelemeler yaptı Bu incelemeleri esnasında ve neticesinde felsefecilerin maksatlarını açıklayan Mekâsidül Felâsife kitabı ile felsefecilerin görüşlerini reddeden TehâfütülFelâsife kitabını yazdı Avrupalı filozoflar, o asırda dünyanın tepsi gibi düz olduğunu iddia ederek, ilimlerini ve felsefelerini böyle yanlış bilgiler üstüne kurarken, imamı Gazali hazretleri dünyanın yuvarlak olduğunu, karaciğerde kanın zehir ve mikroplardan temizlenip tazelendiğini, safra ve lenfle zararlı madde eriyiklerinin burada kandan ayrıldığını bu işte dalağın, böbreklerin ve safra kesesinin rollerini, kanın madde miktarlarındaki oranın değişmesi ile sıhhatin bozulacağını, bugünkü fizyoloji kitaplarında yazdığı gibi, delillerle ispat etti Ayrıca diğer fen ilimlerinde de Avrupalıların bilmedikleri doğru bilgilere kitaplarında yazıp yer verdi

İmamı Gazali hazretleri, felsefecilerle ilgili bu çalışmalarını ElMunkızu Aniddalâl kitabında şöyle anlatmaktadır:

“İşte şimdi filozofların ilimlerinin hikayesini dinle: Onları birkaç sınıf, ilimlerini de birkaç kısım hâlinde gördüm Onlara, çokluklarına ve eskileri ile yenileri arasında doğruya yakınlık ve uzaklık farkına rağmen, küfür ve ilhâd damgasını vurmak lazımdır Filozoflar fırkalarının çokluğuna ve çeşitliliğine rağmen, Dehriyyun, Tabiiyyun ve İlahiyyun olmak üzere üç kısma ayrılırlar Dehriyyun sınıfı eski filozoflardan bir zümredir Yaratıcının varlığını inkâr ederler, bunlar zındıktır Tabiiyyun; bunlar da ahiretin mevcudiyetini kabul etmediler Cenneti Cehennemi, kıyameti ve hesabı inkâr ettiler Bunlar da zındıktır Üçüncü sınıf olan İlahiyyun, daha sonra gelen filozoflardır Bunlar ilk iki sınıfı red etmişlerse de kendilerini bid’at ve küfürden kurtaramamışlardır Üçüncü kısımdan olan bu filozoflar, kendilerinden önce gelenlerin yanlışlarını açık seçik göstermek ve bir yaratıcının olduğunu söylemekle beraber Peygamberlere inanmadıkları için küfürde kalmışlardır Çünkü küfürden kurtulmak için Peygamberlere ve onların bildirdiklerine inanmak da şarttır

İmamı Gazali hazretlerinin felsefecilerin görüşlerini çürütmek ve itikadlarına, felsefe karıştıran sapık fırkalara cevap vermek için yaptığı bu çalışmasını işiten bir takım kimseler, onu felsefeci zannetmişlerdir Bunun sebebi, felsefe ile tefekkür arasındaki mühim farkı bilmemek olabilir Felsefeciler aklı rehber edinmişlerdir Mütefekkirler ise aklı kullanmakla beraber, akla da rehber olarak Peygamberleri ve onların bildirdiği imanı almışlardır Göz için ışık ne ise, akıl için iman odur Işık olmayınca göz göremediği gibi iman olmayınca akıl da doğru yolda yürüyemez İmamı Gazali hazretleri, filozof değil müctehiddir Zaten İslamiyet’te felsefe ve filozof olmaz İslam âlimi olur İslam dininde felsefenin üstünde İslam ilimleri, filozofun üstünde de İslam âlimleri vardır

