Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Kâbe´nin kapısı niçin yerden yüksek

Kâbe´nin kapısı niçin yerden yüksek

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Hiç düşündünüz mü, Kâbe ’nin kapısı yerden niçin daha yüksek

Açıkçası yıllardır merak ettiğim bu sorunun cevabını yakın zamanda okuduğum bir kitapta öğrenme fırsatı buldum Nedense, okuduklarım Türkiye ’nin içinde bulunduğu çağrıştırdı zihnimde Bilmem katılır mısınız?
Kâbe kapısının yerden yüksekliği yaklaşık 2 metre (1 metre 97 cm) Yani ortalama insan boyundan 25–30 cm daha yüksek Nitekim lüzum Kâbe ziyaret edildiğinde, gerekse de çekilen fotoğraflara göz atıldığında, Kâbe kapısı önünde dua ve niyazda yer alan insanların ellerini yukarıya kaldırdığında oysa kapının eşiğine dokunabildiği görülür
Kâbe ’nin kapısının yerden neden daha yüksek olduğu konusu kitapta şu şekilde yer alıyor
Hz Ayşe rivayet ediyor:
“Peygamber (iddia) ’e sordum:
Kâbe ’nin kapısı niçin yüksekte kalmış dedim
Kureyşliler, diledikleri kimselerin Kâbe ’ye girmelerine izin atamak, istemedikleri kimseleri de önlemek için böyle yaptılar Kureyş, cahiliyet dönemini demin geride bırakmış olmasaydı ve itirazlarından çekinmeseydim, Kâbe ’nin kapısını yer seviyesine indirirdim buyurdu (Ahmet Bayer, Fotoğraflarla Tanrısal Gezi, Bursa 2008)
Peygamber Efendimizin cevabında iki nokta dikkati çekiyor
Birincisi, Kâbe ’nin kapısı, anahtarları elinde bulunduran Kureyşliler göre özellikle yüksek üretilmiş fakat, isteyen cümbür cemaat içeriye giremesin, ama diledikleri ve müsade verdikleri girebilsin Buraya girmek bir ayrıcalık, birilerine sunulan lütuf gibi algılansın
İkinci nokta da, her şeyin bir vakti saati olduğudur Zamanından önce yapılan bazı işlerin bazı hazımsızlıkları da beraberinde getirebileceğidir Benim yukarıda satırlardan anlayabildiğim budur
Bir fotoğrafın anlattıkları…
Hiç kimse üstüne alınmasın ve yanlış anlamasın Yukarıdaki satırları birincil okuduğumda, Beyaz Türkler kavramını ilk ortaya atan isimlerden olan Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut ’un gazetesinin manşetine taşıdığı bir fotoğrafla, “Beyaz Türklerin tasfiyesi mi? başlıklı bir yazı ile bu fotoğrafı tahlil eden satırlar kaleme bölge Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ’ün yazdıkları geldi aklıma
Akşam gazetesi 20 Nisan 2006 tarihli haberinde, o günlerde Merkez Bankası Başkanlığına yeni atanan Durmuş Yılmaz ’ın oturduğu evin kapısının önünde çekilen bir fotoğrafa yer vermiş, kapı önünde duran ayakkabılardan yola çıkarak, eve ayakkabısız girilmesini dikkatlere sunmuştu Fotoğrafta, Durmuş Yılmaz ’ın tesettürlü eşi Duriye Bayan ’ın, evlerine gelen misafirleri içeri buyur ettikten sonradan, kapı önündeki ayakkabıları düzelttiği görülüyordu
Durmuş Yılmaz ’ın kapısının önündeki bakış fiilen milyonlarca Anadolu ailesinin kapı önü görüntüsünden ayrı değildi Ama bu fotoğrafa yüklenen manâ fazla öbür oldu
Türkiye´nin en “beyaz genel yayın yönetmeni, evine ayakkabıyla girilmeyen Durmuş Yılmaz hakkında ertesi günü (21 Nisan 2006) ibretlik bir yazı kaleme aldı Gerçekten fazla da hileli sayılmazdı Çünkü Merkez Bankası Başkanlığı, Cumhuriyet elitlerinin gözünde, sembolik önemi fazla yüksekte olan bir makamdı
