nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Lukretius hakkında bilgi
Lukretius yaşam öyküsü
MÖ 9451 yılları arasında yaşamış olan Romalı düşünür
Altı kitaptan oluşan Doğa Üstüne adlı eseri yazmış olan
Lukretius, 1 hiçten hiçbir şeyin çıkmayacağı ve 2 hiçbir
şeyin ortadan kaldırılamayacağı ilkeleriyle birlikte, fiziksel cismin
ve boşluğun varolduğunu öne sürmüştür Lukretius, sonra
cismi de, bileşik ve kolay diye, ikiye ayırmıştır Bunlardan
alaşım cisimler nesnelere, şeylere karşılık gelirler; buna
rağmen, basit cisimler atomlardır Atomun varoluşunu öne
sürdüğü için, maddenin sonsuzca bölünebilirliğine aleyhinde
çıkan Lukretius, bir yanlamasına da atomların şekil ve ağırlıkları
olduğunu, ama renk, ses, koku ve lezzet gibi ikincil niteliklere sahip
olmadığını iddia etmiştir
Antikçağ Yunan bölünmezciliği (Atomculuğu)'nin büyük ve güçlü ürünü
Epikurosçuluk'tur Epikurosçuluğun büyük ürünü de Latin
özdekçiliği'nin temsilcisi Lukretius'dur Özdekçilik,
böylelikle, eski Yunan'dan eski Roma'ya geçmiş
bulunmaktadır Bu, öylesine bir geçiştir oysa, yüzyıllarca daha sonra
Batı'yı uyandıracak ve özdekçilik anlayışına geniş
boyutlar kazandıracaktır İdealizme öyle yakışan bir güçlüler
egemenliğinin vatanı olan Roma'da Lukretius,
Roma'nın bütün görkemine direnen sağlam bir tohum gibidir Roma
egemenlerinin çıkarlarına yerinde düşen dinsel
ve gizemsel felsefenin temsilcileri Cicero, Seneca, Epiktetos ve Marcus
Aurelius'un tüm çabalarına karşın bu
tohum gittikçe bereketli olmaktan alıkonulamamıştır Benjamin
Farrington, Epikuros'un Tanrıları ve Roma Devleti
adlı yazısında şöyle der (The Modern Quarterly, rakam 3, c I,
Londra, s 214): Epikurosçuların ona karşısında: duydukları
taparcasına sevgi, Cicero'nun hoşuna gitmiyordu Tusculenedes, İÖ
45 yılında Epikurosçuluğun Roma'da
yayılışına öfkeleniyor, diğer bir felsefenin önerilmesini
amaçlıyordu Epikuros özdekçiliğinin Roma'da yayılışının
etkenleri, onun birincil çeviricisi Amafinius'le Lukretius'dür
(Bilinmesi gerekir ancak Lukretius, Roma'da,
kendisinden hiç laf edilmemek aracılığıyla baltalanmıştır Kimi
incelemecilere tarafından, bu susku, örgütlenmiş ve bilinçli
bir suskudur Çağımızda da uygulanan bu yöntem bir dereceye kadar
etkendir Nitekim Lukretius'un kişiliği ve
yaşamı üzerine bu yüzden hemen hiçbir bilgi kalmadığı gibi,
yazılarının birçok da yitip gitmiştir) Günümüze kalan
parçalarından birinde büyük özdekçi düşünür şöyle der
(Lukretius, Nesnelerin Doğası üstüne, kitap ii, satır 5963):
Kendi zenginliklerini arttırmak için vatandaşlarının kanlarını
dökerler Ceza üzerine ceza işleyerek
zenginliklerini iki katına çıkarırlar Kardeşlerinin cenaze
törenleri onlar için şımartma konusu, yakınlarının sofraları kin
kaynağıdır
Lukretius'un bütün düşüncelerini ve Epikuros özdekçiliğine
katkısını De Rerum Natura adını taşıyan bu şiirden