İmamı Gazali hazretleri, bu çalışmalarından sonra, yerine kardeşi Ahmed Gazali’yi vekil bırakarak Nizamiye Üniversitesindeki görevine ara verdi ve Bağdat’tan ayrıldı Çeşitli ilmi çalışmalar ve seyahatler yaptı Şam’da kaldığı iki yıl içinde en kıymetli eseri İhyâuUlumiddin’i yazdı Daha sonra Kudüs’e gitti Burada Bâtıni denilen sapık fırkaya karşı Mufassıl’ulHilâf, CevâbulMesâil ve Allahü teâlânın Esmâi Hüsnâ denilen isimlerini anlatan El Maksad ülEsmâ adlı eserini yazdı Kudüs’te bir müddet kaldıktan sonra hacca gitti Haccını müteakiben Bağdat’a döndü Nizamiye Üniversitesinde, Şam’da yazdığı İhyâ’sını kalabalık bir talebe kitlesine ders olarak okuttu Bu seferki tedris hayatı uzun sürmedi Doğduğu yer olan Tus’a gitti Burada yine Bâtınilere karşı EdDercülmerkum kitabı ile ElKıstâsulMüstakim, FaysalutTefrika, Kimyâı Seâdet, Nasihât ülMüluk ve Et TibrulMesbuk adlı kıymetli eserlerini yazdı On sene kadar süren bu hizmetlerinden sonra Selçuklu veziri FahrülMülk’ün ricası üzerine bir müddet daha Nizamiye Üniversitesinde ders verdi Tasavvufu anlatan MişkâtülEnvâr adlı eserini de bu sırada yazdı

İmamı Gazali hazretlerinin tasavvufta mürşidi, Silsilei aliyyenin büyüklerinden olan Ebu Ali Farmedi hazretleridir Onun huzurunda kemale geldi Zahir ilimlerinde eşsiz âlim olduğu gibi, tasavvuf ilimlerinde (evliyalık ilimlerinde) de mürşid (yol gösterici) oldu Her iki ilimde, Peygamberimizin vârisi oldu Kısa bir müddet daha Nizamiye Üniversitesinde ders verdikten sonra doğduğu yer olan Tus’a döndü Elli beş sene gibi kısa bir ömür süren imamı Gazali hazretleri, ömrünün son yıllarını Tus’ta geçirdi Burada evinin yakınına bir medrese ve bir de tekke yaptırdı Günleri insanları irşâd etmekle geçti Elli yaşını aştığı bu sıralarda ElMunkızu Aniddalâl, fıkhın kaynaklarına (Usuli fıkha) dâir ElMustesfâ ve selefi salihine (Ehli Sünnet itikadına) tâbi olmayı anlatan İlcâmü’lAvâm an İlmilKelam adlı eserlerini yazdı

İmamı Gazali hazretlerinin yaşadığı devirde İslam âleminde siyasi ve fikri bakımdan büyük bir kargaşalık hüküm sürüyordu Bağdat’ta Abbasi halifelerinin hakimiyeti zayıflamaya yüz tutmuştu Bunun yanında Büyük Selçuklu Devletinin sınırları genişliyor ve nüfuzu artıyordu İmamı Gazali hazretleri, bu devletin büyük hükümdarları Tuğrul Beyin, Alparslan’ın ve Melik Şahın devirlerini yaşadı Melik Şahın kıymetli veziri Nizamülmülk, hem savaş meydanlarında zaferler kazanıyor, hem de o zamanın parlak ilim ocakları olan İslam üniversitelerini açıyordu İmamı Gazali hazretleri 23 yaşındayken doğuda Hasan Sabbah ve adamları, sapık yollardan olan İsmailiyye fırkasını yaymaya çalışıyorlardı Mısır’da Şii Fatımi Hanedanı çökmeye başlamış, Avrupa’da ise Endülüs İslam Devleti gerilemeye yüz tutmuştu Mukaddes toprakları Müslümanlardan almak için ilk Haçlı seferleri de imamı Gazali hazretleri zamanında başlamıştı Bunlardan birincisi olan Haçlı seferine katılan Haçlılar, Anadolu Selçuklu Hükümdarı Birinci Kılıç Arslan’ın üstün gayret ve kahramanlıklarına rağmen 600 binden 4050 bine düşmek pahasına da olsa, Anadolu’yu geçmiş, Torosları aşmış, Antakya’yı ve bir yıl sonra da Kudüs’ü ele geçirmişlerdi (1096)

