nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Kazak Abdal Kimdir,Kazak Abdal Hayatı,Kazak Abdal Biyografisi,Kazak Abdal Eserleri
Kazak Abdal
Eşeği saldım çayıra,
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da
Kazak Abdal nutkeyledi,
Cümle halkı ta'neyledi
Sorarlarsa kim söyledi,
Soranın da
Romanya Türklerindendir Onyedinci yüzyılda yaşadığı sayılan bir ozandır Şiirlerinin bir kısmı yergi örnekleriyle doludur Dili yalın ve sadedir Kuytu okunur Şiirleri güncelliğini halen korumaktadır
Kazak Abdal'ın, Bektaşi gelenekleri içinde, yaşam öyküsü ilgi çekicidir Bu hikaye Turgut Koca'nın Bektaşi Şairleri ve Nefesleri kitabında şöyle anlatılmaktadır:
''Rus Çarı'nın kızı bir çocuk doğurur Lakin bu çocuk, annesinden süt emmez Bu duruma ne hekimler, ne de papazlar tedavi bulamazlar Sonunda Deliorman dergahından, Rusya'dan Tuzlu parası olmak üzere gelen Demir Baba'ya: ''Sen keramet ehli bir azizsin Bu çocuğu tutulduğu hastalıktan kurtar'' diye yalvarırlar Demir Baba da: ''Bu çocuğun süt emmesini sağlar isem, tekkeme nezreder misiniz?'' der Kabul ederler Demir Baba çocuğa: ''Em!'' der Çocuk, anasının memesini emer Delikanlılık çağına erince, Demir Baba dergahına gönderirler Bu Nedenle Demir Baba, çocuğu evlat edinir Adını Ahmed kor Bu çocuk daha sonraları Balım Sultan'a artan bir şekilde, el alır ve adı da ''Kazak Abdal'' olur'' söylence böyle bitiyor
Kazak Abdal'ın ucu tenteneli ve taşlanmış bir mendilinin, Demir Baba dergahında bulunduğunu, Deliorman'dan gelen göçmenler söylemektedirler Kazak Abdal, Denizli'deki dergahında yatmaktadır
Elimizde bir kaç şiiri olan Kazak Abdal'ın, kim olduğu, ne vakit yaşadığı kesin olarak bilinmiyor Sadettin Nüzhet, XVII asır yaşayan Bektaşi şairlerinden olduğunu, şiirlerine rastlanan yazma dergilerin bu asır sonlarında yazılmış olmasına bağlıyor Balım Sultan'a (ölm 1516) iltifat olan şiir onunsa daha önce yaşadığı da ileri sürülebilir Yine De Bektaşiliğin ikinci piri sanılan Balım Sultan'ın benzer tarikatın dervişlerinden birince övülmesi doğaldır Ama tüm özellikleriyle canlı bir biçimde anlatılışı, hele yürüyüşünü yansıtan şu dörtlük,
Arslan gibi apıl apıl yürüyen
Kendi özün adalet sırrına bürüyen
Kepeneğin yanı sıra yürüyen
Mürsel baba oğlu Sultan Balım'dır
bir gözlem sonucu olsa gerektir gerçi, ünlü pirin söylencelerde iyice anlatılan kişiliğinin şairin hayaline yön verdiği düşünülebilir Kazak Abdal'ın Romanya Türklerinden olduğu söylenmektedir Hayali bir resmi de yapılmıştır Bir şiirinden ise belli başlı adının Ahmet olduğu anlaşılıyor Kendine özgü ve realist bir bakışı vardır Ali sevgisi Ali'de Tanrı'nın dile geldiği, dış görünüş alanına çıktığı, onun insan şeklinde tanrı olduğu inançla anılır, anlatılır
Kazak Abdal'ın toplumsal kurumları, oturmuş inançları, gelenekleri yeren iki şiiri günümüzde de değerini korumaktadır Muhakkak bir toplumsal düzenin oluşturduğu insanın alabildiğine yerildiği bu şiirler, yerginin ötesinde mizahi öğeler de taşır Azmi'yi ve Kaygusuz Abdal'ı anımsatır Ali de Tanrı'nın dile geldiğini görünüş alanına çıktığını söyler Tanrı'yı insanlaştırır
Yerici alaycı tutumu, güldürücü diliyle yobazlara, sofulara kulaktan dolma aykırı bilgilerle alim görünmeye çalışan cahillere ses kalabalığı ile başkalarını susturmaya çalışanlara şiirlerinde sataşır, onların negatif yanlarını sergiler Doğrusu şiirleri açıktır, yoruma gerek duymaz Yerginin içinde gerçeği sunar Kimlere çattığını açık açık söyler