öğreniyoruz Bu şiir altı kitaba bölünmüştür Lukretius'a
göre; âlem durmadan devinen özdekten meydana
gelmiştir, başlangıcı ve sonu yoktur, yaratılmamıştır ve değil
olmayacaktır, süre ve uzay devinen özdeğin dışarıda
varolamaz, bunlar birbirleriyle bağıntılıdırlar, özdeğin
bölünebilirliği atomda biter; evrenin bütün değişik
görünüşlerinin içinde bu atomlar vardır, doğayı açıklamada
marifetli ilkeler düş etmek yanlıştır ve yalandır, baki
olan evrende sayısız dünyalar vardır, bu dünyalar hep aynı
atomsal özdeklerden meydana gelmiştir, devim özdeğin
bir özelliğidir ve hiçbir doğadışı varlığın fiskesiyle
meydana gelmiş değildir, demir gibi en katı
cisimlerin bile içi baki bir devimle devinmektedir Görüldüğü
gibi, modern bilimin birçok verileri bu şiirde
verilmiştir Uyarı edilmesi gereken nokta, bu gibi özdekçi
düşüncelerin defalarca şunlar gibi sosyoidareli
gözlemleri de birlikte getirmiş olmasıdır: İnsanların gümüş ve
altın damarlarını izlediği, toprağın derinliklerinin
demirle araştırıldığı bu yerlerde Scaptensula'nın dibinden kirli
kokulu bir soluk yayılır Madencilerin yüzleri ve
tenleri bu zararlı benzi atmış aşağı çöker Onların neden çabuk
öldüklerini ve ne türlü çetin bir baskıyla bu uğraşıya
boyun eğdirildiklerini, varlıklarının nasıl bir güvensizlik
içinde olduğunu hiç görmediniz ya da duymadınız mı?
(İbid, kitap Vi, satır 808815) Lukretius bunlardan diğer doğaya
hiçbir şeyin kumanda etmediği ve edemeyeceği,
doğada nesnel yasaların var bulunduğu ve doğanın bu yasalara kadar
geliştiği, bu yasaların tarafsız oldukları dek da
gerekli bulundukları, düşüncenin objektif gerçeğin bir yansıması
olduğu, mutluluk ve acı izlenimlerimizin
duyumlarımız ve algılarımızla meydana konduğu vb gibi
şaşırma verici modern görüşler ileri sürmüştür
Unutulmamalıdır fakat, bütün bu düşünceler İÖ ileri
sürülmüşlerdir, yirmi bir yüzyıllık bir kıdemleri vardır
Lukretius'a tarafından kendiliğindenlik evrenin oluşmasında esas
yasadır Şöyle der: Evrenin atomlarının yerli yerine
yerleştirilmiş olmaları, bir kafanın hazırladığı bir plana
tarafından olmuş değildir Evrenin içinde bin bir türlü değişime
uğradıktan, ölümsüzlük boyunca sarsılıp yerlerinden edildikten
sonradan, her değişiklik devinmeleri ve birleşmeleri deneye
deneye sonunda evreni meydana getiren bir düzene ulaşmışlardır
(İbid, kitap I, satır 10241028) Demek ama, bu
armoni kendiliğinden elde edilmiş, cihan kendi kendini deneye deneye
kurmuştur Her şeyin bir başlangıcı, bir
yaşamı ve bir sonu olduğu yolundaki eytişimsel ivedi, Lukretius'da
bütün açıklığıyla dile kazanç: Devinmeler, varoluşa
ne kesin olarak üstün gelebilirler ve ne de onu koruyabilirler
Meydana gelmiş olanı tamamen yıkamayacakları gibi,
meydana getirdiklerini koruyamazlar da Varolma ve değil olma arasındaki
savaş bu yüzden sonsuza eşdeğer koşullarda
sürüp gider Yaşam, kimi süre burada ve kimi zaman orada üsttedir