İslam âlemindeki bu siyasi karışıklıkların yanında bir de fikir ve düşünce ayrılıkları vardı Bütün bunlar; Müslümanların birliğini doğrudan doğruya askeri kuvvetle ve ilim yoluyla yıkamayan iç ve dış düşmanların, halk arasında bozuk ve sapık fikirleri yayabilmeleri için çok uygun bir zemin teşkil ediyordu Müslümanlar arasında itikad birliği sarsılmış, düşünce ve fikirlerde ayrılıklar meydana gelmişti Bir taraftan eski Yunan felsefesini anlatan kitapları okuyarak yazılanları İslam inançlarına karıştıranlar, diğer taraftan Kur’anı kerimin âyetlerinin manasını değiştirerek ve kendi bozuk düşüncelerini katarak açıklamaya kalkışan Bâtıniler ve Mutezile ile diğer fırkalar İslam itikadını bozmaya çalışıyorlardı Bunlara karşı Ehli sünnetin müdafaasını üslenmiş olan İslam âlimlerinin başında akli ve nakli ilimlerde zamanın en büyük âlimi, müctehid ve asrın müceddidi olan imamı Gazali hazretleri geliyordu

O, bir taraftan kıymetli talebeler yetiştirdi, bir taraftan da sapık fırkaların bozuk inançlarını çürütmek ve Müslümanların bunlara aldanmamaları için okuyacakları kıymetli kitaplar yazdı Üç yüz binden fazla hadisi şerifi ravileriyle ezbere bilen ve Hüccetülİslam adıyla meşhur olan imamı Gazali hazretleri, İslamın yirmi temel ilmi ile bunların yardımcıları olan müsbet ilimlerde de söz sahibiydi Hadis ve Usuli Hadis ilimlerinde ilim deryası olan bu büyük âlimin kitaplarında mevdu hadis var diyerek, imamı Gazali hazretlerinde eksiklik aramak, ilmin hakikatini, İslam âliminin derecesini bilmemektir Zamanında yaşayan ve sonra gelen âlimler onun kitaplarını senet kabul etmişler ve neticede imamı Gazali hazretlerinin kitaplarını ancak mezhepleri kabul etmeyenlerin, dinde reform yapmak için uğraşanların beğenmediklerini bildirmişlerdir

İmamı Gazali hazretleri 1111 (h505) yılının Cemâzilevvel ayının 14 Pazartesi günü büyük kısmını zikir ve tâat ve Kur’anı kerim okumakla geçirdiği gecenin sabah namazı vaktinde abdest tazeleyip namazını kıldı, sonra yanındakilerden kefen istedi Kefeni öpüp yüzüne sürdü, başına koydu: “Ey benim Rabbim, Mâlikim! Emrin başım gözüm üzere olsun dedi Odasına girdi İçeride, her zamankinden çok kaldı Dışarı çıkmadı Bunun üzerine oradakilerden üç kişi içeri girince, imamı Gazali hazretlerinin kefenini giyip, yüzünü kıbleye dönüp, ruhunu teslim ettiğini gördüler Başı ucunda şu beytler yazılıydı:

Beni ölü gören ve ağlayan dostlarıma,
Şöyle söyle, üzülen o din kardeşlerime:
“Sanmayınız ki, sakın ben ölmüşüm gerçekten,
Vallahi siz de kaçın buna ölüm demekten

Ben bir serçeyim ve bu beden benim kafesim
Ben uçtum o kafesten, rehin kaldı bedenim

Bana rahmet okuyun, rahmet olunasınız
Biz gittik Biliniz ki, sırada siz varsınız

Son sözüm olsun, “Aleyküm selam dostlar
Allah selamet versin, diyecek başka ne var?

