iltasyazilim
FD Üye
Dış etkenlerden kaynaklı olarak ortaya meydana çıkan stresin yanında, şahısların kendi içlerinden, kendi kendilerine yarattıkları stres kaynakları da mevcutturDış kaynaklı stres şayet tekrar tekrar yok edilemeyebilir, ancak birey kendi içinden yarattığı stres kaynağını yok edebilme gücüne sahip bir canlıdır Kişinin kendi içinden yarattığı bu stres kaynaklarını değil edebilmesi için her şeyden önce kendisini keşfedebilmeli, kendisini mükemmel tanıyabilmelidir
İçimizden yarattığımız stres kaynaklarını yok olabilmek için işe kendimizi tanıyarak başlayabiliriz Kendimizi nasıl tanıyabiliriz? Kişinin kendisini tanıması belki birazcık şiddet olabilmekte, ola ki birazcık vakit alabilmektedir, ola ki de azıcık tecrübe gerektirmektedir, fakat imkânsız da değildir Burada şöyle bir söylemde bulunabilirsin, insan hiç kendisini tanımaz mı? Elbette ama bütün halk kendilerini böylece ala tanıyordur İnsanın kendisini bilmesi başkadır, kendisini tanıması başkadır bu ikisi aralarında minik fark vardır oysa birçok kişi bu ayrımı yapamamaktadır Dolayısıyla kendimi biliyorum demekle kendisini tanıdığını sanmaktadır
Bedensel ya da soyut bir durum karşısında vereceğin tepkiyi anlayışlı olmak kendini iyi anlamak iken, maddesel veya soyut bir olay karşında hissedeceğin duyları bilmek ve içindeki potansiyelden farkında edebilmek kendini tanımaktır Mesela bir arkadaşınızla sohbet sırasında arkadaşınızın, ya geçenlerde falancayla karşılaştım ayaküstü konuşurken bana fazla ağır sözler sarf etti ve ben bu sözler karşı ne yapacağımı bilemedim dediğini farz edelim Arkadaşınızın bunları anlatmasının akabinde eğer siz, ben olsaydım tekme tokat girişirdim( kesinlikle ki kuvvet hoş bir davranış değil burada örnek olması açısından verilmiştir) dediğiniz vakit burada siz bu durum karşı vereceğiniz tepkiyi biliyorsunuz yani kendinizi biliyorsunuz demektir
Bir arkadaşınızın maazallah annesini kaybettiğini farz edelim Diğer bir arkadaşınızla konuşurken arkadaşınız, ya falanca annesini kaybetmiş çok ağlıyordu dediği anda siz, onun uygun ben olsaydım bende ağlardım diyebiliyorsanız ölüm olayı karşısında vereceğiniz tepkiyi bildiğiniz için bu konuda kendinizi biliyorsunuz demektir Ancak siz daha önce hiç yakınınız olan birisini kaybetmediyseniz, sevdiğiniz bir insanın ölümüyle karşı karşıya kalmadıysanız vefat olayı aleyhinde neler hissedeceğinizi, nasıl duygular içerisine gireceğinizi, vefat olayının ruhsal durumunuzu nasıl etkileneceğini bilemiyorsanız, ölüm olayında siz kendinizi tanımıyorsunuz demektir Birçok insan içinde fakat potansiyelden tamamıyla bihaberdir Nelere yetenekli olduğunu bile bilmemektedir Kişinin çok güzel dans edebilme yeteneği var iken bunun haberdar olmadığından bu yeteneği hiç kullanmamıştır Oysaki bu yeteneğinin haberdar olsaydı yani kendini tanıyor olsaydı belki de ünlü bir dansçı olabilecekti
Kendinizi tanımaya kendi kendinize sorular sorarak başlayabilirsiniz Herhangi bir durum karşında ben ne hissediyorum? Bu olayı ben nasıl algılıyorum? Hayatıma giren bu olaya ben nasıl yorum yapıyorum? Bu durum karşı benim ruhsal durumum nasıl etkilendi? Bu alaya ben nasıl bir anlam yükledim? Bu olaydan çıkardığım sonuç nedir? Bu olaydan kazançlarım kayıplarım neler oldu? Bu olay 5 sene önce olsaydı ben ne hissederdim? Bu olayla 5 sene daha sonra karşılaşsam ben neler hissederim? Bu durum bana neler öğretti? Arkadaşımın yerinde ben olsaydım bu olay karşısında neler hissederdim( empati olabilmek, yani kendini karşındaki kişinin yerine koyarak onun gibi göz önünde bulundurmak )? Kardeşimin yerinde ben olsaydım bu durum aleyhinde duygularım ne olurdu? Arkadaşımın uygun ben olsaydım bu durum karşısında ruhsal durumum nasıl etkilenirdi? Bunlara aynı sorularla kendinizi tanınma yolunda birincil adımlarınızı atabilirsiniz