Ölüm de pek *
Lukretius yaşam öyküsü
MÖ 9451 yılları arasında yaşamış olan Romalı düşünür
Altı kitaptan oluşan Doğa Üstüne adlı eseri yazmış olan
Lukretius, 1 hiçten hiçbir şeyin çıkmayacağı ve 2 hiçbir
şeyin ortadan kaldırılamayacağı ilkeleriyle birlikte, fiziksel cismin
ve boşluğun varolduğunu öne sürmüştür Lukretius, sonra
cismi de, bileşik ve kolay diye, ikiye ayırmıştır Bunlardan
alaşım cisimler nesnelere, şeylere karşılık gelirler; buna
rağmen, basit cisimler atomlardır Atomun varoluşunu öne
sürdüğü için, maddenin sonsuzca bölünebilirliğine aleyhinde
çıkan Lukretius, bir yanlamasına da atomların şekil ve ağırlıkları
olduğunu, ama renk, ses, koku ve lezzet gibi ikincil niteliklere sahip
olmadığını iddia etmiştir
Antikçağ Yunan bölünmezciliği (Atomculuğu)'nin büyük ve güçlü ürünü
Epikurosçuluk'tur Epikurosçuluğun büyük ürünü de Latin
özdekçiliği'nin temsilcisi Lukretius'dur Özdekçilik,
böylelikle, eski Yunan'dan eski Roma'ya geçmiş
bulunmaktadır Bu, öylesine bir geçiştir oysa, yüzyıllarca daha sonra
Batı'yı uyandıracak ve özdekçilik anlayışına geniş
boyutlar kazandıracaktır İdealizme öyle yakışan bir güçlüler
egemenliğinin vatanı olan Roma'da Lukretius,
Roma'nın bütün görkemine direnen sağlam bir tohum gibidir Roma
egemenlerinin çıkarlarına yerinde düşen dinsel
ve gizemsel felsefenin temsilcileri Cicero, Seneca, Epiktetos ve Marcus
Aurelius'un tüm çabalarına karşın bu
tohum gittikçe bereketli olmaktan alıkonulamamıştır Benjamin
Farrington, Epikuros'un Tanrıları ve Roma Devleti
adlı yazısında şöyle der (The Modern Quarterly, rakam 3, c I,
Londra, s 214): Epikurosçuların ona karşısında: duydukları
taparcasına sevgi, Cicero'nun hoşuna gitmiyordu Tusculenedes, İÖ
45 yılında Epikurosçuluğun Roma'da
yayılışına öfkeleniyor, diğer bir felsefenin önerilmesini
amaçlıyordu Epikuros özdekçiliğinin Roma'da yayılışının
etkenleri, onun birincil çeviricisi Amafinius'le Lukretius'dür
(Bilinmesi gerekir ancak Lukretius, Roma'da,
kendisinden hiç laf edilmemek aracılığıyla baltalanmıştır Kimi
incelemecilere tarafından, bu susku, örgütlenmiş ve bilinçli
bir suskudur Çağımızda da uygulanan bu yöntem bir dereceye kadar
etkendir Nitekim Lukretius'un kişiliği ve
yaşamı üzerine bu yüzden hemen hiçbir bilgi kalmadığı gibi,
yazılarının birçok da yitip gitmiştir) Günümüze kalan
parçalarından birinde büyük özdekçi düşünür şöyle der
(Lukretius, Nesnelerin Doğası üstüne, kitap ii, satır 5963):
Kendi zenginliklerini arttırmak için vatandaşlarının kanlarını
dökerler Ceza üzerine ceza işleyerek
zenginliklerini iki katına çıkarırlar Kardeşlerinin cenaze
törenleri onlar için şımartma konusu, yakınlarının sofraları kin
kaynağıdır
Lukretius'un bütün düşüncelerini ve Epikuros özdekçiliğine
katkısını De Rerum Natura adını taşıyan bu şiirden
öğreniyoruz Bu şiir altı kitaba bölünmüştür Lukretius'a