İmamı Gazali hazretleri, kendisini mezarın içine Şeyh Ebu Bekr enNessâc koysun, diye vasiyet etmişti Şeyh bu vasiyeti yerine getirip mezardan çıktığında hâli değişmiş, yüzü kül gibi olmuş görüldü Oradakiler “Size ne oldu? Niçin böyle sarardınız, soldunuz efendim? dediler Cevap vermedi Israr ettiler, gene cevap vermedi Yemin vererek tekrar ısrarla sorulunca, mecbur kalarak şunları anlattı:
“İmamın nâşını mezara koyduğum zaman, Kıble tarafından nurlu bir sağ elin çıktığını gördüm Hafiften bir ses bana şöyle seslendi «Muhammed Gazali’nin elini, Seyyidü’l Mürselin Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellemin eline koy» Ben denileni yaptım İşte mezardan çıktığımda benzimin sararmış, solmuş olmasının sebebi budur Allah ona rahmet eylesin

İmamı Gazali hazretleri asrının müceddidi olup, din bilgilerinden unutulmuş olanlarını meydana çıkarmış, açıklamış ve herkese öğretmişti

İmamı Gazali hazretleri, zamanındaki devlet adamlarının ikram ve iltifatlarına kavuşmuştu Onlara zaman zaman nasihat ederek ve mektup yazarak hakkı tavsiye etmiş, Müslümanların huzur ve refahı için dua etmiştir

Bunlardan Selçuklu Sultanı Sencer’e nasihat için aşağıdaki mektubu yazmıştır:

“Allahü teâlâ İslam beldesinde muvaffak eylesin, nasibdâr kılsın Ahirette ona, yanında yeryüzü padişahlığının hiç kalacağı mülki azim ve ahiret sultanlığı ihsan etsin Dünya padişahlığı, nihayet bütün dünyaya hakim olmaktan ibarettir İnsanın ömrü ise, en çok yüz sene kadardır

Cenabı Hakkın, ahirette bir insana ihsan edeceği şeylerin yanında, bütün yeryüzü, bir kerpiç gibi kalır Yeryüzünün bütün beldeleri, vilayetleri, o kerpicin tozu toprağı gibidir Kerpicin ve tozunun toprağının ne kıymeti olur? Ebedi sultanlık ve saadet yanında, yüz senelik ömrün ne kıymeti vardır ki, insan onunla sevinip mağrur olsun? Yükseklikleri ara, Allahü teâlânın vereceği padişahlıktan başkasına aldanma

Bu ebedi padişahlığa (saadete) kavuşmak, herkes için güç bir şey ise de, senin için kolaydır Çünkü Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Bir gün adalet ile hükmetmek, altmış senelik ibadetten efdaldir Madem ki Allahü teâlâ sana, başkalarının altmış senede kazanacağı şeyi bir günde kazanma sebebini ihsan etmiştir, bundan daha iyi fırsat olamaz! Zamanımızda ise iş o hâle gelmiştir ki, değil bir gün, bir saat adaletle iş yapmak, altmış yıl ibadetten efdal olacak dereceye varmıştır

Dünyanın kıymetsizliği, açık ve ortadadır Büyükler buyurdular ki: «Dünya kırılmaz altın bir testi, ahiret de kırılan toprak bir testi olsa, akıllı kimse, geçici olan ve yok olacak olan altın testiyi bırakır, ebedi olan toprak testiyi alır Kaldı ki dünya, geçici ve kırılacak toprak bir testi gibidir» Ahiret ise hiç kırılmayan ebediyyen bâki kalacak olan altın testi gibidir Öyleyse, buna rağmen dünyaya sarılan kimseye nasıl akıllı denilebilir? Bu misali iyi düşününüz ve daima göz önünde tutunuz

İmamı Gazali hazretlerinin buyurduğu güzel sözlerden bazıları:

Allahü teâlânın verdiği nimeti, Onun sevdiği yerde harcamak şükür; sevmediği yerde kullanmak ise küfranı nimettir (nimeti inkâr etmektir)

Belaya şükretmek lazımdır Çünkü küfür ve günahlardan başka bela yoktur ki, içinde senin bilmediğin bir iyilik olmasın! Allahü teâlâ, senin iyiliğini senden iyi bilir

Bir sözü söyleyeceğin zaman düşün! Eğer o sözü söylemediğin zaman mesul olacaksan söyle Yoksa sus!