Kişinin kendi kendisine yarattığı en manâlı stres kaynaklar
a )Mükemmeliyetçilik duygusu ve meli, malı ekleri
b)Olayın kontrolünde elde etmek
c ) Olayları algı ve izah etme biçimi olarak incelenilmektedir
MÜKEMMELİYETÇİLİK DUYGUSU VE MELİ, FINANSAL EKLERİ
Şahısların kendi içlerinden yarattıkları en kayda değer stres kaynağı mükemmeliyetçilik duygusudur Bu duygunun çok yoğun yaşanması insanlarda psikolojik rahatsızlıklara yol açabilmektedir Psikiyatri servislerinde yatağını saatlerce düzelterek üstünde iki dakika oturduktan sonradan kalkıp yeniden saatlerce düzelten, bir su bardağını 2 saat yıkadıktan sonradan bir kadeh su içip yeniden bardağı 2 saat yıkayan vb hastalar mevcuttur Çünkü bu hastalar yaptıkları her şeyin çok iyi olmasını isteyen ve bunun için uğraşan insanlardır Yatağımı fazla hoş düzeltmeliyim o kadar gergin olmalı ama üstünde para bile sektirebilmeliyim, yatağın örtüsünde hiç potluk olmamalı Bardağı öyle yıkamalıyım ancak üstünde bir su lekesi, bir kireç lekesi kalmamalı, bardağın kullanıldığı bile hiç ayrım edilmemeli vb olma çabaları insanı strese sokmakta hatta bu duygunun daha yoğun yaşandığı insanlarda psikolojik hastalıklara sebep olmaktadır
Gerginlik; yaptığım her işi yapmalıyım, mutlaka yeterli olmalıyım, mutlaka başarılı bir insan olmalıyım, yaptığım işlerde hiçbir yanlış, hiçbir eksiklik olmamalı çünkü benim başka bir alternatifim değil vb düşüncelerden yani çok iyi olma duygusundan kaynaklanmaktadır Bu gerginlik kaynağı insanın kendi kendisine, kendi içinden yarattı bir gerginlik kaynağıdır Çünkü burada bir yükümlülük vardır oysa mecburiyet varsa bir gerginlik, bir çatışma vardır demektir Buradaki mecburiyet tümce sonlarında fakat meliyim, malıyım yani meli, malı ekleridir Bu ekler zorunluluk gösteren, zorunluluğu ortaya çıkaran eklerdir ve kişiler üstünde bir gerginlik kaynağıdır Çünkü birey olmalıyım, yapmalıyım, etmeliyim, başarmalıyım, gitmeliyim vb söylemlerde bulunuyorsa mutlaka, olmalı, yapmalı, etmeli, başarmalı, gitmelidir Bu sözleri söyleyen kişi ortaya bir gereklilik, bir mecburiyet çıkarmaktadır
Burada kişi kendisine başka bir alternatif bırakmamakta ve kurduğu bu cümlelerle kendisi, kendi üstünde baskı oluşturmakta ve bu baskı sonucunda strese girmektedir Baskı ister dış kaynaklı olsun isterse iç kaynaklı olsun sonucu genelde gerginlik olmaktadır Oysaki tümce kuruluşlarını ve son kelimedeki meli, malı, yani meliyim, malıyım eklerini değiştirerek zorunluluğu, gerekliliği ortan kaldırabilmek ve buna tabi olarak ortaya çıkabilecek stresi değil olabilmek olası olmaktadır Şahısların meli, malı ekleri yerine bilirim ekini kullanmayı düstur( kural ) haline getirmeleri kendimce kendilerine yapacakları en hoş iyilik olacaktır
Kişi olmalıyım yerine olabilirim, yapmalıyım yerine yapabilirim, etmeliyim yerine edebilirim, başarmalıyım yerine başarabilirim, gitmeliyim yerine gidebilirim vb biçiminde cümleler kurarsa zorunluluğu ortan kaldırmış olacak ve böylelikle üstünde ama zorlama kalkacak baskının sebep olduğu gerginlik ise doğmadan ölecektir Eğer birey yapabilirim diyorsa burada bununla beraber yapamayabilirimde demek istiyordur Yani birey kendisini gerekli tutmamaktadır ben denerim lakin olur ya yaparım beklide yapamam diyerek kendisine birde yapamama alternatifini koymaktadır Hım bakın bu fazla hoş bir şeydir, insanın kendisine başka seçenekler yaratabilmesi kendisinin kendi üzerinde kuracağı baskıyı azaltması demektir