Kazak Abdal, kendine özgü söyleyişi, buluşu olan, olaylara fazla küçümseyen yerici gözle bakmasını haberdar olan, yazınımıza değişik bir ses getirmiş ozanımızdır Alaycılığı ve yericiliğiyle 16 yüzyılda yaşamış Azmi'yi anımsatıyor Kırsal kesimin ozanlarınca da çalınmış söylenmiştir Bu şiir türünde onun gibi başarılısı görülmemiştir Hacı Bektaş Veli'ye yürekten bağılıdır çağını aşan tutumu ile köklü bir direniş içindedir, gerçekçidir
Eserlerinden bazıları:
1
Benim pirim Hacı Bektaş Veli'dir
Pirim piri Şahımerdan Ali'dir
Seyyit Ali Sultanın kendisidir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Erenlerin lokmasından yer isen
Gerçek imamların aslı der isen
Dinle pendi sana derim er isen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Arslan gibi apıl apıl yürüyen
Kendi özün Hak sırrına bürüyen
Kepenegin yanı sıra yürüyen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Mümin olan lokmasını yedirir
Her sözleri lakap ile bildirir
Gümansız bil anı gerçek Velidir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Kızıl Çılgın ocağında uyanan
her tarafında yeşillere boyanan
Varıp pirin eşiğine dayanan
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Mekan tutmuş Hanbağında bucağın
Bulutlara ağıp tutan sancağın
Uyandırdı pirimizin ocağın
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Kazak Abdal der söylenti eyledim
Üç yüz altmış er ziyaret eyledim
Bu da söz başı bir hikayet eyledim
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
2
Eşeği saldım çayıra,
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da anasını
Münkir münafıkın huyu,
Yıktı yıkılmış etti köyü
Mezarına bir tas suyu,
Dökenin de anasını
Dağdan tahta indirenin,
Iskatına oturanın
Mezarına götürenin,
İmamın da anasını
Derince kazın kuyusun,
İnim inim inlesin
Kefenin diken iğnesin,
Dikenin de anasını
Müfsidin bundan başka gammazın,
Malı vardır da yemezin
İkisin meyit namazın,
Kılanın da anasını
Kazak Abdal nutkeyledi,
Tümce halkı ta'neyledi
Sorarlarsa kim söyledi,
Soranın da anasını
alıntı *
Kazak Abdal
Eşeği saldım çayıra,
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da
Kazak Abdal nutkeyledi,
Cümle halkı ta'neyledi
Sorarlarsa kim söyledi,
Soranın da
Romanya Türklerindendir Onyedinci yüzyılda yaşadığı sayılan bir ozandır Şiirlerinin bir kısmı yergi örnekleriyle doludur Dili yalın ve sadedir Kuytu okunur Şiirleri güncelliğini halen korumaktadır
Kazak Abdal'ın, Bektaşi gelenekleri içinde, yaşam öyküsü ilgi çekicidir Bu hikaye Turgut Koca'nın Bektaşi Şairleri ve Nefesleri kitabında şöyle anlatılmaktadır:
''Rus Çarı'nın kızı bir çocuk doğurur Lakin bu çocuk, annesinden süt emmez Bu duruma ne hekimler, ne de papazlar tedavi bulamazlar Sonunda Deliorman dergahından, Rusya'dan Tuzlu parası olmak üzere gelen Demir Baba'ya: ''Sen keramet ehli bir azizsin Bu çocuğu tutulduğu hastalıktan kurtar'' diye yalvarırlar Demir Baba da: ''Bu çocuğun süt emmesini sağlar isem, tekkeme nezreder misiniz?'' der Kabul ederler Demir Baba çocuğa: ''Em!'' der Çocuk, anasının memesini emer Delikanlılık çağına erince, Demir Baba dergahına gönderirler Bu Nedenle Demir Baba, çocuğu evlat edinir Adını Ahmed kor Bu çocuk daha sonraları Balım Sultan'a artan bir şekilde, el alır ve adı da ''Kazak Abdal'' olur'' söylence böyle bitiyor
Kazak Abdal'ın ucu tenteneli ve taşlanmış bir mendilinin, Demir Baba dergahında bulunduğunu, Deliorman'dan gelen göçmenler söylemektedirler Kazak Abdal, Denizli'deki dergahında yatmaktadır
Elimizde bir kaç şiiri olan Kazak Abdal'ın, kim olduğu, ne vakit yaşadığı kesin olarak bilinmiyor Sadettin Nüzhet, XVII asır yaşayan Bektaşi şairlerinden olduğunu, şiirlerine rastlanan yazma dergilerin bu asır sonlarında yazılmış olmasına bağlıyor Balım Sultan'a (ölm 1516) iltifat olan şiir onunsa daha önce yaşadığı da ileri sürülebilir Yine De Bektaşiliğin ikinci piri sanılan Balım Sultan'ın benzer tarikatın dervişlerinden birince övülmesi doğaldır Ama tüm özellikleriyle canlı bir biçimde anlatılışı, hele yürüyüşünü yansıtan şu dörtlük,