Sabır insana mahsustur Hayvanlarda sabır yoktur in ise sabra ihtiyacı yoktur

Allahü teâlânın, her yaptığımızı her düşündüğümüzü bildiğini unutmamalıyız İnsanlar birbirinin dışını görür Allahü teâlâ ise, hem dışını, hem içini görür Bunu bilen bir kimsenin işleri ve düşünceleri edepli olur

Aklı olan kimse nefsine demelidir ki: Benim sermayem, yalnız ömrümdür Başka bir şeyim yoktur Bu sermaye, o kadar kıymetlidir ki, her çıkan nefes hiçbir şeyle tekrar ele geçmez ve nefesler sayılıdır, azalmaktadır O halde bu günü elden kaçırmamak bunu saadete kavuşmak için kullanmamaktan daha büyük ziyan olur mu? Yarın ölecekmiş gibi bütün âzâlarını haramdan koru

Ey nefsim, sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım, diyorsan, ölüm daha önce gelebilir, pişman olup kalırsın Yarın tevbe etmeyi bugün tevbe etmekten kolay sanıyorsan, aldanıyorsun

Eserleri:
İmamı Gazali hazretleri, ömrü boyunca gece gündüz devamlı yazmış büyük bir İslam âlimidir O kadar çok kitap yazdı ki, ömrüne bölününce, bir güne on sekiz sayfa düşmektedir Eserlerinin sayısının 1000’e ulaştığı, MevduâtulUlum kitabında bildirilmektedir Bunlardan 400’ünün isimleri Şeyh Ebu İshak Şirâzi’nin Hazâin kitabında yazılıdır

Eserleri üstünde Avrupalılar geniş ve uzun süren incelemeler yapmışlardır Bunlardan P Bouyges adlı müsteşrik Essaie de Chronologie des Oeuvres de alGhazâli adlı eserinde İmamı Gazali’nin 404 kitabının ismini vermiştir Meşhur müsteşrik Brockelmann da Geschichte Der Arabischen Litteratur adlı eserinde, eserlerinden 75 tanesinin listesini vermiştir 1959’da dört Alman ordinaryüs profesörü, imamı Gazali hazretlerinin kitaplarını okuyarak, İslam dinine aşık olmuşlar ve hazreti İmam’ın kitaplarını Almancaya çevirerek sonunda Müslüman olmuşlardır

İmamı Gazali hazretlerinin vefatından sonra İslam dünyasının maruz kaldığı Moğol felaketi esnasında yakıp yıkılan binlerce kütüphane içinde Gazali hazretlerinin sayısız eseri de yok edilmiştir Bu sebepten bugüne kadar eserlerinin tam bir listesi ve tasnifi yapılamamış, ilim dünyası bu husustaki eksikliğini tamamlayamamıştır

Eserlerinden bazıları şunlardır:
İhyâuUlumiddin,
Kimyâı Seâdet,
CevahirülKur’ân,
KavâidülAkâid,
Kitabülİktisâd fil İtikad,
İlcâmülAvâm an İlm ilKelam,
MizânülAmel,
DürretülFahire,
EyyühelVeled,
Kıstâs ülMüstekim,
TehâfetülFelâsife,
MekâsıdülFelâsife,
ElMunkızu Aniddalâl,
ElFetâvâ, HülâsâtütTasnif fitTesavvuf
(İlcâmülAvâm, EyyühelVeled, ElMunkızu Aniddalâl, DurretülFahire ve Kimyâı Seâdet kitapları Hakikat Kitabevi tarafından bastırılmıştır)

İmamı Gazali hazretlerinin en kıymetli eseri İhyâ’sıdır Osmanlı âlimlerinden Saffet Efendi Tasavvufun Zaferi isimli eserinde, İmamı Gazali’nin İhyâu Ulumiddin kitabı öyle kıymetli bir eserdir ki, Kur’anı kerimin ve Peygamber efendimizin hadislerinin manalarını Müslümanlara anlatmak ve Allahü teâlânın kullarına, doğru yolu göstermek, huzur ve saadete kavuşturan İslam ahlakını öğretmek için, din âlimleri olarak elimizde bundan başka hiçbir kitap bulunmasaydı, yalnız bu kitap kifayet ederdi

