Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Kanser tedavisinde “ağrın var mı?” sorusu ihmal edilmemeli!

Kanser tedavisinde “ağrın var mı?” sorusu ihmal edilmemeli!
0
81

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
36
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
90
Kanser Haftası dolayısıyla görüntü belirten Türk Algoloji (Ağrı) Derneği Üyesi, Sızı tedavisi Uzmanı Prof Dr Ayşen Yücel nöropatik ağrıların şeker hastalığında şekerin iyi denetim edilememesi, vitamin eksiklikleri ya da kanser hastalarında tümörlerin sinirler üstünde zorlama oluşturması gibi nedenlerle oluşabileceğini vurguladı Özellikle Medikal onkologların ve kemoterapi ünitelerinde çalışan doktorların nöropatinin ve nöropatik ağrının erken teşhisi için itinalı olmaları gerektiğinin altını çizdi*
Nöropatik ağrıların böylece çok nedeni olabilir
Ağrı tedavisi uzmanı Prof Dr Ayşen Yücel nöropatik ağrıların çok bambaşka nedenlerle ortaya çıkabileceğini söyleyerek şöyle devam etti; “Nöropatik ağrılar sinir sistemi kaynaklıdır Sinir sistemindeki herhangi bir hastalık veya problem nöropatik ağrıya niçin olabilir Nöropatik sancı bambaşka bireylerde çok farklı nedenlerle ortaya çıkabilir Misal belirlemek gerekirse şeker hastalığında, şeker iyi denetim edilemediğinde uçtaki küçük sinirler etkilenir ve bu etkilenmenin sonucu olarak da ellerde, ayaklarda duyu yitimi, karıncalanma, yanma biçiminde şikayetler görülür Bu şikayetler genellikle nöropatik sancı bulgularıdır Kanser vakalarında, tümörün sinir üstünde bası oluşturmasıyla da nöropatik ağrı oluşabilir üstelik, kullandığınız bazı ilaçlar nedeniyle veya vitamin eksikliklerinde de nöropatik sancı görülebilir*
Kanser hastalarında üç farklı nöropatik sancı tipi gözlemleniyor
Kanser kaynaklı nöropatik ağrıların üç grupta incelendiğini belirten Prof Dr Ayşen Yücel şunları söyledi: “Kanser hastalarındaki nöropatik ağrılar kanserin kendisine *ya da kanser tedavisine tabi olarak gelişebiliyor Üçüncü grup ise;, kanserle ilişkisi olmayan nöropatik ağrıların bu hastalarda da görülebilmesi sebebiyle ortaya çıkabiliyor Kanser ileri evrelerde tüm asap sistemine, yani beyin zarlarından omurilik zarlarına dek yayılabilir Paraneoplastik sendrom olarak adlandırılan bu tabloda yaygın nöropatik ağrıyla seyreden bir klinik koşul ortaya çıkar Ayrıca bitki örtüsü sinire, sinir sistemine çok yakınsa oluşan bası nedeniyle fazla şiddetli kol veya but ağrısı gibi şiddetli nöropatik ağrılar oluşabilir Bunlar kansere yan nöropatik ağrılardır İkinci grup, tedaviye tabi nöropatik ağrılardır Mesela meme kanseri tedavisinde, ameliyatla alınan memenin uygun “hayalet (fantom) meme ağrısı, yani kişinin memesi hiç alınmamış gibi olan bir ağrı olur Buna cerrahi sonrası nöropatik ağrı denir Radyoterapi sonrasında da tedavinin neden olduğu yapışıklık ya da o sinir her tarafında ortaya meydana çıkan hassasiyet sebebiyle nöropatik ağrılar oluşabilir Kemoterapi sırasında da hastaya kanser tedavisi için bahşedilen birtakım ilaçların neden olduğu nöropatik ağrılar da görülebilir*