Yani ben gerekli değilim yapabilirim lakin yapamayabilirimde, denerim fakat olur ama olmaz diyebilmek kendini zorlamamak, kendini zorunlu tutmamak zorunluluktan kaynaklı çıkabilecek stresi bertaraf edebilecektir Örneğin yarın sınavı olan bir öğrenci ben bu sınavda mutlaka başarılı olmalıyım, bu sınavı başarmalıyım dediği anda bu çocuk kendisini yoğun bir strese maruz bırakacaktır Bu yoğun gerginlik altında sınava giren bir çocuk muhtemeldir ama böylece başarılı olamayacaktır Çünkü yoğun stres dolayısıyla gövde kimyasalları değişecek, duygu durum değişiklikleri olacak ve bununla beraber fizyolojik bazı olumsuzluklar yaşayacaktır
Şunu da belirtmek gerekir ki burada hiç stres olmasın demiyorum Çünkü başarılı yapabilmek için bir arz strese ihtiyaç vardır Oysa burada ancak stresin miktarı önemlidir azıcık olması kişiyi çalışması konunda motive etmekte, isteklendirmektedir Yukarıdaki örnekte çocuğun stres kaynağı zorunluluktur yani başarmalıyım demesinden kaynaklandığı için besbelli bir zorlama oluşturmakta ve bu baskıdan nedeniyle oluşan stres yoğun olmaktadır Oysaki bu çocuk ben bu sınav başarabilirim deseydi kendisini baskı aşağıda bırakmayarak gerginlik yaşamayacaktı Çünkü çocuk burada başarabilirim diyerek bununla beraber kim bilir beklide başaramayabilirim demektedir Böylelikle kendisine ikinci bir seçenek daha sunmakta ve buda ortadaki zorunluluğu kaldırarak stresin oluşmasını engellemektedir Bu çocuk başarabilirim diyerek kendisinde bir stres yaratmakta oysa başaramayabilirim demekle de stresin bir kısmını yok etmekte ve ihtiyacı olan stres miktarına ulaşabilmektedir Tatmin Edici miktardaki strese sahip olduğundan nedeniyle da başarılı olma ihtimalide çok yüksek olmaktadır
OLAYIN KONTROLÜNDE OLMAK
Stresi ortadan kaldırabilmek için olayları kontrolünüz altına almalısınız Yani siz olayların kontrolünde değil olaylar sizin kontrolünüzde olmalıdır Eğer kişi olayı kendi kontrolüne alabilirse olur ya bir takım olayları kontrol edemeyebiliriz fakat birçok olayı denetim olabilmek olası olduğundan nedeniyle buradan kaynaklanan stresi kaldırabiliriz Stresle başa çıkan insanların birçok, kendilerinin olaylar üzerinde etkilerinin olduğuna inanan insanlardır Şunu da söylemekte avantaj var ama inanmak, başarmanın yarısıdır Eğer yapabileceğinize inanırsanız, yaparsınız, eğer yapamayacağınıza inanırsanız da yapamazsınız Ben stresi denetim edebilirim diyorsanız yoklama edebilirsiniz, yoklama edemem diyorsanız da edemez ve strese maruz kalırsınız
Birey herhangi bir durum karşı, bu durum benim kontrolüm altındadır Dolayısıyla istediğim zaman değiştirebilirim, hım bakın burada değiştirmeliyim kelimesini yok değiştirebilirim kelimesini kullanarak bu kişi zorunluluğu üzerinden kaldırmıştır Bu bununla beraber olayı da kendi kontrolü altına aldığını da göstermektedir Bu kişi eğer değiştirebilirim kelimesi yerine değiştirmeliyim kelimesini kullanmış olsaydı o vakit bu birey olayın kontrolünde olacaktı Örneğin bir çocuk annesinden anne yarın bana çikolata alır mısın diye sorduğunda eğer annesi alırım derse anne yarın mutlaka çikolatayı almak zorundadır Burada anne kendisine yükümlülük çıkartmış, kendi üstünde baskı oluşturarak strese girmiştir Doğrusu yarın hiç boş zamanı yoktur fakat bu sözüyle mutlaka bir anlamsız zaman yaratmak zorundadır fakat bakkala gidebilsin Anne bu sözüyle olayın kontrolüne girmiştir