göre; âlem durmadan devinen özdekten meydana
gelmiştir, başlangıcı ve sonu yoktur, yaratılmamıştır ve değil
olmayacaktır, süre ve uzay devinen özdeğin dışarıda
varolamaz, bunlar birbirleriyle bağıntılıdırlar, özdeğin
bölünebilirliği atomda biter; evrenin bütün değişik
görünüşlerinin içinde bu atomlar vardır, doğayı açıklamada
marifetli ilkeler düş etmek yanlıştır ve yalandır, baki
olan evrende sayısız dünyalar vardır, bu dünyalar hep aynı
atomsal özdeklerden meydana gelmiştir, devim özdeğin
bir özelliğidir ve hiçbir doğadışı varlığın fiskesiyle
meydana gelmiş değildir, demir gibi en katı
cisimlerin bile içi baki bir devimle devinmektedir Görüldüğü
gibi, modern bilimin birçok verileri bu şiirde
verilmiştir Uyarı edilmesi gereken nokta, bu gibi özdekçi
düşüncelerin defalarca şunlar gibi sosyoidareli
gözlemleri de birlikte getirmiş olmasıdır: İnsanların gümüş ve
altın damarlarını izlediği, toprağın derinliklerinin
demirle araştırıldığı bu yerlerde Scaptensula'nın dibinden kirli
kokulu bir soluk yayılır Madencilerin yüzleri ve
tenleri bu zararlı benzi atmış aşağı çöker Onların neden çabuk
öldüklerini ve ne türlü çetin bir baskıyla bu uğraşıya
boyun eğdirildiklerini, varlıklarının nasıl bir güvensizlik
içinde olduğunu hiç görmediniz ya da duymadınız mı?
(İbid, kitap Vi, satır 808815) Lukretius bunlardan diğer doğaya
hiçbir şeyin kumanda etmediği ve edemeyeceği,
doğada nesnel yasaların var bulunduğu ve doğanın bu yasalara kadar
geliştiği, bu yasaların tarafsız oldukları dek da
gerekli bulundukları, düşüncenin objektif gerçeğin bir yansıması
olduğu, mutluluk ve acı izlenimlerimizin
duyumlarımız ve algılarımızla meydana konduğu vb gibi
şaşırma verici modern görüşler ileri sürmüştür
Unutulmamalıdır fakat, bütün bu düşünceler İÖ ileri
sürülmüşlerdir, yirmi bir yüzyıllık bir kıdemleri vardır
Lukretius'a tarafından kendiliğindenlik evrenin oluşmasında esas
yasadır Şöyle der: Evrenin atomlarının yerli yerine
yerleştirilmiş olmaları, bir kafanın hazırladığı bir plana
tarafından olmuş değildir Evrenin içinde bin bir türlü değişime
uğradıktan, ölümsüzlük boyunca sarsılıp yerlerinden edildikten
sonradan, her değişiklik devinmeleri ve birleşmeleri deneye
deneye sonunda evreni meydana getiren bir düzene ulaşmışlardır
(İbid, kitap I, satır 10241028) Demek ama, bu
armoni kendiliğinden elde edilmiş, cihan kendi kendini deneye deneye
kurmuştur Her şeyin bir başlangıcı, bir
yaşamı ve bir sonu olduğu yolundaki eytişimsel ivedi, Lukretius'da
bütün açıklığıyla dile kazanç: Devinmeler, varoluşa
ne kesin olarak üstün gelebilirler ve ne de onu koruyabilirler
Meydana gelmiş olanı tamamen yıkamayacakları gibi,
meydana getirdiklerini koruyamazlar da Varolma ve değil olma arasındaki
savaş bu yüzden sonsuza eşdeğer koşullarda
sürüp gider Yaşam, kimi süre burada ve kimi zaman orada üsttedir
Ölüm de pek *