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de, “İmamı Gazali’nin İhyâ kitabı, bütün âlimlerce doğru ve yüksektir Bir gayrı müslim, severek yapraklarını çevirirse, müslüman olmakla şereflenir buyuruyor

Hazreti Musa ile konuşması
Peygamber efendimiz Miracda iken Musa aleyhisselam ile görüşür Hazreti Musa, Ümmetimin âlimleri İsrail oğullarına gelen peygamberler gibidirbuyuruyorsunuz Bir âlim nasıl olur da peygamber gibi olur diyor Peygamber efendimiz, bir âlim çağırır
Hazreti Musa gelen âlime sorar:
Senin adın ne?
Muhammed bin Muhammed bin Muhammed Gazali

Hazreti Musa sorar:
Ben sana adın ne dedim, sen tâ dedelerinin adını bile söyledin? Böyle söylemek uygun mu? Sadece sorulana cevap vermek gerekmez miydi?
Efendim Allahü teâlâ, (Ya Musa elindeki ne) diye sorduğunda siz, Asa demekle kalmadınız (Bu elimdekini yere vurunca su çıkar, bununla düşmanların oyunlarını bozarım, gerektiğinde bu ejderha olur, sihirbazların sihirlerini yok ederim, yürürken dayanırım Bu Asanın bana çok faydaları vardır) demiştiniz Öyle değil mi?
Evet öyle demiştim
Maksadınız Allahü teâlâ ile daha fazla konuşmak değil miydi?
Evet
Ben de sizin gibi ulülazm büyük bir peygamberi bulmuşken konuşmayı uzatmak için dedelerimin de ismini söyledim

Hazreti Musa, Peygamber efendimiz aleyhisselama der ki:
Şimdi anlaşıldı, gerçekten de senin ümmetinin âlimleri Beni İsrailin peygamberleri gibi imiş (Ruhulbeyan c2, s 568)
 

Similar threads

İmam-ı Muhammed Gazali Hazretleri İmam-ı Muhammed Gazali İslam âlimlerinin en büyüklerindendir. İsmi Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin Ahmed’dir. Künyesi Ebu Hâmid, lakabı Huccet-ül-İslam ve Zeyneddin’dir. Gazali nisbesiyle meşhurdur. Müctehiddi. İctihadı, Şafii mezhebine uygun oldu...
Cevaplar
0
Görüntüleme
263
İmamı Gazali , felsefecilerle ilgili bu çalışmalarını ElMunkızu min eddalâl kitabında şöyle anlatmaktadır: “İşte şimdi filozofların ilimlerinin hikayesini dinle: Onları birkaç sınıf, ilimlerini de birkaç kısım hâlinde gördüm Onlara, çokluklarına ve eskileri ile yenileri arasında doğruya...
Cevaplar
0
Görüntüleme
114
Resulullah efendimiz, hadis uyduran ve uydurma hadisi nakleden için ağır tehditlerde bulunmuştur Mesela (Hadis uyduran Cehennemdeki yerine hazırlansın) hadisi şerifi din kitaplarında var Böyle bir hadisi şerif olmasa bile, hangi İslam âlimi kitabına uydurma hadis alır? Mezhepsizler, (Uydurma...
Cevaplar
0
Görüntüleme
138
İmamı Gazali hazretleri, Selçuklu sultanı Sultan Sencer’in padişahlığı sırasında onunla görüşmüş, ona mektup yazmış ve bizzat nasihatte bulunmuştur Sultan Sencer; Ehli sünnet itikadında, dinine bağlı ve bid’atleri reddeden bir padişah idi 60 sene kadar tahtta kalmış olup, ilme ve ulemaya karşı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
91
İmam Gazali ünlü İslam filozofu olup yaşamının ilk yıllarında ilimle yakından ilgilenmiş, orta yaşlarda en parlak dönemlerini yaşamış ve şöhrete kavuşmuştur İmam Gazali toplumda büyük itibar görmüş ve ilerleyen yaşlarında iç alemine kapanıp on sene inzivaya çekilme kararı almıştır Fikirleriyle...
Cevaplar
0
Görüntüleme
454
858,506Konular
983,000Mesajlar
33,104Kullanıcılar
droleSon üye
Üst Alt