Bence annenin strese girmesi de sıradan çünkü alırım demekle mutlaka almalıdır hele bir almasın vay canına, çocuk fitil fitil burnundan getirir gece gece açık dükkân seslenmek zorunda kalır Oysaki anne alabilirim deseydi burada aynı zamanda alamayabilirim de çağrıda bulunmak istediğinden yani belirli bir laf vermediğinden nedeniyle, olay kendi kontrolünde olacaktır bununla birlikte kendi üzerinde bir baskı oluşturmayacak yani her hâlükarda anlamsız bir süre yaratmalı ve almalıyım zorunluluğundan kaynaklanan baskıyı kaldırmış olacağından dolayı strese girmeyecekti
Ertesi gün çocuk annesine aldın mı diye sorduğunda eğer alamadıysa rahatlıkla hayır diyebilir ve çocuğunda herhangi bir tepkisi olmaz Niçin almadın anne? Vaktim yoktu evladım, ayrıca de ben sana alırım diyerek laf vermedim ki diyebilmekte ve olayı kendi kontrolü altına alabilmektedir Bakın burada kullandığımız ekleri değiştirerek ayrıca zorunluluğu ve baskıyı ortadan kaldırabilmekte, hem de olayları kontrolümüz altına alabilmekteyiz Burada yaptığımız fazla ufak bir değiştirme hayatımızın daha stressiz geçmesini sağlayabilmektedir Bunu edebilmek çok da uğraş gerektirmeyen bir iştir ve az daha herkesin yapabileceği fazla kolay bir yöntemdir Tek yapmamız gereken mecburiyet eklerini cümlelerimizden kaldırmaktır
OLAYLARI ALGILAMA VE TANIMLAMA BİÇİMİ
Olayları kavrama biçimimizde kendi kendimize yarattığımız bir gerginlik kaynağı olabilmektedir Bir birey için dağ görünen bir başka birey için tepecik görünebilmektedir Burada dağ olarak gören kişi yokuş olarak görebilen kişiden daha yoğun bir gerginlik yaşamaktadır Yani bir kişi herhangi bir olaydan %10 olarak etkilenirken bir başka kişi aynı olaydan %8090100 etkilenebilmektedir Buradaki durum benzer olay olduğuna tarafından şahısların olayları anlamlandırmasın da, algılamasında bir çeşitlilik var demektir Örneğin iki öğrenci var ve ikisi de üniversite sınavında başarısız oldu Öğrencilerden birisi bu başarısızlığın karşısında yoğun bir stres yaşıyorken diğeri fazla az bir gerginlik yaşamaktadır
Durum aynı durum olmasına rağmen şahısların yaşadığı stres miktarı farklılık göstermektedir Bu çeşitlilik ise olayı anlamlandırma, algı, açıklama farklılıklarından kaynaklanmaktadır Başarısız olan öğrencilerden birisi bu başarısızlık sonucunda ben artık yolun sonuna geldim, ben bundan böyle hiçbir süre bu sınavda başarılı olamam, hayatım mahvoldu, ben bittim, artık benim bir geleceğim yok, emeklerim heba oldu şeklinde yorumlayarak haftalarca, aylarca ağlayıp sızlanıp, hatta hastalanıp yataklara düşmektedir Diğer öğrenci ise bu yılki başarısızlığım benim için bir tecrübe oldu, üniversite sınavı hakkında bundan böyle bir deneyime sahip oldum, bu yıl başarısız olmam gelecek yılda başarısız olacağım anlamına gelmez, hangi derslerden ve hangi konulardan yetkisiz olduğumu öğrendim ve bu vesile ile nelere siklet vermem gerektiği konusunda zihin sahibi oldum biçiminde yorumlamaktadır Bakın burada oysa durum benzer olaydır ancak bu olaya yüklenen anlam farklılıkları dolayısıyla kişilerin yaşadığı stresin şiddeti çoğaltmak veya azalmaktadır Eğer olaylara görünüm açımızda, olaylara verdiğimiz anlamlarda ve sonuçları tanımlama tarzımızda değişikli yapabilirsek kendi kendimize yarattığımız gerginlik kaynağını ortadan kaldırabilir ve stresi yönetebiliriz