Ertuğrul Özkök, “Beyaz Türklerin tasfiyesi mi başlıklı konuyla ilgili yazısına, “Merkez Bankası Başkanı´nın eşi Duriye Yılmaz´ın geçen günkü Akşam Gazetesi´nde yayınlanan fotoğrafını uzun uzun seyrettim satırlarıyla başladı Yazının sonunu ise; “Acaba köylerden ve varoşlardan gelen bir “garibanizm ihtilali mi yaşıyoruz Acaba bu devrim “Beyaz Türklerin tasfiyesi sürecini mi başlattı? Acaba “Beyaz Türkler tasfiye edilince bu ülke daha mı güzel olacak? sorusuyla bağladı
Özkök, Durmuş Yılmaz ’ın evine ayakkabısız giriliyor, dahası eşi de tesettürlü diye, bir Anadolu evladının Merkez Bankası Başkanlığına gelişini garibanizmin ihtilali ve Beyaz Türklerin tasfiyesi olarak değerlendirmekte mahzur görmedi
Temel gerçek…
Şu an Türkiye ’nin yaşadığı temel sıkıntı işte budur Ülkenin siyasi, idareli ve bürokratik yönetimi sadece bazı ‘özel ’ hususiyetleri olan seçkinci sınıfın elinde olması istenmektedir Eğer bir baskıdan laf edilecekse, realitede var olan en temel ve dışlayıcı baskı budur Azınlığın iktidarı çoğunluğa dayatılmakta ve böyle gelmiş böyle gitsin istek edilmektedir
Bir noktaya dikkatinizi çekerim Ertuğrul Özkök, Durmuş Yılmaz ’la ilgili satırları kaleme alırken, Çankaya ’da henüz Sayın Abdullah Gül oturmuyordu Cumhurbaşkanlığı seçimine tam sene vardı Acilen anladınız mı, bir tornacının evladı olan eşi tesettürlü Sayın Gül ’ün Çankaya ’ya çıkışının neden bu değin dirençle karşılaştığını Sayın Gül ’ün seçilmesine engel olunamayacağını anlayınca, Ertuğrul Özkök ’in neden, “gel bir şovalyelik yap, bu işten vazgeç diye yazdığını
Merkez Bankası Başkanlığı ’na Sayın Yılmaz ’ın yakıştırılamaması gibi, Çankaya ’veya Sayın Gül yakıştırılamadı… Öteki görevler hakeza… Bir vatan evladı bir göreve gelmeye görsün, o göreve atanması için bütün yasal şartlara haiz olduğu halde, süresiz nedenlerle değişik dirençlerle karşılaşılıyor ve bazı sıfatlar yakıştırılıyor Birileri kesintisiz, kilit noktaların anahtarları kendi ellerinde olsun, makam mansıpları sadece kendileri dağıtsın istiyor
Cumhuriyet Halk Partisi ’nden Erzurum ve Rize milletvekilliği de yapan Kemalettin Kamu ’nun, Kâbe ’nin yerine Çankaya´yı koyduğu o ünlü şiirini, Kâbe kapısını bir takım seçkinci Arapların neden yükseltme gereği duyduğu, Sayın Abdullah Gül ’ün Çankaya ’ya çıkışının önüne de neden bir takım maniler konulduğu ekseninde bir daha ibretle okuyunuz ve sembolik de olsa bazı konuların niçin kayda değer olduğunu bir kez daha hatırlayınız
Ne demişti şiirinde Kemalettin Millet;
Ne örümcek ne suyosunu Ne mucize ne füsun
Kâbe Arabın olsun Çankaya bize yeter
Tesettürlü hanımefendilerin eğitim hakkından niçin yoksun edilmek istendiğini, bunun gerçekten ne anlama geldiğini ve ne amaçlandığını, Tüzük Mahkemesi ’nin gerekçeli kararının satır aralarını, Kureyşlilerin Kâbe kapısını neden yükselttikleri bağlamında bir kere daha düşününüz
Tarihi okurken lütfen ayrıntıları gözden kaçırmayınız
Kişisel çıkar ve sosyal pozisyonlarını kaybetmemek için tanrısal Kâbe kapısına bile engel koyan zihniyetin izdüşümünün, tarihin her döneminde baştan dominant olmak isteyebileceğini hatırdan çıkarmayınız
İbret alınırsa, yinelenme etmeyebilir ve deha bundan böyle etmemelidir
Alıntıdır *
 
858,505Konular
982,722Mesajlar
33,057Kullanıcılar
yaramaz61Son üye
Üst Alt