Arslan gibi apıl apıl yürüyen
Kendi özün adalet sırrına bürüyen
Kepeneğin yanı sıra yürüyen
Mürsel baba oğlu Sultan Balım'dır
bir gözlem sonucu olsa gerektir gerçi, ünlü pirin söylencelerde iyice anlatılan kişiliğinin şairin hayaline yön verdiği düşünülebilir Kazak Abdal'ın Romanya Türklerinden olduğu söylenmektedir Hayali bir resmi de yapılmıştır Bir şiirinden ise belli başlı adının Ahmet olduğu anlaşılıyor Kendine özgü ve realist bir bakışı vardır Ali sevgisi Ali'de Tanrı'nın dile geldiği, dış görünüş alanına çıktığı, onun insan şeklinde tanrı olduğu inançla anılır, anlatılır
Kazak Abdal'ın toplumsal kurumları, oturmuş inançları, gelenekleri yeren iki şiiri günümüzde de değerini korumaktadır Muhakkak bir toplumsal düzenin oluşturduğu insanın alabildiğine yerildiği bu şiirler, yerginin ötesinde mizahi öğeler de taşır Azmi'yi ve Kaygusuz Abdal'ı anımsatır Ali de Tanrı'nın dile geldiğini görünüş alanına çıktığını söyler Tanrı'yı insanlaştırır
Yerici alaycı tutumu, güldürücü diliyle yobazlara, sofulara kulaktan dolma aykırı bilgilerle alim görünmeye çalışan cahillere ses kalabalığı ile başkalarını susturmaya çalışanlara şiirlerinde sataşır, onların negatif yanlarını sergiler Doğrusu şiirleri açıktır, yoruma gerek duymaz Yerginin içinde gerçeği sunar Kimlere çattığını açık açık söyler
Kazak Abdal, kendine özgü söyleyişi, buluşu olan, olaylara fazla küçümseyen yerici gözle bakmasını haberdar olan, yazınımıza değişik bir ses getirmiş ozanımızdır Alaycılığı ve yericiliğiyle 16 yüzyılda yaşamış Azmi'yi anımsatıyor Kırsal kesimin ozanlarınca da çalınmış söylenmiştir Bu şiir türünde onun gibi başarılısı görülmemiştir Hacı Bektaş Veli'ye yürekten bağılıdır çağını aşan tutumu ile köklü bir direniş içindedir, gerçekçidir
Eserlerinden bazıları:
1
Benim pirim Hacı Bektaş Veli'dir
Pirim piri Şahımerdan Ali'dir
Seyyit Ali Sultanın kendisidir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Erenlerin lokmasından yer isen
Gerçek imamların aslı der isen
Dinle pendi sana derim er isen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Arslan gibi apıl apıl yürüyen
Kendi özün Hak sırrına bürüyen
Kepenegin yanı sıra yürüyen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Mümin olan lokmasını yedirir
Her sözleri lakap ile bildirir
Gümansız bil anı gerçek Velidir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Kızıl Çılgın ocağında uyanan
her tarafında yeşillere boyanan
Varıp pirin eşiğine dayanan
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Mekan tutmuş Hanbağında bucağın
Bulutlara ağıp tutan sancağın
Uyandırdı pirimizin ocağın
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Kazak Abdal der söylenti eyledim
Üç yüz altmış er ziyaret eyledim
Bu da söz başı bir hikayet eyledim
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
2
Eşeği saldım çayıra,
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da anasını
Münkir münafıkın huyu,
Yıktı yıkılmış etti köyü
Mezarına bir tas suyu,
Dökenin de anasını
Dağdan tahta indirenin,
Iskatına oturanın
Mezarına götürenin,
İmamın da anasını
Derince kazın kuyusun,
İnim inim inlesin
Kefenin diken iğnesin,
Dikenin de anasını
Müfsidin bundan başka gammazın,
Malı vardır da yemezin
İkisin meyit namazın,
Kılanın da anasını
Kazak Abdal nutkeyledi,
Tümce halkı ta'neyledi
Sorarlarsa kim söyledi,
Soranın da anasını
alıntı *