Kaynakça:
Gerginlik ve Stresle Başa Çıkma Kursu, Genel psikoloji kursu, Temel Psikoloji kursu
İçimizden yarattığımız stres kaynaklarını yok olabilmek için işe kendimizi tanıyarak başlayabiliriz Kendimizi nasıl tanıyabiliriz? Kişinin kendisini tanıması belki birazcık şiddet olabilmekte, ola ki birazcık vakit alabilmektedir, ola ki de azıcık tecrübe gerektirmektedir, fakat imkânsız da değildir Burada şöyle bir söylemde bulunabilirsin, insan hiç kendisini tanımaz mı? Elbette ama bütün halk kendilerini böylece ala tanıyordur İnsanın kendisini bilmesi başkadır, kendisini tanıması başkadır bu ikisi aralarında minik fark vardır oysa birçok kişi bu ayrımı yapamamaktadır Dolayısıyla kendimi biliyorum demekle kendisini tanıdığını sanmaktadır
Bedensel ya da soyut bir durum karşısında vereceğin tepkiyi anlayışlı olmak kendini iyi anlamak iken, maddesel veya soyut bir olay karşında hissedeceğin duyları bilmek ve içindeki potansiyelden farkında edebilmek kendini tanımaktır Mesela bir arkadaşınızla sohbet sırasında arkadaşınızın, ya geçenlerde falancayla karşılaştım ayaküstü konuşurken bana fazla ağır sözler sarf etti ve ben bu sözler karşı ne yapacağımı bilemedim dediğini farz edelim Arkadaşınızın bunları anlatmasının akabinde eğer siz, ben olsaydım tekme tokat girişirdim( kesinlikle ki kuvvet hoş bir davranış değil burada örnek olması açısından verilmiştir) dediğiniz vakit burada siz bu durum karşı vereceğiniz tepkiyi biliyorsunuz yani kendinizi biliyorsunuz demektir
Bir arkadaşınızın maazallah annesini kaybettiğini farz edelim Diğer bir arkadaşınızla konuşurken arkadaşınız, ya falanca annesini kaybetmiş çok ağlıyordu dediği anda siz, onun uygun ben olsaydım bende ağlardım diyebiliyorsanız ölüm olayı karşısında vereceğiniz tepkiyi bildiğiniz için bu konuda kendinizi biliyorsunuz demektir Ancak siz daha önce hiç yakınınız olan birisini kaybetmediyseniz, sevdiğiniz bir insanın ölümüyle karşı karşıya kalmadıysanız vefat olayı aleyhinde neler hissedeceğinizi, nasıl duygular içerisine gireceğinizi, vefat olayının ruhsal durumunuzu nasıl etkileneceğini bilemiyorsanız, ölüm olayında siz kendinizi tanımıyorsunuz demektir Birçok insan içinde fakat potansiyelden tamamıyla bihaberdir Nelere yetenekli olduğunu bile bilmemektedir Kişinin çok güzel dans edebilme yeteneği var iken bunun haberdar olmadığından bu yeteneği hiç kullanmamıştır Oysaki bu yeteneğinin haberdar olsaydı yani kendini tanıyor olsaydı belki de ünlü bir dansçı olabilecekti
Kendinizi tanımaya kendi kendinize sorular sorarak başlayabilirsiniz Herhangi bir durum karşında ben ne hissediyorum? Bu olayı ben nasıl algılıyorum? Hayatıma giren bu olaya ben nasıl yorum yapıyorum? Bu durum karşı benim ruhsal durumum nasıl etkilendi? Bu alaya ben nasıl bir anlam yükledim? Bu olaydan çıkardığım sonuç nedir? Bu olaydan kazançlarım kayıplarım neler oldu? Bu olay 5 sene önce olsaydı ben ne hissederdim? Bu olayla 5 sene daha sonra karşılaşsam ben neler hissederim? Bu durum bana neler öğretti? Arkadaşımın yerinde ben olsaydım bu olay karşısında neler hissederdim( empati olabilmek, yani kendini karşındaki kişinin yerine koyarak onun gibi göz önünde bulundurmak )? Kardeşimin yerinde ben olsaydım bu durum aleyhinde duygularım ne olurdu? Arkadaşımın uygun ben olsaydım bu durum karşısında ruhsal durumum nasıl etkilenirdi? Bunlara aynı sorularla kendinizi tanınma yolunda birincil adımlarınızı atabilirsiniz