Kanser tedavisinde kullanılan bir takım ilaçlar nöropatik ağrıları tetikleyebilir
Sızı tedavisi uzmanı Prof Dr Ayşen Yücel kanser tedavileri ve nöropatik ağrılar arasındaki bağlantıyı şöyle özetledi: “bir takım kemoterapi ilaçlarının asap uçlarında harabiyet yapma potansiyelinin olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır Kesinlikle kanser tedavisi hayati bir konu olduğu için hastanın nöropati ihtimali sebebiyle tedavisini kesmesi düşünülemez Dolayısıyla tedaviyi planlayan ve izleyen hekimin bu konuda çok itinalı olması gerekir Eğer nöropatik sancı erken dönemde tanı edilir ve tedaviye başlanırsa ilerlemesi de durdurulabilir Hasta benzer anda nöropatik ağrı tedavisiyle kanser tedavisini birlikte sürdürebilir Nöropati ile nöropatik ağrının birbirinden farklı olduğu da unutulmamalı Bir Takım kemoterapi ilaçlarının nöropati oluşturma ihtimali yüksektir fakat nöropatik ağrı oluşturma ihtimali daha düşüktür Nöropatinin sızısız olmasının getirdiği en kayda değer netice ise gözden kaçma ihtimalinin daha yüksek olmasıdır Nöropati çok ilerlediğinde maalesef sadece duyu liflerini yok, motor lifleri ve otonom sistemi *de etkilemeye başladığında, hastanın yürümesi bozulur, dengesi bozulur O yüzden medikal onkologların, kemoterapi ünitelerinde çalışan doktorların bu konuda çok titiz olması gerekiyor
Nosiseptif ağrılar nöropatik ağrıları gölgelememeli
Prof Dr Ayşen Yücel ağrıların genel olarak 2 gruba ayrıldığını söyledi: “Birincisi nosiseptif ağrı, diğeri ise nöropatik sancı Nosiseptif sancı fizyolojik bir olgudur Örneğin kolunuzu bir yere çarparsınız, çarptığınız yerde sancı oluşur Bu stil nereden kaynaklandığı, hangi yollarla beyne iletildiği aşina ağrılar nosiseptif ağrılardır Nöropatik sızı ise asap sisteminin herhangi bir yerinden kaynaklanabilir Bizim klinik olarak en fazla can sıkıntısı çektiğimiz sancı grupları, nosiseptif ağrılarla nöropatik ağrıların benzer anda görüldüğü vakalardır Nosiseptif ağrılar fazla şiddetli olduğu için klinikte bunlar ön plana çıkar ve nöropatik ağrılar arka planda kalabilir Nöropatik ağrının atlanmasının en önemli nedeni hasta ile hekim arasındaki irtibat sorunudur Nöropatik ağrıyı öteki ağrılardan ayıran en kayda değer özelliği karakteridir Nöropatik ağrılar, hastada hissizlik, karıncalanma, kaşıntı, üşüme gibi belirtilerle seyredebildiği gibi, yanma, sızlama, iğnelenme, batma, elektriklenme türünden bulgularla da seyredebilir Hasta nosiseptif ağrısının yanında, bu bulguların ağrı olduğunu düşünmediği için ağrısı var mı, değil mu diye sorulduğunda daha fazla nosiseptif ağrıya ait bulguları söyler ya da hekim aklına gelip “ayağında uyuşma karıncalanma var mı, yanma var mı diye sormazsa bu irtibat kazası sebebiyle nöropatik sancı gözden kaçar
Hekimler “ağrın var mı sorusunu muhakkak ihmalkârlık etmemeli
Kanserli hastalarla çalışan radyasyon onkologlarının veya medikal onkologların fazla artı bulguyla karşısında karşıya kaldığını bildiren Prof Dr Ayşen Yücel, “ağrın var mı sorusunun çoğu vakit ihmal edilebildiğine dikkat çekti: “Uzmanlar bir yana kanserin kendisine ait bulgularla, bir yanlamasına kanserin tetiklediği bulgularla, bir yana da tedavinin tabi etkileri nedeniyle oluşan bulgularla uğraşıyor bu nedenle özellikle de yoğun polikliniklerde,* ağrı değerlendirmesi gözden kaçabiliyor Yani “ağrın var mı? sorusu belki kanser hastalarında en fazla ihmalkârlık edilen sorulardan bir tanesi olabiliyor Halbuki sızı bazen kanserin kendisinden bile daha korkutucu ve hasta için hayat kalitesini bozan bir semptom böylece hekimlerin ağrıyı ve ağrının tipini sorgulaması, hastanın yaşam kalitesini sağlamlaştırmak açısından oldukça önemlidir
 
858,496Konular
982,349Mesajlar
30,213Kullanıcılar
vitaliySon üye
Üst Alt