iltasyazilim
FD Üye
Tevekkül kelimesi, vekil tutmak demektir Vekil tutacak kişi kendinden daha kuvvetli, daha şefkatli, ilim irfanda daha üstün bir zata itimat edip onu vekil tutmak ister
Müslüman Allah’ın kudretinin üstünde bir kudret, ilminin üstünde bir ilim, merhamet ve şefkatinin fevkinde bir şefkat ve merhamet bulunmadığına itikat eder Diğer mahlukların da kendisi gibi aciz, fakir, kusurlu ve nakıs olduğunu idrak ile Allah’a itimat ve tevekkül eder; Ona teslim olur
Allah’a tevekkül eden bir Müslüman düşünür ki; “Bana gelecek bütün hayırları ancak O ihsan edebilir ve her türlü şer ve zararları ancak O def edebilir
Bir Müslüman, çalışmadan kazanılamayacağını bilerek, dünya işleri için gerekli bütün tedbirleri aldığı gibi, ibadet etmeden ve Allah’ın emirlerini yapıp, yasaklarından kaçınmadan da cennete gidilemeyeceğini bilerek, kulluk vazifesini yerine getirir ve sonunda Allah’a tevekkül eder
Tevekkül, sebeplere teşebbüs ettikten ve gerekli bütün tedbirleri aldıktan sonra, Cenabı Hakk’ın verdiği neticeye razı olmaktır Böyle bir insan huzurlu yaşar, maişet noktasında endişeye kapılarak ruhuna elem çektirmez, Peygamberimiz (asv)’in şu hadisi şerifi ona büyük bir ümit kaynağı olur:
“Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül ederseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır
Tevekkül hiçbir zaman çalışmayı, sebeplere teşebbüs etmeyi men etmez Cenabı Hakk Kur’anı Kerim’de şöyle buyurmuştur:
“Doğrusu, insan için kendi çalışmasından (gayretinin neticesinden) başka bir şey yoktur (Necm, 5339)
Bir adam Peygamberimize (asm) gelerek,
“Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı? demiştir Efendimiz ise,
“Deveni bağla sonra tevekkül et (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurmuş, böylece tevekkülün ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koymuştur
islamsitesinet
Müslüman Allah’ın kudretinin üstünde bir kudret, ilminin üstünde bir ilim, merhamet ve şefkatinin fevkinde bir şefkat ve merhamet bulunmadığına itikat eder Diğer mahlukların da kendisi gibi aciz, fakir, kusurlu ve nakıs olduğunu idrak ile Allah’a itimat ve tevekkül eder; Ona teslim olur
Allah’a tevekkül eden bir Müslüman düşünür ki; “Bana gelecek bütün hayırları ancak O ihsan edebilir ve her türlü şer ve zararları ancak O def edebilir
Bir Müslüman, çalışmadan kazanılamayacağını bilerek, dünya işleri için gerekli bütün tedbirleri aldığı gibi, ibadet etmeden ve Allah’ın emirlerini yapıp, yasaklarından kaçınmadan da cennete gidilemeyeceğini bilerek, kulluk vazifesini yerine getirir ve sonunda Allah’a tevekkül eder
Tevekkül, sebeplere teşebbüs ettikten ve gerekli bütün tedbirleri aldıktan sonra, Cenabı Hakk’ın verdiği neticeye razı olmaktır Böyle bir insan huzurlu yaşar, maişet noktasında endişeye kapılarak ruhuna elem çektirmez, Peygamberimiz (asv)’in şu hadisi şerifi ona büyük bir ümit kaynağı olur:
“Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül ederseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır
Tevekkül hiçbir zaman çalışmayı, sebeplere teşebbüs etmeyi men etmez Cenabı Hakk Kur’anı Kerim’de şöyle buyurmuştur:
“Doğrusu, insan için kendi çalışmasından (gayretinin neticesinden) başka bir şey yoktur (Necm, 5339)
Bir adam Peygamberimize (asm) gelerek,
“Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı? demiştir Efendimiz ise,
“Deveni bağla sonra tevekkül et (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurmuş, böylece tevekkülün ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koymuştur
islamsitesinet