Kişinin kendi kendisine yarattığı en manâlı stres kaynaklar
a )Mükemmeliyetçilik duygusu ve meli, malı ekleri
b)Olayın kontrolünde elde etmek
c ) Olayları algı ve izah etme biçimi olarak incelenilmektedir
MÜKEMMELİYETÇİLİK DUYGUSU VE MELİ, FINANSAL EKLERİ
Şahısların kendi içlerinden yarattıkları en kayda değer stres kaynağı mükemmeliyetçilik duygusudur Bu duygunun çok yoğun yaşanması insanlarda psikolojik rahatsızlıklara yol açabilmektedir Psikiyatri servislerinde yatağını saatlerce düzelterek üstünde iki dakika oturduktan sonradan kalkıp yeniden saatlerce düzelten, bir su bardağını 2 saat yıkadıktan sonradan bir kadeh su içip yeniden bardağı 2 saat yıkayan vb hastalar mevcuttur Çünkü bu hastalar yaptıkları her şeyin çok iyi olmasını isteyen ve bunun için uğraşan insanlardır Yatağımı fazla hoş düzeltmeliyim o kadar gergin olmalı ama üstünde para bile sektirebilmeliyim, yatağın örtüsünde hiç potluk olmamalı Bardağı öyle yıkamalıyım ancak üstünde bir su lekesi, bir kireç lekesi kalmamalı, bardağın kullanıldığı bile hiç ayrım edilmemeli vb olma çabaları insanı strese sokmakta hatta bu duygunun daha yoğun yaşandığı insanlarda psikolojik hastalıklara sebep olmaktadır
Gerginlik; yaptığım her işi yapmalıyım, mutlaka yeterli olmalıyım, mutlaka başarılı bir insan olmalıyım, yaptığım işlerde hiçbir yanlış, hiçbir eksiklik olmamalı çünkü benim başka bir alternatifim değil vb düşüncelerden yani çok iyi olma duygusundan kaynaklanmaktadır Bu gerginlik kaynağı insanın kendi kendisine, kendi içinden yarattı bir gerginlik kaynağıdır Çünkü burada bir yükümlülük vardır oysa mecburiyet varsa bir gerginlik, bir çatışma vardır demektir Buradaki mecburiyet tümce sonlarında fakat meliyim, malıyım yani meli, malı ekleridir Bu ekler zorunluluk gösteren, zorunluluğu ortaya çıkaran eklerdir ve kişiler üstünde bir gerginlik kaynağıdır Çünkü birey olmalıyım, yapmalıyım, etmeliyim, başarmalıyım, gitmeliyim vb söylemlerde bulunuyorsa mutlaka, olmalı, yapmalı, etmeli, başarmalı, gitmelidir Bu sözleri söyleyen kişi ortaya bir gereklilik, bir mecburiyet çıkarmaktadır
Burada kişi kendisine başka bir alternatif bırakmamakta ve kurduğu bu cümlelerle kendisi, kendi üstünde baskı oluşturmakta ve bu baskı sonucunda strese girmektedir Baskı ister dış kaynaklı olsun isterse iç kaynaklı olsun sonucu genelde gerginlik olmaktadır Oysaki tümce kuruluşlarını ve son kelimedeki meli, malı, yani meliyim, malıyım eklerini değiştirerek zorunluluğu, gerekliliği ortan kaldırabilmek ve buna tabi olarak ortaya çıkabilecek stresi değil olabilmek olası olmaktadır Şahısların meli, malı ekleri yerine bilirim ekini kullanmayı düstur( kural ) haline getirmeleri kendimce kendilerine yapacakları en hoş iyilik olacaktır
Kişi olmalıyım yerine olabilirim, yapmalıyım yerine yapabilirim, etmeliyim yerine edebilirim, başarmalıyım yerine başarabilirim, gitmeliyim yerine gidebilirim vb biçiminde cümleler kurarsa zorunluluğu ortan kaldırmış olacak ve böylelikle üstünde ama zorlama kalkacak baskının sebep olduğu gerginlik ise doğmadan ölecektir Eğer birey yapabilirim diyorsa burada bununla beraber yapamayabilirimde demek istiyordur Yani birey kendisini gerekli tutmamaktadır ben denerim lakin olur ya yaparım beklide yapamam diyerek kendisine birde yapamama alternatifini koymaktadır Hım bakın bu fazla hoş bir şeydir, insanın kendisine başka seçenekler yaratabilmesi kendisinin kendi üzerinde kuracağı baskıyı azaltması demektir
Yani ben gerekli değilim yapabilirim lakin yapamayabilirimde, denerim fakat olur ama olmaz diyebilmek kendini zorlamamak, kendini zorunlu tutmamak zorunluluktan kaynaklı çıkabilecek stresi bertaraf edebilecektir Örneğin yarın sınavı olan bir öğrenci ben bu sınavda mutlaka başarılı olmalıyım, bu sınavı başarmalıyım dediği anda bu çocuk kendisini yoğun bir strese maruz bırakacaktır Bu yoğun gerginlik altında sınava giren bir çocuk muhtemeldir ama böylece başarılı olamayacaktır Çünkü yoğun stres dolayısıyla gövde kimyasalları değişecek, duygu durum değişiklikleri olacak ve bununla beraber fizyolojik bazı olumsuzluklar yaşayacaktır
Şunu da belirtmek gerekir ki burada hiç stres olmasın demiyorum Çünkü başarılı yapabilmek için bir arz strese ihtiyaç vardır Oysa burada ancak stresin miktarı önemlidir azıcık olması kişiyi çalışması konunda motive etmekte, isteklendirmektedir Yukarıdaki örnekte çocuğun stres kaynağı zorunluluktur yani başarmalıyım demesinden kaynaklandığı için besbelli bir zorlama oluşturmakta ve bu baskıdan nedeniyle oluşan stres yoğun olmaktadır Oysaki bu çocuk ben bu sınav başarabilirim deseydi kendisini baskı aşağıda bırakmayarak gerginlik yaşamayacaktı Çünkü çocuk burada başarabilirim diyerek bununla beraber kim bilir beklide başaramayabilirim demektedir Böylelikle kendisine ikinci bir seçenek daha sunmakta ve buda ortadaki zorunluluğu kaldırarak stresin oluşmasını engellemektedir Bu çocuk başarabilirim diyerek kendisinde bir stres yaratmakta oysa başaramayabilirim demekle de stresin bir kısmını yok etmekte ve ihtiyacı olan stres miktarına ulaşabilmektedir Tatmin Edici miktardaki strese sahip olduğundan nedeniyle da başarılı olma ihtimalide çok yüksek olmaktadır
OLAYIN KONTROLÜNDE OLMAK
Stresi ortadan kaldırabilmek için olayları kontrolünüz altına almalısınız Yani siz olayların kontrolünde değil olaylar sizin kontrolünüzde olmalıdır Eğer kişi olayı kendi kontrolüne alabilirse olur ya bir takım olayları kontrol edemeyebiliriz fakat birçok olayı denetim olabilmek olası olduğundan nedeniyle buradan kaynaklanan stresi kaldırabiliriz Stresle başa çıkan insanların birçok, kendilerinin olaylar üzerinde etkilerinin olduğuna inanan insanlardır Şunu da söylemekte avantaj var ama inanmak, başarmanın yarısıdır Eğer yapabileceğinize inanırsanız, yaparsınız, eğer yapamayacağınıza inanırsanız da yapamazsınız Ben stresi denetim edebilirim diyorsanız yoklama edebilirsiniz, yoklama edemem diyorsanız da edemez ve strese maruz kalırsınız
Birey herhangi bir durum karşı, bu durum benim kontrolüm altındadır Dolayısıyla istediğim zaman değiştirebilirim, hım bakın burada değiştirmeliyim kelimesini yok değiştirebilirim kelimesini kullanarak bu kişi zorunluluğu üzerinden kaldırmıştır Bu bununla beraber olayı da kendi kontrolü altına aldığını da göstermektedir Bu kişi eğer değiştirebilirim kelimesi yerine değiştirmeliyim kelimesini kullanmış olsaydı o vakit bu birey olayın kontrolünde olacaktı Örneğin bir çocuk annesinden anne yarın bana çikolata alır mısın diye sorduğunda eğer annesi alırım derse anne yarın mutlaka çikolatayı almak zorundadır Burada anne kendisine yükümlülük çıkartmış, kendi üstünde baskı oluşturarak strese girmiştir Doğrusu yarın hiç boş zamanı yoktur fakat bu sözüyle mutlaka bir anlamsız zaman yaratmak zorundadır fakat bakkala gidebilsin Anne bu sözüyle olayın kontrolüne girmiştir
Bence annenin strese girmesi de sıradan çünkü alırım demekle mutlaka almalıdır hele bir almasın vay canına, çocuk fitil fitil burnundan getirir gece gece açık dükkân seslenmek zorunda kalır Oysaki anne alabilirim deseydi burada aynı zamanda alamayabilirim de çağrıda bulunmak istediğinden yani belirli bir laf vermediğinden nedeniyle, olay kendi kontrolünde olacaktır bununla birlikte kendi üzerinde bir baskı oluşturmayacak yani her hâlükarda anlamsız bir süre yaratmalı ve almalıyım zorunluluğundan kaynaklanan baskıyı kaldırmış olacağından dolayı strese girmeyecekti
Ertesi gün çocuk annesine aldın mı diye sorduğunda eğer alamadıysa rahatlıkla hayır diyebilir ve çocuğunda herhangi bir tepkisi olmaz Niçin almadın anne? Vaktim yoktu evladım, ayrıca de ben sana alırım diyerek laf vermedim ki diyebilmekte ve olayı kendi kontrolü altına alabilmektedir Bakın burada kullandığımız ekleri değiştirerek ayrıca zorunluluğu ve baskıyı ortadan kaldırabilmekte, hem de olayları kontrolümüz altına alabilmekteyiz Burada yaptığımız fazla ufak bir değiştirme hayatımızın daha stressiz geçmesini sağlayabilmektedir Bunu edebilmek çok da uğraş gerektirmeyen bir iştir ve az daha herkesin yapabileceği fazla kolay bir yöntemdir Tek yapmamız gereken mecburiyet eklerini cümlelerimizden kaldırmaktır
OLAYLARI ALGILAMA VE TANIMLAMA BİÇİMİ
Olayları kavrama biçimimizde kendi kendimize yarattığımız bir gerginlik kaynağı olabilmektedir Bir birey için dağ görünen bir başka birey için tepecik görünebilmektedir Burada dağ olarak gören kişi yokuş olarak görebilen kişiden daha yoğun bir gerginlik yaşamaktadır Yani bir kişi herhangi bir olaydan %10 olarak etkilenirken bir başka kişi aynı olaydan %8090100 etkilenebilmektedir Buradaki durum benzer olay olduğuna tarafından şahısların olayları anlamlandırmasın da, algılamasında bir çeşitlilik var demektir Örneğin iki öğrenci var ve ikisi de üniversite sınavında başarısız oldu Öğrencilerden birisi bu başarısızlığın karşısında yoğun bir stres yaşıyorken diğeri fazla az bir gerginlik yaşamaktadır
Durum aynı durum olmasına rağmen şahısların yaşadığı stres miktarı farklılık göstermektedir Bu çeşitlilik ise olayı anlamlandırma, algı, açıklama farklılıklarından kaynaklanmaktadır Başarısız olan öğrencilerden birisi bu başarısızlık sonucunda ben artık yolun sonuna geldim, ben bundan böyle hiçbir süre bu sınavda başarılı olamam, hayatım mahvoldu, ben bittim, artık benim bir geleceğim yok, emeklerim heba oldu şeklinde yorumlayarak haftalarca, aylarca ağlayıp sızlanıp, hatta hastalanıp yataklara düşmektedir Diğer öğrenci ise bu yılki başarısızlığım benim için bir tecrübe oldu, üniversite sınavı hakkında bundan böyle bir deneyime sahip oldum, bu yıl başarısız olmam gelecek yılda başarısız olacağım anlamına gelmez, hangi derslerden ve hangi konulardan yetkisiz olduğumu öğrendim ve bu vesile ile nelere siklet vermem gerektiği konusunda zihin sahibi oldum biçiminde yorumlamaktadır Bakın burada oysa durum benzer olaydır ancak bu olaya yüklenen anlam farklılıkları dolayısıyla kişilerin yaşadığı stresin şiddeti çoğaltmak veya azalmaktadır Eğer olaylara görünüm açımızda, olaylara verdiğimiz anlamlarda ve sonuçları tanımlama tarzımızda değişikli yapabilirsek kendi kendimize yarattığımız gerginlik kaynağını ortadan kaldırabilir ve stresi yönetebiliriz
Kaynakça:
Gerginlik ve Stresle Başa Çıkma Kursu, Genel psikoloji kursu, Temel Psikoloji kursu